Son Beğendiğim 5 Şiir / Siteden ( IV ) Yeni Bir Görev
Levent abi ( Kırca ) çağırdı beni, yeni bir skeç yazmış ve benimde orada olmamı istedi.
Gidiyorum yanına..
Vardığımda her şeyi hazırlamışlar, çekimler için beni bekliyorlarmış.
Halbuki hiç de anlamam kamera işinden.
Bak dedi bu skecin adı "Zaman Makinesi" ve sana da bir rol yazdım şu replikleri ezberle, elimdeki kağıtları al ve her birini ismi yazılan edebiyatçılara ver dedi.
Ancak hiçbir şey anlamadım ne yaptığından, bu elime verdiği kağıtlarda neydi acaba ?
Bir de sıkı sıkı tembih etmişti gideceğinde aç ve oku hatta okut diye.
Şaştım nasıl yani gideceğim yer ?
Üstelik bu edebiyatçılar ve bu replik..
O da ne demek oluyordu.
Replikleri dediği gibi ezberlemiştim 10-15 dakika içerisinde. Ve yanıma geldi..
Şimdi skeçte beraber oynayacağız sonra sen zaman makinesiyle yolculuğa çıkacaksın hem de istediğin zamanlara yani o Tanzimat Dönemine gideceksin.
İşte seni bu yüzden seçtim o yılları hep merak ettiğinden git ve gör istedim.
Heyecanlanmıştım.
Nasıl yani şimdi ben Tanzimat Dönemine yani 1860 yılına mı gidiyordum.
Nasıl bir kıyaktı bu Levent abiden.
İşte büyük usta..
Derken skeçte zaman makinesiyle çıktım yola ve yıl 1860’tı sahiden.
Önüme gelene soruyorum : Bayım burası neresi ve kaç yılı?
Dalga geçtiğimi zannediyorlar ancak birisi de dönüp kıyafetlerime dikkat etmiyordu.
Çok ilginç gelmişti.
Şimdi Üsküdardaydım ve dönemin padişahlığını Sultan Abdülmecid yapıyordu.
Sonra kağıtları açtım ve herbiri özel seçilmiş şiirlerdi.
Toplamda beş edebiyatçıya verecektim bu şiirleri.
Ziya Paşa, Namık Kemal, İbrahim Şinasi, Ahmet Mithat Efendi ve Şemsettin Sami’ye ’gelecek zamandan şiirler’ yazıyordu kağıtta.
ve altında her birinin adresi mevcuttu..
derken gittim buldum adresleri..
İlk durağım Ziya Paşa idi.
ve ona verdiğim şiiri açıp okumasını istedim o da sanki bu şiirden haberi varmışcasına hiç itiraz etmeden alıp okudu:
"Ne yağmurda ıslanmak
Ne de kar altında kalmak fayda eder
Yürekteki yanan ateşe
Dört işlemli bir soru yazılır gönül tahtana
Bir noktaya takılı kalır bütün formüller
Okuduğun kitaplardan bir çare bulamaz
Yüreğini karalarsın bir kara kalemle"
Ziya Paşa bu şiire şaşırmamış görünüyordu. Halbuki şaşırması gerek diye düşündüm yani daha Nazım Hikmet yoktu ki serbest şiir piyasada bile değildi.
Ama belkide gizliden vardı bilemiyorum.
Alıp başüstü yaptığı bu şiirden sonra ikinci durağımdı Namık Kemal.
Onun milliyetçi bir şair olduğunu biliyordum.
ve ona gönderilen şiir ise:
"Hükmü belirsiz cezalar biriktirme öyle
kaldır yüzündeki karanlık gölgeyi
sönmesin güneşi dağlarının
teselli sür göğsünün dehlizine
pes etme
izi ağır olur vedaların.
Yüzüne yansıyan duvar sıcaklığı gerçekler
tınısı kayıp çığlıklarla donanmış boğazın
dökülen için alabora karanlıklara
tüm beyazlar kırık
bomboş biriktirdiğin beklentilerin.."
bu şiirdi ve Namık Kemal’in yerine ben şaşırmıştım hem milliyetçi bir şair hem de okuduğu şiir serbestti ama olsun alışmıştım galiba bu şairlerin buna şaşırmamasına.
Üçüncü durağımda İbrahim Şinasi idi.
onun yanına gittiğimde o da şaşırmadan verdiğim şiiri aldı ve okudu:
"Gidersen
bir darağacı kuracaklar
kaşlarının arasına
Bir darağacı ki
merhametten bi haberdir sevgilim
Bir darağacı ki
yemin etmiştir
boynunun kenarından öpmek için
Bir ağıt asacaksın diyecekler burada
öfkesi geçsin diye ipin
Belki bir tebessüm
Belki bir buse
ya da gözden çıkarılmış bir resim
Yapma
Peşine düşer sonra tüm ebabiller
yolunu kesmek için"
dördüncü durağım ise Ahmet Mithat Efendi idi.
ve şiirde onun da ismi geçiyordu tuhaf bir şekilde sanki bizim zamanlardan ona yazılmış gibiydi:
"İyi de, bir kedi damdan, niye düşer ki?,
Hem fasfakir, hem fusfukara adamdı, Ahmet abi,
üç kişiyiz, jokeye binici arıyoruz,
banyoda, bir at,
çatıda bir kedi, ben ve çay bardağında Ahmet abi,
dörde kadar, sayabiliyorum, üçe gelince,
kedi, çatıdan düşüyor,
at, banyoda, soy abdesti alıyor, kumda yeni koşmuş,
duşun altında, kimse görmesin diye, hem kişniyor, hem ağlıyor,
kişneye kişneye, ağlıyor,
ağladıkça, güzelleşir atlar, sonra vurulurlar,"
Onlar bu şiirleri okuyup beni gönderdiklerinde ben şaşırıyordum onların yerine bu dedim rüya bile olamaz bu tuhaf bir şeydi.
ve son olarak Şemsettin Sami’ye gelmiştim.
"-siyah beyaz bir romanın orta yerinde
her mısra kör/düğüm-
yüreği yangın yeri toprağın
güneş ve ay şahit
eteğini topluyor izansız taşkınlıklar
bilinmeze yol alan esrik bir gecede
çiçekler suskun
ayaklanıyor avaz avaz deruni acılar"
Ona da bu şiiri verdikten sonra ayrıldım 1860’lardan ve bir daha döner miyim hatta Levent abiyi bir daha yerinde bulabilir miyim bilmiyorum.
Ama benim için çok güzel bir anı idi.
Efendim kurguda ki şairlerimiz ve şiirleri ve linkleri :
1- Ahmet Örnek ( Öylesine mutluyum ki! )
www.edebiyatdefteri.com/siir/1300015/oylesine-mutluyum-ki!.html
2- Nar-ı Çiçek ( Şubat esintileri / I )
www.edebiyatdefteri.com/siir/1280623/subat-esintileri---i.html
3- Razı ( GİDİŞİNE DAİR KEHANET )
www.edebiyatdefteri.com/siir/1299996/gidisine-dair-kehanet.html
4- n.asım ( damdan, düşen kedinin şiiri, )
www.edebiyatdefteri.com/siir/1299519/damdan--dusen-kedinin-siiri-.html
5- sera. ( hasbihâl )
www.edebiyatdefteri.com/siir/1221790/hasbihal.html
S E V G İ L E R...
YORUMLAR
Bence dikkat edin. Hasım sahibi oluyorsunuz ! :)
Burada bir açıklama yapacağım.
Eser, Yapıt demektir.
Şaheser: Değeri üst düzey olan yapıt...
Bir arkadaşımız, aynı anlama gelen "şartsız ve koşulsuz" kelimelerini bir cümle içinde kullanmanın yanlış olduğunun, şaheser eserinizi derken, "üst düzey yapıt yapıtınızı" şeklinde bozuk bir cümle kurduğunun farkında olmadan, "listede ben niye yokum" içerikli ince ince laf sokabilir :)
Bence bir koruma tutun :)
Seçimler güzeldi...
Acemist
hasım sahibi demişsiniz ancak burası sanal dünya ve kimseyle hasım olacağımı düşünmüyorum üstelik bir edebiyat platformunda
bu arada dün gece "Bu site hakkında birkaç yorum da benden" isimli bir yazı paylaşmıştım ve sabah gördüğümde yönetim tarafından kaldırılmış.
yani kimseye bir şey demeye gelmiyor sanırsam.
kimin ne olduğu ile ilgili bir yazı yazmamaya karar verdim artık gerçi anlamsız da.
bu arada son beğendiğim beş şiir 3 isimli yazımda sizin de şiirinizi paylaşmıştım görmemişseniz okuyabilirsiniz
yorumunuza teşekkürlerimi bıraktım hocam :) sevgiler
Maşallah, sayın kalem.
Saygıyla selamlıyorum şahaser eserinizi.
YAŞASIN EDEBİYAT.
Acemist
Acemist
ben dokunmadım yani :) ama o yorumu buraya da yazabilirsiniz bende merak ettim şimdi :)
Bir Eflatun Ölüm
Ben, kim neyi, nasıl istiyorsa öyle yazsın diye düşünüyorum. Ve benim kriterlerime göre iyi şiir yazdığını düşündüğüm insanlara dikkat ediyorum, kimseyle bir dertleri yok. Kimseyle tartışmıyor, eleştirmiyor, polemiğe girmiyor, kendi halinde yazdığını paylaşıp gidiyor. Çok takdir ediyorum böyle şair arkadaşları cidden.
Teşekkür ederim, bu fırsatı verdiğiniz için ayrıca:))
Acemist
içimde kalsın kimin ne olduğu :)
yorumunuza teşekkürlerimi bıraktım efendim :)
çok teşekkür ediyorum ilk uğrak kapısı
bizim kapımızı adres gösterme inceliğinize sevgili acemist
yazınızıda ismimi görünce az biraz yüzüm renk değiştirmedi desem yalan söylerim :)))
gönülden tebriklerimle bu güzelliğie imza atan kalemini kutluyorum
sevgi saygı ile
Acemist
sevgilerimle :)
Acemist
Sevgilerimle güzel yoruma teşekkürlerimi bıraktım efendim