- 407 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SAVRULUŞLAR
Gecenin bu saatinde tesadüfen önüme çıkan bu güzelliğe ne diyeyim ben?
Şaşırdım açıkçası! Mutlu oldum, onur duydum.
Çok teşekkür ederim sevgili M. Sadık Aslankara.
Belli ki yüreğinizi vererek okumuşsunuz. Yüreğinize sağlık...
sadikaslankara.com/oyku-kitapligi-m-s-aslankara-munevver-izgi-savruluslar/?fbclid=IwAR0aelCJThimzRSZ1Kq5udv_gk9R26lWQDAtbPqf5VdF_lyS4dT_lg5Ie1E
"ÖYKÜ KİTAPLIĞI: M.S.Aslankara; Münevver İzgi; Savruluşlar
Münevver İzgi; “Savruluşlar”…
M.Sadık Aslankara
Münevver İzgi, bir şair ressam. Öykülerini de biliyordum, okuduğum olmuştu daha önce, ama sanırım yayımladığı ilk öykü kitabı Savruluşlar (Nezih-Er, 2014).
İlk satırından itibaren öykülerin bir şair elinden çıktığı, ötesinde görsel dizilişi önemseyen, film öyküsü havasında, geçirgenlikleri olan, bunları birbirine uyumla ilmekleyen bir sinemacı ressamın renk atıp kurgu kattığı bile kestirilebilir metinlere şöyle kabaca bakıldığında.
Dili kullanımında hiçbir sorun, pürüz, çapak barındırmayan sözdizimleriyle de dikkati çekiyor yazar. Zaten zaman zaman bir şairin dokunuşları üste çıkmıyor değil belki ama sonuçta yine de dengeleyebiliyor bu tutumunu yazar. Örneğin “Bir balık soluyor içimde” (16), “Nereye gitsem yalnızlık” (40) apaçık birer dize. Yer yer, insanda şiir okuyormuş duygusu bırakması bundan.
Öte yandan artalan zenginliğini göz ardı etmeyen bir anlatıcı-öykücü Münevver. İçli bir baskılamayla geçmişten hüzün dermeyi iyi biliyor. Bir öyküsünde söylediği gibi hep “özlem kokan hüzün”lerle (40) yüklü bu öyküler. Yine bir öyküsünde seslendirdiğine benzer biçimde “yalnızlık ve hiçlik” (49) öyküleri mi peki bunlar? Niye olmasın, çünkü “Sevgisizliğin kabullenilmiş kucağına” (27) düşmüş debelenen insanlar geçit yapıyor çünkü öykülerde. Ama daha fazlası olduğu, acıları, büyük duyarlıkla yansıttığı açık yazarın. Duygusallığa kaymadan hem de.
Kaldı ki bu tür duygu durumlarını enikonu arka planda tutup gizlemeye girişirken bunu gizemle buluşturmaya da çabalamıyor değil Münevver. Görece olay aktarımı önde görünse de etkileyici bir atmosfer kurabiliyor ama. Bilinmez değil elbet; okura bırakılan alan, öyküyü daha değerli kılıyor.
Bu çerçevede verdiği şaşırtmacayla güldürü hikâyesi kurmuş gibi göründüğü, örnekse “Telefonda” gibi öyküsel ağırlığın hafiflediği verimlerle de karşılaşılabiliyor. Ama bunlarda bile öyküsel tavrından ödün vermiyor yazar.
Olgun bir kalemle karşı karşıyayız sonuçta. Geleneksel hikâye etme yanı ağır basan görüntü bıraksa da, üzerine eğildiğimizde bu öykülerin, yazarın farklı uçlara açılıp çoksesli bir yapılandırmayla yeni ufuklara doğru yol alabileceğinin de ipuçlarıyla örülü.
Özetle Münevver İzgi, yazınsal işçiliği göz çelen, ciddiye alınması gereken bir yazar.
Savruluşlar, bunları somutlamaya yetiyor bir bütün olarak. O halde yeni öyküler de beklenmeli yazardan. "
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.