- 538 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kırmızı Etekli Kadın 4
Bir pazar saat onbire geliyordu yeni uyanabilmiştim, o ise sabah kahvaltımızı çoktan hazırlamış uyanmamı beklerken ördek yeşili kanepeye buğday rengi geceliğiyle uzanmış telefonuna bakıyordu. Günaydın dedi, sabahları asabi uyandığımdan sadece göz kırparak günaydın derdim o da bu duruma alışmıştı. Çayımdan bir kaç yudum aldıktan sonra konuşabilmeye başlamıştım. Bir kaç gündür iştahı olmadığını farketmiştim bugün de aynıydı iki kahvaltılık dometes yarım haşlanmış yumurta ve vazgeçemediği bir kaç kaşar diliminden sonra yemeği bıraktı. Endişeliydim, depresyon belirtisi olabilir mi? Çayımdan bir yudum alıp banyoya gittim, diş macununa baktım ortadan sıkılmamış özenlice alttan sıkılmıştı biraz içim rahatladı çünkü onun depresyon belirtilerinden biri buydu. O sırada izlediğimiz sabah haberlerin de; siyasilerin rüşvete kılıf giydirme çabalarını, banka soygunu teşebbüslerini vede televizyonda saçma sapan programlar ile yetiştirdikleri neslin youtube da küfür etmelerinden şikayet etmelerini izledik.
Ben:
"Ne kadar rezil olmayı göze alırsan o kadar para kazanırsın mantığıyla işliyor sistem. En Utangaç olanımız en az kazanan," dedim.
O gözlerini televizyondan ayırmadan kafasını hafifce bana dönderdi ve:
"Çevremizin beklentileri büyüdükçe bizler küçülüyoruz ve daha fazla gayri ahlaki yollara başvurmaya başlayıp sebep olarak hayatın kendisini işaret ediyoruz. Bir an önce büyüyüp hevesle yetişmeye çalıştığımız dünya, ulaşabileceğimiz kadar küçük değildi. Nuri Bilge Ceylan filmlerini anlamsız bularak, bir buçuk saat sonunda mutlu sona kavuşan filmlerin aldatmacasıyla; zaman, sabır vede sakinlik kavramımızı yitirdik. Bir çok soru kalıbına hakimsekte eninde sonunda tek bir cevapla dinginleştik; nasip. Nasipti herşey benim bu evde olmam, karşılaşmamız, bu kahvaltı, bu yumurta o yüzden sevgilim kalk bir çay koy, sigara yakalım sonra da şu masayı topla" dedi gülerek.
Pazar günleri cam kenarında bulunan limon renkteki tekli koltuğa oturur kahve yanında puro veya pipo içerdim elimde tutmaktan keyif aldığım capital dergisinin sayfalarına bakarken telefondan açtığım şarkının sözlerine dikkat kesilir ve kadınımın evin içinde dolaşmasın izlerdim. O ise daha çok bağdaş kurup kucağına aldığı bilgisiyarı, koltuk dirseğine koyduğu fare ile internette dolaşır ve bana birşeyler anlatırdı.
"Bugün saat 16 gibi istasyon köftecisine gidelim ondan sonra moda da biraz yürüyüş yapar zehra yada vazgal da bizim kızlarla buluşuruz ne dersin?"
Ben:
"ufak ve mavi lensli kızın adı neydi her neyse, sevgilisine gıcık oluyorum." dedim.
O:
"Neden isimleri öğrenmemekte inat ediyorsun" dedi.
Ben:
"Neden hafta sonumu onlar ile geçirmek zorundayım’’ dedim.
O:
" sen gelme o zaman" dedi.
Ben:
"Neden haftasonu mu sensiz geçirmek zorundayım"
O:
"Bütün hayatını bensiz geçirmemek için" dedi.
Ben:
" Hatırlat da giderken marketten çakmak alalım." dedim.
İsimleri hatırlamakta hep zorluk çekmişimdir. Eski sevgililerimin bile adlarını unutur bazen karıştırırdım. Bu duruma hep gülmüş yeri gelmiş övünmüştüm bu durumu önemsememek olarak ele almışsamda bugün farklı birşey oldu. Konuşmamın en hararetli kısmında hayatımda ki en güzel şeyin onun adını unutmuştum. Sözüm aniden bıçak gibi kesildi gözlerimi masaya küllüğe doğru indirdim. Herkes bana baktı başımı dönerip onun gözlerinin içine baktım iki saniye geçtikten sonra
Gülümseyerek, ben:
"Bir işi için arkadaşıma söz vermiştim unuttuğumu hatırladım" dedim.
Sözüme kaldığım yerden devam ettim onu adını hatırlamam toplamda beş saniyemi almıştı. Kendi adımı unutabilirim ama onu, hayatımda ki en güzel, hatta tek güzel şeyin adını, aşık olduğum kadının adı aklıma gelmemişti. Ben o gün ilk defa birşeylerin yanlış olduğu konusunda şüpheye kapılmıştım.
Mustafa onur orhan
YORUMLAR
Bu anlatımı çok yakın buluyorum kendime. Kısa, net, anlaşılır cümleler. Öykü çok fazla eylem barındırmasa bile, anlatım akıcılığı ile ilgiyi hep canlı tutuyor.
Diyalog kısmını özellikle çok sevdim. Final ayrı güzeldi...
“Kırmızı Etekli Kadın” ile tanıştığımda hayran olmuştum, bu bölüm de hakkını vermiş. Kutluyorum!
Saygıyla...