Rabbimi Arıyorum Biçareyim
…Ruhunu göremeyen Rabbini nasıl görür ki!
Karamsar değilim. Gelecek hakkında, sağlığım hakkında, vatanım hakkında şüphelerim yok. Herkesin bir planı var ve tuzağı da olsa, Rabbim tuzak kuranların en iyisidir. Zalimi bilir, fakiri görür, kim ona kuldur kim değildir bilir… Kim kime kötülük yapıyor görür. O herkesin tek Rabbidir. Herkese rahmet eder Rahman ismi ve sıfatıyla… Herkesi yapmakta olduğunda serbest bırakmıştır. Ölümden korkmayan zalimle savaşan, etrafına ışık olacak kulların çoğalmasını, iyilerin artmasını bekler. Eğer bir kimse adalet gütmek yerine zalimliğe soyunursa o zaman, bir zalimi elinden o topluma gereken dersi verir. Allah isterse bir anda cennetlik görüntülerinde yaşayan kullara dönüştürür bizi. Ancak bunun yerine kulların kendi yetenekleri ölçüsünde bunu kendilerininin yapmasını bekler.
İnsan fıtratı gereği, kul olmaya meyilli… Ancak yalnız kendisine benzeyen yahut onu süsleyen şeylere tapar. İnsan gözüyle görmelidir. Yoksa kimseye değer vermez. İnsan hep beklenti içindedir, hep cenneti vaat edeni takip eder ve ona tapar. İnsan dünyada yaşamaya aşık, hep almaya hiç vermemeye meyillidir. Ancak Rabbimin düzeninde hiç vermeyen alabilir mi, asla…İnsan ona karşılıksız kim verirse ona tapar. Onu kaybetmekten korkar…
İnsan Rabbini dünya normlarında görmez, onu hayal eder bir şekle büründüremez. Bu durumda onu terk eder. Sanar ki Ona tapma ihtiyacını bir başka şey verir. Heykel yapar ona tapar, Leyla’yı sever aşkla tapar…Kendine iş verene, aş verene minnet duyar ona tapar. Ama en sonunda İbrahim gibi anlar ki onlar Rabbi değildir. Kainatta ki bir bütünün içinde her şeyde Allah vardır. Birdir bütündür. Her şeyi esas veren odur. Yalnızca Ona tapmalıdır der. İndirdiği kitaba göre onu yaşanılır kılan sünnete göre ilim yapar, Rabbini aramaya başlar. Artık görüntüler değil, gölgelerde değil, gel diyen Rabbinin gerçeğine karışır. Bedenden çıkar, uçar… Acılardan, hastalıklardan, yemekten, içmekten kurtulur. Kurtulur bedenin esaretinden, onu artık kimse göremez. Onu görecek göz yoktur çünkü…O görüntü frekanstan ayrılır. Ruhu kim görmüş ki.. Hissi veren, merak duygusuna yönlendiren, heyecanla, huzurla yaşatan varlığı him keşfetmiştir ki…
İnsan tapar fıtraten … Ama Rabbini bulmaya yönlenmeli ve bedeni terk etmeli… Ölmeden ölmelidir. Dünya normlarında ki varlıktan, yokluğa erişmelidir. Eren olmalıdır. Yaratılma gayesine, kul olup gerçekten Rabbini bulmayı bilmelidir. Tapacaksa yalız Allah’a tapmalıdır.
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Aramakla bulunmaz ancak bulanlar arayanlardır. Sözünü duydunuz mu hiç kardeş.
Hah bu sözü kavradığımızda o bizi bulur. Az sinirlense insan evinin yolunu bulamaz Rabbi nasıl bulacak ki. Kulun işi aramak ve bunun için en ideal mekan secde Yeterince arayın o bulacak dilerse. Küçükler büyükleri ihata edemez. dilim bütünü taşırmı hiç Evladından bakın babaya kardeş. 9 yada 49 çocuk büyütür de babab 1 tanesi babaya cevap olmaz olamaz ihtiyaç duyduğu 3 5 yıl.Dilerim muradımı anlarsınız. mevlam muvaffak etsin. Şahdamarından yakın derler Doğrudur. Biz farkında değiliz. Doğrusu budur
saf şiir
hıssemızı aldık tesekkur ederım kalemınız kuvvet bulsun yuregınız ılahı muhabbet dolsun...
saf şiir
Saffet Bey İyi Akşamlar!
"Rabbimi Arıyorum Biçareyim" yazınızı dikkatle okudum!
Sizi sadece yazdığınız şiir ve yazılarınızla tanıyordum.
Bu Gün "Lüzumsuz" rumuzuyla Sadık Dağdeviren sizi
yazmış.
Bu vesileyle pozitif eğitim aldığınız da öğrendim.
Bir kıta’sında:
"Değerli ve çalışkandır
Sen can isen o da candır
Elektronik mühendisi
Çok değerli bir insandır" Diyor Dağdeviren.
Bir İnsanın dostu tarafından övülmesi ne güzel?
Buraya kadar anlattıklarım yazacaklarımın
yanlış değerlendirilmemesi için bir giriş.
Şimdi kısaca sorulu cevaplı yorumlayacağım yazınızı.
- Saffet bey nerede arıyorsunuz Rabi?
- Allah şah damarınızdan daha yakınım demiyor mu?
_ Hz Muhammet kendini bilen Rabi'ni bilir dememiş mi?
-Allah'ın bilinen 99 bilinmeyen sonsuz sıfatı var.
-ez-Zâhir;" varlığını, birliğini belgelendiren, birçok delili bulunan,
aşikar olan, eserleri ile tanınan," demekse; uzakta mı aramalıyız.
Finalde "Tapacaksa yalız Allah’a tapmalıdır." demişsiniz.
Allah, İnsanı ve kâinatı bilinme-kliğini dilediği için yarattıysa,
Allah'ın yarattığı Kamil insan Allah'ı bilmeli mi, yoksa tapmalı mı?
Allah'ı tapılmaya mı ihtiyacı var- yoksa bilinmeye anlaşılmaya mı?
Yazdıklarımı bir eleştiri yerine sohbet konusu olarak değerlendirirseniz
sevinirim.
Selam ve sevgilerimle.
Gülüm Çamlısoy
Ve bunu vurgulayan yorumlar.
Değerli Saffet Ağabeyimin yazısın gönül gözünüzle okusaydınız muhteşem bir açılım da getirebilirdiniz.
İnançsızlığı bir meziyet olarak algılayan ve insanları kandıran sayısız şık ve sayısız rencide edici yorum.
Buna maruz kalanlardan biri olarak s/avunduğum şu ki:
Bu gruplaşma nereye kadar?
Öyle bir hale geldik ki:
İnanç ve inançsızlığı savunanlar elbet dilin kemiği olmadığı için ve kalabalık bir orduya verilen savaş.
İNANÇSIZLIK VE ACIMASIZLIK BİR MEZİYET İSE...
ŞÜKÜR Kİ BU GRUA DAHİL DEĞİLİM.
Saygılarımla sayın Kavlak.
Övülmeye değmez yazılar yere göğe sığdırılamazken ağzımızla kuş tutsak kuşlara yazık.
Necati Kavlak
Benim gönül gözüyle okumadığıma nasıl karar verdiniz?
Bence yorumu bir kere daha okumalısınız.
İnançsızlık nerede?
Nasıl Tespit ettiniz?
Size şah damarınızdan daha yakınım Ayet değil mi?
Kendini bilen Rabbini bilir Sünnet değil mi?
İnsan Allah'ı uzakta mı aramalı?
İyi akşamlar gülüm hanım iyi akşamlar
Gülüm Çamlısoy
Samimi ve içten sevgi.
Samimi ve de iyi niyetli yorumlar...
Yazarı mimleyip yazılanı da yerin dibine batırmak.
İyi akşamlar efendim.
Sizlere çok şey borçluyum çünkü aradığım ta yanı başımda iken ben nasıl da evrende s/alınmışım sevgiyi hak etmeyenlere verdiğim değer ve inançla.
Saygılarımla sayın Kavlak.
Keşke herkes samimiyetini bilfiil sergilese ve saklanmasa birşeylerin ve birilerinin arkasına.