- 847 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
BİR DOSTLA HASBİHAL
Yalvaran gözlerle yüzüme baktı canım Karabaş.O nasıl bir bakıştı be Karabaş Bakışların kalbimi deldi geçti.Yüzümü bir keder sardı geçti.Belli ki söylemek istediğin bir sürü şey var.
Anlatabilseydim diye üzülme Karabaş’ım. Dili kulaç kulaç olanlar daha çok şey anlatıyor değil o gözlerinden.Hem demiyor mu gözler kalbin aynasıdır diye.Yalnız insana mı mahsus kalbin aynası olan gözler.O ela gözlerde ki mana nasıl bir kalpten geliyor ki,etkisi böyle tesirli.
Kırgınsın biliyorum karabaş.
Kaç gün oldu görüşmeyeli .Ama mazur gör bizi.Korona illetinden, dev cüsseli,kör gözlü binalarda istiflendik biz de insan kuruları.Sana bakacak halimiz mi kaldı sanıyorsun kendimizle ilgilenmekten.
Karnın acıkmış olmalı.Bak bu sefer unutmadım sana bir şeyler almayı.
Öyle bakma karabaş.Kimseler seni düşünmedi mi sanıyorsun.Ne yiyordur ne içiyordur diye düşünüp durdular hep.Ama durdular işte.Onlara sitem etmeye kalkma sakın. Onlara düşünecek kadar sevmeyi öğrettiler sadece .Düşündüklerinin peşine düşmeyi öğrenmediler daha.
Düşünmeyi küçümseme.Düşünme aşamasına gelememiş,ritüeli yemek ve içmek olan evrimini tamamlamamış bir sürü insan var benim dünyamda.
Ben de anlaşamıyorum pek çoğuyla.Öylece senin gibi bakıp duruyorum suratlarına. Kendini yalnız hissetme diye söylüyorum bunları.
Hadi gel bana eşlik et bugün.Yürüyecegim şöyle tepeye kadar.Hem kafayı dağıtırız biraz.
Tepede çok güzel bir mezarlık var.içinde evladiyelik ağaçlar.Deniz olabildiğine ayaklarının altında.
Yoksa sen hiç gitmedin mi daha.Yoksa ölülerden korkuyor musun?
Korkma ölülerden Karabaş. Biliyor musun insanoğlunun ölüsü dirisinden daha samimi geliyor bana.Baş ucundaki mermere oturdun mu saatlerce derdini anlatabilirsin.Bıkmadan usanmadan dinlerler seni.
Seni kovmazlar,sana sövmezler,kalbini kırmazlar.
Bak karabaş bu yolları geçen yıl da yürümüştük hatırladın mı?Hatırlamadın mı?
Hatırlamamakta haklısın aslında .Geçen yıl bu yol topraktan,keçi yolu gibi bir patikaydı.
Yürürken ellerimi fındık dallarına sûre süre yürürdüm.Ben saçlarını okşadıkça mutlu olurdu o ağaçlar.Sevdiğimi fısıldardım kulaklarına.Yeşil gözlerine türküler söylerdim.
Yine yeşillendi fındık dalları diye başlayınca türküye,bakardım onlarda bir neşeye gelir sağa sola sallanıp horon teperlerdi.
Ocak diplerinden topladığım çiçeklerle saçlarına taç yaptığımı da hatırladın mı.
Bu yıl değişmiş bu yolun çehresi.İçini oymuşlar,beton doldurmuşlar.
Havaalanı kadar genişletmişler,sanki dersin uçak inecek.Fındık dallarının saçlarını başlarını yolmuşlar.Kiminin ocağını söndürmüşler.
Şimdi yürürken zevk vermiyor değil mi? Toprak kokusunu duymadan yolun teninde gezinmek, neye yarar be Karabaş.
Fındık ağaçlarını yolun çok uzağına ötelemişler.Sen içinden geçemiyorsun,ben de saçlarını okşayamıyorum ağaçların.
Çiçeklerin köküne de rahmet okumuşlar.Sana bu yıl taç yapacak çiçek de kalmamış maalesef.Olsun karabaşım,sen böylede güzelsin,üzülme.
Bak karabaş, şu mezar yeni yapılmış.Üzerine bir sürü çiçek serpmişler. Yeni gelin gibi oradan anladım.Bir müddet sonra o yapay çiçekler solacaklar.Gelen gideni de azalacak.Şansı varsa üstüne birkaç süsen çiçeği dikerler.Bir mezara en çok bu mor süsen çiçekleri yaraşır.İyidir süsen çiçekleri ,vefalıdır.Başında bekler ölünün, dirinin.Hem insanları,arının bala çektiği gibi başına toplar güzelliğiyle.Sahibine bir kaç fazla dua okunmasına vesile olur.
O gölgesinde yattığın da bir meşe ağacı.Meşe ağaçlarını severim ben.Babacan bir tavrı vardır.Kocaman kollarıyla,gölgesinde sarar seni. Dayanıklıdır.İstersen dalına bir salıncak as,istersen üstünde tepin,
istersen bir yuva kur dallarına. bana mısın demez.Üzüm asmalarını ekseriya meşe ağaçlarına salar yöre insanı.Dalları kırılıpta insanları ürkütmez.
Senin bile bu mezarlıkta sonsuza kadar kalasın geldi değil mi Karabaş.Bu koca meşelerin gölgesinde boylu boyunca uzanıp yatmak uyanmamacasına.Yüzün denize dönük,sonsuza kadar gözlerin maviliklerde.
Hiçbir madde göründüğü surette değildir karabaş.Aldanma mezarlıkların görünen sükununa.Toprağın üstü ve altı benzemez birbirine.İnsanlarin içinin ve dışının bambaşka olduğu gibi.İçerisi karmaşık ve karanlık.Karanlıklar huzur vermez Karabaş.
Hem o insanların yerinde olmak istemezsin.Birçoğu ayrılıklarından kısa bir süre sonra unutulur.Gözler alışır ondan kalan boşluğa.Öyle zaman gelir ki, sanki hiç yaşamamış gibi hissedilir.Neleri yediği,neleri içtiği,nelerden ve kimlerden hoşlandığı dahi hatırlanmaz olur,tümüyle unutulur.
Sen bilmezsin Karabaş,unutulmak ne büyük bir trajedidir.
Hadi bu insanlara son bir Fatiha okuyup çıkalım.Sen ulusan yeter zannımca.
Hadi düş peşime,seni başka bir yere götüreceğim.Gelirken bastığın yerlere dikkat ederek gel.Mezarların kenarlarından geçmelisin.Ölüye saygımız çoktur bizim diriden.
Bak burası benim her zaman gelip oturduğum düzlük.Deniz manzarası en iyi burdan görünür.Uzaktan ne kadar da mavi,ne kadar da muhteşem görünüyor değil mi.Daha önce farketmemiş miydin. Dibine kadar sokulduğun hiçbir şeyi hakkıyla göremezsin.
Bak şu aşağıda dağın eteğinde üstüste yığılmış kibrit kutuları gibi apartmanları görüyor musun.İşte orda bizim de evimiz.
Ne kadar da ufalmışlar değil mi.Halbuki
İnsanların dünyası kendilerince çok büyüktür.
Gölgesinde oturduğumuz bu ağaç yaban elması.Ham elma deriz biz.Biliyorum sen sevmezsin.Ben de sevmem aslında.
Merak etme ham elma ikram etmeyeceğim sana.Piknik yapmaya da bir şeyler var yanımda.Seni unutur muyum karabaş.
Bak bu düzlüğün hemen bitişiğindeki yokuşta alabildiğine yabani menekşeler var.Şimdi tam mevsimi. Beyaz,mor,sarı,bazıları ebruli.En güzel manzarada onların.Yemeğimizi bitirince toplarız onlardan bir demet.İstersen sana da bir demet ayarlarım da var mı güzel bir kız arkadaşın.
Senin gibi yakışıklının nasıl bir kız arkadaşı olmaz.Bu gözlere can mı dayanır.
Boş veeer. Üzülme.Bir de onun karnını doyurma derdin olacaktı bu kıtlıkta.
Geçen yıl geldiğimde iki yavru köpek vardı.Bu yıl büyümüş olacaklardı.Seni onlarla tanıştırırdım aslında ama çalmışlar yavruları.
Sorma ben de üzüldüm,ama ne yaparsın.Ne olacak bu dünyanın hali be karabaş?
Tamam, tamam.Bana öyle bakma.Merak etme hiç efkârlanma niyetinde değilim bu gün.
Geçenlerde bir kitap da okudum.Şöyle yazıyordu.
"Yüzümden kederin izlerini sildiler."Ne güzel bir cümle değil mi?
Canım Karabaş’ım.Sen de bugün iyi geldin bana.İyi ki de geldin.Yüzümden kederin izlerini sildin.
Cemile ÜLKÜ
YORUMLAR
Çok ustaca revize edilmiş yazı hiç bir şey yama gibi durmuyor. Ben merakımı giderememiş olsam yazıdaki potluk yok hatta biraz daha canlılık gelmiş sanki yada her okunduğunda yazılar başka yüzlerini sunarlar misafirlerine. Bu defa yeni eklemediysen-iz kabirlerin İnsanlarla olan teşbihi biraz daha görünür olmuş.
Aslında yorum hazırdı da kardeş M
müşterim gelince kaldı ancak yollaya bileceğim.:)
Cemile Ülkü
Anlatabilmek. O masumların dilleri dönmüyor ki anlatabilsinler. Çoğu zaman onların yerine eşduyum da yapamıyoruz ki anlayalım. Yine de onların gözlerine belki beden dillerine kulak vermek gerek. O gözler neler neler anlatır neler neler hissettirir bizlere.
Onları hissedebilseydik dünyanın sadece biz insanlara ait olmadığını bilirdik zaten. Ona göre yerleşir ona göre yaşam alanlarını tanzim ederdik. Dünyayı paylaşmayı bilseydik diğer canlılarla hayat bambaşka olurdu. Belki O fındık ocaklarının dibindeki çiçekler her bahar canlığını bize ayrı yaşatırdı. Menekşenin her tonu ayrı yaşanırdı. O menekşelerin arasına belki bir sakarca çiçeği de eşlik ederdi nisan başında. Kimi o sakarca çiçeklerinden akşam yemeğinde tadardı. Gün ağardığında sincaplar çıkardı fındık ocaklarının içindeki ağaçlardan, belki bir kuş yuva yapardı bizler anlayalım diye. Bu kadar güzellikleri bizler anlayamadık. Bilemedik hala da bilemiyoruz gerçek güzelliğin ne olduğunu. Gökdelenlerden arıyoruz güzellikleri oysa güzellik toprağın özü, derelerin şakıması, bir ağaç gölgesinde öğle vakti biraz kestirmek ne bileyim kırlarda özgüre koşabilmek değil mi? Evet bunları yaşayamayınca doya doya kederin izleri her gün yüzümüzde artıyor.
Yüreğinize sağlık Cemile Hanım. Kendimden çok şey buldum yazınızda.
Saygılarımla..
Cemile Ülkü
Cemile Ülkü
Kusura bakmayın cevabım biraz gecikti.
Teşekkür ederim samimi öneriniz için.selamlar
Serkan BOL
Daha nice güzel eserlerde buluşmak ümidiyle esen kalın....
""Senin bile bu mezarlıkta sonsuza kadar kalasın geldi değil mi Karabaş.Ama seni başka bir yere götüreceğim.Hem o insanların yerinde olmak istemezsin.""
Buraya kadar teşekkür ederim hatta elinizi öpsem de olur ama sonra ne oldu da kaçtı yazının büyüsü. Oysa duyguları zirveye taşıyacak bir kaleme sahip olduğunuz gözüküyor yazdıklarınızdan. Yazarlar, sadece yazarlar. Yazı veya şiir ise okurun anladığıdır. Alıntıladığım yerde asılı kaldım. Neden o insanların yerinde olmak istemeyeceğimi merak ediyor, güzel ötesi başlayıp sanırım bitemeyen yazınız içinde teşekkür ediyorum.:)