- 404 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hem Zehir Hem Panzehir
Bir kara bulut çöker gökyüzünden sinsice yeryüzüne kasvetiyle karartır günün renklerini. Boğar, kusar yaşanmamış körpe anıların hırçınlığıyla, yağmur misali şiddetle akıtır gözlerinden düşen ateş damlalarını kısır gönüllere. Yâr adıyla seslenir gönül yangınları. Aşığı derin düşüncelerin boşluğuna sürükler. Yalnızlığı, sessizliği birer zırh gibi kuşanır aşık. Sığınır kalbinin derinliklerine, umudun renklerine, sukûtun naifliğiyle aşkını gizler.. Dolar, taşar zamanla duyguları. Atmak ister kendini bulduğu ilk serin sulara, berrak okyanuslara, ateşini söndürüp feraha kavuşmak ister. Fakat içten içe kendi dahi inanmaz bu düşüncelerine. Aşık her güne vuslat hayaliyle uyanır. Uyurken vuslat düşlü bahçelerde koşturur. Aklı ve gönlü bitmez bir savaşa girer. Hayata her an yeniden tutunmak isterken çıkamaz düştüğü çukurdan. Aşığın zehri de panzehiri de birdir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.