- 446 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Mümtaz Karataş...
1975 yılında mahalli 1 gazete çıkarıyordum, 0.45 ebatında. Tek yaprak, 1 mektup kağıdının 2 mislisi kadar. 1.000 adet basıp bedava dağıtıyordum, yazıları elle diziyordum. Aydın’ın Yenipazar İlçesi’nde bu gazeteyi dağıtacak kadar dükkan ve insan olmadığından artan gazeteleri dağıtmak için başka ilçelere de gidiyordum, bu ilçelerden birisi de Sultanhisar’dı. Genellikle ana caddelerdeki dükkanlara gazeteleri bırakıp bırakıp gidiyordum, bir gün yine bir zeytin alıp satan dükkana gazete bırakmış ve 10 metre kadar uzaklaşmıştım ki birisi arkamdan ’’Delikanlı, bir baksana.’’ dedi. Döndüm, baktım. 50 yaşlarında, eli yüzü düzgün. Normalin biraz üzerinde, tombul bir abimiz. ’’Yahu, iki de bir bu gazeteyi bırakıp gidiyorsun. Bunun hiç masrafı yok mu ? Gel, bir çay içelim.’’ dedi. İşlerim çok olduğundan genellikle oturmazdım, döndüm geldim. Çay söyledi, içtik. Abone olmak istediğini söyledi, kabul etmedim. Giderken elime kartvizitini verdi, ’’Bunu, gazete de yayınlayıver.’’ dedi. Ben, ’’Ben, sadece gazete çıkarmıyorum. Kitap-antoloji-dergi vb.gibi yayınlar da çıkarıyorum.’’ dedim. Matbaaya döndüm, ilanı hazırladım. 2-3 ay kullandım. Bu arada, sanıyorum 1 kitabın kapağında da yer verdim. İşin tuhaf tarafı, adamdan da fazla bir şey beklemiyorum. ’’Yıl sonunda, 100 liralık bir fatura keser. Laf olsun diye, eline tutuştururum.’’ diye düşünüyordum. O zamanlar da işçiler, 500-650 lira gibi bir aylık alıyorlardı. Ben, kongre ilanı basıyordum. Bir ilanı 75 liraya basıyordum, haftada 2 ilan ancak geliyordu. 100 lirasını matbaaya veriyordum, 50 lirasını Kuyucak-Yenipazar-Sultanhisar vb.gibi ilçe ve kasabalara giderek gazeteyi dağıtıyor ve haber topluyordum. Yol parası-yeme içme masrafı derken para bitiyordu. Hiç unutmam, bir yıl sonu gelir gider hesabına baktım. Gelir 5-6 bin lira, gider bu hesaptan 125 lira az. Kalfaya döndüm, 125 lira haftalıkla çalışan Ali’yi işaret ederek ’’Kalfa, Ali benden iyi para kazanıyor. Bu hafta da senden 125 lira para alıyor, ben koca yılda 125 lira gelir elde etmişim. Yaptığım resmen hamballık, bir de gazete sahibi olarak görünüyoruz.’’ dedim. Uzatmayalım, 3 aylık bir zaman diliminden sonra Sultanhisar’a varıp da gazeteyi bizim amcanın dükkanına bırakıp oturup beklerken Mümtaz Karataş bir köylüye şunu söylüyordu. ’’Sana 100.000 liralık çek keseceğim ama bunun 10.000 lirasını senin adına yemek yiyeceğim. 90.000 liralık, çek kesiyorum.’’ dedi. Köylü de ses yok, köylü çeki alıp gitti. Ben ’’Ulan, biz bu parayı 30-40 yıl sonra bile bir arada göremeyiz.’’ diye düşünürken Pak Gıda Sanayii Sahibi Mümtaz Karataş çayları söyledikten sonra bana döndü, ’’Eeee, söyle bakalım. Sana kaç paralık çek kesivereyim ?’’ dedi. Ben, yazının başında da belirttiğim gibi 365 günde 100 liralık bir fatura kesmeyi düşünüyorum, böyle bir şey beklemediğim içinde birden şaşırdım. ’’Abi, sen bilirsin.’’ dedim. ’’Sana 10.000 liralık bir çek kesivereceğim ama bunun 1.000 lirasını senin adına yemek yiyeceğim. 9.000 liralık çek kesiveriyorum, yalnız bunu 15 gün sonra Nazilli Ziraat Bankası’ndan tahsil edeceksin.’’ dedi. Yıllardır züğürt ağa gibi dolaşırken, 15 gün sonra parayı tahsile gittim. Bende ki havayı sormayın, her gün laf olsun diye 50 lira yatırıp ertesi gün 25 lirasını çektiğim bankada ki bayanlar işlemlerimi yaparken ’’Bu gazetecilik işinde, büyük para var galiba ?’’ deyip bana soru yöneltirlerken ’’Çok para var, hepsini buraya yatırmıyorum zaten. Diğer, bankalarda da ayrı ayrı hesaplar mevcut.’’ diye havamı atmıştım. Diğer bankalarda da hesaplar vardı ama hepsinde de, 10 lira mevcuttu. Mümtaz Karataş, bana parasal anlamda büyük iyilik yapmış ilk insanlardan birisidir. o yıl, 3-4 kitap birden bastırdım. 2 tane daha gazete çıkarmaya başladım. Mümtaz Karataş, daha sonraları Sultanhisar Belediye Başkanı’da oldu. 10-15 yıl önce, vefat etti. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.