- 363 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARLA GELEN ÖLÜM BÖLÜM- 24
KARLA GELEN ÖLÜM BÖLÜM- 24
Odama çekilir çekilmez ilk işim Sena’yı aramak oldu. Sena, telaşla,
‘’ Nerelerdesin Büşra? Seni çok merak ettik. Tugay Baş komiser, sinirden ne yapacağını şaşırdı.’’
‘’ Ben bayağı ilerleme kaydettim. Yakında her şey ortaya dökülecek.’’
‘’ Sana bir haberim var. Oyunun tuttu. Senin Sedat Amir bizim Ziya Amirle bir görüşme yaptı. İstanbul’dan bize yardım için bir ekip gönderiyor. Yola çıkmışlardır.’’
‘’ Bu habere çok sevindim. Benimle konuştuğundan kimseye bahsetme.’’
Sabah Şehmuz’la kahvaltı yaparken,
‘’ Sana bir konuda hak veriyorum Şehmuz. Son defa soruyorum. Sana güvenebilir miyim?’’
‘’ Elbette Selma, sonuna kadar güvenebilirsin.’’
‘’ Benim adım Selma değil, önce bunu bilmeni isterim.’’
‘’ Gerçek ismin ne? Bu kadarını söyledin gerisini de getir.’’
‘’ Ben İstanbul Asayiş Şubeden Büşra Baş komiserim. Selma Adını sahalara indiğim zaman kullanırım. Hiç şaşırmışa benzemiyorsun?’’
‘’ Az çok tahmin ediyordum ama bu kadarını beklemiyordum.’’
‘’ benden yana mısın? Yoksa bana karşı mısın?’’
‘’ Sonuna kadar beraberiz.’’
‘’ Ben biraz sonra çıkacağım. Bizim arkadaşlar gelecek onlarla ilgileniver.’’
Odama geçip hazırlığımı yaptıktan sonra, yeniden salona geçtim. Beni gören Şehmuz şok olmuştu.
‘’ Bu sen misin Büşra? Yolda görsem tanımam.’’
‘’ Ben de bunu istiyorum zaten. Ben istemezsem beni kimse tanıyamaz.’’
‘’ Nereye gidiyorsun?’’
‘’ Şeytanın inine gidiyorum.’’
2
Evden ayrılır ayrılmaz, Cafer Ağanın yolunu tuttum. Artık Yasin’e ihtiyacım kalmamıştı. Her zaman ki güzergâhtan geçerek kapıyı çaldım. Cafer Ağa bu sefer beni şaşırtan bir şey yaptı.
‘’ Gel bakalım Selma, sen misin? Yoksa hayalin mi?’’
Kapıyı açıp salona girdim. Her zamanki nazik tavrıyla,
‘’ Hoş geldin Selma. Bak yollarımız yine kesişti.’’
‘’ Ben istediğim için Cafer Ağa. Biliyorsun yaşamıyorum ölüyüm.’’
‘’ Kutlarım seni, bütün kasabayı öldüğüne inandırdın. Ben bile inandım. Sana bir soru, Niye bana geldin?’’
‘’ Sana geldim çünkü beni iki, üç gün misafir edeceksin.’’
‘’ Yani saklayacağım öyle mi? Karşılığında bana ne vereceksin?’’
İşte şimdi tamam mı devam mı noktasına geldim. Şansım yaver giderse, boşa atıp dolu tutacağım. Tutturamazsam yandı keten helvam.
‘’ Cafer Ağa bana verdiğin yüz bin lira çok mu zoruna gitti?’’
‘’ Anlamadım Selma, niye zoruma gitsin? Yaptığın işin karşılığını aldın.’’
‘’ Merak ettim Şehmuz’u niye başkasına ihale ettin? Ama çuvalladınız, Şehmuz yaşıyor ve çok iyi korunuyor.’’
Cafer Ağa birden ayağa fırladı. Adeta benden duyduğu haber onu deli etmişti.
‘’ Sen nereden biliyorsun Şehmuz’un yaşadığını?’’
‘’ gittim buldum konuştum, bana hiçte ölmüş gibi gelmedi. Tuttuğunuz tetikçi acemi çaylağın tekiymiş.’’
‘’ Allah kahretmesin Amca’da çuvallarsa biz bitmişiz. Tamam, Selma, verdiğin bu haber bile sana misafirim olma hakkını tanıyor. Halime kadını çağırayım sana odanı göstersin. Sakın evden çıkma. Benim biraz işim var.’’
Cafer Ağanın kuyruğu sıkıştı. Şimdi koşa, koşa Amca’ya gidecek. Artık Amcayla tanışma zamanı geldi, geçiyor bile. Aferin Büşra tek başına iyi iş çıkardın.
3
Gece rahat bir uyku çektim, nede olsa kendimi Cafer Ağanın şefkatli kollarına teslim etmiştim. Sabah kalkınca odamda daha rahat bir kıyafet giyerek salona geçtim. Sanırım Cafer Ağa benim odamdan çıkmamı bekliyordu.
Beni gören Yasin’in gözleri fal taşı gibi açıldı.
‘’ Bu Selma değil mi? Ama o ölmüştü. Bütün kasaba şahit buna.’’
‘’ Şaşırma oğlum, bak bana şaşırıyor muyum? Sende benim gibi ol. Artık kahvaltı masasına oturabiliriz. Halime Hanıma seslen çay servisine başlasın. Selma Hanım rahat uyuyabildiniz mi?’’
‘’ Sağ ol Cafer Ağa, son günlerde bu kadar rahat uyuduğumu hatırlamıyorum.’’
Doğrusu Cafer Ağa çok cömertti, masada sadece kuş sütü eksikti. Mükemmel bir kahvaltı yaptık. Yeniden salona geçince, Cafer Ağa,
‘’ Selma Hanım, bu gün sizi bir beyefendi ile tanıştıracağım. Tabi müsaitseniz?’’
‘’ Dün akşam söylediğim gibi Cafer Ağa. Kaderim senin elinde. Benim için uygundur. Ne zaman isterseniz ben hazırım.’’
Yola çıkma vakti yaklaşınca, Cafer Ağa hazırlanmamı söyledi. Odama geçip giyeceğim kıyafetlerimi ortaya çıkardım. Sarı eteklik, beyaz tişört ve sap sarı bir peruk. Gözüme de numarasız gözlük takınca hazırdım. Salona yeni halimle geçince, Cafer Ağayı bir kere daha şaşırttığımı anladım.
‘’ pes yani Selma Hanım, her defasında beni şaşırtıyorsunuz?’’
‘’ Bakın Cafer Bey, siz beni tanıyorsunuz ama herkesin, bu beyefendi de olsa beni tanımasına gerek yok. Eğer hazırsanız yola çıkabiliriz.’’
Öğleden sonra yola çıktık. Arabayı Yasin kullanıyordu. Kasabadan çıkınca Cafer Ağa,
‘’ İzin verirseniz gözlerinizi bağlamak zorundayım Selma Hanım?’’
‘’ Tabi bağlayabilirsiniz?’’
Cafer Ağa gözlerimi bağlamak için çok geç kaldığını anladığında iş, işten geçmiş olacaktı. Kesin olan bir şey, oda Gölköy istikametine gidiyorduk. Hızımızı az çok tahmin edebiliyordum. Yirmi kilometre kadar gittikten sonra, ana yoldan ayrılıp tali yola saptık. On dakika kadar gittik, Yasin arabayı durdurunca Cafer ağa gözlerimdeki bağı aldı. Çok bakımlı bir bahçenin içinde olduğumuzu gördüm. Karşımda ahşaptan yapılmış çok güzel bir köşk vardı. Bir uşak merdivenlerin başında bizi bekliyordu. Cafer Ağa,
‘’ Beyefendi bizi bekliyor. Kendisini bekletmeyelim.’’
Yavaş, yavaş merdivenleri çıkmaya başladık. Biraz sonra çok güzel bir salondaydık.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.