- 350 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
K I R K A D E M
KIRK ADEM
Bu fani dünyaya göz açtığında bile hiç ağlamaz ve avazı çıktığı kadar nara atmaz. Karnının acıktığını ya da bağırsaklarında gaz olduğunu belli eden bir devinim bile göstermez, etrafını rahatsız etmemek için. Onun acıktığını, altının ıslandığını vücut dilin den anlamak pek mümkün değil. Sessiz, sakin ve devinimsiz olsa da, çok sevim li bir bebek o. Suyu arayan ya da insanlık için kanserin ilacını bulan mucit gibi derin düşünce içinde yoğrulan bilge kişi duruşuna benzer görünüşü. Bebek haline bakma dan hep resmi ciddiyeti temsil eden vakur hali, annesiyle birlikte tüm aileyi çok endi şelendirir. Çocukluk evresinin normal bir bebekten farklılık arz etmesi, tüm ailede sağlığında bir anormallik, bilinmeyen bir hastalık, yanlış giden bir şey olduğu izleni min verir. Yüzü nurlu yaşlı ninesi, tez elden bir kurşun döktükten sonra adını ezanla kulağına ünlemeye bile vakit ayırmadan hemen köyün namlı şıhına götürüp dualatır. Nefesi kuvvetli şıhın tavsiyesi üzerine okunmuş suyla banyo yaptırdıktan sonra bir da ha çıkarmamak üzere dualar eşliğinde boynuna gevşen muska takılıp önce Rab’bine sonra aklına emanet edilir.
Ormanın kuytusunda konuşlu küçücük köyde aynı gün ve ya aynı hafta içinde doğan yaşıtlarından kaynaklanabilecek yaşıtlık ve güzelliği ile sevimliliğine “MaşaAllah” demeden bakan kem mavi gözlerden nazar, eşik ile beşikten gelecek şeytan, cin şerrin den esirgemek amacıyla fecr vaktinde ninesinin kucağında önce köy çepeçevre dolaş tırılır. Sonra sabah namazı eda edilirken adım başı salavat getirilerek caminin etrafın da beş kez tur atılır. Namazı eda edip camiden çıkan cemaate ikramda bulunulur. İ mam Ezan-ı Muhammedi okuyarak bebeğin adı kulağına, “Adem” olarak ünlenir.
Kundakta saatlerce dolaşmaktan bitkin ve halsiz düşen Adem bebeğin sesi iyice kesi lir ve rahatlaması için beşiğine yatırılınca saatlerce uyur, uyanır ve yine uyur. Adem u yudukça gelişip büyürken nazlımca büyütülür. Bir dediğin asla iki kere söyletmezler. Cümle aile efradı yaşına, kıdemine bakmadan emrine amadedir. O gelişim süreci bo yunca duydukları ve gördüklerin yorumsuz beynine depolamakla meşgul olur. En so nunda hiç susmayan, yaşamı gırgırlayan, nüktedan bir genç olup salındıkça salınır.
Adem gelişim çağındayken baharın sonu ve yazın başlangıcı ayında arkadaşları ile A karçay vadisine büyükbaş hayvanları otlatmaya götürür. Hava oldukça sıcak olduğun dan buz gibi billur suda yıkanmak kendileri için bir zevktir. Akarçay kenarındaki yem yeşil çayırlıklar hayvanlar için bir besin ve süt kaynağıdır. Adem arkadaşlarıyla Akar çayda çok güzel eğlenerek hoşça vakit geçirir. Yaşamından memnun olmayan yoktur. Fakat aniden havada kara bulutlar oluşup gök gürlemeye, şimşek çakmaya başlar. Göz açıp kapatmaya yetecek süre olmadan bardaktan boşanırcasına yağmur yağar. Adem ve arkadaşları telaşı tez atlatıp tüm hayvanları çay yatağından güvenli bir yere çıkarır. Bu arada havada büyük bir uğultu oluşur. Bunun nedenini anlamaya çalışır ken çayın busbulanık vaziyette kükreyerek önündeki büyük küçük taşı, ağacı sürükleyerek azgın bir sel olup aktığını görürler. Vadide yüksekçe bir tepenin üzerine oturup deli divane kayadan kayaya çarparak akan taşkın çayı seyrederler. Yağmur di nip suyun debisi azalınca çayın kenarında yüzlerce balık şaşkın vaziyette kıyıya vurup çaresizce çırpınır ölmemek, yaşama tutunmak için. Her canlı için en büyük e rek, yaşamak.
Adem ve arkadaşları bu balıkları yakalamak için kıyıya koşar. Adem’in yaşıtı Meh met çayın kıyısından topladığı balığı teker teker sayar. Topladığı balık çoğaldıkça se vinci yanaklarına vurup gözlerinin ışığı parlar. Tüm çocuklar daha çok balık toplama ya odaklı, telaş içinde. Bir birinden habersiz ve kopuk, sanki arasatlık gibi. Çevresin de o lup bitene duyarsız. Heyecanlı şekilde balık toplamakla meşgul olan Adem bir ara Mehmet’in; “Gıırrkk, Gırrk” diye ses çıkardığını duyunca;
“Mehmet arkadaşım, kırk, kırk diye sayıp durma, önünde ne varsa topla. Saymayı bırak, işine odaklan. Bu fırsat bize Allah’ın bir lütfu” der. Ve Mehmet’ten tarafa ba kınca gördüğüne çok şaşırır. Mehmet, Akarçayın azgın bulanık suyu içinde gözden kaybolurken suda savrulan saçını görebilir. Elindeki balıklar ait olduğu yere düşüp Mehmet gibi gözden kaybolur
O gündür, bu gündür arkadaşları Adem’e; “ Kırk ADEM” ve Akarçayın o bölgesine ise “ Kırk Adem Göleti” olarak tanımlar.
Böylece Mehmet’in adının hayırla anılmasına vesile olur.
Kasım- 2019
Süleyman Lemos YILDIZ
(Lemos5303)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.