- 707 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Marmara ve Madak'a Mektup
ÇOK SEVGİLİ MARMARA,
VE
ÇOK SEVGİLİ MADAK ANISINA,
Sözlerime başlamadan önce, huzurunuzda yazmaya başladığım bu mektubu kabul etmenizi dilerim.
İnce, narin, yaralı ve hüzünlü kalplerinizden öperim.
Bir yanlışım, bir kusurum olur ise bağışlayın.
Sizler bu dünyanın iki güzel şiirisiniz.
Dünyanın bütün şiirleri bir araya gelse, yine de sizin saçınızın tek bir telini oluşturamaz.
Gölgelerinizde canlanan bütün şiirler adına, soluklanmış baharlar adına ve yüce kalpleriniz huzurunda büyük sevinç içindeyim.
Ah benim göremediğim, görmek için canımı vereceğim iki güzel şiirim.
Keşke sizleri görmek de nasip olsaydı.
O zaman daha güzel severdim sizleri.
Yine de sizleri seven bir adam olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Bu muzdarip halimin belki de yükünü hafifletirdi.
Bu mektubun size ulaşamayacağını bildiğim hâlde yazıyor olmam, içimde sizin o gülen gözlerinizi ve acınızı paylaşıyor olmamdan esinleniyor.
Sizler yaşayan iki ebedi şiirsiniz.
Biliyorum, beni duymayacaksınız çok sevgili hanımefendiler.
Ben yine de bu mektubu gittiğiniz şiir cennetinden göreceğinizi biliyorum.
Görmenizi diliyorum.
Ağlasanız gözlerinizden şiir süzülür.
Konuşsanız dilinizden şiir dökülür.
İşittiğiniz her sözcük şiirle eşdeğerdir.
Dokunduğunuz her bir şey şiirselleşir.
Elleriniz hanımlar, ölü bir çiçeği canlandırmak için o çiçeğin ellerinizi görmesi yeterlidir.
Ufkumun götürdüğü yerde sizler varsınız.
Nevi şahsınıza münhasır, sizinle paylaşmak istediğim bir hadis var hanımefendiler.
Bir hanımla tanıştım.
Size çok benziyor.
Daha önce size böylesine benzeyen bir kadın görmedim ben.
Sırılsıklam oldum, bu kabalığımı, patavatsızlığımı ne olur mazur görün.
Onda bulduğum şey, tamamen sizleri anımsatan, canlandıran ve yaşatan bir şiir tamlamasıdır.
Sizlerin huzurunda,
onun bana sizleri hatırlattığı her anın zerresinden, büyük bir mutluluk duyduğumu ve huzur bulduğumu dile getirmek istedim.
Nasıl anlatmalıyım bilemiyorum.
Sizinle oturup onu uzun uzun anlatmak isterdim.
Nasıl kafiyeli bir duruşu olduğunu, çocukça şımarmalarının güzelliğini, sessizliğine hükmeden acılarını, kusursuz bir biçimde inatçı yanını, yalnızca elleriyle dokunarak bile şiirleri anlayabilen bir kadın olduğunu sizlerle paylaşmak isterdim.
Anlattığım üzere, çok sevgili bir kişilik kendisi.
Yalnızca aramızda soğuk rüzgarların esiyor.
Yüreğimi üşüten rüzgarlar.
Bahar hiç gelmeyecek sanki.
Ötesini göremiyorum.
Daha ne kadar can yakar bu mesafeler bilemiyorum.
Sizin de fikirlerini merak etmekteyim.
Beyanımın sizin için mühim bir hadise olmasını bütün içtenliğimle rica ediyorum.
Keşfedilmeyi bekleyen bir coğrafya gibi, sürükleniyorum onun kıtasına.
Ya bu hüzniyet beni öldürecek ya da ölümüm onu beklemekle gelecek.
Her ikisi de benim için muhtemelen kaçınılmaz bir son olacak.
Yenilsem de ona gidiyor oluşumun, başka hükmü var mıdır bu çaresizliğimin bilemiyorum.
Vakitlerden bir Nisan akşamıdır.
Tam da şu anda sizleri görememek, gözlerim için elzem bir kayıptır.
Bir şiir kafiyesinde bulmuştum sizleri. Daha güzel bir rastlaşma olamazdı değil mi?
Sizlerin de bana katıldığını hissedebiliyorum.
Son sözlerimi sizlere yutkunarak söylüyorum;
Onun bir yanı sizsiniz sevgili Marmara, bir yanı da siz sevgili Madak.
İkiniz birden fazlasınız bir şiire.
Ben yine de seveceğim o şiiri..
Çokça sevgilerimle,
Göçebe yüreğinize ithaf ederim.
Şiirler içinde uyuyun, çok sevgili hanımefendiler..