- 667 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ARTEMISIA XVIIl
THERMOPHALAE SAVAŞI
Öğleden sonra Leonidas ve hoplitler Thermophalae geçidinde yerlerini almışlardı. Hemen yan tarafta uzanan kayalıklar ve diğer tarafta Artemision Boğazının suları Leonidas gökyüzüne bakıyor ve bir taraftanda sağ tarafında duran denize bakıp sanki birini bekliyor gibiydi. Sonunda boğazın güneyinden görünen gemilerin gelişiyle Leonidas’ın kimi beklediği belli olmuştu. Birazdan boğazda elliden fazla gemi olmuştu. Bir filika Leonidas’ın bulunduğu yere doğru gelmeye başlamıştı. Sonunda karaya gelen filikadan Themistokles ve yanında Nesterios ve bir muhafız vardı. Themistokles Leonidas’ın olduğu yere çıktı. Leonidas; "Perslerden önce gelmeniz mutluluk verici" diyerek dalga geçti. Themistokles gülümseyerek "toparlanıp bir donanma oluşturmak bir hayli bizi yordu, lakin buna değdi." Leonidas baktı gemilere ve gülümseyerek; "pers donanmasının karşısında kaç gün dayanabileceksiniz?" Themistokles "siz Thermophalae geçidini tuttukça bizde denizden gelecek saldırılara engel olacağız yani siz dayanabildiğiniz sürece biz buradayız" dedi. Leonidas "hmmm desene işiniz zor çünkü biz burada bir hayli uzun kalmayı düşünüyoruz" Themistokles "o zaman bizde bir hayli uzun süre burada kalacağız" diyerek gülümsedi. İki komutan bir hayli konuşurken yanlarında bulunan Nesterios’a Leonidas ve Themistokles daha önce ki oluşturdukları planlarını ve düşüncelerini aktardıktan sonra tekrar filikalara binerek uzaklaştılar.
Hava kararana dek beklediler, henüz Pers askerleri gelmediğinden ve geliş noktaları sadece buradan olabileceğinden beklemeye devam edeceklerdi. Gecenin ilerleyen saatlerinde Leonidas ve beraberinde on kadar savaşçı ateşin başında konuşuyorlar ve ileri noktalarda ki nöbetçilerden haber bekliyorlardı. Gecenin en etkili haber verecek olan işareti tepelerin uç noktalarına yerleştirilmiş olan odun yığınlarını ateşleyecek nöbetçilerdi. İlerleyen saatlerde ateşin karşısında gözleri kapanmış olan Leonidas bir atın ayak sesleri ile irkilerek uyandı. Eli ister istemez kılıcının kabzasına gitmişti ki gelenin kendi nöbetçilerinden birisi olduğunu anlayınca elini iki yana salıp, lütfen Perslerin gelişinden başka bir haber olmasın dercesine baktı. Gelen atlı asker atından inerek Leonidas’ın önünde selamını vererek "Kral Leonidas Pers ordusu geliyor ve çok kalabalıklar" Leonidas boşluğa nefret dolu bir bakış atarak "tam istediğim gibi" dedi. Nöbetçi askerin yerinde başka birisi olsaydı boş boş konuşan yersiz cesaret ile söylenen bir adam sanırdı. Lakin nöbetçi asker Leonidas’ın yersiz konuşmayacağını ve şimdiye kadar her söylediğinde haklı çıktığını çok iyi biliyordu. Tüm Spartalılar Krallarının ne denli ciddi olduğunu çok iyi biliyor ve onun arkasında ölmek ve öldürmek için hazır duruyorlardı. Leonidas’ın emri ile Spartalılar tüm savaş hazırlıklarını yapmış ve hazır bir şekilde beklemeye başladılar. Henüz hava aydınlanmaya başlarken meşalelerin ışıkları görünmüştü ve Pers askerlerinin gürültüsü de ne kadar kalabalık olduklarının işaretiydi. Lakin fazla yaklaşmadan uzaktan görüş mesafesinde durdular. Henüz yerde ki taşlardaki ıslaklık geceden kalan nemden sanki her yere yağmur çiselemiş gibiydi. Güneş doğarken Xerhes denizden ve karadan yunanlıların kendilerini beklediğini gördü. Xerhes planlarını devreye sokmadan önce savaşmadan teslim olmaları için bir girişimde bulunacaktı. İki elçi göndererek bu işi kan dökmeden halletmek belki yunanlılar için daha iyi olacak düşüncesi içerisinde elçileri gönderdi.
Perslerden iki atlının üzerlerine geldiğini gören Leonidas en önde birkaç adım daha ileri çıkarak onu karşıladı. Gelen elçiler bir mızrak atımlık mesafede durarak atından indi altın bir tas alıp matarasında ki suyu içine doldurdu ve yürüyerek Leonidas’ın yanına geldiler. Önde ki elçi yunanlıların dillerini bildiği için söze başladı;
Kral Leonidas, size tüm dünyanın gerçek hâkimi Ahameniş İmparatorluğunun ve diğer imparatorlukların en büyüğü, İmparatorlar imparatoru yüce Xerhes’ın merhametini ve dostluğunu getirdim" diyerek ona elinde ki suyu yukarda tutarak dizlerini büküp sundu. "bu suyu ve arkadaşımın elinde ki kâsede duran toprağı kabul ederseniz İmparatorumuza biat etmiş olacaksınız" dedi. Leonidas "sizce buraya kralınıza biat etmek için mi geldik" arkasında duran hoplitlerin sert bakışları ve gözlerinde ki kararlılık zaten elçilere gerekli cevabı veriyordu. Lakin yine de son sözü Leonidas söyleyecekti. Leonidas suskunluğunu bozdu ve "git ve kralına söyle savaşmak için hazırlığı bittiyse gelsinler" dedi. Elçi "ayrıca yüce imparatorumuz Xerhes, siz spartalıların şu anda bir festivalde olduğunu biliyor ve kutlamalar için gerekli zamanı size verecek dün 1. Günü olduğunu biliyor ve bunu takip eden 4 gün boyunca sizden gelecek bir saldırı olmadığı sürece size saldırmayacağını bildiriyor" dedi ve elçi oradan uzaklaştı. Xerhes gelen elçileri dinledikten sonra festivalde olsalar dahi onlara güvenemiyordu, şüpheci bir yaklaşımla bu küçücük 300 kişilik birliğin bir yem olduğu ve saldırıya geçince bir tuzakla karşılaşacaklarını düşünmeye başlamıştı. Yaklaşık 100 kadar atlı ve yayadan oluşan seçme askerlerini çevreyi araştırmaları için gönderdi. Geldikleri yöne doğru da birlikler yerleştirilmek üzere yola çıktı. Çünkü bu durum Xerhes için anormal bir durumdu ve Maraton savaşında ki yunan ordusu bile bunun yanında görkemli kalırdı. Xerhes bu küçük birliğe tam emin olmadan saldırmayacaktı. Çünkü düşüncesizce yapılacak bir hamle kötü bir yenilgi ihtimali olmasa bile veya büyük bir kayıpla sonuçlanabilirdi.
4 GÜN SONRA
Bütün askerlerin olumlu neticelerle dönmesi ve gördüğü 300 kişilik birlikten başka askerin olmaması kesinleştikten sonra karşısında ki 300 kişilik acınası birliğin bir hezimetle karşı karşıya olmasından dolayı Xerhes’ın içten içe duyduğu üzüntüden dolayı tekrar elçi gönderme konusunda karar kılmıştı. Bu sefer ikinci elçi ortada durarak sadece bir elçi Leonidas’ın karşısında dikildi ve bu sefer hiç eğilmeden söze başladı, "İmparatorlar imparatoru Xerhes Kral Leonidas’a son bir şans daha veriyor" dedikten sonra Hoplitlere bakarak "hepinizin canını kurtarmak için İmparatorlar İmparatoru Xerhes’in önünde Kralınızın eğilmesi kâfi olacak" dediği anda Leonidas’ın kılıcının yerinden çıkarak elçinin boynuna binmesi ve elçinin boynun kesilip başının yere düşmesi saniyeler içinde gerçekleşmişti. Ortada duran diğer elçinin bu durumu gözlemlerken gözlerinin büyümesi birkaç saniye duraksadıktan sonra atına binerek soluğu Pers ordusunun yanında alması bir olmuştu. Xerhes bu durum karşısında oldukça sinirlenmişti o sakin tavrı artık yoktu. Küçücük bir birliğin başında duran ve kendine kral denilen bu şahsın küstahlığı akıl alır gibi değildi. Ayrıca Ahameniş imparatorluğunda ve hemen hemen her ülkede elçiye yapılan her hareket elçiyi gönderene kral veya imparatora yapılmış gibi kabul edilirdi. Xerhas bir taraftan da bu cesaret ve küstahlığın arkasında yatan güvenin temelini bulamadığı için ordusunun öncü birliğini üzerlerine gönderme emrini verdi. Zaten alanın dar olması sebebiyle tüm ordusu ile değil 1000 kişi bile burası için fazlaydı. Ordunun komutasında ki general ve en önde ki askerler kendinden emin bir şekilde hoplitlerin üzerine saldırdılar. Kalkanları ve mızrakları ile Hoplitler bir duvar gibi onları karşılamışlardı ve yunan kalkanların arasından çıkan mızrak uçları hafif zırhlı ve zırhı olmayan Pers askerlerinden bir kan gölü oluşturmuştu. Henüz saatler sürmemişti ki Pers askerleri ağır kayıplar vermeye başlamıştı ve bunu Xerhas çok iyi görüyordu. Maraton savaşında ki hezimetin burada da yaşandığı aşikârdı. Xerhas karşısında ki 300 kişilik birliğin sonunda yorulacağını düşünerek ve aynı zamanda onlara cesaret vermemek, diğer taraftan da kendi ordusuna moral kaybı yaşatmamak için daha fazla kaybı kabullenerek birliklerinin erimesini izliyordu. Bu durumun sonucunu ve hoplitlerin ne kadar dayanabileceğini merak etmiyor da değildi.
Binlerce pers askerinin ölü bedeni toprağı kapatmıştı. Uzaktan bakınca iki tarafında askerlerinin toprak yerine cesetlerin üzerinde savaştığı söylenebilirdi. Lakin bu cesetler sadece Perslerden ibaretti. Xerhes daha fazla kayıp vermeye tahammül edemeyerek geri çekil emri vermişti. Çünkü bu 300 kişi ne durdurak biliyor ne de yoruluyordu. Ayrıca ölüm oranı yükseldikçe Pers askerleri gerçekten olumsuz etkileniyor karşısında ki 300 kişilik asgari birliği gözlerinde büyütüyorlardı sadece Ölümsüzler hariç. Pers askeri birliğinin en önemli unsuru olan ölümsüzlerde, hoplitler gibi çocukluktan itibaren yetiştirilen savaş yeteneği üstün askerlerdi. Xerhes’in b planı da zaten ölümsüzleri devreye sokarak 2. Saldırıyı yapmaktı. Lakin bugün akşam olmak üzereydi ve Xerhes gerçekten çok öfkeliydi. Kendi kendisine "tamam çok iyi 300 asker 50-60 metre genişliğinde bir yeri tutuyorlardı bu sebepten onları çevrelemek imkânsızdı. Hemen en yakınında duran hizmetlisine generallerini toplanma emrini verdi. Generaller toplandığında onlara "acil çevre köylere haber salın bana bu geçide girebileceğim başka bir yol gösterenin ağırlığınca altın vereceğim" dedi. Her millette mutlaka paraya tamah edecek insanlar olabileceğinin ümidiyle öylece durmayacaktı tabii ki de, yarın üzerlerine Ölümsüzler ordusunu gönderecekti ve mutlaka bundan iyi bir netice alacağını düşünüyordu.
THERMOPHALAE SAVAŞI 2. GÜN
Gece uyuyamayan Xerhes sabah askerlerden savaş düzeni almadan yüksekçe bir yere çıkarak bir avuç yunan ordusuna baktı. Hoplitler de savaş düzenine geçmemişlerdi ve sanki birazdan kılıçları ile savaşmayacak gibi kılıç talimi yaparak kendilerini yoruyorlardı veya ısınıyorlardı. Sabahın ilk saatlerinde güneş tepeye henüz yükselmeden denizden gelen pers desteğine engel olmak üzere yunan gemilerinin toplandığı haberi Xerhes’ın önüne engellerin yavaş yavaş çıkacağının işaretiydi. Artemisia’yı ve diğer denizde saldıracak olan amiralleri toplayarak, "benden herhangi bir emir gelmeden saldırıya geçmeyin" diyerek talimat verdi. Bu durumda direkt olarak yunan gemileri ile çarpışmak bir hayli kayba yol açabilirdi. Xerhes, bu sebepten Artemision boğazının kuzeyini tutan pers gemileri dar olan boğazı beklerken bir kısım gemiyi de Evia Adasının etrafından dolanıp Artemision boğazından gelebilecek tehlike için bekleyen yunan gemilerini gafil avlamak için gönderdi. Lakin burada yunan gemilerinin olmadığını gören Pers gemileri önünü boş bulunca hızlı ilerlemek isterken şiddetli dalgalarda ilerleyemeyerek onlarca geminin kayalıklara çarparak bertaraf olmasından dolayı daha ileriye gidemediler. Xerhes Karadan ve denizden etraflarını sarıp çepeçevre kuşatmak için çıkar bir yol bulamadı. Artık hem karada hem denizde olmak üzere iki koldan savaşacaklardı ve önünde ki bu 300 kişilik engel gerçekten moral bozucuydu. Tahtını daha yüksekçe bir yere kurdurarak hem denizi hem de geçitte ki savaşı görebilecekti. Öğle saatlerine 500 kişilik bir okçu birliği ve ölümsüzler atağa geçmişti. Leonidas ve 299 hoplit hazır bir şekilde beklerken Leonidas hemen birkaç metre ötesinde ki Diekenes’e "okçular önden geliyor Diekenes" dedi. Askerler emir almak için gerekli konumu almak için Diekenes’in talimatını beklemeye başladılar. Diekenes "anlaşıldı çok yüce imparator bize merhamet etti, bugün gölgede savaşacağız" dedi. Leonidas ve bu sözü işiten bütün Hoplitlerin yüzünde bir gülümseme belirmişti. Pers okçuları yerlerini almış 50 şerli sıralar halinde 10 sıra yaparak yaylarına oklarını yerleştirerek gelecek emri bekliyorlardı. İlk emir gelir gelmez hoplitler Diekenes’in talimatıyla üstten ve ileriden gelecek oklar için kalkanlarını kaldırmışlardı. Pers okçuları dur durak bilmeden oklarını her sıra farklı anlarda yunanlıların üzerine gönderiyordu. Lakin bundan bir netice alamayacağını anlayan Xerhes eliyle ölümsüzlerin harekete geçmesini istedi. Okçular bir kapı gibi iki yana açılırken ölümsüzler tüm güçleri ile saldırıya geçtiler. Dün normal askerlerin geçemediği kalkan duvarını ölümsüzler geçebilecek miydi? Xerhes tüm dikkati ile savaş alanına bakıyordu. Daha yakın bir konumdan onları izlemek için neler vermezdi ki? Bir an ölümsüzlerin girişimi de sonuç almayacak gibiydi. Başlarında ki general kalkan duvarını parçalayın emrini verince ölmek uğruna ölümsüzler kalkanları bir birinden ayırmak için kan dökmeye başladılar ve bunu başardılar. Bir birinden ayrılan Hoplitler artık bir birinden destek alamayacak ve bir birlerini kollayamayacaklar düşüncesi ile yapılan girişim maalesef olumlu sonuç vermemişti. Çünkü hoplitler bir birlerinden ayrıyken de çok iyi savaşıyorlar ve birbirlerinin yardımına yetişebiliyorlardı.
Diğer taraftan beklenmedik bir gelişme olmuştu. Xerhes’in yanına gelen Efiates isimli bir yunan köylüsü altın haberini alınca dayanamayarak Xerhes’a vaadinde durması halinde Thermophalae geçidinin arkasına dolaşabilecek bir yol göstereceğini söylemişti. Xerhes koca bir sandık dolusu altını önüne koyarak al bunlar senin" dedi. Efiates bu altınları görünce kendinden geçerek altınların üzerine kapandı. Sonra Xerhes’ın ağzından çıkan kelimelerle kendine geldi. Xerhes "ve eğer söylediklerinde haklı çıkmasan o altınları geri alırım ve ölürsün" dedi. Efiates hemen kendine gelerek 10 kişilik bir pers birliğine yolu gösterdi. Tekrar geldi ve altınlarını bir ata yükleyerek çıkıp gitti.
Ölümsüzler Hoplitleri gerçekten çok yormuş ve yıpratmıştı. Tam bu sırada Xerhes yine geri çekilin emrini verdi. Hoplitler yine bugünde çok iyi savaşmışlardı ve galip gelmişlerdi, diye düşünürken Xerhes’in daha değişik bir planı vardı. Ama yunanlıların bugün galip geldikleri için sevinmelerinde hiçbir sakınca yoktu.
Xerhes tamda bir çıkmazın içindeyken kendisi ve imparatorluğu için çok önemsiz lakin bir şahıs için çok önemli olan paranın gücü ile Atina’ya giden yolun kapılarını açabilmenin heyecanı içerisindeydi. Hemen etrafında bekleyen birkaç generale "işte savaş böyledir, sana bazen savaşı çok önemsiz birisi bile verebilir. Ona verdiğim paranın kim bilir kaç katını vergi olarak Atina’dan alacağım Efiates bunu bilemedi ve hiçbir zaman bilemeyecek" diyerek güldü.
THERMOPHALAE SAVAŞI 3. GÜN
Persler kadar olmasa da, dünkü kayıplarının ardından yaralarını saran Leonidas ve Hoplitler sabahın ilk saatlerinde yine pers ordusunun amansız bir saldırısı ile karşı karşıya kalmışlardı. Bu sefer Persler avantajlıydı ve Leonidas askerlerini ikiye bölmek zorundaydı. Leonidas zaten ölmek için oraya gitmişti. Tekrar evlerine dönmeyeceklerini biliyorlardı ve üzerlerine düşen görevi layığı ile yerine getirmişlerdi. Themistokles denizden bu durumu görünce artık denizden bu geçidi korumaya devam etmesinin bir anlamı olmadığı zaten Pers askerlerinin karadan Thermophalae geçidinden elini kolunu sallayarak geçebileceğinden bulundukları yerden geriye çekildiler. Lakin Pers gemilerinin ve Amiral Artemisia’nın onların peşini bırakmaya hiç niyetleri yoktu. Artemisia dar alanda hızlı manevra yapamayacak olan Pers kaptanlarını bilemeyecekleri bir tuzağa götürüyordu. Bütün pers gemileri hızlı bir şekilde ilerlerken Themistokles’in daha önceden planlayarak iki kıyıya yakın bekleyen gemileri Yunan gemileri geçtikten sonra harekete geçip hızla gelen Pers gemilerini ne kadar manevra yapmaya kalksalar da Yunan gemilerinin mahmuzları, bordalardan vurmuş ve onlarca pers gemisi denizin dibini boylamıştı. Perslerin şaşkınlığını fırsat bilen Yunan gemileri tekrar hızlıca oradan uzaklaşırken Artemisia bütün Pers gemilerine dur emri vermişti. Bunu vermesinde ki amaç ise Yunanlılara zaman kazandırmaktı. Lakin Xerhes’a bu duraklamanın, Pers donanmasının kayıpları psikolojik bir yenilgiye sebebiyet vereceği ve Yunanlıların arada ki farkı açarak rehavete kapılması için olduğu fikriydi. Xerhes bu durumda olması gerekeni yapmışsın diyerek Artemisia’ya devam etmesini söylemişti.
Nesterius Thermophalae geçidinin fazla dayanamayacağını biliyordu ve Atina halkını Mora yarımadasına taşınması için zaman kazanmak için gerekli zamanı kazabileceklerini düşünüyordu. Zaten halkın zengin olanları çoktan şehri terk etmişti. Sparta askerlerinin ve Kral Leonidas’ın üç günlük direnişi sonucunda Gemilerle kadın, çocuk ve yaşlıların oluşturduğu halk Mora yarımadasına geçmişlerdi. Dua’ları Xerhes’ın Atina’yı alınca durmasıydı ki zaten hedefi Atina idi.
Xerhes’ın karşısında Atina’nın cılız bir savunması olması Xerhes’ın karşısında dayanamamıştı. Zafer kazanan Xerhes Atina’da kurbanlar keserek bu galibiyetini kutlayarak babası Darius’a zaferini müjdeliyordu. Lakin Xerhes Atina’yı ele geçirdikten sonra daha fazlasını yaparak tüm yunanlılara boyun eğdirmeliydi. Mora Yarımadasına ilerlemek için denizde ki direnci kırmalıydı. Xerhes asıl savaşın kendilerini Mora’da beklediğini düşünüyordu. Çünkü Atina’yı Thermophalae geçidinde ki 300 askerden daha çok askerin koruyacağını ayrıca akıl almaz tuzakların kendilerini bekleyeceğini düşünüyordu. Ama kolayca ele geçirmişlerdi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.