- 689 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
oruç
Yine öncülüm oldu inanç. Ne yapabilirimki ölüm yanımda bir bilinmezlik var gidilen yerde. Yetmezlik boğazımda virüs. Korkuyorum çekincem var boş bavulla yola gitmeye !
‘her canlı ölümü tadacaktır ‘ ölüm insanları eşitler görünsede bu böyle olmuyor.ölümün her canlıyı bulması ölümün her canlının eşit yaşamasını saglayamadıgı gibi . yakınlaşmayı dahi saglıyamıyor.
Yirmibirinci yüzyıl küresel sömürünün adate zirve yaptığı bir yüzyıl. Emek ,eşitlik, özgürlük toplumsal bir bütünceye ulaşamıyor.
Bireysel yada toplumsal açıya bir genleşme sağlamaya çalıştıkça durum içinden çıkılamaz hale geliyor.
Hepimiz aynı gemide olsak olsak görünsede kameralar çok farklı ! halk kitleleri yaşamlarının her düzeyinde eziklikten kurtulamıyorlar. Sermaye egemenliği düzenin baş aktörü olabiliyor.
Bireysel bir varlık olarak insanın inançla olgunlaşması makül görülebilsede (olurluluk ) çoğu kez inanç din idoliyle baskınlaşıp yaşamın içinde despot hükümdarlığını kurabiliyor. İnanç bireyin ruhu için gerekli olabilsede dinin toplumdaki işlevinde aklın öngörüsünü dinle kucaklatmak başarısı öne çıkmıyor. Böyle oluncada inan çsömürüsü bir dinci sınıfı ortaya çıkartıyor ve onun beslemsini emekçi halk yığınlarının üzerine görev olarak veriyor. İnançkar bir mümin din katmanına hizmeti tanrı buryugu olarak algılıyor.
Yine bir ramazan ayındayız ruhumuzu ve bedenimizi dinlendirmeye çalışıyoruz. Kendimizi sorgulamanın olgunluğuna ulaşmak istiyoruz .belki başarırız. Yada kendi yanlıgılarımızda tükeniriz.
Dinin bir sistem olduğunu belkide toplum için gerekli olduğunu sosyal bilimciler öne sürebilirler .Bu görüşte doğruluk payıda olabilir.dinin toplumsal etkeni ve varlığı farklı bir durumdur .dinin bilimle beslenmesi gerektiği sınıf oluşturamayacağı gerçeği farklı bir sonuçtur.
İnsanların sadece maddeci yönüyle yaşamı kucaklayamayacağı gerçeği önümüzde dururken inancı yadsımak pek oluru olan bir sonucu bize veremiyecegine göre. Yaradılışımız gereği ölüm döngümüzde inanç varlığını muhafaza edecek diye düşünebiliriz.
Bilmeliyizki dünyanın gelişimini yiyip içip gezenler değil düşünenler ve sorgulayanlar katkı verecektir. Edebiyat bu sürecin yazılı bir tarihi değerlendirilebilir.
İnsanlık yirminci yüzyılda büyük çatışkılar büyük devrimler yaşamıştır .bölgesel düzeyde ülke için düşünecek olursak türk bağımsızlık serüveni ,ve rus Bolşevik hareketi önemli izdüşümleri içinde barındırır.
Bilmeliyizki yaşamın her olgusu bir süreçtir (dialektik ) süreç karşıtların birliğiyle öne çıkar devinimi oluşturur .yaşam bir evrimdir ve ölüm o evrimin belkide en meçhul dönemecini oluşturur.
O zaman o dönemece ruhumuzu hazırlamalıyız ,hoş geldin oruç !
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.