- 1006 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Ekim Soneleri 3. Mektup
Sevgili şair hanım,
Bu gece belki de gülüşüne uzaktan da olsa şahit olduğum ve sabaha kadar incelediğim ilk geceydi.
Evet, bütün gece gülüşünü incelemiştim.
Gözlerimi kapatmadan merhametle bakmıştım gözlerine.
İki çift şiir akıyordu gözlerinin içinden.
Gözlerinin içinin güldüğünü görmüştüm.
Küçük bir çocuk gibiydi sevincim.
Sığmazdı ne dört duvara ne de bozkırlara.
Bir fark arıyordum resminde.
Bir fark ki, bana gülüyor gibiydin kendimce.
Sıcacık olmuştu ellerim, ruhum ve kalbim.
Nasıl olmasın ki,
Gülüşünden yanardağ fışkırıyordu sanki.
Küçücük bir kareye sığabilen gülüşünü, kalbime sığdıramadığım için göğüs kafesim daralıyordu.
Uzun uzun inceleyip durdum yüz hatlarını,
Ne boşluğa düşmüştüm ne de kuyuya.
Sana düşmüştüm önce,
Sonra gülüşüne ve gözlerine..
Güldüğünde kısılan gözlerinde bulmuştum kendimi.
Eş zamanlı döngüsündeyim yansıyan bir aynanın.
Tamamlanmaya hazır bir insan görmüştüm gözlerinde, bendim.
Gözlerin uçsuzdu, hüzünlüydü, küçücüktü işte.
Oracıkta ölebilir ve yeniden doğabilirdim.
Ellerimle dokunmak istedim.
Yüzünü avuçlarımın arasına alıp dokunmak istedim.
Gözlerin gülerken, göz kapaklarından öpmek istedim.
Durdum, incitirim diye durdum.
Korktum, incinirsin diye korktum.
Oysa bir fotoğraf karesiydi sadece.
Öyle bile olsa, yüreğimde hissetmiştim seni.
Yalnız seni..
Kendi kendime resminle konuşuyordum.
Dinliyordum önce seni, sonra kendimi.
Nasıl da güzel bakıyorsun bana.
Gülüşünün sebebi benmişim gibi.
Konuştuğum sen değil, resmindin.
Yüreğim hasretinden kahroluyordu.
Dokunamıyordum resmine.
Uzaktan seyrediyordum öylece.
Beni hor görme canımın içi,
Bu hırçınlığım sana değil, çaresiz derdimedir.
Yankılanmayan, dağlaradır.
Buz gibi soğuyan ateşedir.
Eriyip giden karlaradır.
Ben ki hiç sebebi olamadım gülüşünün.
Çok istedim kuğular gibi yüzmeyi,
Kuşlar gibi uçmayı senin çizdiğin gökyüzünde.
Bilemedim gökyüzün karanlığa boyanmış gözlerinde.
Yeni yeni şiirler yazdım sana,
İçim sesleniyordu bana;
Sana geldiğimde, seni gördüğümde, işte o an, nasıl tereddütsüz ve heyecanla beklediğim seni, varlığın karşısında nasıl okuyacaktım gözlerine bakıp o dizeleri.
Düşünür dururum hâlâ.
Zaman akıp gidiyor şair hanım.
Elbette seni görmeden ölmeyeceğim.
Yıldızlar gibi, dalgalar gibi, nehirler gibi zamanı kovalıyorum.
Bu dertlerimiz biter, gün gelir çayımızı da içeriz seninle.
Önce sarılırız sımsıkı, sonra oturur gökyüzünü boyarız.
Gülüşünde açan çiçekler gördüm.
Ebedi bir nefes gördüm.
Yüreğime dokunan bir ses gördüm.
Ben ki senin gülüşünde;
Yeniden yaşamayı, sevmeyi ve ahenkli şiirleri gördüm.
Rengarenk oldu etrafım.
Sen kanatsız bir melek gibi, yeryüzünde gezinirken ve korurken bütünlüğünü, ben hissizliğimle yine sana kapıldım.
Nöbetçi kuşlar gibi geçerim, ayak bastığın sokaklardan.
Adının geçtiği yerlerin altını çizerim he-ce-le-ye-rek.
Göçmeni olmuşumdur güldüğün resimlerin.
Müptelayım baktığın doruklara.
Herşeyden önce, bu mektubun sana ulaşmasını ve açıp okuduğunda beni anlamanı isterim.
Karşılık olarak bir beklentim yoktur, senden beni bağışlamanı dilerim.
Gözlerinden öperim can parem,
En çok saçlarından ve göz kapaklarından.
Can yarım, içimin kıyısı..
Ellerin üşümesin sakın.
İyi bak onlara.
Onlar ki, gerektir baharlara ve hiç solmayan çiçeklere, değmelidir ellerin.
Umutla baktığım resmine hasretimi koyup, ayrılıyorum şimdilik.
Ama üzülme sakın.
Seni görmeden ölmeyeceğim.
Ey gülüşü ebedi sonsuzluk barındıran,
Saçlarında bahar dalları açan,
Kurumuş yaprağa gül kokusu bırakan,
Nefesi toprağa can veren ve elleriyle bütün ölüleri uyandıran kadın.
Düşüncelerim seninle,
Hislerim emin ellerde.
Saklıyorum hepsini bir bir.
Yalnız sana..
Şiirle dolu rüyalar görmeni dilerim.
Ve inan seni bir şiirin içinde açmış çiçek gibi severim.
Gözlerinden, gülüşünden, saçlarından,
Öperim çokça,
Öperim şiirce...
Nasıl anlarsan..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.