- 581 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRK KADINI ve SİYASAL HAKLARI
Türk kadını; 1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile;
ilk önce, 3 Nisan 1930 gün ve 1580 sayılı kanun ile Türk kadınına belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanındı.
Yapılan belediye seçimlerinde Artvin ili, Yusufeli ilçesi Kılıçkaya Belediyesinde Şadiye Hanım belediye başkanı seçilerek, “Türkiye’nin İlk Kadın Belediye Başkanı” oldu ve iki yıl bu görevi yürüttü.
(1930-1932)
Köy Kanunu’nun 20. Maddesinin değiştirilmesine dair 26 Ekim 1933 tarihli ve 2329 sayılı kanunun çıkarılmasıyla; kadınların köy muhtarı ve heyetlerine seçilme hakkı tanındı. Çıkarılan yasadan sonra yapılan ilk seçimde Aydın’ın Çine ilçesine bağlı Demirdere köyünde (Bugünkü Karpuzlu ilçesi) yaklaşık 500 oy alarak seçimi kazanan Gül Esin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın muhtarı oldu.
Milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına ise, 5 Aralık 1934’te yapılan anayasa değişikliğiyle kavuştular.
8 Şubat 1935’de ilk defa milletvekili seçimlerine katılan Türk kadınları mecliste 18 sandalye elde ettiler.
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinde en büyük rolü oynayan Atatürk’ün bu konuya ilişkin görüşleri şöyledir:
“Bu karar Türk kadınına toplumsal ve siyasal hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak gerekecektir.
Türk kadını evdeki uygar yerini yetkili bir şekilde doldurmuş, iş hayatının her safhasında başarılar göstermiştir. Siyasal hayatta, belediye seçimlerinde deneyim kazanan Türk kadını, bu kez de milletvekili seçmek ve seçilmek suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor.
Uygar ülkelerin bir çoğunda, kadından esirgenen bu hak bu gün Türk kadının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatla kullanacaktır."
Bilindiği gibi Türk kadını İstiklâl Savaşı sırasında gerek cephede, gerekse cephe gerisinde tüm gücü ile hizmet vermiştir.
Cephede erkekle omuz omuza düşmana karşı savaşırken cephe gerisinde de çeşitli faaliyetleri ile savaşa destek vermiştir.
Atatürk’ün Türk kadınına beslediği sevgi ve saygı, Kurtuluş Savaşı’ndaki gözlemleri ile iyice perçinleşmiştir.
Atatürk, 1923 yılında Konya’ da yaptığı bir konuşmada, bu hissiyatını büyük bir içtenlikle dile getiriyor.
“Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim, diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakar, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim.”
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, yaşamının her döneminde Türk kadınının bütün bu fedakârlık ve hizmetlerini takdir etmiş ve Türk kadınına büyük önem vermiştir.
Unutmamak gerekir ki kadının toplumdaki saygınlığı, rolü ve yeri, toplumsal gelişmenin bir ölçüsüdür.
Ömürlü Aksoy, Didim/Aydın
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.