- 959 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
"SABIR "
Hep söylenir ya sabır acıdır meyvesi tatlıdır diye. En büyük sabır kahramanları da Allah’ın en yakın dostlarıdır.
Sabırla koruk helva olur diye Anadolu’da bir darb-ı mesel vardır. Koruk biliyorsunuz ekşi, ham üzümdür. Sabırla bu ekşi üzümler Eylül-Ekim aylarında olgunlaşır tatlanır.
" Sabır, musibetin ilk şokunu yediğin zamandır." Buhari, Cenaiz, 32
Bazı âlimler sabrı genel olarak üç biçimde sınıflandırmışlardır:
1- İbadete devamlılıkta sabır
2- Günahlara karşı koymada sabır
3- Musibet vaktinde sabır
Kuran’a göre sabır, insanın haklı ve doğru çabalarını inanç ve kararlılıkla sürdürmesi, karşısına çıkan zorluk ve olumsuzlukları cesaret ve metanetle aşabilmesidir. Allah’ın dini doğrultusunda yaşama gayretini sürdürüp O’nun ileride vereceği yürütme hükmünü acele etmeden beklemesidir.
"EY iman edenler, sabırla ve namazla Allah’tan yardım dileyin. Gerçekten Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 153)
“Sabredenlere, felâketlere karşı dişlerini sıkıp göğüs gerenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir.”
Zorlu bir dünya hayatı geçirmekteyiz. Yaşamak zor, hayatı her an aynı seviyede yaşamak zor, imansız bir hayat geçirmek çok sıkıntılı bir durum, imanı muhafaza zor. Zenginin zenginliğini koruyabilmesi, fakirin fakirliğin vermiş olduğu sıkıntılara göğüs germesi zor. Hayatın zorluğuna karşı çaresiz miyiz? Hayır. Çare sabırdan geçmektedir. Bir zorluk varsa o zorluğa dayanıldığı müddetçe, sabır gösterildiği müddetçe kolaylık elbette vardır. Yüce Allah (c.c.) ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır.
“Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. Ancak Rabbine yönel ve yalvar.”
Her güçlükle beraber bir kolaylık var ise o zaman güçlük başımıza geldiği zaman feryat figan etmeden sabır göstermek gerekir. Çünkü sabır gelen sıkıntı karşısında katlanmak değildir, gelen sıkıntıya göğüs germektir. Sabır gösterilmeyip de kişinin kendisini perişan etmesi ve daha sonra “başa gelene katlanacağım, bana sabır etmekten başka bir şey düşmez” doğru olmayacaktır. Sabır sıkıntının geldiği anda ona göğüs germekle gösterilir. Sabır gösterilecek ise, işte tam bu noktada –yani zorluk geldiği anda- gösterilmelidir. Peygamber Efendimiz bir hadislerinde sabır gösterilmesi gereken zamanı şöyle vurgulamaktadır.
Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, (çocuğunun) mezarı başında (bağıra-çağıra) ağlayan bir kadının yanından geçti.
Ona: “Allah’dan kork ve sabret!” buyurdu.
Kadın: Çek git başımdan; zira benim başıma gelen felâket, senin başına gelmemiştir, dedi.
Kadın Hz. Peygamber’i tanıyamamıştı. Kendisine, onun Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem olduğunu söylediler. Bunu duyar duymaz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kapısına koştu, orada kapıcılar yoktu. (Özür beyân etmek üzere Hz. Peygamber’e):
- Sizi tanıyamadım, dedi.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de: “Sabır dediğin, felâketle karşılaştığın ilk anda dayanmaktır” buyurdu. [
Sabır acıya katlanma, sıkıntı ve meşakkatlere karşı soğukkanlılıkla mukavemet etme, aklın ve dinin gösterdiği yolda sebat etmedir.
Sabır nurdur. Kişiyi karanlıklar içerisinde aydınlatır. Sabır göz aydınlığıdır. Sabır hayatı hayat yapar. Belaları savar, zorlukların üstesinden gelinir. Kalbin içinde bulunduğu hüznü hafifletir. Yaratanı unutturmaz. Sabır hayrı hatırlatır. Âlemle bakış değişir sabırla. Ferahlık gelir sabırla. Sükûnet iner sabırla. Bunalımlardan kurtuluş sebebidir sabır. Sabrın sonu selamettir. Selamet yurdu ise cennettir. Sabır cennete götürür. Sabır kişiyi Rabbine götürür. Sabır dünya ve ahiret huzuruna, mutluluğuna götürür.
Sabır ruhun bir melekesidir, güzel bir huydur. Tahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak ancak sabır ile olur. Bir hakkı müdafaa ve muhafaza etmek için gösterilen sebat, sabretmekle mümkündür. Allah’ın emirlerini yerine getirmek, aklın ve dinin hoş görmediği ve nefsin meşrû olmayan istek ve arzularına mukavemet edebilmek, hayatta elde olmadan başa gelen ve insana büyük elem ve keder veren bela ve musîbetlere karşı koyabilmek ve bunların üstesinden gelebilmek için sabırlı olmak ve sabretmeye alışmak lazımdır.
Sabır hayatımızın vazgeçilmezleri arasındadır. Sabır ahlakımızın olgunlaşması için gerekli olan prensiplerdendir. Sözlükte “dayanma, dayanıklılık” gibi anlamlara gelen sabır, ahlâkî bir kavram olarak, başa gelen musibetlerden dolayı Allah’tan başka kimseye şikâyetçi olmamak, yakınmamak, sızlanmamak; nefse ağır gelen ve hoşa gitmeyen şeyler karşısında dünya ve âhiret yararını düşünerek, ruhi dengeyi bozmamak için insanın kalbinde bulunmakta olan sükûnet ve dayanma gücü demektir.
“Müminin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece müminde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.”
İnanan insanların başına bela ve musibet gelmesi onlar için bir imtihan vesilesi, hatalarının affedilmesine bir sebep, sabır gösterilebilirse dünya ve ahiret hayatında mutluluğa ulaşılmada bir fırsattır. Bu sebeple mümin başına gelenlere şer gözüyle bakmamalıdır. Çünkü gaybı bilen Allah’tır. Başımıza gelenlerin bizim için hayır mı? şer mi? olduğunu ancak Allah bilmektedir. Bu sebeple hangi durum olursa olsun inanan bir gönül için fırsattır. Feryatlarla, ağıtlarla gelen sıkıntıyı karşılamak yerine sabır göstermek, Allah’tan gelenin hoş olduğunu kabul etmek zorda olsa en doğru davranış şeklidir.
Bu husus şu dizelerde ne güzelde özetlemiştir.
Hoştur bana senden gelen
Ya hil’at ü yahut kefen,
Ya taze gül, yahut diken...
Kahrın da hoş, lûtfun da hoş…
Âlemlere rahmet olarak gönderilen, bir işaretiyle dağları taşları müşriklerin başına geçirmeyi bekleyen Cebrail (a.s.) olmasına, Sevgilinin en Sevgilisi olmasına rağmen böyle sıkıntıların başa gelmesinin hikmeti nedendir. Bu husus düşünülmelidir.
Âlemler hürmetine yaratılan bir Peygamber başına gelenler için hiçbir sıkıntıya, sabırsızlığa, ümitsizliğe düşmemiş, bunun yanında sabır, şükür, istiğfar dilinden eksik olmamıştır. Bu olaylardan biz Ümmet-i Muhammed’e de dersler çıkmaktadır.
Başımıza Efendimizin başına gelen sıkıntıların ne kadarı gelmiştir ki sabırsızlık gösterelim.
Beraberce bir düşünelim Efendimizin hayatını. Daha doğmadan yetim kalmıştır, çocukluğunu yaşayamadan annesini kaybetmiştir, en zor zamanında amcasını, eşini kaybetmiştir, bir çocuğu hariç bütün çocuklarının ölümünü görmüştür, yukarıda dile getirdiğimiz üzere türlü türlü sıkıntılara maruz kalmış, açlıkla, savaşla daha birçok sıkıntı ile imtihana tabi tutulmuş. Bizde Ümmet-i Muhammed olarak bize verilene şükretmek başımıza gelene sabretmek zorundayız.
Yakınlık ne zamanla ne mekânla sınırlıdır…
Eller Allah’a açıldığında akla ilk gelen sevilenlerdir… Aklımda yüreğimde ve duamdasınız...
Zor günlerden geçiyoruz. Birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi daim eyle Allah’ım!
Bizlere taşıyamayacağımız ağır yükler yükleme Allah’ım!
Dünya imtihanımızı kolaylaştır, musibetler karşısında bilincimizi ve direncimizi artır, bizlere sabır ve metanet ver Allah’ım!
Bütün dünyayı kuşatan salgın hastalık karşısında bizlere inâyetini lütfeyle Allah’ım. Gazabından rızana, azabından affına sığınıyoruz. Bizleri muhafaza eyle Allah’ım!
Bu zor zamanlarda, büyük bir özveri ile gece gündüz demeden çalışan başta sağlık görevlilerimiz olmak üzere tüm çalışanlarımıza yardım eyle Allah’ım!
Devletimizi, milletimizi, İslam beldelerini ve bütün insanlığı her türlü afetlerden, musibetlerden, kötülüklerden, salgın hastalıklardan muhafaza eyle Allah’ım!
Yüce Rabbim bu günlerde yapmış olduğumuz ibadetlerimizi kabul eylesin. Günahlarımızı affeylesin. Sabırla geçen bir hayatın sonunda selamete, cennet yurduna ulaşmayı bizlere nasip etsin.
Güneş kadar parlak, kalbiniz melekler kadar temiz, yolunuz okyanuslar kadar açık olsun güzel kalplerinizde güzellikler, sevgiler bol olsun. Her nefes alışınız sağlık, mutluluk, sevgi, huzur dolu olsun.
Dostlarım gelin şu üç günlük dünyada sevelim sevilelim hayat sevince güzel ve diyelim her bir son cümlede; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun…
3 Nisan 2020
Ömer Sabri Kurşun
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.