- 1542 Okunma
- 15 Yorum
- 9 Beğeni
Kimlik
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Çok küçüksün senin hikayen nasıl anlatılabilir bilemiyorum.
Karanlığın ve hüznün içinde çıkan hayat sadece senin hayatın değildir. Yaşadıklarını bilmiyorsun bilemeyeceksin de bugün. Lakin gelecekte bugün yaşananı senden başkası bilmeyecek. Senden başkası da anlayamayacak. Herkes bir yere gidecek bir tek sen kalacaksın seninle.
Sen daha ceninken bahtın belliymiş. Kimisi bahtiyar olur, kimisi bağrı yanık kimisi de bahtı kara olur. Senin de bahtına karalar düşmüş.
Bazılar günah işler bazıları da günahı oyun zanneder. Oynaya oynaya birilerinin hayatını küle çevirir.
Annen baban on dokuzunda tanışmışlar birbiriyle. Sevgili olmuşlar. Kimin ortamında kim tanıştırmış bilmiyorum onları. Bildiklerim dinlediklerim beni yeterince hayrete düşürdü. Daha on üç on dördünde tanışmışlar uyuşturucu ile. Arkadaş hatırı, eş dost ortamı derken her şeyi o kadar ilerletmişler ki otsuz çöpsüz günleri yokmuş. Onlar kendi aralarında esrara ot diyorlarmış. Bu terimi de yeni öğrendim. Her bir yerin otunun (esrarının) tadı farklıymış. Bilenler biliyormuş. Sigara, alkol ve esrar anne ve babanın yaşamlarını tarumar etmiş.
Alkol uyuşturucu derken sanki hayatlarında her şey tamammış gibi bir de seni getirmişler dünyaya. Bazıları senin hayatta olmanı kader ile açıklıyorlar. Bugünlere kadar gelip yaşaman senin kaderin mi yoksa başkalarının kaderi mi anlayamıyorum. Kaderle açıklanmayacak kadar karşımda durunca hayıflanmadan geçemiyorum. Varlığın bir iradeye bağlı ama hangi irade onu sonra araştırmak gerekiyor. Kader konusunu açıklayamayacak kadar cahilim. Ancak kader konusunda bildiğim " Külli irade ile cüz’î irade" dir. Bilenler biliyordur. Bilmeyenler de araştırır kendi kaynaklarından öğrenirler kader konusunu. Sana gelince sen olsan olsan birilerinin cüz’î iradesi-sindir dünyada. Yani birilerinin günahı.
Anne- baban nasıl düşmüş bu bataklığa bilmiyorum. Belki annen baban da birilerinin günahıydı. Belki yaşamayı yaşatmayı bilmeyen sokakların çocuklarıydı. Ancak gerçek olan bir şey var ki o da eğitim denetim ve sevgi olmayınca bu bataklık çekiyor herkesi. Gerçek aile olmayınca insanlar yeni yeni arayışlar giriyor sanırım. Anne baban da bilinmeyen ortamlarda bilinmeyen madde ile tanışıyorlar. Baronların bir oyunu ilk ikram(!) " Bir kereden bir şey olmaz " ve sonrasında yaşanan (!) hayatların öyküsü. Alkol bağımlılığı ve uyuşturucu etkisi insana neler neler yaptırmaz. Kimi namusunu kaybediyor. Kimi hayatın baharında katil olup zindanlarda çürüyor. Kendi hayatlarını zehirledikleri yetmiyormuş gibi annelerinin babalarının hayatlarını zindanlara çevirmelerinden bahsetmeye gerek bile duymuyorum.
Annen konusunda bir fikrim yok. Nerede ne yapıyor bilmiyorum. Bildiğim anne baban birbirinden kopmuş olduklarıdır. Babanı soracak olursan bana şimdilik sana söylemeyeceğim. Aslında babana ne olduğunu söylemek isterdim sana. " Babanın uyuşturucu ticaretinden cezaevinde olduğunu çok da yatarının olduğunu söylemek isterdim " ama ne sırası ne yeri ne de senin yaşın bunları söylemeye müsait değil.
Evet çok küçüksün. Yaşananları şimdi anlamıyorsun anlayamayacaksın da. Anne-babanın günahı olduğun için kimliksiz bir şekilde yaşamışsın bugüne kadar sokaklarda. Bu güne kadar ihtiyaç da olmamış bir kimliğe. Kimin çocuğu olman da önemli olmamış bugüne değin. Belki hasta olmadın belki de hastalığın önemsenmedi. Ya da bir güç seni korudu.
Şimdi bir kimliğin olmalı diye kapı kapı dolaştırıyorlarmış seni. Kimliksiz olmadan hayat olmuyor. Her aşamada kimlik ihtiyacı doğuyor hayatta. Okula giderken kimlik, askere giderken kimlik, işe başlarken kimlik, evlenirken kimlik. Kimliksiz hayat olmuyor küçük arkadaşım. Kimlik vakti geldi de geçiyor küçük dostum.
Yeni bir yola çıkıyorsun. Çok da geç kalmış sayılmazsın hayata. Okula gideceksin yeni yeni yüzlerle tanışacaksın. Arkadaşların olacak. Bir birinden değerli öğretmenlerin olacak. Zor zamanlarda sığınacak abilerin ablaların olacak. Hayatın oyun olmadığını büyüdükçe anlayacaksın. Haykıracaksın geçmişin acı hatıralarını. Günah işleyen ruhlara bedenlere bilmeden yakılan ateşlerin ne hayatları küle çevirdiğini göstereceksin. Üç günlük dünyaya karanlık yerine gökkuşağı renkleri bırakmanın gerekliğinin anlatacaksın.
Nasıl anlatacaksın elbette sana verilen kimliğinle...
YORUMLAR
Her insanın diğer bir yarısı vardır. Anne- baba, anne-baba-çocuk,
ve kardeş gibi mesela.Bu eksikliklerden dolayı sokak çocukları
hiç bilmedikleri ve sahip olamadıkları; anne,baba, kardeşden
oluşan bir ailenin özlemi duyarlar.
Her bedelin bir sebebi varsa bu hayatta; kendi iradelerinin dışında
gerçekleşen hangi sebebin bedelini ödüyorlar bir başına...
Başını ve sonunu bilmedikleri hayatın savaşını veriyorlarken
bir de kimliksiz yaşıyorlar.
Onları gördüğümüzde yüzümüzü çevirmek yerine:
Göz bebeklerinin içine bakabilsek.Anlayabilsek, barınaksız,
korunaksız, anasız, babasız,kardeşsiz olmanın anlamını.
Köksüz olmak , kök salamamak ve aidiyet duygusu hissetmeden
yaşamanın ne demek olduğunu...
Dünyayı değiştirecek hiçbir şey yapmadan geçip gideceğiz bu hayattan.
Yaşadığımız hayata anlam yüklemek için tek bir hareket evrensel olabilir.
Onların da bir insan, bir canlı olduğunu bir kavrayabilsek.
Sosyal sorumluluk duygusunu bir geliştirebilsek ne güzel olurdu.
Yazının içeriği çok anlamlı ve önemsediğim bir konu.
Tebrik ederim Serkan Bey saygılarımla..
Serkan BOL
Yorumunuz ile onur verdiniz. Katkınız için teşekkür ederim.
Saygılarımla....
Serkan Bey, aslında yaşamın içerisinde yazınıza konu olan çocuğumuz gibi maalesef nice kimlik sorunu yaşayan insanlarımız var.
Güne gelen yazınızı ve kaleminizi gönülden kutlarım.
Saygı ve sevgilerimle
Serkan BOL
Saygılarımla...
Bu güzel güne yakışan yazınız ile ilgili olabildiğince güzel yorumlar gelmiş, konu hassas ve çözümü var mı inşallah.
Her sabah hastaneye giderken yaz kış battaniyeye sarılıp yatmış insanlar görürüm. Hem onlardan tedirgin, hem de acıyarak bakarım. Hep bu duruma nasıl geldikleri, nasıl acınası hikayelerinin olduğunu düşünmeden edemem. Ne yazık ki hayat herkese aynı şansı tanımıyor, her insanın hikayesi farklı.
Bu çocukları ve geçmişini öyle güzel, öyle okunası yazmışsınız ki okurken su gibi içtim.
Kaleminize sağlık.
Saygılarımla.
Serkan BOL
Yorumunuzla değer kattınız. Çok teşekkür ederim.
Saygılarımla....
Çok değişik bir konu ve nakış işler gibi süper bir anlatım.
Tebrik ederim Serkan bey.
Sağlıklı günler diliyorum.
Serkan BOL
Saygılarımla...
Karma felsefesi, anne - babamızı bizim seçtiğimizi, onların bizi seçmediğini söylüyor. Yani aslına şikayet edip elimiz böğrümüzde oturmaktansa, çözüm aramakla yükümlüyüz!..
Bu seçimler, tarafların da 'bu yaşamlık' sınavları olsa gerek...
Değindiğiniz konuyu bu kadar derinlemesine işlemeniz, yakından tanık olmakla ya da bilgilenmekle mümkün ancak. Bu yapıda öğrencilerim ve onlarla - velileriyle benzer paylaşımlarım oldu. O nedenle yazınız beni geçmiş yıllara götürdü.
Malzemesi insan olan mesleklerin anıları hiç bitmez. Her harf, her nokta onlara bir şeyler çağrıştırır... Asker - eğitimci - sağlıkçı - hukukçu... bunların başını çeker... Bu yazı da öyle oldu benim için.
Kimlik, her ne kadar sadece bir varoluşun resmi belgesiyse de bence en önemli tarafı 'aidiyet' bağını ispat etmesidir. Hele bizim gibi aile bağı güçlü toplumlarda kime ait olduğunuzun bilinmesi ( kişinini kendisi için de ) çok önemli.
"Sokakta yanımdan geçen her orta yaşlı adama 'acaba bu benim babam mıdır' diye bakıyorum, yaşıma yakın her genç kızdan 'ya benim kardeşimse diye' uzak duruyorum" demişti benimle yıllar sonra dertleşen eski bir öğrencim. İçim acımıştı!..
Yaşamadığımız yoklukları - acıları ne kadar dinlesek de... yaşayanları anladığımızı söyleyemeyiz bence...
Duyarlılığınızın yansıdığı bu çok başarılı yazınızı ve hak ettiği taltifi yürekten kutlarım Serkan Bey.
Daha nicelerine...
Saygılarımla.
Serkan BOL
Değerli yorumunuzla katkıda bulundunuz hocam. Yorum yapan gönlünüz var olsun .
Saygılarımla...
Serkan BOL
Saygılarımla...
Ne kadar özel bir konu ve ne kadar güzel bir anlatım.Tebrik ederim degerli kalem.. Saygılarımla
Serkan BOL
Saygı ve selamlarımla...
Her yazı yazarın sarı saçlı, yeşil gözlü evladıdır.
Onun okunmasını, sevilmesini, taktir edilmesini ister.
Bu gün ben de bir yazı yayınladım.
Yazımın güne gelmesini bekliyordum.
Defteri açıp sizin seçildiğini görünce niye yalan söyleyeyim
biraz buruklaştım.
Ancak; yazınızı okuyunca güne gelmiş olmasına çok sevindim.
Evet bu yazı güne gelmeli ve daha çok okunmalıydı.
Ne ilginç bir konu ne güzel bir anlatım.
Hepimizin bir favori listesi var.
Genelde onların yazılarını takip ederiz.
Bilmediğimiz yazarların yazılarını okumak ancak güne gelmesiyle
mümkün oluyor.
Sizi okumuş, kaleminizin gücünü görmüş olmaktan
çok mutluyum. Artık benim favorimsiniz.
TEBRİKLER.
Selamlar...
Serkan BOL
Uzun zamandır yazılarınızı okuyorum. Bugünkü yazınızı da okudum. Her zaman ki gibi çok değerli bir eserdi.
Değerli yorumunuz için teşekkür ederim komutanım.
Saygılarımla...
Herkesin iyi ya da kötü bir hikayesi var iki kapı arasında.. Seçim şansı yok insanın dünyaya ilk gözünü açtığında kimin kucağına geldiğinin...
Hikayenizin kahramanı da istemezdi sanırım böyle bir anne babadan dünyaya gelmeyi.. Bunun eksikliğini ömrü boyunca hissedecektir..Aile ortamının olmayışı ve sevgi eksikliği her an kanayan bir yarası olacaktır..
Sanırım çocukluğunu yaşayamadan da büyüyecektir.. Büyüdükçe de iyi bir hikaye için direnecektir....
Dilerim güzel ve gönlünce bir hikayesi olsun küçüğün tüm bunlara inat..
Tebrik ederim güne gelişinizi..
Saygı ve selamlarımla...
bulutsuzluk özlemi tarafından 4/11/2020 12:06:21 AM zamanında düzenlenmiştir.
Serkan BOL
Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim . Tebriğinize ayrı teşekkür ederim.
Saygılarımla...
bu yazıdan önceki yazı,dün veya ondan önceki gece sehervaktinde arabayla sigara almaya giderken aklıma geldi..güzeldi , lakin epey uzundusanki.
bu yazıda kader konusunda; kim ne söylemişse geçmişte cüzi veya külli babında yalandır bence..:)
bu yazı üzerinde de okuyucunun ekstra okuma yapması gerekecek..aklımda dursun..
saygı ve huzurla..
Serkan BOL
Saygılarımla...
Eften püften şeylere yıprattığımız kalemlerin kesinlikle bu istikamete çağıl çağıl akması lazım. çepeçevre çevrelendiğimiz siyasal ve ideolojik kurmalar arasında Çöken gençler düştükleri zaruretler evin kendi içine yetmemesi; Devletin sağır kalması "Baron" tırnak içinde Affedin şerefsizlerin toplum içinde rahat rahat gezmesi gibi konular ele alınmalı. İmkanım olsa koşarak gelir kaleminizi öperdim. Bildiğimiz bütün problemler gelip geçecek, ama bu salgın asla azalmayıp sürekli yükselerek koparacak bazen evladımızı bazen kapı komşumuzu. Duyarlılık varsa bir toplumda bu nevi olaylarda göstermeli kendini. gerisi kuru gürültü olarak kalacak geçmişimizde.
Masuma "Piç" diyecek kadar şuursuz bir toplumuz. Onu peydah edene ulaşmak cidden zor değil. Vatandaş olarak da zor değil; Devlet olarakta. Ama her düşmüşten beklentimiz var sanırım Mikrop çoğalıyor ve biz mikrobun kim olduğunu kimsenin görmeyeceği yerde kulaktan kulağa konuşuyoruz. Sevgili katliamı birliktelikler. Anneye babaya ulaşılamadığından. Çocukların çocuk olmadıklarını ve her aşamada bize ihtiyaç duyduklarını bilmekten başka çaremiz yok. Kızını biriyle yakalayan baba kendi başını duvarlara vursun. Zira Çocuklar babasının yada annesinin vereceği tepkiden korktukları için güven ve sevgiyi dışarıda aramak zorunda kalıyor. Topyekun suçlusu olduğumuz bu halden bizi Mevlam uyanmak suretiyle düzeltsin. Zira kader Yazıldığı için yaşanmaz. Kulun ne yapacağını Allahın ezeli bilgisiyle bilmesidir kader. Allah luluna tuzak kurar mı ?
HAŞA.... affedin. kanattı yazdıklarınız. farkında değilim susasım da yok.
Mevlam razı olsun.
Serkan BOL
Umarım bu ve bunun gibi kangren olmuş sorunları çözebiliriz.
Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
Saygılarımla...
"İstemeden varım ve istemeden öleceğim...” diyor Pessoa. Hepimiz gibi! Çoğumuz, zorla dayatılan bir yaşamı idame ettiriyoruz. Küçük arkadaşınız, en şanssızlarımızdan....
Eğer kurgu değilse, anne babasınınkinden farklı, güzel bir yaşam diliyorum ona.
Sizi de kutluyorum güzel paylaşım için...
Serkan BOL
Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
Saygılarımla...