6
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
726
Okunma

Hislerin günündeyiz.
Yeşil elmanın içinden gülüyordu zaman.
Kırık sonatı ve bizi şikayet ediyordu ordusuna.
Bizi ne zaman ziyaret edecekler diyordu.
Oysa sesler bir anda kesildi.
Penceresi satılmış evrenden,
bir ev dolusu duvar kokusu bırakıyorum buraya.
Neden balonlarla doldurulmuyor gökyüzü?
Aşkı nasıl giydirebiliriz?
Bunlar benim sorularım. Bitmesini arzuladığım asit yağmurları kadar tehlikeliler.
Bizim evin mavisi on sekizinci balkonun çamasır ipinden sallanır. Beyazdan daha beyaz çiçeklerin katmerine oturur gece lambası. Yeni şeyler duşünemiyorum. Maviyi yanında götürse ayakkabı tamircisi
kutuya saklasa.!
Keser, çekiç ve vida cümleleri bunlar. Çok çalışır Mahmure mutluluk için. Mahmure şu hayatta en yalnızı, en ketumu. Karantinaya alındı kolu. Komşular büyü olduğunu soyledi.
Bana göre komşular boş boğazlar.
Az önce saklambaç saatiydi öten. Hiçkimse yok. Oturduğum koltuğu sahipleniyorum. Bunu yapmak anlamsız. Bunun anlamı bir hiç.
Annem der ki;
Yarıda kalınca seslerin yankısı, sil baştan... iplerin üzerinden atla. Ağaçlarla barış. Ağaçlarla bitir.
Bulut göçü erken başladı burada.
Plaza ölüleri geçer eski radyodan. Siyah incilerini toparlıyor sanat. Köşesinde sallanan bir sandalye... en çok anneme yakıştırdım gulümsemeyi. Annem kapıdakileri selamlıyor hiçbir şey sormadan. Bahse girerim bu gece uykusuzum. Gözyaşı tıpası yaptırıyorum gölgeye
Gölge çok konuşuyor.
Yaşamak hiç ve güzel diyor.
Lüzumsuz şeylerle doluyum. Kalbimi on ikiye kadar say diyorum gölgeye. Demir külçeleri biriktir. Cam şişeleri ve bayramımızı.
Bırak kuşlar uçmak için varolsunlar.
Hayat miskince yaşayanların olmayacak diyorum.
Hislerin günü...
Annem sesleniyor.
Daha kendi yüzümdeyim oysa az önce okşandı saçlarım. Az önce ağladım.
Git gölge, git.!
9.4.2020
Mahvash