Ölümüm Bu Şehire Kalmayacak
Bir gün yine aynı gençliğimde olduğu gibi gideceğim bu şehirden.. Sonra güldü kendi kendine.. Daha da bastırdı havucu rendeye ve yine bir küçük deriden sızan kanını seyretti, en nefret ettiği mutfak aletlerinden rende yine canını yakmıştı.
Elini yıkadı parmağını peçeteye sardı ve açtı balkonun kapısını, camlı balkondan baktı aşağıya, saydı tek tek katları, hiç heveslenmeyin kaldırım taşları sizlere yenilmeyeceğim, ben yenilgiyi asla kabul etmem derken güldü yine.. Peçeteyi kaldırdı kan sızıyordu yine parmağından, oysa bol vitaminli salatası yarım kalmıştı, buzdolabının kapısını açarak yara bandı aldı ve bantladı küçücük yarasını.. Duvardaki saate baktı ve 7 dakika dedi.. Bir hışımla havuç marul domates kara lahana soğan maydanoz ... Lokantada çalışmasının semerisini evlilik hayatında görüyordu. Düşündü başka bir şey var mı dolapta diye.. Saate tekrar baktı ve tuzunu, yağını, sirkesini, limonunu makul ölçülerde serpti rengarenk salatasının içine..
Virüs efendi dedi içinden, sana yenilmeyeceğiz.
Yıllar öyle hızlı geçmişti ki, ne zaman kırkına merdiven dayadım diye düşündü. Salona çıktı aynadan seyretti kendisini,bu göbek, gözlüksüz yapamayan gözler, bu dökülmeye yüz tutmuş saçlar, bu enerjisini, ruhunu sömüren beden benim mi diye şaşkınlığını gizleyemedi..
Burnuna gelen çamaşır suyu kokusunu aldı, güzelce silmişti duvarları kapı kollarını yerleri dolapları hatta günlük giydiği ayakkabılarını bile dün. Yaptığı temziliğin fotoğrafını da almıştı, gönderdi bir kaç ahbabına akrabasına... Gündeliğe çağırmaya dalga geçmeye başlamıştı yine küçükleri büyükleri.. pazarlık söz konusu değildi, 3 karton sigara parasına gelirim diyordu.. 2 karton sigara parasına rakipleri çıktı.
Telefonu çalmasıyla tüm muhabbet bozuldu..
bir şey lazım mı diyen sese, 3 karton sigara dedi.. karşıdan gelen bir oflama sesiydi..azalt artık bırak şu sigarayı diye devam ederken sözler..eksikleri sıraladı ve kapattı telefonu..Mutfağa geçti ve kısık ayarda yemeklerin altını yaktı.
Bir gün gideceğim bu şehirden diyen iç sesiyle başbaşa kaldı bir an yine.. Hayır gidemeyeceksin, senden bir halt olmaz, burada hem de tam bu mutfakta öleceksin yalnız başına diyen başka sesler doldu kafatasının içine..
Büyük bir bardağa arıtıcıdan su doldurdu ve dikti kafasına.. Gideceğim ulan dedi, gideceğim..Ölümüm bu şehire kalmayacak..
YORUMLAR
Seni ve tarzını seviyorum.
Hangi yazını okusam profil resmimdeki gibi düşünüp kalıyorum.
Öperim gözlerinden...
Yinsani
profil resmi konusunda dikkat ettiniz mi bilmiyorum büyüklerimiz bizden önceki kuşak kendi resmini kullanıyor, bir alt kademedeki bizler y kuşağı (ortalama 30-40 arası yaşlar) diyeyim ekseri kendi resmini kullanmıyor.. benim için üzerinde düşünülmesi gereken bir konu sosyol ve kültürel yönelimin internetteki imzası bakımından??
ben dağ başındaki küçük bir gölete düşen ormanın yansımasını seçtim kendime.. kendim çekmiştim resmi:)) özgürlüğün tadı ancak gökle yerin arasında ormanda..
eksik olmayın bu pencereden..
sevgiler hürmetler.
Ah be nesildaşım sen gidersin o şehir gelir peşinden...baktığın her yerde bir parçasını görürsün...anlarsın kaçış yok...dersin tamam..alır rendeydi ruhunu rendelersin, tek tek şekil verip tuğlalar yaparsın. Her tuğla ruhundan bir parça götürür, her parça senin yeni şehrini kurmak için umut getirir.
Yılmadan, yorulmadan, kanaya kanaya tuğla tuğla örersin şehrini....
Az biraz soluk almak istersin, bu başarın için bir tel sigara yakmak....Ama sen daha doğrulamadan birileri gelir ve tekmeler tuğlaları ve sen parçalanmasını izlersin tuğla tuğla ruhunun....
Bir öfke ki sorma, bir acı ki sorma içinde başveren....bu öfkeye tutunursun zaman zaman bilirsin çünkü; yoksa bir daha yeniden başlayamazsın...
Bizim kuşağın zamansız ve çoğunun anlayamadığı öfkesi bu yüzdendir....yeniden başlamak için...
Ruhunu rendelemek cesaret ister.
Yüreğine sağlık cesur nesildaşım...
Sağlıcakla
Yinsani
kuşaklara baktım edebi anlamda, neden bahsediyorlar, değerleri nedir, çağ nereye gidiyor yeni nesil nasıl büyüdü bizler ne haldeyiz.. ortalama 30-40 yaş arası orta kuşak, en büyük yatırımların ve kararların alındığı çağlarda
öyle ya şahsen önümüzde 2-4 yıl 40-42 yaşlar da bir delilik yapmam gerekecek, başka türlü tüm okumalarım birikimin hayat görüşüm ideaalerim ve hayallerim grafiklerden kendini koparacak..şimdilik rölantide, yoğunbakımlardaki hastaların bağlandığı bilgisayarlar gibiyim..:))
bir de tüm bunlara gönlü vicdanı sevdayı evi aileyi yakın çevreyi ekle...
ruhu rendelemek bile yetmiyor nesildaşım.. ruh vari yeni özel salatalar yap, yeni soslar dene, damak tadına ve damak tatlarına göre değerlendir kendini..
bir yerde öyle güzel şah damarını yakalamışsın ki yorumunda;
"Bizim kuşağın zamansız ve çoğunun anlayamadığı öfkesi bu yüzdendir....yeniden başlamak için..."
en kötüsü ise eski bedenin üzerine yeni ruh giyinememek.. çünkü beden, ruhu taşıyamıyor.. insan buna öfkelenmez de ne yapar..
ve tümbiriken bu öfkeler nasıl nerede kime patlayacak.. iyiye varır sonu kötüye mi..
fazla da düşünmeye ne gerek..tebdili mekan gerekecek elbet, çünkü bizim nesil ülkemizin şimdiki yönetimini ve cahilliği ve umursamazlığını kaldıramaz.. ne yapalım eden kendi çocuklarına ve torunlarına eder.. :))
lakin bu değişimi başaranlar var.. ben veya benim gibiler neden başaramasın??
saygı ve huzurla kal nesildaşım..
eksik olma bu pencereden..
black_sky
Sende eksik olma nesildaşım huzurla
Hayal ettiğin sürece varsın. Hayal ettiğin sürece yaşama bağlı kalabilirsin. Bazen gitmek en temel ihtiyaç sanırım yaşamın içinde. Geçmişte yaptıkların önüne acı bir miras olarak kaldığında dünya karanlık bir dehliz oluyor sanırım. O dehlizden çıkanlar yenilgiyi kabul etmeyenler ancak o dehlizden çıkamayanlar yenilgi yenilgi küçülüp yok olanlar olarak sonsuzluğa gidiyor.
Yüreğinize sağlık güzel bir paylaşımdı.
Saygı ve selamlarımla....
Yinsani
kötülük yenilemiyor..sonsuzlukta da devam eder bu döngü..belki orada iyiler kazanır..
teşekkür ederim..
saygı ve huzurla..
:((((
bir kaç nüans farkıyla bu ben miyim dedim
en çokta mutfaka ölmek bir başına yapayalnız... .:((
Bende gideceğim bu şehirden hatta elimden gelirse bu alemden...
not sen rendeyle yaralamışsın parmakları ben yaktım...
ve tekrar yazacağım bu cümle de beni yaktı...
''senden bir halt olmaz, burada hem de tam bu mutfakta öleceksin yalnız başına diyen başka sesler....
iççimizde hüzzam sızılar
her şeye rağmen iyiye ve güzele diyelim mi kardeşim...
selamım sevgimle
Yinsani
gerçek bu öleceğiz.. lakin bir millet var,karar vermelisiniz,kendinizin şairimisiniz yoksa milletin mi?
ne diyor bu hunili kardeşim demezssin ve anlamların en derininden anlarsınbeni..
geçen günaltı yanan ekmekleri hatırlıyorsun.. yanıyor üstadım yanıyor..
altı simsiyah zift kuru takır tukur yenilir mi, üstü tam bir al beni ye diyen beyaz..
ateşini fazla harlamışlar bu çağın.. yanıyoruz cemi cümle..:))
aklımda olanı bilirsin ah keşke yarım kalanlar bütünleşse daha vakit erken..
yaşamaya ve yaşatmaya
selam saygu ve hürmetlerimle..:)
Hepimizde aynı kısır döngü... Herkes kendini bulacak bu yazıda. Rendeye kaptırılan parmaklar, açılan küçücük ama acılı yaralarımız bile aynı!:)
Yazılarıma katamıyorum umudu ama; her şey yoluna girecek bir gün, inanıyorum!
Yinsani
sonra yazı ekle dedim saniyelerden ilham aldım.. saate baktım,başla dedim, bitti dedim..
ve ben de sizindaha çok yazmanızı isteyenlerdenim..
hala o yurttaki kızın halleri ile57 saniye içinde anlattıklarınız kalabiliyorsa aklımda
a- ya siz çok güzel yazıyorsunuz
b-ya ben yazıya çok iyi gömülüyorum:)
c-siz güzel bir yazarsınız, kimseyi mahrumetmeyin bu milletin size ihtiyacı var..
d- benim de bir hokuspokus ile hayata sıfırdan başlamaya başka bir şehirde ..
***
pırasa yemeğinin yanında eküri olarak ne yapılmalı ya hu??:))
umut bırakmasın kimsenin yakasını, tutup bizi duvarlara çarpan sadece umut olsun...
eksikolmayn efendim.
saygı ve huzurla..
Bir Eflatun Ölüm
Yazdıklarıma övgülere sonsuz teşekkürler. Bunları duymak çok güzel benim için. İnanın, hepimiz başka bir yaşam istiyoruz zaman zaman. Yalnız değilsiniz yani...
Atlatalım şu badireleri, gün doğmadan neler doğacak kim bilir! Umutsuz olmak yok:)
Yinsani
eğer ki bu badireden milletçe kurtulabilirsek sıra milleti ve insanlığı eski fikirlerden ve inançlardan kurtarmak kalacak geriye..
umut her gün doğuyor, uyku her gün yeni bir enerji depoluyorsa ve kimseye muhtaç olmayacak kadar insanların karnı doyuyorsa karıncakararınca geriye devlete olan güveni yeniden inşaa etmek kalıyor..
ne diyorum ya hu ben..anlaşılmazım çoğu anlatılamazım diye görüyorum kendimi.
sanki elimde bir çubuk var, dünyaya ve ülkeme yeniden şekil veriyorum hem soyut hem de somut her alanda..
deliyor muyum neyim??
harbiden konumuz neydi umut mu??:)