- 470 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Corona Virüsü
Son günlerde kendi adımdan bile çok duyar oldum bu kelimeyi. Çin’de başlayan, çok kolay ve çabuk bulaşan, şu anda ise tüm dünyayı etkisi altına alıp hızla yayılan, binlerce ölüme sebebiyet veren Korona virüsü… İnsanların evde kalmaları öneriliyor. Velev ki taşıyıcı iseniz çok sayıda insana bulaştırmamak, henüz karşılaşmadıysanız kendinize bulaşmaması adına evde kalmak ehemmiyetli bulunuyor. Korona çok tehlikeli fakat insanlar üzerinde oluşturduğu korku psikolojisi de öyle. Her gün haberlerde hem dünyada hem ülkemizde hastalığın bulaştığı insanların sayısı ve ölümler dakika dakika takip ediliyor. Bu çok acı ve etkileyici. Umutsuzca korku dolu gözlerle izlemek, her an belki bir tanıdığımıza da bulaşmış olabileceği düşüncesiyle yaşamak ileride travmalara yol açabilecek bir durum. Bin dört yüz senedir tavaf ve ibadetlerin hiç kesilmeden devam ettiği Kâbe’nin bile bom boş olması, camilerde kiliselerde ibadetlere ara verilmesi insanlarda şok etkisi oluşturdu ve çok üzdü. Paris, Roma, Londra gibi çok sayıda turistin ziyaret ettiği şehirlerin meydanları dahi insansız kaldı ve "Hayalet şehir" ismini aldılar. Bugünler de İstanbul meydanları da boş. Turistlerin vazgeçilmez güzergâhı olan Üsküdar, meşhur Kız Kulesi, Kapalı Çarşı, Taksim Meydanı, Galata öksüz. Halklar umutsuz. Her ülkede sağlık çalışanları perişan haldeler. Tıbbi malzeme yetersizliği şaşırttı. Borsalar çöktü. Bütün bunlara rağmen iyileşen insanların haberleri umut verici… Bu büyük ve şu an önüne geçilemeyen felâketin insanlara, insanlığa öğrettikleri ve öğretecekleri var mı? Dünya hayatının servetin, savaşların ve daha çok üzmenin, kırmanın, incitmenin ne kadar boş olduğu gibi meselâ… Özgürce sokaklarda dolaşmak, komşuya akrabaya bir "merhaba" demek, markete gitmek kadar sıradan işlerin, seyahat edebilmenin, sarılmanın, öpmenin ve sayılamayacak daha nicelerinin ne büyük nimetler olduğunu anlayabilmek gibi meselâ… "Anne cennette ekmek var mı" , "Sizi Allah’a şikâyet edeceğim!" Diyen çocukların masum çığlıklarına kulaklarını tıkayanlara, mazlumların gözyaşlarına gözlerini yumanlara, sağlık sektörü ve barış yerine silah ve zulümle yatırım yapan dünya devlerine bir şeyler mi söylüyordu korona! Her gecenin ardından yeni bir sabaha merhaba diyen güneş ise en büyük umut ışığımızdır. Korona elbet geçer. Çok sayıda insan kaybedebiliriz önemli olan insanlığı kaybetmemektir. Benim bu virüsten aldığım en büyük ders bu oldu. İnsanlık nereye gidiyor! İçe yolculuk zamanı gelmedi mi?
Sinem Çelik
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.