- 644 Okunma
- 1 Yorum
- 4 Beğeni
MEMLEKET GİBİSİN
MEMLEKET GİBİSİN
Ansızın kuşlar uçar, göç eder hanemizden, kim bilir, hangi mevsimlerde? Daha “mis kokusu çekilmemiş” zamanlarda, alır başını gidersin ıssız diyarlara. Hayatın ağır gecelerinde konuşlanıp, aşkı, dirhem dirhem gözlerinde süzüp, “durulu şiirler” yazmaya başlarsın!..
Öylesine güzel duruyorsun ki, hiç el değmemiş memleket gibisin. Hayatın en ağır sancılı dönemlerinde, ben seni, hep “sevgi dilli” şiirlerde yaşadım!..
Bakir bir sabahın ışığında cennet doğduğu zaman; içimdeki seni, maviye haykırdım! Çok uzaklardan sana kocaman selâmlar getirdim. Senli bir gülümseyişle, yüzüne bakındım. Biliyorum! Titrek sesimle, “çok vurgundu” cümlelerim. Ömürlük aşkı önüne serdim, kapına dayandım ama, sen kilometrelerce uzaktın bana!..
“Şu labirentli dünyanın içinde nefeslenirken, yirmidokuz martın hüzünlü rüzgârını soluyordum.” Kırgınlıklarım, pişmanlıklarım başkaldırmışken, soğumuştum hayattan, yapayalnızdım!..
Bugün, yüreğim paramparça yangın yeri gibi, dökülmüş yaşlar gözlerimden yağmur misali,
hüzünler kaplamış, ruhum günüme yas tutmuş, zamanın karanlığında “buz tutmuş” düş gibiyim...
“Hadi durma, koş bana doğru!” Şu arsız zamanın serüveninde yüreğime sığın, göm hüzünlerini içime, akıt içindeki kanamış sırlı geçmişi. Vur zincirlere, dağıt etrafı, haykır evrene sevginin büyük ederini. Gün bugün olsun, zaman dursun, “bir buseyle hayat bulsun dudaklar,” şu kısacık hayatın güzelliklerini hisset, maviliklerin gizemli “sayfasını aç kendine” ve bir “memleket aşkı gibi” yaşa hayatı benimle, ey yâr...
Mehmet ÖKSÜZ