- 5208 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKÇE,TÜRKİYE NEREYE?...
Dil sorunu, yalnız Türkiye ölçüsünde değil, Türkçenin gerçeklerine uygun olarak 200 milyondan fazla insanın konuştuğu ana dil bütünlüğü içinde ele alınmalı ve Türkçenin işlenmesinde, onun Türk milli kültür birliğine biçim veren tarihsel akışı göz önünde bulundurulmalıdır.
Zaman yönünden derinlik, mekan yönünden kapsamlık özellikleri her dilden çok Türkçe için geçerlidir. Türkçeyi çağdaş kültürün gereklerine göre geliştirmek, bu arada halk yığınlarının da anlayabileceği bir dil haline getirmek amacıyla sadeleştirmek, ne kadar gerekliyse, dilde yaşayan ve toplum vicdanında yer etmiş sözcükleri (hayat,ömür,elbise,hikaye,millet,sebep,sohbet,şehir,imkan,tabiat,harp…) özleştirmek adına dilden ayıklamaya çalışmak da Türkçeyi yoksullaştırmak,onun anlam derinliğini yok etmektir.Yaşayan bir kelimeye kıymak,milli kültür sarayından taşlar,kiremitler sökmektir.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu: “Her dilden öbür dile alınmış kelimeler vardır.Ancak hiçbir medeniyet alemi ile teması olmayan bazı kabilelerin dili özdür.Biz bir zamanlar Arap ve Fars medeniyetleriyle temasta bulunmuşuz.Onlardan aldığımız kadar,bizde onlara vermişizdir.” sözüyle dildeki alışverişin karşılıklı ve dengeli olduğu sürece dilin doğal gelişimini sağlıklı biçimde sürdürebileceği gerçeğini dile getirir.Ünlü Alman şairi ve yazarı Goethe de: “Bir dilin kudreti,kendini,yabancı şeyleri atmakta değil,onları yutup hazmetmekte gösterir.” derken korkularıyla yaşayan toplumların -dilden de öte- aslında hiçbir zaman büyüklüklerinin farkına varamayacağına işaret eder.
Koskoca bir imparatorluk dilini kaybettik.Belki de ulus devlet olmanın bedeliydi bu.Türk-İslam uygarlığından Batı uygarlığına geçmeye çalışan,ne Doğulu kalabilmiş ne de Batılı olabilmiş melez bir toplumuz.Dün Arapça ve Farsça kelimelere gösterilen düşmanlık,bugün nedense Batı dillerinden gelen sözcüklere gösterilmemektedir.Bu durum,özleştirmecilerin bizi –bilerek ya da bilmeyerek- geçmişimizden ve kültürümüzden koparmak istedikleri iddialarını düşündüren önemli bir durumdur.Toplumu değiştirmek ve dönüştürmek (Batılılaştırmak) adına,bütün değerler sistemiyle korumasız bırakılmış milletimizin en önemli direniş amacı olan Türk dili de İngilizce ve Fransızca sözcük ve kavramların hayatımızın her alanına girmesiyle büyük bir tahribat yaşamaktadır.Korkulan odur ki elimizde kalan ulus devlet dilini de kaybetmek üzereyiz.Bugün için en büyük ve tek yanlı tehlike de budur.
Napolyon’un çok güzel bir sözü vardır: “Kelimelerin girebildiği yerde silah patlatmaya lüzum yoktur.”Tarihte en uzun ömürlü fetihlerin dayandığı nokta silah değil,daima dil olmuştur.Bu fetihlerde her kelime itina ile seçilmiş bir büyükelçi rolünü oynamış,girdiği yerde kalıcı izler bırakmış,nihayet orada öyle bir hakimiyet kurmuştur ki,arkadan gelen ordulara yapacak iş kalmamıştır.Bugün kısmen ortaöğretim okullarında,geniş çapta da üniversitelerde görülen yabancı dille eğitim,bir toplumun kendi kendini sömürgeleştirme çabalarından başka bir şey değildir.Prof.Oktay Sinanoğlu: “Dünyanın hiçbir yerinde yabancı dilde eğitim yoktur.İki nedenle yoktur:Birincisi,böyle bir uygulama o milletin kendi kökünü kazıması,kendini tarihten silmesi demektir.İkincisi ise,bilim olarak da felsefe olarak da başka dilde verilen bir eğitimle aslında hiçbir şey öğrenilemez.Sadece kalıplar ve kurallar yabancı dilde ezberlenmiş olur.” sözüyle bu gerçeği bütün çıplaklığıyla ortaya koyar.
Beyinleri teslim almanın yolu,dili teslim almaktan;Milli bilince ulaşmanın yolu da dile sahip çıkmaktan-olmaktan geçer.Dil konusunda Ziya Gökalp: “Türkçeleşmiş Türkçedir.”; Yahya Kemal: “ Türkçenin çekilmediği yerler vatandır” derken dil siyasetimizin ne olması gerektiğini açıkça ortaya koyar.
Türkiye,kendi iç denizinde yabancı gemilere bir liman mı olacaktır;yoksa “açık deniz”lere kendi gemilerini mi salacaktır?Bugün Türkiye’nin yüzleşmesi gereken asıl mesele budur ve yaşadığımız her şey de bunların yansımasından ibarettir.
YORUMLAR
Bir yorumu düzeltmek lazım...İçerisine yabancı unsurlar girmeyen "saf"dil sadece afrika kabilelerinin dilidr.diğer dillerde böyle bir durum söz konusu değildir.Bizdeki durum kendini kültürünü,tarihini,edebi eserlerini tanımamanın verdiği ya da topluma dayatuılan güven bunalımının oluşturduğu jkaranlık sokaktır.Bu sokaktan aydınlık geleceğe uzanmanın yolu dile ,kendi kültürel değerlerine ,sanat,edebiyat,bilim vb yollarla sahip çıkmaktır.
duyarlılığınaza teşekkür etmeliyiz. sağolun..
sinameke54 tarafından 2/17/2007 11:52:30 PM zamanında düzenlenmiştir.