- 651 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
K Ü L E Ş E L E Y E N
KÜL E Ş E L E Y E N
Teknolojinin gelişmediği, ulaşım imkanı kıt olup seyahatın yaya veya binek hayvan ları ile yapıldığı yıllarda köy yerleşimlerinde misafirler özel hazırlanmış odalarda ko nuk edilirdi. Köy yerleşiminde imkanı olan aileler, günü birlik misafirlerin günlük ye mek, barınma ihtiyaçları karşılamak için özel odalar bulundururdu. Misafiri sevip, koru mak hak yolunda önemli bir ibadet inancıyla hareket edilip sırtı pek, karnı tok olması na gayret edilir.
Bu Özel Odalar, ilgili ailenin yaşam alanı evden apayrı bir bölümde olup giriş kapı ları farklı yöne bakar. Burada seyyar satıcılar, bir yerden başka bir yere seyahat eden ler eğleşir. Varışa erişemeyip köyde akşam kalmak zorunda kalan kişiler, önceden o dayı bildikleri ve ya sorup öğrenerek doğrudan bu odaya gelir. “Misafir kabul eder mi siniz” diye kapı kapı dolaşıp kimseyi rahatsız etmez. Odada kalacağı için gönlü rahat tır. Misafirin yemeği oda sahipleri ve ya komşularca karşılanır. Misafirden sorumluluk yüklenen aile, hanesinde akşam yemeğinde yiyeceği yemekten önce misafir için bakır tas ve sahanlara doldurup bakır sini İle odaya gönderir. Bu odalar, bir nevi bir ar tı bir konaklama mekanı. Odaya gelen kişi sayısına bakılmaksızın “Allah misafiri” ka bul edilerek aç, açıkta kimse bırakılmaz.
Ailelerin köy yerleşimlerinde tefriş ettiği odalar, Anadolu sathında ipek ticaret yolu, kervan yolu üzerinde devletçe “Han” olarak açılmıştır. Ayrıca köy odaları daimi dost lukların kurulduğu mekan olur. Zira bu odalara ömrü yaşamınca görmeyeceğin, tanı madığın yetmiş iki milletten kişinin misafir olarak gelmesi muhtemel. Oda sahibi asla misafir seçmez, her gelen kişi, “Hızır Aleyhisselam” addedilerek saygıyla karşılanır. Misafir için yapılan hizmet karşılığı edilen dua, ya bu alemde ya da ahrette sevap olarak kişiyi bulacaktır.
Odada misafir olmadığı günlerde ise; hane sahibinin yetişkin erkek çocukları, akra balar ve komşuları burayı boş bırakmaz. Zamanın bol, işin olmadığı kış günlerinde eğlencenin merkezi konumundadır. Günlük meşgale sohbeti ve muhtelif eğlenceler tertip ederek, fıkralar anlatarak kendilerince hoşça vakit geçirir. Cami cemaatı sabah namazından sonra sıcak çorbaya şükürle kaşık bandırdığı yer olur, burası, Avcılar av ferfene yemekleri de odalarda tertiplenir.
Ulaşım imkanlarının artması, sosyalleşmenin gelişmesi ve günlük ihtiyaçların artıp daha merkezi yerlerden temin edilmeye başlanmasıyla birlikte satıcılar ve seyyahlar ile köy köy üzeri yol aşındıran yayalar azaldı. Böylece odalar azda olsa önemin kay beder. Misafirler hane içinde oturma odalarında ağırlanmaya başlar. Hane sakinleri akşam vakitleri hanelerinin şömine türü köy ocağı başında vakit geçirerek günlük soh betleri burada koyulaştırsa da kişi kendini dinlemeye başlar.
Keyf için içilen “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırının” değer bulmasıyla birlikte kah ve kültürünün gelişmesi ve zamanla tavşan kanı çay’ın kahvenin yerine geçmesi so nucu köy yerleşimlerinde de kahvehane açılmaya başlar. Bu kahvehaneler iş olmadı ğı vakitler toplanma, buluşma yeri olmasının ötesinde bir nevi sosyalleşmenin yeri o lur. Arkadaş ve yarenle tavşankanı bir bardak çay içmenin keyfi yadsınamaz. Köy sa kinlerinin camiden sonra birbirini topluca görebildiği, aradığı kişiyi genelde bulabildiği ve rahatça hoş sohbetlerin edildiği yer haline gelir.
Zaman sürecinde kahvehane müşterisi olmak alışkanlık haline gelir. Köy sakinleri herhangi bir köylüsünden bir hizmet alacaksa veya bir konu görüşmesi gerekiyor sa, kişiyi bulabileceği yeri tahmin edip o pozisyona göre hareket eder. Şayet aranılan kişi zamana bağlı kalmadan kahveye çıkıyorsa mutlaka kahvehanede görüşülür. Bu tip kişilerin yeri belirli, elinle koymuş gibi bulursun.
Kahvehane alışkanlığı olmayan bazı kişileri ise, ya evde bulursun ya da, camide. Yinede camide cemaatle ibadeti eda ettikten sonra doğrudan evine gider. Köylüden bir hizmet alıp vermeyecekse, dışarıda pek eğleşip boş vakit geçirmek istemez. İşi ile evi arasında mekik dokuyan ev kuşları. Bu nedenle bu tip kişiler, “Evcimen” olarak ni telendirilir. Bu evcimen kişiler eski alışkanlıkları devam ettirdikleri için köy evi ocakları başından ayrılmazlar. Bu tip kişiler sosyalleşemediklerinden dolayı “Kül eşeleyenler” olarak nitelendirilir.
Ocakta biriken kül eşelendikçe dert ve kasavete karşı sabır güçlenir.
OCAK/ 2020
Süleyman YILDIZ
(LEMOS 5303)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.