- 709 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BÖYLE GİDERSE SONRAKİ HAYATINDA TIRTIL OLARAK DOĞACAKSIN
İş günü olmayan havanın da güzel olduğu zamanlar beraber deniz kenarında yürüyüş yaparlar, spor yaparlar, ayakkabılarını çoraplarını çıkarıp kumda yürürler vucutlarındaki ne gatif enerjinin çıkmasını sağlarlardı.
Evleneli beş yıl olmuştu ama daha çocuk düşünmüyorlardı. Ekonomimizi biraz düzelteli ondan sonra çocuk yaparız birimiz de parttayım çalışırız çocuğa bakarız diye düşünüyorlardı. Mariya’nın başka korkuları da vardı . Pol’un zaman zaman ani çıkışları onu tedirgin ediyordu. Çok basit bir alayda bile bazen anlamsızca yaptığı çıkışlardan tedirgin oluyordu. Bu şekildeki ani çıkışları olduğunda Mariya, Pol’e “Böyle yapma, insanlara güleryüzlü, sevecen olmalısın, onlara iyi davran, böyle yaparsan korkarım senin yeniden dünyaya gelişinde tırtıl olarak geleceksin yapma böyle” diye ikazlarda bulunuyordu. Pol buna sadece güler geçerdi. O sabah da pol yine huzursuzluk çıkarmıştı, kahvenin şekerini niye fazla koydun diye. Mariya elindeki fincanı aldıbirazını lavoboya boşalttı, üzerine yeniden kahve ilave ederek Pol’e verdi. Ama hala Pol’un siniri yatışmamıştı. Mariya, pol’e döndü, “Bak yine söylüyorum ikinci yaşamın senin tırtıl olacak bunu bil” Dedi. Pol “Geç kalacağım haydi ben çıkıyorum” dedi ve Mariya’yı öpmeden çıktı gitti. Mariya da hazırlandı çıktı onun iş yeri evine yürüyüş mesafesindeydi. Hafta başı olduğu için iş yerinde yoğun bir iş onu bekliyordu.
Mariya koltuğuna oturdu bilgisayarını açtı, daha işe başlamamıştı ki telefonu çaldı. Aslında mesai saatinde telefonunu kapatırdı ama daha kapatmaya fırsat bulamamıştı. Telefon tanıdığı bir telefon değildi yani telefon rehberinde kayıtlı deildi. Birden içine bir tedirginlik düştü ve telefonunu açtı. Mariya telefonu açmasıyla “Alo bu telefon Mariya Hanımın telefonu mu?” dedi. “Evet ben Mariya” “Eşiniz trafik kazası geçirmiş, şu anda şehir hastanesinde, telefonu eşinizin telefonunda bulduk” dedi. Mariya hemen çantasını aldı ve kimseye birşey söylemeden çıktı.
Hastaneye vardığında eşinin zincirleme trafik kazasında öldüğünü öğrendi. Şok olmuştu, ne yapacağını şaşırdı, ne yapmalıydı böyle durumlarda ne yapılırdı. Düşünceler darmadağındı.
Cenaze törenine pol’un ve kendi alise de gelmişti. İki gün ev curcunaydı çok kalabalıktı. Üçüncü gün herkes gitti, ev bomboş ve çok sessiz kaldı. Mariya ozaman işin gerçeği ile yüzleşti. O ıssız ve boş evden kendini sokağa attı. Öylesine manasızca caddelerde yürümeye başladı. Her geçtiği yerlerde pol’la ikisinin anıları gözünün önüne geliyor tazeleniyordu. “Keşke yaşasa şimdi yanımda olsaydı fevri hareketleri vardı ama olsun ben ona alışmıştım ne yapacağım şimdi” diye düşüncelere dalmıştı. “Onsuz o eve girmek içimden gelmiyor, onsuz yemek yiyemiyorum.” Diyordu.
“Tamam Mariya sen bunu da atlatırsın, bu yaşına kadar sen ne zorluklar atlattın” diyordu. Gerçi bukadar büyüğü ilk defa başına gelmişti.
Caddelerd her ağacın yanından geçerken ağaç gövdelerindeki tırtıllara bakardı “hangisi benim eşim pol acaba” diye düşünürdü. Oradan ayrılmak istemiyordu. Sonra yürüyüşe devam ediyor “Belki de Tırtıl olmamıştır, onun böyle olacağını ben düşünüyorum, beni göremediğim daha iyi yanları varmıştır, müdür yardımcısı idi belkide müdür olmuştur, aslında iyi adam sayılırmı bilemiyorum bazı eksikleri vardı onun tırtıl olma olasılığı daha büyük ihtimal”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.