- 480 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
BİRAZ DA GERÇEKLER
Millet olarak illetin, zilletin ve zalimin hep karşısında; mağdurun, masunun, meczubun hep yanında durduk. Bu bizim genlerimizden mi, yoksa inancımız gereği mi olduğu araştırmasını yapmadım. Biz toplum olarak halk nezdinde hep haktan yana olmaya çalıştık.
İnsanlarımız geçimini sağlamak, çocuklarını namerde muhtaç etmemek adına çalışıyor, çabalıyor evine rızkını götürüyor. Bundan daha doğalı ne olabilir diyebilirsiniz. Buna bizde bir şey demiyoruz ama bu çabaları gösterenlere yönetimsel açıdan kolaylıkların gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hele hele asgari ücretle çalışanların üzerinde ki yüklerin hafifletmesi elzem görünüyor. Asgari ücretin işverene maliyeti: 3.458.03tl, işçiye maliyeti:2943tl, işçinin eline geçen net 2324.03tl. Bunlar yan yana koyulunca asgari ücret maliyetinin hem işçi için hem de işveren için adil olmadığı gerçeğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Memur ve emeklilerin maaşlarına yapılan zamlarında objektif ve adil yapılmadığını dile getirmek istiyorum. 2020 yılı için yeniden değerlendirme oranı %22,58, memur ve emeklilerin maaşlarına yapılan zam oranı %5,5. Bu zam oranının gerçekleri yansıtmadığını ve çalışanın hakkının asgari düzeyde karşıladığını söylemek yine mümkün olmadığı gibi refah içinde yaşamanın da uzağında. Memur ve emeklilerin maaşların zam yapılacağı zaman Maliye ve TUİK üst düzey bürokratlarının, enflasyon oranında maniplasyon yaptığı düşünülmektedir. Şapkadan tavşan çıkarır gibi enflasyon oranları düşük gösterilmekte. Bu kadar ince zekâ gösteren yöneticileri de tebrik etmek gerek. Bu çalışmalar doğal olarak uzmanlık işi. Maliye ve TUİK uzmanlarından cingözlülük yerine, piyasanın realitisine göre politikalar geliştirmesi zihniyetini bekliyorum. Adil ve hakka uygun finansal parametrelere göre piyasa yapıcılara yön verebilmelidirler. Aksi halde fakir daha fakir, zengin daha zengin olur.
Ülkemizde enflasyon haziran ve temmuz aylarında hep düşük çıkar. Bunu mevsimsel etkenlere bağlayan çok olur. Doğrudur ancak yapılacak ihalelerde yaklaşık maliyetler ile çalışanlara verilecek zam oranları çoğunlukla bu ayların enflasyon verileri kullanılarak belirlenir. Her ne hikmetse enflasyon bu aylarda hep düşük çıkar. İhaleler ile maaş zamları yapıldıktan sonra enflasyon değerleri reel halini alır.
Bunun dışında araçlarda ÖTV oranları daha bir korkunç. Vergi öncesi satışına % 50 ile % 100 ÖTV kesintisinin yapıldığını görmek anlaşılır gibi değil. Akaryakıtta vergi oranı %63 ile 34 OECD ülkesi arasında en yüksek vergi alan 8. Ülke, ülkemiz.
Kanun yapıcı ve kanun koyucu merciler, istidamı artırıcı, çalışanların refah düzeyini geliştirici, yatırımı ve üretimi teşvik edici tedbirler üzerine yoğunlaşmalıdır. Ülkemizin ekonomi politikasını tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine geçirecek teşvik unsurlarını hayata geçirecek nitelikte olmalıdır. Yaptığım araştırmalarda rant ekonomisinin sürekli büyüdüğünü, üretim ekonomisinin ve üreticilerin desteklenmesinin yeterli olmadığını görmekteyim. Üreticiler, özellikle küçük ölçekli üreticilerin ayakta durmalarının zor olduğunu söylemek için müneccim olmaya da gerek yok. Ülke insanının refah düzeyinin artması için yeni ürün, yeni teknoloji ve yeni yeni şeylerin üretilmesine ihtiyaç var. Silah üretmek, ülke savunması için çok önemli ama unutulmamalı ki bu üretimin devam edebilmesi için diğer üretim alanlarının da güçlü olması gerekiyor.
Güç, güçlü insan kaynağının doğru kullanılması ve doğru desteklenmesiyle olur. Müreffeh insanlar için üretim ekonomisine evet, savaş ekonomisine hayır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.