- 380 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARLA GELEN ÖLÜM BÖLÜM- 10
KARLA GELEN ÖLÜM BÖLÜM- 10
Şehmuz ağlıyordu,
Şehmuz gözyaşı döküyordu
Şehmuz kardeşinin talihine lanet okuyordu
Ateş düştüğü yeri yakıyor be Şehmuz, Aynı 20 yıl önce olduğu gibi.
Kurban Sami’yi dürterek, kulağına ‘’Sami abi, biz bu adamı nasıl sakinleştireceğiz. Adam ortalıkta deli danalar gibi dolanıp duruyor. Bende kafa kalmadı, Allah’ını seversen bir şeyler yap. Yoksa keçileri kaçıracağım.’’
‘’ Kurban, al şu parayı birkaç şişe bira kap gel. Şehmuz’u ancak böyle sakinleştiririz.’’
‘’ Tamam, abi ben hemen biraları alıp geliyorum.’’
Sami, biraz sonra Şehmuz’u sandalyeye oturtarak, birayı önüne sürdü.
‘’ Acını anlıyorum abi, kardeş acısı çok kötü bir şey. Ama olan oldu, biz şimdi önümüze bakmak zorundayız.’’
‘’ Sende mi böyle düşünüyorsun Sami? Dağ gibi adam kendini bilmez bir itin yüzünden ölüp gitti.’’
‘’ Kadere karşı gelinmez, o evi yerle bir ederiz, Recep denilen pisliğe de yattığı hastaneyi dar ederiz. Ayı Davut’un kanı yerde kalmayacak. Bunu böyle bilesin. Biz bundan sonra ne yapacağız?’’
‘’ Bundan sonra yapacaklarımız için abiden haber bekleyeceğiz. Bu süre içinde kimse burnunu dahi dışarı çıkarmayacak.’’
Bu sırada Kamil lafa karıştı,
‘’ Biz bu abiyi tanıyor muyuz?’’
Şehmuz,
‘’ Sana ne abiden, o ne derse biz yapacağız, o kadar. Şimdi beni acımla baş başa bırakın.’’
2
Ben Merkeze bağlı, Deringöl kasabası polis karakolundan Sena Baş komiser. Hani size hep Asayiş Şube diyorum ya, alakası yok. Sadece bir karakol, dosyayı önüme alıp incelemeye başlayınca, şunu gördüm. Olaylar 1999 Nisan ayınd
an itibaren arka arkaya soygun ve cinayetler olmaya başlıyor. 1999 Nisan ayında Recep’in evine baskın yapıyorlar, arkalarında üç ölü bırakıyorlar. Yine 99 Kasım ayında bir market soygununda, üç ölü daha. 2004 yılında, bir eve giriyorlar arkalarında iki ölü bırakıyorlar. 2017 de dört ölü daha. 2019da üç ölü daha. Resmen kasabayı haraca bağlamışlar. Her defasında iz bırakmadan kaçıp kurtulmuşlar. Burada bir tutarsızlık var gibi geliyor bana. Aradaki zaman dilimi çok fazla, tam yirmi yıl. Yirmi yılda dört soygun yapılıyor. Bu soygunları gerçekleştiren aynı kişiler mi? Neyse bunu daha sonra düşüneceğiz. Toplam, katliam gibi dört soygun On beş ölü. Öyle bir kasabada yaşıyorum ki insanlar dışarıya ser veriyorlar sır vermiyorlar. Olan her şey olduğu yerde kalıyor ve zaman içinde unutuluyor. Ama bu günden itibaren kasabanın bu talihi değişecek. Hak ettikleri cezayı alacaklar. Kutsal’ı aradım,
‘’ Neredesin kutsal?’’
‘’ Hastanedeyim Recep’in başında. Çok şükür bu gün daha iyi.’’
‘’ Ben karakolda dosyayı inceliyorum. Daha sonra yanına geleceğim.’’
3
Bana Yakışıklıyı bulun diye gürledi Şehmuz. Hemen yarım saat içinde karşımda görmek istiyorum Sami. Daha burada mısın?
Odadan söylene, söylene çıkan Sami, Kâğıt oynayan Bektaş’la, Durmuş’u yanına çağırdı.
‘’ Bektaş, hemen çıkıyorsunuz. Yakışıklıyı alıp buraya getirin. Yirmi dakikanız var. Daha burada mısınız?’’
Bektaş, hemen cevap verdi,
‘’ Yakışıklı kendi isteğiyle buraya hayatta gelmez. Ancak onu silah zoruyla getirebiliriz.’’
‘’ Tamam, işte sizde silahı kafasına dayayın olup bitsin. Kaybolun şimdi.’’
Adamlar çıkınca, can sıkıntısından sigara yakıp içine derin bir nefes çekti. ‘’ Nereden girdim bu işin içine? Çık çıkabilirsen. Bu adam kendini ne sanıyor anlamadım gitti.’’
Derin düşüncelerin içinde kaybolup gitmişken, Şehmuz’un sesiyle kendine geldi.
‘’ Benle bir tavlaya var mısın Sami?’’
‘’ Hiç havamda değilim be Şehmuz. Sahi yakışıklıyı neden çağırdın?’’
‘’ Yarım kalmış bir işi bitirmek için.’’
‘’ Kasabanın sonundaki ev değil mi?’’
‘’ Bir işi yarım bırakmayı sevmem bunu benden iyi bilirsin. O adam hala yaşıyor ve şu anda hastanede. O yarın ölecek, ölmeli de. Annesini, babasını kardeşini öldürdüm. Şimdi sıra ona geldi.’’
‘’ Anladığım kadarı ile bir planın var.’’
‘’ Var diyelim ama kusura bakma. Sadece yakışıklı ile benim aramda olacak bir plan. Bu oyunda sana yer yok. Şimdi geç karşıma.’’
‘’ Bende çok meraklıyım ya, önce sen başla çok kaşındın iki mars bir tersle işini bitiririm.’’
4
‘’ Gel yakışıklı, seni görmeyeli epey zaman oldu. Seni özlemişim doğrusu.’’
‘’ Abi lafı dolandırmayalım, bir emrinle koşarak gelirdim ama sana kırıldım.’’
‘’ Neden bana kırgınsın, bir şey mi oldu?’’
‘’ Abi, çocuklara dayayın silahı karşıma öyle getirin demişsin.’’
Şehmuz, gülmeye başladı.
‘’ Yok, be oğlum, bizim Sami biraz abartmış. Ondan bunun hesabını sorarım.’’
‘’ Şimdi konuya gelelim, beni boşu boşuna çağırmazsın?’’
Şehmuz, masanın etrafından dolanıp, dolabın kapağını açtı. Bir miktar parayı masanın üzerine bıraktıktan sonra, Paranın yanına birde bıçak bırakarak,
‘’ Burada on bin lira var, buda yabancısı olmadığın bıçak. Senin tarzını bildiğim için silah bırakmadım. Benim için bir adamı yok edeceksin. Yakalanırsan beni tanımıyorsun.’’
‘’ Bu paraya bu iş olmaz ama arada sen olduktan sonra, kabul. Bir planın var mı?’’
‘’ var yakışıklı, anlatacağım ve tereyağdan kıl çeker gibi yapacaksın. Şimdi dinle beni, İçerde güvenlikten bir muhbirim var. Ondan çok önemli bilgiler aldım. Muhbirimin söylediğine göre, Recep her ne kadar yoğun bakımda yatıyor görünse de, orada yatmıyor. Aynı katta beş numaralı odada yatıyor. Yoğun bakımda yatan ise bir polis memuru. Sen burada devreye gireceksin muhbirim seni hastanenin depoya giriş kapısından içeri alacak. Beyaz bir önlük giyeceksin. Bundan sonrası sana kalmış. Yarın bu iş bitmiş olacak.’’
‘’ Tamamdır, abi bu işi olmuş bil. İzin verirsen ben hazırlık yapayım.’’
‘’ Hadi koçum göreyim seni. Yüzümü kara çıkarma.’’
5
Dosyayı iyice inceledikten sonra, kafamda bazı soruların cevapları ortaya çıkmaya başladı. Bunları Kutsal’la paylaşsam iyi olacak. Öğleden sonra hastanede Kutsal’la buluştum.
‘’ Önce Recep’in yanına uğrayalım d
aha sonra konuşuruz.’’
‘’ Yürü yanına gidelim.’’
Recep’i iyi buldum, biraz konuştuktan sonra, Kutsal’a çıkmamız için işaret ettim. Koridorda banklardan birine oturduk, Kutsal bana bakmaya başlayınca, bende bulduklarımı Kutsal’a aktarmaya başladım.
‘’ Dosyada dört ayrı olay var. Dördü de ölümle sonuçlanmış vakalar. Market soygununu bir kenara ayırırsak, diğer olaylarda da ölümle sonuçlanıyor bir farkla. Recep’in katledilen ailesini saymazsak tecavüz yok. Bu durum daha ilgin hale geliyor. Soru şu, niye tecavüz ettiler?’’
‘’ Sen bundan ne çıkarıyorsun?’’
‘’ Recep’in olayında başka bir sır var. Biz bu sırrı çözemezsek işin içinden çıkamayız. Yürü Baş Hekimin odasına gidiyoruz.’’
Kutsal’ın soru sormasına fırsat vermeden, Baş Hekimin odasının önüne geldik. Kapıyı tıklattım, gel sesini duyunca içeri girdik.
Baş Hekim,
‘’ Hoş geldiniz hanımlar, bir problem mi var?’’
Sena Baş komiser,
‘’ Efendim, biz hastamızın bugün taburcu olabilir mi onu öğrenmek istedik?’’
‘’ Neden böyle bir karara vardınız onu anlayamadım?’’
‘’ Siz buna ne derseniz deyin, içimden bir ses bu akşam çıkış yapmamızı söylüyor. Hislerim beni hiç yanıltmadı.’’
‘’ Evde bakabilecek misimiz?’’
Kutsal,
‘’ Hiç merak etmeyin efendim, bizzat başında ben duracağım.’’
Sena Baş komiser,
‘’ Daha bitmedi efendim,’’
baş Hekim hayretle Sena’ya bakmaya başladı.
‘’ Daha ne olabilir ki?
’’
‘’Beş numaralı odaya bir polis yerleştireceğim. Yani Recep’in taburcu olduğundan kimsenin haberi olmayacak.’’
‘’ Ben taburcu olmasını sağlayacak belgeyi hazırlayacağım. Bu arada bir reçete yazacağım ilaçları eczaneden temin edersiniz. İlaçları ihmal etmeden kullanın. Birkaç gün daha yataktan çıkmasın.’’
Kutsal,
‘’ Çok sağ olun efendim, sizden Allah razı olsun.’’
‘’ Sizin bu çabalarınızı gördükten sonra, bana yapacak bir şey kalmadı. Evrakları yarım saate kadar hazırlarım. İkinci bir çıkış belgesi daha hazırlayacağım ama uydurma olacak ki, kimse taburcu olduğunu anlamasın. Buda benden size ekstra bilgi.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.