- 608 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DYLAN THOMAS
İngiliz şairi Dylan Thomas, 1914 yılında Galler bölgesinde Swansea’da doğdu.Aynı yerde okula gitti. Orta öğreniminden sonra bir süre South Wales Evening Post gazetesinde çalıştı. 1930’larda yayımladığı şiirleri Eliot--sonrası dönemin zekaya öncelik tanıyan şiir anlayışından sonra yeni bir romantizmin habercisi sayıldı.Çürüğe çıkarıldığı için savaşa katılamayan Thomas B.B.C.’ye oldukça ilginç programlar hazırladı. Şiir sanatının radyo yayınları yoluyla geniş dinleyici yığınlarına ulaşmasında büyük emeği geçti. Şiirlerindeki doğal ögelerin şaşırtıcı bir imge zenginliği ve etkileyici bir sesle dışa vurulması daha disiplinli bir şiir anlayışından yana olan eleştirmenleri yadırgattı. Bir Amerikalı yazar Dylan Thomas’ın şiiri elinin içinden akan kan gibi gördüğünü görür görmez de haykırmaya başladığını ileri sürerek bu aşırılığa dikkat çekti. Oysa Thomas’ın şiirleri daha titiz bir gözle incelendiğinde kendisinin en yoğun duygularını bile belli bir mantık süzgecinden geçirerek imge ve ses dengesi sağlam bir şiir yapısı kurduğu görülür. On Sekiz Şiir, Yirmi Beş Şiir, Aşk Haritası gibi, 1934- 1939 yılları arasında yazdığı kitaplarıyla gittikçe artan bir ilgi toplayan Thomas olgunlaştıkça ilk şiirlerinin güç anlaşılırlığından sıyrıldı, daha açık seçik, daha ustaca şiirler yazmaya başladı. Erken üne kavuşması, bazı çevrelerde yeni İngiliz şiirlerinin Rimbaud’su diye alkışlanması kişisel yaşayışı ile sanatının birbirine karıştırılması Thomas’ın şiirini değerlendirmeyi güçleştirdi. 1953’te New York’ta öldüğü zaman geride bıraktığı efsane 50’lerde şiir yazmaya başlayan kuşağın Thomas’a olumsuz bir gözle bakmalarına yol açtı. Bugün Thomas’ın şiirlerindeki doğaya yakınlık ve iç dünyasını dile getirişindeki etkileyici ses tonu Gerard Manley Hopkins ve William Butler Yeats geleneğini çağrıştıran özellikler olarak tanımlanabiliyor.
İşte Bülent Ecevit çevirisiyle Ölüme Kalmayacaktır Bu Dünya adlı o güzel şiiri:
Ölüme kalmayacaktır bu dünya
Çırılçıplak ölüler
Aydaki rüzgardaki adamdan olacaktır
Kemikleri tertemiz ve tertemiz kemikleri yok olduğunda
Yıldızlardan olacaktır ayakları dirsekleri
Akılları başlarında olacaktır delirseler de
Denizlere batsalar da yükseleceklerdir yine
Yok olsa da sevgililer sevgi yok olmayacaktır
Ölüme kalmayacaktır bu dünya
Ölüme kalmayacaktır bu dünya
Dalgaların altında upuzun yatanlar
Dağılıp gitmeyecektir denizde
Burulsalar da kasları koparan
Çemberlerinde gerili kırılmayacaklardır
Kopsa da ellerinde gerilen insanları
Kötülükler dolu dizgin delip geçse de onları
Paramparça olsalar da çözülmeyeceklerdir
Ölüme kalmayacaktır bu dünya
Haykırmaz olsa da kulaklarında martılar
Gümbürdemez olsa da dalgalar kıyılarda
Çiçeklerin fışkırdığı yerde bir çiçek bile
Kaldırmaz olsa başını çarpan yağmura
Deli de olsalar ölü de çiviler gibi
Boşverecektir kişilikleri kırçiçeğnden sürer gibi
Çıkacaklardır güneşe tükeninceye dek güneş
Ölüme kalmayacaktır bu dünya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.