- 421 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Pişmanların ümidi neresi?
Geçenlerde The Wave/Dalga diye bir film izledin. Beğenmedin. Tavsiye de etmedin. Ancak orada düzen-kaos ilişkisi hakkında söylenenler bir parça manidar geldi. Üzerine düşündün. Ne diyorlardı peki o filmde? Bize kaos gibi görünen şeylerin aslında ’düzenin kendisini toparlama şekli olduğunu’ söylüyorlardı. Yani hakikatte kaos diye birşey yoktu. Karmaşalarla toparlanan bir düzen vardı. Nasıl bir misalle anlatmalı bunu arkadaşım? Belki şöyle denemeli: Tören yürüyüşü sırasında düzenin dışına çıktığınızda ahenge tekrar dahil olmak için bir hareket yaparsınız. Bir ayağınızla diğerinin arkasına dokunursunuz. Dokunduğunuz ayağı ileriye atarsınız. Dışarıdan sizi takip edenler için o an bir acayipliktir. Karmaşadır. Fakat törenin bütününe bakanlar için eylediğiniz ’bozulanın tekrar düzene dahil oluş şekli’dir. Tuhaflık bir an şiddetlenir. Ama neticesinde tekrar ahengin parçası haline gelir.
Bana öyle geliyor ki: Musibetlerin ’keffaretü’z-zünûb/günahlara kefaret’ oluşu da bu eşikten bakınca bir parça anlaşılır. İnsan günah işlediğinde düzene bir müdahalede bulunmuş olur. Bu müdahalenin muhtemel üç türlü dalgası vardır. 1) Ahirette tekrar dönüp kendisini bulacaktır. 2) İhlaslı bir tevbeyle pişman olunursa bağışlanacaktır. 3) Bu dünyada bir karşılık görerek üzeri çizilecektir. İşte musibetler bu noktada belki de üçüncüye isabet ederler. Düzen bozucu davranışın, hikmeti tam olarak kuşatılamadığından, cemali tam olarak seçilemediğinden, sanatı tam bir dakiklikle bilinemediğinden ’kaos gibi korkutan’ birşeyle cezalandırılması. Aslında olansa düzenin karmaşayla(!) toparlanması. Belki üst bir düzenin yasasıyla/uygulamasıyla bir alt yasanın/tecrübenin akışına sokulması. Tıpkı alt bir mahkemenin yanlış kararının üst mahkemenin toparlayıcı müdahalesiyle bozulması gibi.
Cehennem neden ateşle özdeşleşmiştir? Buna dair düşünürken yanmayı sadece acı verici yanlarıyla düşlemiyorum. Ateş bir dönüştürücü aynı zamanda. Bir temizleyici. Bazen sudan bile daha etkin bir temizleyici. Suyla temizlemek istediğiniz şeyin üzerindeki gılugışı taşırsınız. Kirini akıtırsınız bir nevi. Ateşle yaptığınızda ise onları başka şeye dönüştürürsünüz. Yanmak şeyleri dönüştürür. Doğada en sık şahit olduğumuz kimyasal tepkime şeklidir. Bazı yanmalar yavaş olur. Tıpkı demirin oksitlenmesi/paslanması gibi. Bazı yanmalar daha hızlı gerçekleşir. Tıpkı bir kağıdın kül olması gibi.
Ancak yanmayı sadece buna da hapsetmek istemiyorum. Yanmak dönüştürmek dışında birşeyi daha başarıyor: Birleştirmeyi. Evet. Yanmak birleştiricidir. Farklı şeyleri bir pota içinde erittiğinizde karıştırmış da olursunuz. Yaktıklarınız hep beraber küle dönüşürler. O küllerden hangisi hangisinindir. Artık ayırmak pek güç olur. Bunu sadece maddi açıdan söylemiyorum. Maneviyatta da iş böyle. Bir aileyi, hatta dağılmak üzere olan bir aileyi bile, birlikte göğüsledikleri acılar birleştirebilir. Dağılan düzen manevî bir yangınla kaynaşabilir. Ha, her yanma birleştirici olmayabilir, bunu da kabul ederim. Bireylerin temayülüne göre bazen ateşle rafine mahsulü de alabilirsiniz. Ayrılmaya yatkın olanlar yanmakla kopabilirler. Fakat yüzü birleşmeye bakanlarda yanmanın etkisi muhteşemdir.
Tasavvufî metinlerde aşkın yanmakla olan hukuku da belki buna bakıyor. Buradaki yanma arzusu bir yanıyla vuslat arzusu. Kendisi olarak varolan şeyin eriyip başka bir havuza karışma arzusu. Çünkü kendilik olarak görünen herşey ona ayrılığı hatırlatıyor. Düzenden çıktığı yanları/yerleri düşündürüyor. Masivalığın yükü ağır geliyor. Yanmayı arzulayan bu makamda bir tür karışmayı da arzuluyor. Fena istiyor. Bir de ayrılık makamında yanmayı dillendirenler var. Onlar da canlarının çok yandığından bahsediyorlar. Demek insanoğlu/kızı karışmayı istemediği şeyle yakılmayı da istemez. Parçası olmak istemediği bir düzen için eritilmek ağır gelir. Yanılacaksa yanmayı sevmek gerek.
Yukarıda konuştuk ya: Bazı tepkimeler yavaştır. Bazıları hızlı. Ben dünya-ahiret ekseninde yanmakla ilgili hukukumuzu da bununla ilişkilendiriyorum. Şu dünyada cemalli bir yanmayı göze alıp dönüşmezsek ahirette daha celalli bir tezgâhta bizi dönüştürecekler. Neden? Yaşarken pekçok şeyi parçaladık çünkü. Pekçok düzeni bozduk. Pekçok hata ettik. Pekçok can yaktık. Pekçok hukuka kıydık. Pekçok bencillikte boğulduk. Pekçok hayrı eksik bıraktık. Pekçok ameli sakatladık. Pekçok süreci kesintiye uğrattık. Bugün pişmanlık ateşiyle yakıp eritmezsek ileride, Allah muhafaza, başka şekillerde eritip tekrar birleştirecekler. Hiçbirşey yarım kalmayacak. Eksik parçalar kaynaklanacak. Burada küçücük kaoslara(!) katlanamayanlar orada sonsuz bir kaosun(!) toparlayıcılığında harmanlanacaklar. Yakılarak düzene tekrar dahil olacaklar. Evet, arkadaşım, Rabbimizden sıklıkla affımızı dileyelim. Üşenmeyelim. Çünkü Esad Coşan Hocaefendi merhumdan işitmiştim: "Tevbe pişmanların ümididir."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.