NEDEN Mİ BAYRAMLAR, O ESKİ BAYRAM DEĞİL?
Başucuna koyupta, heyecandan sabaha kadar uyuyamadığın o kırmızı ayakkabı vardı ya?
İşte, o kırmızı ayakkabı;
Babanın, kasabın-manavın borcundan kısarak aldığı, ayakkabı değil.
Ve giydiğin, o bilmem ne marka elbisenin kumaşı.
Cuma günleri köyünüze-mahallenize gelen çerçiden, (maaş yada mahsûl veresiye alınan) o güllü-dallı kumaştan değil.
Üstündeki göznuru da, annene ait değil.
O dikmedi, onu.
Sende heyecanla beklemedin, başucunu.
Bir telefonla sipariş verdiğin gün, öldürdün içindeki çocuğu.
Elinde poşetle, şeker toplamak için çalamazsın kapısını komşunun.
Çünkü;
Komşunun cenazesi olduğu günün akşamı, açtın evindeki televizyonu.
Acısını paylaşmak, yemek götürmek yerine.
Misafir gibi kuruldun da, cenaze sofrasının baş köşesine.
Yedin ya, o lahmacunu.
Hah!
İşte o akşam öldürdün, sen o komşuluğu.
Hani;
Arefe günü ikindi namazından sonra.
"Benimle mezarlığa gelirsen, sana on lira vereceğim" derdi, deden.
Üzerinde;
Öğrencilerin Atatürk’e çiçek verdiği, o yeşil on lira için, girip ikindi namazını kılardın, etrafındaki cemaate bakarak.
Sonra mezarlığa gider ve tek bildiğin duâyı, "Sübhaneke"yi okurdun ya, yarım yamalak.
Öldürdün bütün ölenlerini, tertemiz kalan yanını.
Bayram namazına gitmediğin gün, uyanamayarak.
Hayattan tat almayı, bıraktın.
Karpuzu, dilimiyle yediğin yıllarda.
Bilmeden üstüne bastığın salyangozu, gömdüğün yeri hatırla!
Ahmet’in kuşu öldü diye, "teyzen ölmüşcesine" üzüldüğün yer vardı ya?
İşte tam da, orada öldürdün sen o dostluğu.
Artık bilmiyorsun.
Nerede, deden? Ninen, nerede yatar?
Nerede, içindeki çocuğu gömdüğün mezar?
Neden mi, bayramlar o eski bayram değil?
Çünkü insanlar, eski "İnsan" değil.
Değişen sensin!
Biziz değişen, bayramlar değil...
İLKER KAHYA
{Veliaht}
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.