ZÜMRÜDÜANKA
ZÜMRÜDÜANKA
FELAHİYEMİZ kitabında çıkacak metindir. SON düzeltme 18.02.20
Evvel zaman içinde bir Padişahın üç oğlu varmış. Padişah sarayının bahçesine elma ağacı dikmiş ve üç oğluna da;
"Elma ağacını diktim ama hiçbir meyvesini yemedim, bahçeye dev geliyor, elmalar yettiğinde alıp, yiyip yiyip gidiyor." der.
Padişahın küçük oğlu babasına;
"Baba ben bahçeye gidip, ağaçtan elmayı toplayıp sana getireceğim." Der. Padişah;
"Aman yok oğlum, aman ha, o dev seni yer!" diye oğlunu uyarır. Küçük oğlu;
"Yok, dev bana bir şey yapamaz baba." der.
Kılıcı kuşanıp bahçeye gider, saklanır ve devin gelmesini bekler. Dev gelir patır kütür elmaları toplar. Gideceği vakit deve çeker kılıcı, Devi ortadan ikiye ayırır. Dev;
"Haa! Babayiğit bir kere daha vur ne olur!” der. Oğlan;
"Yok, benim anam beni bir kere doğurdu, iki doğurmadı." diyerek ikinci kez kılıcı vurmaz. Eğer ikici kez kılıcı vursaydı Dev canlanacaktı. Devi kuyunun içine giderken öldürür. Devden elmayı alır ve babasına götürür. Oğlan;
"Al baba elmayı getirdim, yiyebilirsin.” der. Padişah;
"Yavrum, bu elmayı nasıl topladın da getirdin, Dev seni görmedi mi?" der.
Oğlan;
"Baba, bunca zaman bize musallat olan Devi öldürdüm." der.
Kardeşlerine de dönerek;
"Kardeşlerim; sizleri alıp o kuyuya götüreceğim, hep birlikte bu devin ahvalini görelim.” der. Kardeşlerini de yanına alarak kuyuya varırlar. Kardeşlerine teker teker kemendi bağlayarak kuyuya sallar. İlk olarak büyük kardeşini kuyuya indirir ve “Yandım!” dediğin zaman seni yukarı çekerim.” der. Kardeşini kuyuya sallar. Kardeşi; “Yandım!” deyince yukarı çeker. Sıra ortanca kardeşe gelmiştir. Ona da “Yandım!” dediğinde yukarı çekileceğini tembih eder ve kuyuya sallar. Ortanca ağabeyi de “Yandım!” der. Onu da kuyudan çıkarır. Sıra kendisine gelince, kemendi beline bağlar kardeşlerine de;
"Yandım dedikçe beni sallayın, yandım dedikçe beni sallayın!" der.
Yandım dedikçe kardeşleri aşağıya sallarlar. Sonunda kuyunun dibine iner. Orada üç kapı vardır. Üç kapının birinde öldürdüğü dev yatmakta, diğer iki kapıda da üç kız halı dokumaktalar. Kızlar oğlanı görünce;
"Abooo! Babayiğit! Sen buraya nasıl geldin? Dev şimdi seni görürse sağ bırakmaz, yer." derler. Oğlan sözlere aldırmadan yatmakta olan devin kapısına varır. Devin ayaklarını kılıcıyla gıdıklar. Dev;
"İnsanoğlu bu!" diyerek hareketlenir ayağa kalkar. Onu gören küçük oğlan kılıcını çeker deve sallar ikiye ayırır. Dev;
"Ha! Babayiğit bir kere daha vur!" der. Küçük oğlan başlangıçta olduğu gibi; "Beni anam bir kere doğurdu, iki kere doğurmadı" der ve ikinci kılıç darbesini vurmaz. Dev olduğu yerde ölür. Sıra kızlara geldiği zaman;
“Sizi buradan çıkaracağım.” der. Öteberilerini toplamalarını tembihler, kızları kuyunun başına götürür. Kardeşlerine;
"Büyük kız büyük kardeşimin, ortanca kız da ortanca kardeşimin nasibidir." der. Sıra küçük kıza gelince; Küçük kız lafa karışarak;
"Babayiğit, ben onlardan güzelim, beni çıkartma, kardeşlerin benim güzelliğimi görünce seni burada bırakıp giderler, sen çık, ben kendim çıkarım." der. Küçük oğlan;
"Yok, çıkmayacağım." der. Küçük kız;
"Çıkmamak için inat ediyorsun, bari şu çakmağı al, şu yüzüğü de parmağına tak." der. Büyük ve ortanca kardeş kızları kuyudan çekip çıkarırlar ve son çıkan kızın güzelliği karşısında adeta büyülenirler, birbirinin gözüne bakarak kuyunun dibindeki kardeşini bırakıp giderler. Küçük kız oğlana gitmeden önce; "Bir kuş var, adı Zümrüdüanka, o kuş gelir seni buradan çıkarır." der. Kuş oğlanın yanına gelir. Kuşa;
"Beni al yeryüzüne çıkar." der. Zümrüdüanka;
"Benim yaşlılığıma rast geldin, ben seni buradan nasıl çıkarayım." der. Oğlandan kırk batman et, kırk batman şarap ister. Oğlan gider kırk batman et ile kırk batman şarabı alır getirir. Zümrüdüanka;
"Bak! Ben uçarken ‘ga’ dedikçe et, ‘gı’ dedikçe şarap ver" der.
Oğlan, kuş ‘ga’ dedikçe et, ‘gı’ dedikçe şarap verir. Böyle devam ederken kuş ‘ga’ der et tükenir. Oğlan baldırının bir parçasını keser kuşa verir. Kuyunun ağzına az kala Oğlan kuşa baldırından et vermeye devam eder. Kuş, etin kokusundan oğlanın eti olduğunu anlar ve etleri dilinin altında saklar. Sonunda yukarı çıkmayı başarırlar. Kuş, Oğlana;
“Yürü bakalım!” der. Ama oğlan yürüyemez, topallar. Kuş;
"Gel! Gel!" der. Yanına gelen oğlana dilinin altındaki etleri çıkarır ve baldırına yapıştırır. Oğlan yeryüzüne çıktı artık... Yürüye yürüye bir bahçeciye gelir. Bahçede ihtiyar karı-kocadan başka kimsecikler yoktur. Oğlan;
"Beni misafir alır mısınız?" der ihtiyarlara. Karı-koca;
"Alırız yavrum, bahçemizin işlerini görenimiz zaten yok, yanımızda dur bahçemizin işlerini de gör." derler. Oğlanın bu teklifi kabul edilir, yanlarında kalır. Artık sabah olur. İhtiyarlar oğlana derler ki;
"Bugün padişahın oğlunun düğünü var, biz düğüne gideceğiz, sen burada kalır, bahçeyi sular, diğer işleri de görürsün" derler. Oğlan da;
"Tamam” der. Bunun üzerine oğlan cebinden çakmağı çıkarıp çakar ve kır at ile birlikte kılıç gelir. Oğlan kılıcı eline alır kır atın üzerine biner, cirit oynayanların içine dalar, sağ idi, sol idi derken büyük kardeşini oracıkta öldürür ve tekrar ortadan kaybolur. Hiçbir şey olmamış gibi bahçe işlerini görmeye devam eder. Bahçeci düğün dönüşü;
"Oğlum, bir ciritçi geldi, oğlanı öldürdü, düğünün de tadını kaçırdı." der. Oğlan;
"Abooo! Vah vah, tüh tüh! Yazık olmuş" der. Sabah olur, Padişah bu sefer diğer oğluna düğün yapar. Bunu duyan karı koca;
"Biz yine düğüne gideceğiz sen bahçeye göz kulak ol, gör, sula." deyip giderler. Onlar gittikten sonra oğlan yine çakmağı çakar kır at ile kılıç gelir. Oğlan kır atın üzerine biner, elinde kılıç düğüne gider. Aşağı yukarı derken ortanca kardeşini de öldürür. Karı koca eve geldiklerinde oğlana;
"Yine aynı ciritçi geldi padişahın öbür oğlunu da öldürdü." der.
Oğlan yine;
"Vah vah! Tüh tüh! Yazık olmuş!" der.
Oğlan, bir gün ev sahibi teyzeye;
"Teyze, sen küçük kızın yanına gidebilir misin?" Teyze de;
"Giderim evladım" der. Oğlan;
"Öyleyse şu yüzüğü al küçük kıza ver." Teyze;
"Veririm yavrum." Yüzüğü kıza verir. Küçük kız;
"Nerede bu babayiğit, sen bana bunun yerini de hele!" der. Teyze;
"O benim bahçecimdir." der.
O ara Padişah kızının yanına gelerek; "Düğün bozulmayacak, üç kızın da düğünü yapılacak." der. Padişahın buyruğu ile düğün yapılır. Küçük oğlan üç kızın üçünü de alır, muradına erer. Kırk gün kırk gece düğün yapılır, yenilir, içilir, kardeşlerin yaptığı kötülükte yanlarına kalır.
Masalda burada biter…
Kaynak kişi: Kadir Acı, Felahiye -1950, Muharrem-Ümügülsüm oğlu, Kayseri Lisesi. Masalı Annesi Ümügülsüm Acı (Felahiye (1927- ). Hakkı-Ayşe kızı)’dan dinlemiştir.