- 661 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
ADI ÇIKMIŞTI HAYALLERİN...
Konaklayan düş ve yalan ve işte seyrüseferi hayal dünyasının demlenmiş mizacına yenik düşen şair de sundu imzasını.
Ket vurulan her duyguda saklı sarkaç ve zemherisi ölü yüreğin artık demlendiği bir mizansen yana da yok iken kaygısı.
Tefe tutuldu minimum yalanlar ve tefe tutuldu maksimum sevdalar ve yalın neşriyatına sunuldu ömrün elbette ömrün patiska yollarıydı elinden geleni ardına koymayan mevsimin de saklı sevdasıydı kürediğimizi değil küstüğümüzü yâd ettiğimiz günbegün başakların da ölüme direndiği gayri safi hasılası ömrün.
Sevdalar beyit beyit hatırına aşkın sevdalı sanduka belki de yedieminde unutulan o çeyiz seti.
Aşka latife eden dolunay ve yıldız kümesi.
Kümelerden taşan külliyen yalancı öğe ve bir bir izahı duyguların ne de olsa nefsine yenik düşmüştü şiir.
Dillenen her aşk yorgan misali kondu geceye ve gece kondu tenime ve tenim üşüdü ve üşümezliğin ilkesi iken ayaz aklıma yenik düştüm ve aşkıma sadık ve inkarı dünle güne gömülen kümülatif bir seyir.
Geceyi katık eden her mısra ve şairin düş gücü ve işte maviden yana kaygısını yok sayıp da göğün kerameti ne metindi ne emin şair.
Surlarda saklı manivela.
Serlere sapkın yalanlar ihanet ederken.
Aşkın da uzantısında vuslattan yana olsa da derdi yerin göğün ve kopup gelen dünden azığa aldığı her düşü de yarına zemin bilen.
Bir ayraç kondurdu Tanrı ve sarkıtlar üredi bitiminde acının nidalar türedi nihayetinde tohuma kaçtı şiirler.
Zılgıt yiyen çocuk gibi ve zincirlenmiş yürekler elbette fetvası yitik dünler.
Zanların yol olduğu; yolların sel olduğu; sellerin sallara geçit vermediği.
Filikası battı ömrün ve tanıklığında Huda’nın aşkın dik başı yana düştü.
Kulvarında gölgeden dertli her ışık ve şıkların döküldüğü sorular kimi zaman bayrak açan bir düş gibi hafızasını yitirdi şair ve demli mizacında öykündüğü her umudu dillendirse de çaldılar neşesini ve coşkudan yana dertli şehir dillendi peşine düştü şairin tıpa tıp benzeyen hangi ambiyansta saklıydı ki düş gücü?
Kanatlarında hale.
Aşkta saklı sadık buse.
Serenatlar name name.
Yetimden bozma yitimler ve kanaviçelerin işlendiği zemin.
Muhitinde adı çıkmıştı hayallerin ve şehir değiştirdi hüzünler ve muadili bir zaman aralığı ki kıyamete eşlik etti isyan ve şahidi her lanet aşka kan doğradı.
Vesile olandı kimi zaman ya da vadesi yitip gitmiş bir düşün vakıf olduğu her sayfada coşan hecelere açgözlü bir seyir ile dokunan yerli yersiz nice zihniyet.
Kümelenen kuş sürüleri aşkın lades dediği bir küre ve kayıpların vasıtası ile kazanım addedilen her hüzün elbette doğasında mevcuttu ilklerin ve sonlanması an meselesi yitik bir masal kahramanı olmazın olurunda bir hezeyan yüklenip de heyecanına yenik düşen martaval.
Yaldızlı şiirler ve yıldızlı gökyüzü.
Bekası uğruna mazisini dahi gömen denizkızı.
Semazen yürekte saklı fıtratın da düş gücüne ihanet eden mevsimin ihbarı ve işte künyesine kazındı şifre sadece şifalı olduğu yetmezmiş gibi şerrinden uzak bir bilinmeze dahi kanat açarken mutluluğa ırak olmanın verdiği yeis ile kendinden uzaklaşan o seyyah gölge.
Dillendiği kadar direndiği de mevcut bir rakkase ve aşkın girdabında başa alınan her hikâye yeter ki terk edilmesin inanç katık olsa da muhalif duygular bir vazgeçiş tıpkı ufkun dayanılmazlığında yoldan çıkan bir bulut gibi.
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
Allah razı olsun.
Selam ve dua ile ağabeyim
Gülüm Çamlısoy
çok teşekkür ediyorum.
saygı ve selamlarımla.