MEE TOO
Her şeyin başladığı zamanlarda daha yeni yeni insan oluyorduk. Eril şeylerin ilk cinayeti bir ’’kadın’’ yüzünden işlenmiş. Erkek olmanın en önemli güdüsü şiddet düşkünü olmak demek midir? Dünya tarihine baktığımızda ister dinlerden yola çıkın isterseniz de sosyal veya siyasi yolu izleyin tüm dönüm noktalarımızı şiddet unsurları ile belirtmişiz. Oysa bizler tüm Dünyaya yayılmamış mıydık? Bu mamut katliamlarının tüm mağara duvarlarında olduğunu iddia eden ve her şeyin mızraklarla başladığını düşünen o büyük kafalı erillere soruyorum: ’’ Bizler ne ara çiftçi olduk?’’ . Tüm erkek ve kadınların uzunca bir süre toplayıcı oldukları zamanlarda bir tavşan öldürmek için bir erkeğe ihtiyaç duyduğumuzu siz söylüyorsunuz. Oysa biz o otları hep birlikte topluyorduk. Ya havalar soğuduğunda ne olmuştu? Yağmurlu günler de bebeklerimizi alıp nasıl dışarı çıkmıştık? Hım! ’’Erkekler topluyordu. ’’diyeceksiniz. Evet, tamam, bunu kabul edelim. Peki o erkekler topladıkları gıdaları bir mızrağın ucuna takıp mı eve getiriyorlardı? Bir avuç buğdayı,tohumu, bazı böcekleri,bir tutam otu ceplerine mi dolduruyordu sizce? Yani sizce eril bir Dünya tarihine mızrak kadar yakışmasa da acaba ilk insanın icat ettiği ilk şey torba,tabak gibi bir şeyler olması daha akla yatkın değil mi?
Bir mideye ancak yiyebileceğiniz kadar şeyi sığdırabilirsiniz. Peki ya sonraki gün? Yüce mitoloji lütfen bana kızma. Zeus’un kanatları altındaki defolu dişil beynimle toplayıcı olmanın, biriktirmenin, turşunun, salamuranın, ekip biçmenin, bebek büyütmenin öyle pek kahramanlık öyküleri yazdıracak bir tarafı olmadığını biliyorum ama havalar hep güzel ve güneşli olmadı. Tropik iklimlerin bize getirdikleri içinde hep torbalara ihtiyacım oldu. Bir kılıç,bir mızrak, bir silah, bir atom bombası kadar eril ve havalı şeylerle adım anılmasa da insan neslinin devamı için gereken şey kış aylarında midemize sığdıramayacağımız gıdaların saklanabilmesi için birilerinin bunu yapması gerekiyordu. Anne salçası belki binlerce insanı öldürecek bir bomba değil.Yine de ben adımın bir kavanoz salça ile anılmasını seviyorum.
Mızraklar, bombalar, cinayetler, toplu katliamlar, nepalm, sinir gazı, biyolojik silahlar ve adı aklıma gelmeyen türlü cinayet ve imha silahları... Sevgili Freud benim için’’ Uygarlıktan yoksun’’ demişti. Bir penisin uygarlıkla yürütebileceği şeylerin medeni mızraklardan bombalara yürüyen kanlı yollardan geçtiğini görünce kendisine teşekkür ediyorum.Evet, kısmen haklısın Freud. Ursula L. kitabında der ki : ( ’’“Kadın Freud’un sandığı gibi uygarlıktan değil, uygarlığa ‘sadakatten’ yoksundur” der Lillian Smith.)
Büyük bölümü topluyordu,otları,başakları,meyveleri,sebzeleri topluyordu. Sonra... O zamanlar henüz bu kadar ’’uygar’’ değildik. Uygar Sümerler henüz tabletlerine konuşan kadınların dişlerinin taşla ezilmesini emreden,kadınların (mal) köle olduğunu ilan eden kanunlar basmamıştı, henüz o zamanlar Konfüçyüs kadınlara ahlaklı olmanın ailesindeki erkeklere ve hatta kendi doğurduğu erkek evlada bile itaatten geçtiğini anlatmamıştı. Bizler sadece topluyorduk. Çinli lotus ayaklı kızların var olmadığı zamanlardı onlar. Bizler beslenmek için topluyorduk. Dünya ve doğa bize sadece cinsiyetlerimizi verdi. Bir Tanrı vardı ama onun eril şeyleri sevmesini siz istediniz. Tanrı eliyle bizleri evlere, odalara, çarşaflara, kendi ağzımızın içindeki dilimizi bile kullanmamaya mahkum ettiniz. Kusura bakmayın ben uygarlığınızı istemiyorum. Uyumsuzum. Bir kadın bedenine karşı hissettiklerinizin tüm kefaretini bize ödettiniz. Doğanın bana verdiği zevki klitoris sünneti ile elimden almaya çalıştınız. Bir Tanrı hem zevk alsın diye bir düğme koyacak hem de eril şeyler onu kessinler diye din yasası gönderecek, öyle mi? O hayvanın dişi, o sopanın ucuna takıldığından beri Dünyayı ne hale getirdiğinize bir bakın! Memnun musunuz? Uygarlığınızdan, medeni şeylerinizden, cinayetlerinizden, tecavüzlerinizden, katliamlarınızdan memnun musunuz? Dünya sizin uygarlığınızın altında ezilip yok oluyor.Siz memeler ve bacaklar yüzünden Helen savaşları çıkarabilesiniz diye bizler zorla, vahşetle, kanla, işkenceyle ’’susmayı’’ öğrendik. Biz susarken sizler devasa canavarlar gibi Dünyayı medeni bir ateşle cayır cayır yaktınız. Freud’un penisini kıskanmaktan daha ciddi sorunlarımız olmasına neden oldunuz. Aşağılanan bedenlerimiz, ruhlarımız ve aklımızla çaresiz ve etkisiz bıraktığınız halde tüm olan bitenden sorumlu tutulmaktan da kurtulamadık. Cadı olduk yaktınız, ahlaksız olduk astınız,linç ettiniz,toplu halde taşladınız... İlk taşı atan adamın gözlerindeki şey; sahip olamadığı eril şeylerin öfkesi idi.Öfkesi kendisi idi.Kendisi ve öfkesi bir kadın bedenini yok ederek arınmaya çalışıyordu.Kendi karanlığını öldürmeye çalışan adam bir taşla bana saldırıyordu.’’Kadın’’ işkenceleri ile kendi sunaklarını yaratan adamlar kan gölünde yıkanarak erilliğinin saflığına inanmaya çalışıyordu. Her biriniz kendi uygarlığınızı sevdiniz, içinizdeki hayvanın suçlusu bizmişiz gibi her birimizi öldürdükçe daha çok yükseldiniz. Yüksek medeniyetinizde kan,gözyaşı,idam,toplu katliamlar,taciz ve tecavüz Dünyanın duvarlarına çarparak yüzyıllar boyu yankılandı.
Bir ’’kadın’’ hikayesinde her zaman özne, erkek olmalıydı. Bizler sadece topluyorken sizler Meryem’in kovulduğu meclisten kendi eril tanrınızı doğurdunuz. Bu Tanrı sizin öykünüzü anlatsın diye tüm dünyayı vahşetinizle kasıp kavurdunuz. Masumiyetin bekaret,ahlakın sadakat olduğunu ve bunun sadece kadınlar için bir yasa olduğunu ürettiğiniz tüm yasalarda dayattınız. Felsefe kuramlarınızda ’’insan’’ sözcüğünün karşılığını dolduran yegane cins erkektir. Aydınlanma süreciniz de siz ortaçağın bir devrimle yenilikler doğurduğunu söyleseniz de sadece çehresi değişmiş eril terörizminden başka bir şeyi günümüze getirmediniz. Locke dahil neredeyse tüm liberal düşünürlerin erektik sunuşlarında ’’kadın’’ defolu bir üründen başka bir şey değildir. Önce ağzımızı canlı canlı dikip taşlarla dilimizi ve dişlerimizi ezdiğiniz bir çağdan bunu yapmadığınız için size şükran duymamızın gerektiği başka bir tanırsal çağa geçtiniz. Önce zorla, öldürerek,döverek,işkence ederek elimizden aldığınız ve zaten bizim olarak haklarımızın bir kısmını bize uygarlığınızdan bağışlayan tanrılar oldunuz.
Bizler o zamanlar sadece topluyorduk ve mızraklar yerine torbalarımız vardı. Sizin uygarlığınızla bana bekaret kemeri taktınız. Sonra bekaret kemerini benden aldığınız için size minnet duymamı istediniz. Sizin zamanınızın bittiği yerde benimki başlasın istediniz. Oysa ben sizinkiyle aynı zamanı kullanmayı ilk nefesimle hak etmiştim. Bedenimi kendinizden bir parça gibi gördünüz. Benim başka bir bütün olduğumu anlamak istemediniz. Lacan’ın sunduğu bir cennetten doğmadı Irigaray. Onun kendi dili ve kelimeleri vardı. Başından beri gözden kaybolana dek yok saydığınız dişil bir ağzı vardı. Kendi öykülerini anlatan Virginia ve Plath dehşetinizdense ölümü kutsayanlardı. Sizin koyduğunuz sınırlarda yaşamak istemeyen kadınların dikilmemiş ağızlarından,ezilmemiş dişlerinden korktuğunuz için püriten bir diyet sundunuz bize. Saflığın zarafeti ancak çocuklara yakışan bir şeydir. Senin ellerinde kirlenen şeylerin Dünyaya mal olduğunu görmüyor musun?
Bizler sadece yonca yapraklarından daha lezzetli bulduğumuz böğürtlenleri de toplamaya karar vermiştik. Reçel fikri saklama yöntemlerindendir ve buradan hareketle metodolojik olarak çalışma hayatına ilk atılanın kadın olduğu fikrini öne sürebilirim. Bir reçelin oluşum aşamalarında gerçek bir öykü vardır. Bu öykünün materyalist bakış açınızla ne kadar uyumlu olduğunu bir düşünsenize! Belki de gerçekten korktuğunuz şey, en çok aşağılamaya çalıştığınız aklımızdır. Benim aklımın bir erkeğinden daha az çalıştığına inanmanız size dünya üzerinde devasa bir boşluk verdi. Sahtekar Edison belki de Freud’un kendi penisi ile sorunları olduğunu çoktan duymuştu. Büyüklük ve küçüklük algısı ise mesele, neden o zaman erkek çocukta annesinin vajinasını dolduramayacak kadar büyük bir penisi olmadığı için vajina kıskançlığı yaşamamış ki? Horney ve Thompson sizi alaşağı ettiler sayın Freud. Kadınların siz de o şeye sahip olamadıkları için üzülmediklerine yemin edebilirim. Sorunun sizlerin, bir vajinası olduğu için yüzyıllar boyunca kadınları aşağılamış olmanızdan dolayı onların, kadınların da bir vajinaya sahip olmalarından duydukları kaygının toplumsal eril egonun bir yansıması olduğunu nasıl göremediniz ki! Size rağmen var olmayı başaran azınlıktan gelen bir Mamie Phipps Clark bir ’’kadın’’ öyküsünün öznesi olmayı başarmıştır.
Edebiyatta sözlü iletişim zamanlarına bile geçilememişti belki de. Ancak konuşulan bir dil,dillerimiz sayesinde çıkardığımız sesler vardı. Belki de doğanın sakin ve yemyeşil bir gününde Sappho bile henüz doğmamışken güzel sesli bir kadının çıkardığı seslerden doğmuştur ilk şiir. Ritmin doğaya karışmasından sözcükler, cümleler,öyküler doğmuştur kadınların ağızlarından. Bir mızrağın, bir dinozoru öldürmeyeceğini bildiğimizden bir fareye dönüşüp kuyruk sokumu mirasımız olmadan çok çok önceleri torbalarımızda kadın şairlerin dilleri vardı belki de kim bilir.
Andersen ’’Gölge Masalları’’ yazmadan önce kötülüğün güneşte eridiğini, bir kavanoz reçele karıştığını hayal edebiliriz. Fantezinin ötesindeki gölgelerimiz hepimizin içinde var olan Mr Hyde vr Dr Jekyll gölgeler efsanesi ile yüzümüze çarpacaktır. Ben senin hobbit’inim biliyorsun değil mi? Senden zayıf ve güçsüz olmama rağmen içimde var olan inanç ile başa çıkabileceğinden çok daha fazlası olan bir ’’insan’’ modelinim. Sümerlerden ve daha öncesinden beri bunu bildiğin için eril bir vüritik salgını çağlar boyunca ayakta tuttun. Yaydığınız Botulizm benim konservelerimi zehirlemiş olabilir, farkında olmadığın şey o konservenin içinde yaşıyor olduğundur.
İçinde bulunduğum durumdan bir zencinin zenci oluşu kadar suçluyum. Ona zenci olduğunu söyleyen ten rengi değildi, sizlerin dikilmemiş ağızları idi. Sınıf farkından doğan eşitsizlikten,bir gecekondu da doğan çocuğun suçlanması, onu öyle olduğu için suçlu hissettirilmesi,istese başarabileceğini söyleyerek ruhunun daha da ezilmesi o gecekondunun orada var olma sebebinin suçudur. O gecekonduyu oraya sizin uygar sanayi devriminizden başka bir şey koymadı. Tüm izmlerin insanların parçalanarak idare edilmesine yaradığını anladığım kadar cinsiyetimden kaynaklanan eşitsizliğin nedeni olmadığımı da biliyorum.
Bu bir feminizm manifestosu değildir. Biz böğürtlenleri paylaşırken senin olduğu kadar benim de anlatacak öykülerim vardı. Sadece bir mızrak kadar olan denge Dünyanın sonunu getirdi. Tüm söylemek istediğim, söylemek istediklerimi, söylemek için senden izin almam gerekmediğini görebilmendir. Senin saygını kazanmak için bir şeyler yapmamı düşünüyor olmanın sebebi, gölgesinin gölgesi olmuş eril kimliğinin acınası güçsüzlüğüdür.
Hey,sen! Bırak o mızrağı artık elinden...
Deniz...
YORUMLAR
Cesaret; cinsel organın eril veya dişil olmasıyla ilgili değildir, AKIL ile ilgilidir akıl!
Tanrı insanı yarattı vede çırılçıplak
vede daha o gün eşitsiniz dedi.
mesaj netti oysa
Aklını kullanmayan insanoğlu vahşi hayvanları kendine örnek aldı
güçlünün zayıfı ezdiği,
büyük balığın küçüğünü yuttuğu
Aklını leşe atan insanoğlunun kokuşmuş havasından rahatsızlık duymayanların
bu yazıdan rahatsız olması kadar doğal ne olabilir!
Bir ölü, arkasından ağır yaralıların olması bir kaza olsa idi
Allahtan rahmet yaralılarada acil şifa dilerdim. MAALESEF Kİ
Acı gerçekler ancak cesaretle böyle yazılabilir.
Böyle uzun yorumları sevmesemde
görülen lüzum üzerine şart oldu
nice sevgiler saygılarımla
muslumbayram tarafından 2/18/2020 10:13:17 AM zamanında düzenlenmiştir.
Den(iz)
Yine çok şık kelimeler giyinmişsiniz. Teşekkürler...
Sevgilerimle...
MÜSLÜM BAYRAM
sevgiler bizden efendim
tüm cümleler olağanüstü
en çok da bunu sevdim
"Anne salçası belki binlerce insanı öldürecek bir bomba değil.Yine de ben adımın bir kavanoz salça ile anılmasını seviyorum."
Den(iz)
Sevgilerimle...
https://www.youtube.com/watch?v=c0PAqxbGXsg
Hadi başlayalım bakalım aslında yerleşik hayata geçene değin insan doğasında erkek kadın ayrımı pek yoktur iki taraf da toplar savaşır ve avlanırdı ancak kas dokusu nedeniyle yerleşik hayatın ortaya çıkması ve kabileler devletler haline gelince kadınlar çok büyük eziyetler görmeye başladı bu eziyet dediklerimiz yazılan gibi kölelik, mal olarak satılmak savaşta yağmalanması gerekenlerden biri sayılmaya kadar gitti elbette. Dünyanın kararlı karanlık çağlarında erkek benliği ön sıradadır bu açık bir gerçekliktir. Hatta şu meşhur kadınlardan şair çıkmıyor yok kadınlardan bilim insanı çıkmıyor vs vb laflarının görünürde doğru olmasının sebebi son yüz yıla hatta son 50 yıla kadar kadınların örgün eğitimden uzak kalmasıdır tam tersi olmuş olsa erkeklerden çıkmıyor laflarıda olurdu. Bilim insanlığı şairlik vb şeyler kadınlıkla erkeklikle değil örgün eğitim ile alakalıdır. yoksa erkek ve kadın beyninin öyle birbirine üstünlüğü yok mitokondriyal dna yı ele alırsak insanlığın hepsinin ana zeka parçacığı Havva dan gelmekte. O yüzden şu saçı uzun aklı kısa vs vb zırvalıklar ancak saçmalıktır. Elbette kadınların toplumsal ayrımlara maruz kalmaları. kötü kavramı için cadı vb lafları il yakılmaları hatta devrine ışık tutan figürler tarafından dahi hor görülmüş olmaları eril ayrımcalıktır bu doğru ve net bir tespittir.
gelelim yazıda katılmadığım nokta kötülük suç karmaşa haksızlık adaletsizlik vs vb kavramlarında salt erillik ile alakalı olduğuna atıf yapılması. Aslında bu atıf yazıya büyük zarar vermekte anlatılmak istenen yerden yazıyı alık bambaşka bir yere götürmekte. sayılan suç ve kavramların işlenmesinde erilliğin yada dişilliğin fazladan bir etkisi bulunmamaktadır. Evet testosteron hormonunun saldırganlık yarattığı söylense de böyle bir bilimsel bulgu yoktur. zira Toplu kıyım intikam cinayet gibi kavramlar güç ile alakalıdır daha çok zira dünyanın ilk kadın hükümdarı sayılan Wu Zeitan kendinden önceki birçok erkek yöneticiden daha çok katliam emri vermiştir. Veyahut kıta avrupasında gücü ele geçiren kraliçeler gibi gibi... Konu uzar aslında. Cinayet savaş vs vb gibi durumlarda erkeklerin önde görülmesinin sebebide yukarıda şairlik vb de bahsettiğim gibi yönetimde erkeklerin var olmuşluğunun daha çok olmasıdır. Aynı şekilde dünyada yönetimde erkekler değilde kadınlar önde olmuş olsa bugün cinayetler toplu savaşlar vb ler için kadınları suçluyor olurduk.
Yani kötülük ve kavga erkeklikle yada kadınlıkla değil insanın kendisi ile alakalıdır.
erkek yönetim etkisi altında var olmayı başarmış çoğu kadın önde gelenleri de aynı erkeklerin yaptığı gibi kendi benliğinin önceliği için erkek bireyi sırf erkek olduğu için aşağılama yolunu seçmeye başlamıştır.
Aslında erkek de kadın da kendi cinsel organları ile adlandırılmanın ötesine geçip insan adı ile anılmadıkça bundan bin yıl sonra kadınlar güce sahip olduğunda da pek değişen şey olmayacak o günlerde de yine aynı savaş katliam ve bombaları göreceğiz bu malesef asıl sorun.
Elbette şu anda ahlak edep akıl davranış vb durumlarda kadınları hor gören aşşağılamaya çalışan erkekler ciddi ciddi penisleri ile düşünmekten başka işe yaramıyor olabilirler.
Den(iz)
Evet, biraz altını kısmış olsa idim belki de anlaşılmak daha kolay olurdu. Ben bu hali ile daha etkin olmasını sağlamak istemiştim. Dünyanın bir şekilde sahip olduğu düzende tüm yetkinin kimin elinde olduğunu düşününce mızrak ve füzelerin sorumlusu olduğunu da düşünmek gerekir demek istedim. Evet, tam tersi olsa sorumlulukta kadın cinsine ait olacaktı, ama değil, gerçek bu. Bu sadece bir saptama aslında. Belki de yazma şeklimden dolayı okuyucu da anlattığın etkiyi yaratmış olmalıyım.
Kadın hükümdarlar, kadın başkanlar vs vs bunların hepsi bulundukları yerde hala erkeklerin dünyasında oldukları için ayakta kalabilmek için onlar gibi davranmış- ki bu bence büyük bir hatadır- kadınlardır. Benazir Butto,Tansu Çiller bunlara örnektir.
İnsan odaklı yaşanıyorken,biz sadece topluyorken daha mutlu değilmiydik sorusunu da sordurmak istedim defalarca kez. Güç değil de denge olsa çok daha özgür ve mutlu olmaz mıydık?
Piyadem, kapsamlı değerlendirmen için teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
"Tüm söylemek istediğim, söylemek istediklerimi, söylemek için senden izin almam gerekmediğini görebilmendir."
Bu kadar basit aslında!... :)
Sevgilerimle Deniz...
Den(iz)
Çokça sevgilerimle
:))
Teşekkürler Sultanım
:))
Bir yazıyı soluk almadan ilk defa okudum
Ve şu kanaate vardım
ZEUS bu yazıyı okusa idi eğer;
''KANATLARINI KENDİ KILICIYLA KIRAR
VE O DEFOLU DİŞİLİN KANATLARI ALTINA SIĞINIRDI''
NİCE SEVGİ VE SAYGILARIMLA
Den(iz)
Sevgilerimle
Şimdi, 3 teyzesi ve bir anneannesi ile büyümüş, bununla da yetinmeyip, 3 basamaklılara karışmış(hayatına değen kadın sayısı) bir adam ve maskülin duruşundan da bu yeni çağa rağmen ödün vermeyen bir adam olarak söyleyeceklerim var.
Kadın ve erkek hormonları farklıdır. Hormonlar, psişeyi de etkiler, psikolojiyi de beynin düşünsel yapısını da. Lütfen, bana bir tane kadın göster ki yaptığı işte en iyisi olsun.
Bir de kadın için detaycı demezler mi, kör ya da sefil meriç bakış açısıdır bu. Nereye bakarsanız bakın, sanata, modaya, bilime, edebiyata, iz bırakan erkeklerdir. Bunu da detaycılıklarına borçludurlar. Aslında yazının başları da bunu itiraf eder biçimde yazılmış ama geneline bakınca köhne. Feminist değil demişsin ama düpedüz feminazist bir yazı bu. Bunu Annemin kuşağından birisi yazsa anlardım da şu zamanlarda gerçekten köhne. Amerika'da kafasında gopro kamera ile gezen adamlar var, eski eşlerinin yaptıklarına delil olsun diye. Reddit'de forumları bile var. Sayıları az değil. Malum, yasalar sizden yana. -Uz -iz ettiğin için böyle devam edeceğim. Benim şahsi düşüncem, doğru kadın ve doğru erkeğin ayrılmaz bir bütün olması gerektiğidir. O yasaları koyan adamlar, vakıflarınızı destekleyenler, inanın ki sizi düşündüklerinden yapmıyor bunu, ya da böyle olması gerektiği için. Nüfus patladı. Tek sebebi bu. Eşcinsellik ve feminizm yükselirse, aile kavramı da kalkar ortadan. Kalksın da zaten. Ben globalci birisiyim. Destekliyorum
bu adamları. Çin'e bırakmasınlar dünyayı. Ya da diğer çekiklere. İstemezdim onların hakim olduğu bir dünyada yaşamak. Yoksa, stratejist olarak dünya satranç şampiyonunu yanında gezdiren o adamların kendi aile içi yapılarına bakarsan, erkeklerin egemenliğini rahatlıkla görebilirsin. O, avama bu feminist fikirleri pompalayan kadın sanatçılar da lüks teknelerinden çıkmazlar bu adamların. Normal fantezileri olduğunu da pek sanmam elitlerin. Kırbaçlar, tasmalar havada uçuşuyordur, adım gibi eminim buna da. Genelleme çok çok büyük bir oranda hatalı bir şeydir Deniz.
Sümerlerden girip, dinlerden çıkmışsın ancak, bunların hiçbirini ben ya da oturup takıldığım erkek arkadaşlarım yazmadı. Klitorisin yerinde duruyordur senin Deniz de benim aparatın kellesini küçük yaşlarda uçurdular, bana sormadan. Bunu da biz yazmadık. Steve Jobs ve Tim Cook, interneti telefona yerleştirirken, bunun ucunun ''singularity'' yani elektonik tekilliğe gideceğini adları gibi biliyorlardı. Şiddetin insana özgü, insan bilincinin 3/4'ünün egodan oluştuğunu ve bu gezegene yakışmayan canlılar olduğumuzu biliyorlardı. Rick and Morty'de Rick ve kız torunu, paralel evrenlerden birisinde kadın egemen bir topluma giderler. Rick'in torunu kadınlarla konuşurken, kadınlardan birisi ''pasif agresif zamanda var ettik burayı'' der. Bu mükemmel ötesi bir tespittir. Yazı da pasif agresif bir tutum içerisinde, her feminist manifesto gibi. Feminist manifesto değildir demen durumu asla ve asla değiştirmiyor. Dikkatli bakan birisi hemen seni iki ''izm''in kapsadığını görecektir. Kemalizm ve feminizm. ''İzm''lere karşıyım demen de durumu değiştirmiyor. Karinesi iştir kişinin derler.
Evet, memnunum. Volvo'nun arabalarını, Apple'ın bilgisayarlarını, Bang and olufsen'in ses cihazlarını, Elon Musk'ın yerdeki ve göğe ait tüm projelerini seviyorum, ufuk açıcı. Memnuniyetsizliğim lokasyonel. Onu da aşacağım, bu topraklara gömülmek haramdır bana. Mızrak ile başladı, insanlığı bu gezegenin hapsinden çıkarıp da ''Galaktik Medeniyetler'' seviyesine getirecek füzelere dönüştü. Penise benzeyen füzeler... Kadın egemen toplum yalanı vardır, hiçbir bulgunun desteklemediği. Diyelim ki var oldular, yazıyı bulmaya bile gücü yetmeyen uygarlık, silinir! Doğanın kuralıdır, güçlü yaşar, güçsüz erken ölür. Bu kuralları da biz erkekler koymadık. Fiziksel güç, libido, sadece ağız burun ve vajina kırdırmaz Deniz. Çok boyutlu düşünmeyi de sağlar. Plath'i bilmem, üstüne ne düşündüm ne de kendisi ile ilgili bir şey okumadım. Ama Woolf'un ölüm sebebi erkekler değildir, bipolar disorder sebep olmuştur ölümüne ve bu hezeyanlarını döktüğü sayfalarda gün gibi ortadadır. Gayet Meriç bir herifi kapatması yapmıştır. Hani şu gram zeka içermeyen, vıcık vıcık duygusallık dolu intihar mektubundaki ''Canım'' diye hitaba başladığı Meriç. İntihar mektubu okumak istersen, ateist olmadan ve intihar etmeden, Dostoyevski'nin yazdığı ''bir ateistin intihar mektubu'' adlı yazıyı okumanı öneririm, dilin uzmanından.
Egoları da bölmüşsün de kadındaki ego erkekteki egodan büyüktür. Bizler arkadaşlarımızın suratına ''cınım, ışkım, sin ıdımsın, ımızlırın ni kidir giniş, gizlirin ni kidir dilici'' diyip de arkasından atıp tutmayız. Kıskanmayız birbirimizin başarılarını. Mutlu oluruz çoğunlukla yakın bir arkadaşımız bir şeyi becerdiğinde. Ya da istemediğimiz bir alfa ortama hakimse yol alır ya da savaşırız. Tanrı istemedikçe de Dünyanın sonu filan gelmez. Bunu ne erkek ne de kadın, aciz bir mahlukat ya da mahlukatlar konfederasyonu yapamaz. Yapıyorsa da Tanrının işini yapıyordur, artık öyle olması gerekiyordur. Alta sana linkler bırakacağım. Şiddet erkeğin tekelinde değildir, sadece kadın çoğu zaman güçsüzdür. Bunun ispatı niteliğinde delillerden bir kısmı. İstersen daha var, atabilirim çokça. Konuşurken kimse benden izin almaz da ben de kime saygı duyacağımı kimseden öğrenmem. Ne kadar + değer, o kadar saygı şeklinde yürür bende, insan olmanın gereklerini aştıktan sonra.
Son bir şeyi de ekleyeceğim, geçenlerde Dünyevi'nin yorumunda da belirttin, burada da belirtince söylemek farz oldu; uyumsuzluğu övünülecek bir şey olarak mı algılıyorsun bilmem ama ben çok uyumsuz tanıdım. Hiçbirisi yıllarca bir işe düzenli gidemedi. Çocuk yetiştiremediler ya da direkt sahip olmadılar. Ya hapiste kümelenirler, ya komünlerde, ya da *oktan mahallelerde. Senin profiline bakılınca, anne, düzgün bir işi olan, Atatürk inkılaplarına derinden bağlı, topluma gayet eklenmiş bir profil. Uyumsuzluk çokça acı çekmeyi gerektirir. Evlilikleri yürümez, aşkları yürümez, işleri yürümez, şanslı iseler; tutkuları yürür.
Yazı köhne, günümüzde erkekliğe, maskülinliğe bir saldırı var. Kotların paçalarından tut, netflix'e kadar. Sebebini de söyledim sana yukarıda. Linkler de aşağıda. Ben yine de Steve Jobs gibi ''Daha sonraları hayat arkadaşım olacak o mükemmel kadını tanıdım,'' demeyi tercih ederim. Geçenlerde de ilk yazılarına baktım, ''Kahraman Tazeoğlu''ndan buralara gelmek güzel gelişim ancak, yazının Annemin kuşağını kapsadığı gerçeğini değiştirmiyor.
Saygılarımla
https://www.youtube.com/watch?v=qZj0m1vBhCw&app=desktop
https://www.mynet.com/amp/adana-da-cocuklarinin-bogazini-kesen-annenin-ifadesi-ortaya-cikti-110104481776
http://www.yenimeram.com.tr/konyada-dehsete-dusuren-olay-anne-bebegini-bogarak-oldurdu-369444.htm
http://www.milliyet.com.tr/gundem/kocasini-oldurup-4-parcaya-ayiran-havva-hakkinda-flas-karar-2903900
https://www.youtube.com/watch?v=uQh7rbSv5yk
https://m.ensonhaber.com/ic-haber/izmirde-bebegini-tuvalette-dogurup-kacti
Den(iz)
Not: Kahramanla ilgili göndermen beni aşağılamış değil.O öykünün yazılış amacını bilen arkadaşlarım bu yorumu okursa epey güleceklerdir. Teşekkürler.
Yazarı aşağılamaya çalışarak gidilen yola yazıyı haklı çıkarmak diyebiliriz.
''Senin saygını kazanmak için bir şeyler yapmamı düşünüyor olmanın sebebi, gölgesinin gölgesi olmuş eril kimliğinin acınası güçsüzlüğüdür.''
SON OLARAK BU YORUMA CEVAP DEĞİLDİ. DAVRANIŞ ŞEKLİNE BİR UYARI İDİ. YAZI HAKKINDA YAZDIKLARINA YUKARIDA BELİRTTİĞİM SEBEPLERLE CEVAP VEREMİYORUM.
Konsantre Karanlık Madde
Konsantre Karanlık Madde
Yinsani
vallah şu kablosuz bağlantıların elektronik ve görünmez dalgaların beynimde verdiği hasarı verdiniz.
şahsen ben son şiirimi ( sirkeli ruhun anatomisi) değerlendirecek bir üst frekans arıyorum.
fazla zaman geçmedi anaerkil düzene ait bir belgesel izledim, ihtimal şu dünyanın çatısı denilen himalayaların eteklerinde, hangi yönün eteklerinde olduğunu hatırlamıyorum.. eriller gayet memnundu hallerinden.
yazılarınızda dile gelen yazar çizer düşünür psikiyat türünden vb insanların çoğunun ismini duydum ama o kadar.
tanrının cinsiyetini bilen yok, meleklere perilerede cinsiyetsiz denir ekseri.. lakin melekler genelde dişil olarak algılanır, neden bilmem. hiçbir eril ismi de duymadım melek diye mesela veya okumadım da..
tabii yazı beni aştığı için, ruhun hangi cinse ait olduğunu da bilemem. siz bilir misiniz? dünyanın altından girip üstünden çıkmışsınız da.. sonucunda biraz atışma olunca araya gireyim birbirlerinin gönüllerine veya düşüncelerine hasar vereceklerine yumrukları üzerime çekeyim desem de cesedimi kim kaldırır bilmem?
sonra oturup başımda "dünyeviye" biz ne yaptık diye düşünürseniz, belki yapay zekanın cinsiyeti üzerine düşünebilir miyiz? sanmam.
bu kadar laf salatamdan sonra "din"lerin çıkarımına karşı bir isyan halinde olduğumuzu belirtebilirim. hemfikiriz..
dün veya evelsi gün, şiir incelerken safiye ayla'dan Çile Bülbülüm Çile şarkısını dinlerken, düşündüm, ya hu neden kadınlar ezan okumadı hiç tarihte, sonra aklıma ramazanlarda ünlü sanatçılara ekranlarda iftar ezanı okuduklarını düşündüm. yani sadece düşündüm..
ben bunları düşünürken, sanırım (rahmetli) safiye abla çileeeee diye ses tellerini ve nefesinden, yaşadığı hayatın efkarını ruhundan haykırıyordu..
tabii o ara çile bülbülüm şarkısınıdagenelde bülent ersoy'un daha çok seslendiriğini veya o şekilde algıya sahip olduğumu gördüm..
sahi bu zeki müren, bülent ersoy cinsiyet değiştirmişti değil mi? acaba neden?
bizim kültürümüzde bu tür durumlarda veya arada kalmış veya algımın algılayamadığı, doğal hata olarak görülen görüntülere verilen nasihatin genelde eril olduğunu düşündüm, git doktora hangi cinse yakınsan ona benzer cerrahi işlem yapsınlar olur. elbette bu kaburga kemiği ekolüne ait bir nasihattir.
garip ya çok garip, eril olursun ruhun dişil nefes verir, dişisindir ruhun eril haykırır.. bu da bir algıdır mesela..
sonra burçlar da çıkar bu karşımıza, burçlar ne olaki..
sonra numaroloji biliminden bir çok çıkarım yapılır..ve hatta belki de dişil veya eril olduğuna bakılmadan??
bilemiyorum??
o yüzden topu ben mecburen bir önceki kuşağın algı ve bilimsel veya felsefi cevaplarında ararım. çünkü yetmez şahsen benim gücüm buna..
affalo..
sahi ne tartışılıyor??
hadi hep beraber,..
https://sarkilarnotalar.blogspot.com/2011/05/cile-bulbulum-cile.html
çile bülbülüm dinleyelim..
bülbüle erillik atfedilir, güle dişillik..
oysa bülbülün gagası mıdır daha eril, yoksa gülün dikeni mi daha erildir.
bülbülün gönlü dişil ise, gülün renklerinde mi aramalıyız cinsiyetini..
vallah ben bilmem, feminist bir iş arkadaşım varıdı, duyduğuma göre evlenmiş ve çocuk yetiştiriyorlar eşiyle...
sonra tabii bir de bu çocuk, dünyanın gidişatına bakıp belki de 100-200 yıl önceden tahmin eden senaristlere göre ileride çocuklar bir yük olacak insanlara..bunun nedeni de nüfusun aşırı artışı olarak görülüyor..
inanın varsa biraz aklım onu yaktınız diyebilirim..
aslında iki dostyazarım da bir yerde bir çizgide tıkanıyor..lakin ben düşünüyorum da netıkanıklık var ne de çizgi...dişilin isyanına hak veriyorum, sonra erile bakıyorum isyanı veya yaşanmış bir dünua tarihini ıskalıyor, sonra dişile bakıyorum gönlü eril, erile bakıyorum gönlü dişil.. sonra bunlar yer değştiriyor...
kavgada yumruk sayılmaz hesabına dönünce şaşalıyorum...
çaresi nedir bu girdabın?? bilemiyorum ya...
bakınız dostlarımson şiirim ikiniz de edebi birikimini bekliyor.. iki ayr cinsten iki inceleme istemek hakkımsa, bekliyorum.. aynı bu yazı ve yazıya verilen cevap gibi hacimli bir inceleme.. teknik yanı dursu kenarda ruhuna şiirin davet edip kaçmaktan başka çare bulamıyorum..
ne anlatmaya çalıştığımı bana da biri anlatırsa sevinirim..
çünkü ben her üçü de anlayamadım..
saygı ve huzurla efendim..
esen kalınız..
Den(iz)
Lafını esirgememek ile hadsizliği ayıramayan biri imla dersi veriyormuş. Hoş...(!)
Yazılanı anlamayan insanlar her zaman kendi kelimeleri kadar kalıyorlar. Beş dilde çeviri yapabilseler bile bu değişmez. Okuduğunu kişiselleştirmek, kişiselleştirdiği anlamı yazarın kişisel özelliklerine indirgemek, cinsinden,ırkından vs vs sebeplerle aşağılama cümlesi ile yoruma başlamak, yazıya ''köhne'' gibi tabirle eleştiri yapıp içini dolduramamak, insan ilişkilerine,kadın cinsine ortaçağ kafası ile yaklaşıp kendisi Black-mirror dizisinde yaşıyormuş gibi davranarak ütopik giydirmeler yapmak saldırıdır.
Mesela; ''ben uyumsuzum'' cümlesinden kişisel indirgemeler yapmak, yazı içinde geçen ''ben'' vurgularının bir cinsi temsil ettiğini anlayamamak, hem saldırı hem de algı sorunudur.Bir başka yazıdan, yazarın başka yazılarından,başka değerlerden, konu ile ilgisi olmayan ATATÜRK gibi,yazarın anneliği,çocuğu vs vs saçma sapan ulamalar yapmak saldırmaktır.
İyi günler....
Den(iz)
Şiirinize ilk fırsatta geleceğim.
Anaerkil veya ataerkil bir düzen arasında sağlıksızlık açısından bir fark göremiyorum. Bir cinsin diğeri üzerinde tahakküm kurma hakkının olması tüm sorunların başlamasına neden olur.
Dinsel yaptırımların neler olduğunu,kadınlara belkide tüm hayatlarına ve yıllarına mal olacak sonuçları olduğunu biliyoruz ve hemfikiriz. Ancak dinler sadece araçlardan biri idi. Bu kadar etkin kullanılabilme sebebi erkeklerin bunu kullanmayı istemesi ve sevmesinden kaynaklanıyordu. Tüm dünyanın hakimi iken bundan neden vazgeçmek istesinler ki!
Çile bülbülüm :))
Bakınız işte neden bir tane kadın müezzin yok sorusundan yola çıkarak ''neden dünyada kadınlara kendilerini gösterecek kadar yer açmadınız?'' sorusuna genişletilmiş bir soru sorabiliriz? Cevapları yazıda var :))
Cinsiyet değiştirmek, cinslerden birini seçmeye mecbur bırakılmak gibi konular sağlık alanı içine de girebileceği için sosyal genellemeler yapmamayı uygun buluyorum.
Ne anlatmaya çalıştığınız çok iyi anlaşılıyor. Tevazuyu pek sevmem ama size yakıştığı kesin
:))
Sevgilerimle...
Konsantre Karanlık Madde
Kalp kırdırma istersen bana? Algı malgı diyorsun da gelip Dünyevi'nin yaptığı yoruma kadar salça olup, ''uyumsuzum ben'' diyorsun, hala duruyor orada, kıvırma, laf cambazlığı yapma. Bak ben eski ekşicilerdenim. Bende her şey kayıtlıdır. Kahraman Tazeoğlu ile ilgili yazdıklarının da ekran görüntüsü var bende, Lacivert'in seni konu ile ilgili uyarısına, ''seviyorum ben'' diyişin de... 5 yıl önceki halin ile şu halin farklı olabileceği gibi, 5 yıl sonraki halin de farklı olabilir. Yazıdaki her cümlenin arkasına 2 ya da 3 nokta eklemekten, böyle şeyler yazmaya gelişin bir gelişmedir, bunu vurgulamak ise kişiselleştirme değildir. Her yazında ''izm'' lere karşıyım diyip de feminist bir manifesto yayınlamak, Kemalist propaganda yapmak iki yüzlüce, bunu da vurgularım, nihayetinde kurgu yazmadığın çok açık. Ya o argümanlarından beslenme ya da o argümanlarının kontrasını besleme. Yazı köhne evet. Yazının uzunluğuna yakın bir biçimde de sebebini anlattım. 105 iq ya kadar geçerli, ancak 120 iq'luk bir insanın bu yazıdan alabileceği bir şey yok. Sözün özü; göründüğün gibi olamıyorsan da olduğun gibi görünmeyi denemelisin. Uyumsuzluk üstüne uzun uzun konuşacağım insan sen değilsin. Bir zamanlar sevmişsen, sevmişsindir Tazeoğlunu, yazıyı da silsen, yorumu da silsen, bende duruyor diyorum, gelip gözümün içine baka baka maniple etmeye çalışıyorsun. Yapma! Gelip de ağız dalaşına çevirme. Zararlı çıkarsın. İmla, evet yazarken değil de yorumlarında çokça -de -da ayrımını yanlış yapıyorsun. Eleştiridir bu, ha dersen ki hadsizlik, onu da yaparım, neyin ne olduğunu görürsün... Kişiselleştirme istiyorsan, onu da yaparım, seninle uzun uzun sohbetlerimiz oldu. Eski ekşicilerdenim. arşivciliği severim Deniz. Ama dediğim gibi, son günüm. Gelip de ego egolu yorum yapıp, beni bazı şeylere zorlama, olur mu? Git rakını iç, Yılmaz Özdil'ini oku, çocuğunu sev... Algılarımın ne olduğunu ispatlatma ama bana, bence yani...
Den(iz)
Senin özel hayatında ve dahi sitede ne yapacağının da benim kişisel gelişimimin de bu yazıda yeri yok. Benim sayfamda hiç kimse böyle bana posta koyamaz,ben senin böyle tehdit içeren kalıplara ezebileceğin, uyduruk kariyerlerle aşağılayabileceğin biri değilim. Sitede başlarda yazdığım yazıları neden öyle yazdığım, kahraman sevip sevmediğim, senin arşiv zırvaların ve ekşi kariyerin bu yazıyla zerrece ilgili değil. Hala ve hala bana saldırıyorsun. Başka yazılardaki yorumları buraya taşıyorsun.Şu yazdıklarınla inan bana verebildiğin bir zarar yok. Ancak kendi ipini çekmiş durumdasın. Gerçek bir yorum okumak istiyorsan en son yorumu okuyabilirsin mesela. İçinde hem olumlu hem de olumsuz eleştiri var ama yazara yönelik tek bir cümle kurulmamış.
Sen ve ön yargıların zerrece umurumda değil. Sana tek tek neyi neden yazdığımı veya yaptığımı açıklayacak değilim. Sen kimsin!
Uyumlu veya uyumsuz olman da beni ilgilendirmiyor. Bunu seninle tartışmak istediğimi de hiç sanmıyorum.
Hakkında oluşmuş pek çok fikrim var ama bunları sıralayıp senin bana yapmaya çalıştığın şeyi yapmayacağım. Bunu da babamın hasta olduğu ve öldüğü sırada gösterdiğin dostluğun hatırına yapıyorum. İnan bana kalp kırmak konusunda en az senin kadar senin canını yakabilirim. Bir başkası olsa bana bunları zaten yazamazdı,bir başkası olsa bu kadar müsamahalı da olmazdım. Müsamaha burada senin bilmediğin bir şey değil.
Beni sohbet ettiğimiz şeylerle tehdit mi ediyorsun? Cidden komikmiş. Buradan da okuyanların benim seninle bilinmesinden korkacağım bir diyalog yaşandığının çıkarılmasını istiyor olabilir misin? Bir insan kendini böyle aşağılamamalı. Yazık!
Ben sayfamdan hiç bir yazıyı silmedim. Burada olan biteni arşivlemek istiyorsan bunu da yapabilirsin.İyi de bunlardan bana ne!
Kemalist,Kemalizm diye bir kavram yoktur. Sürekli bunu gözüme sokuyorsun ama ATATÜRK'ü anlamak ve hayatına bu değerleri katmak vardır. Burada bir izmden bahseden sensin,ben değilim. ATATÜRK'ü anlamak günümüzde çok az olan elit bir kesime ait olan ayrıcalıklı bir görüş açısıdır. Daha geniş kitlelerin aramızda olmasını çok isterdim ama ne yazık ki durum bu.
120 iQ ile seni sürekli bu sayfada tutan nedir acaba? Sürekli kendini poh pohlamak yorucu olmuyor mu? Sayısız kadınla birlikte olmuş,yüksek aykulu, maskülen,volvolu, süper,hiper algı biçimi olan,üstelik yabancı dil bilen, netfilix izleyen,Jobs'un Dünyasında bir Tanrı yaratılmış.
Bak kişiliğe saldırmak hiç de zor değil.Bunu isteyen herkes yapabilir. Bunu yapabilmenin yüksek zeka ile bir ilgisi yok. Köhne bir yazı yazmış olduğumu bir okuyucu olarak düşünüyor olabilirsin. Ancak sebebini açıklayabilmiş değilsin. Yazdığın yorumun bu sayfada hükmü zaten düşmüştür. Bundan sonra açıklaman da umurumda olmaz. Fikirlerin saldırılarının altında ezildiler. Artık benim açımdan ölü olan yazı hakkındaki fikirlerine cevap verilemez.
Artık bu sayfada bulunmanı gerekli görmüyorum. Yazıya yorumların yazara bir artı değer katması gerekir. Bunu bana sağlayamayan bir okuyucu ile vakit kaybetmek istemiyorum. Yeni bir yorum yazacak olursan seni sayfamdan engellemek zorunda kalacağım. Kusura bakma benim sorumluluklarım çok ve seninki kadar bol vaktim yok. Vaktimi boşa harcatıyorsun.
İyi geceler ve güle güle...
Böyle bir yazı kendisini ispatlayamaz...savaş alanı hatalı, taraflar hatalı,zaman hatalı en önemlisi yöntem hatalı.
Sondaj analizlemesi ile sentez algılaması yapılamaz. Teknik olarak hatalı.
Geniş zamanda döneceğim...
Sevgi bırakmaya korktum.:)
Den(iz)
Dönüşünüzü dört gözle bekliyorum.
Sevgilerimle...
Ethem_Namık
Toplumu, en azından üretilen sorunları femine ederek bir şeyler düzelecekse Tanrı ya da her ne kabul ediyorsak, "neden bunu böyle yapmış"a gideriz. En azından doğayı suçlarız.
Uzun ve örnekli yazmak istedim ama vazgeçtim yanlış alanlara çekilmekle benzer yakın düşüncelere zarar versin istemiyorum.
Sevilinildiğini bilmek ne güzel...
Den(iz)
:)
Bizler eşitsizlik ile daha kundakta tanıştık
biz kız dık o kız çocuğu daha az süt emmeli
o kız çocuğu ağlasın
o kız çocuğu yine olur yine doğar gömün gitsin
o kız çocuğu erkeklerle yan yana duramaz
o kız çocuğu bedenini sergileyemez
hanginiz atlet badilerle sokakta cesurca gezdiniz oysa erkekler atlet le bile balkonda oturma hakkına sahipken
o kız çocuğu namusunu korumak zorunda
yoksa babası abisi kardeşi çekip vurabilir
o kız çocuğu okumasa ne olur verirsin beş çocuklu bi adama hayatı öğrenir
o kız çocuğu geç gelemez eve
o kız çocuğu vajina penis bilemez ayıp günah yasak
tabular sadece kadınlar için mi var
o kız çocuğu canı pahasına sünnet edilecek
sonra acımasızca dikilecek
eşi ilk gün jilet atıcak parçalıyacak yaşadığı katliam kimin umrundaki
isterse ölsün
o kız çocuğu daha memeleri yeni yeni dikleşirken
köyün ağasına paşasına hediye edilecek
isterse ilk gece paramparça edilsin
o kız çocuğu eteğinin boyuna bakıp dağa kaldırılabilir
dudağındaki ruj dan tahrik olabilir erkekler
o kız çocuğu sesin den bile orgazm olabilir erkekler az konuşucak
o kız çocuğu daima bir adım geride olacak
o kız çocuğu dayakla eğitilicek kızını dövmeyen dizini döver mantığıyla
dayak yiyecek önce babasından sonra kardeşinden abisinden sonrada kocasından bitmedi
oğlundan
o kız çocuğu aklı kısa saçı uzun
yapılan bir araştırmaya göre kadın beyni erkeğin beyninden 4 kat daha fazla çalışıyor buna ne diyeceksiniz
o kız çocuğu doğurmak zorunda
eşinin gönlünü eylemek zorunda
o kız çocuğu her zaman açık kapı
kocaman bir pasta dilimi aç kurt gibi etrafı sarılacak
o kız çocuğu dayak yese de susacak kızılcık şerbeti diyecek ağzından akan kanlara
onun yaşamaya
onun mutluluğa
onun çalışmaya
onun okumaya
ve onun sevmeye hakkı yok
teşekkür etmiyoruz etmeyeceğiz de
çünkü siz
kırdınız
yaktınız
döktünüz
sövdünüz
dövdünüz
öldürdünüz
siz kadınların kıymetini bilmediniz
oysa cennet ANALARIN ayaklarının altın da
ve dünyayı sevgi kurtaracak
insanların gözlerini açmak adına yazdığın bu yazını canı gönülden kutluyorum
bende yazsam böyle yazardım
seviyorum dik kalemini
sevgilerimle
Den(iz)
Sevgilerimle...