- 386 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
birazdan sokaklar doluşacak
Herkes kendiyle çelişkili herkes kendini önemsiyor. Herkes çarkın bir dişlisine arkadaş olmuş sömürüye pranga oluyor. Tanrı acı türküler dinletmeyi sevmez biliyorum. Bize acıyı katık ettirenler kendi hükümdarlıklarında bizim özgürlüklerimizi katledenler oluyor.
Bugün hava çok güzel bügün hoş kadınlar oturacak kahvehanelerin sandalyelerinde kadınlıklarından korkan bakışlarını kaçıracaklar umuttan.
Birazdan sokakalar doluşacak insan adımlarına merhaba deyip kıravatlı devlet memurları tıraş olmaktan vazgeçmiş sigaralarını içecekler marifetmiş gibi. Geçkin öğretmenler okullarda maaşhesapları yapacaklar. Kaymakamlar parti başkanları ile araları bozulmasın diye biraz daha yoğunlaşacaklar davranışlarında mahalli gazete patronları kendilerini çok önemli gösterecekler parti iş güzarlarına. İşsiz erkekler paralı asker olup ünüforma girecekler . yavan görüşlerle tez hazırlayıp prefesör unvanı alan cehalet güruhları belki kabarık hindi gibi dolaşacaklar yüksek okulların korişdorlarında. Bilmedikleri okyanusları aşan cehaletle ortak nefes alışlarına bir koridorların duvarları şahitlik edecek. Bildiklerimiz bilmediklerimizin yanında okyanusta damla bile değilken toprağa bastığımız kibirimiz bizi ölüm bulanadek devam edecek.
İşte şimdi topraktasın oturduğun şatavatlı evler .köhne bakışların yitik ömrün çekip gitti elinden .geride kalanlar miras davasındalar kirli kilotunu soyka yapıp çuvala bastılar. Şimdi kırmızı ışıkta homurdanarak tepeden baktığın insanlardan kendini farklı gördüğün pahalı yüksek dört çeker arabalarınında kalmadı . şimdi sen toprağın altındasın şu göstermelik ekilen çiçeklerde kuruyacak kabrin üstünde dikenleşecek hani şu mermer kabirligi yapmamış olsalar yerinde belli olmayacak. Bu kaçıncı yanılgıdır bu ölümler niçin hatırlanmaz .O yosma bakışların bilgiç sözcüklerin kasandaki o yeşil zümrüti küpelerin kime kalmış olacak o kırmızı yakutlu gerdanlığın niye anlamsızlaştı. Ah sen kadınlığından bir haber zavallı nerde o havuzlu sitedeki odanın turanç duvarındaki aynada görünen işven. İşte bak ölüm geldi şehirlerin ışıkları aydınlatmıyor karanlığını . o görmezden geldiğin ezan sesleri o olmayan kilisenin keskin çanlarının sesleri artık hiçbirini duymuyorsun. Uyu hadi uyu ve bekle kıyameti!
Sevmek erdemce bir duyguydu tıpkı adalet gibi dev adalet binaları suçun unsarlarını açıklıyan mevzuat ama onları uygulayacak irade,den mahrum makamlar . Aşkta böyle bir şey sevmek önemli bir duygu ama acı veriyor . kimseler yokki yaralı bir kalbe merhem olsun .acıyı hafifletsin umudu yeşertsin . sadece maddeci bir arayış var makine gibi duygusuz birliktelikler. Boyalı yosma dişiler aç yatan çocuklar yanlızlıga mahkumlaştırılmış yaşlı büyükler.
Kar yağıyor damda bir ağırlık oluşturacak ,kalkıp gecenin bu saatinde damı küremek gerek ,sabah geç olabilir. Ağaç merdivenden yukarı çıkınca damın bir kenarındaki kuş pininde güvercinler birbirine sarışmış olduklarını görebiliyorsunuz ,birkaç evin ışıkları yanıyor . karşıda sarı apartmanın orta katında ışıklar bir başka yoğun yanmış. İhtimal evde bir hasta var. Yada başka bir şey .toprak damlı evin yükünü hafifletmek lazım,kar yağmaya devam ediyor .
Yıllar geçti onyıllar ömrün yoldaşları tektek yitip gittiler bu dünyadan .Artık bu çekip gelinen yerleşkede kar yağan bir coğrafya yok. Mikroplar karda ölür derler. Şimdi rutubetli bir yılgınlık üzerimizde.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.