- 689 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Ünlü Karikatürist ve Çizer Gökhan Gülkan ile..
Ünlü Çizer ve Karikatürist Gökhan Gülkan: “Karikatürü sevenler daha espri yapma kabiliyetinde olanlardır. Sevmeyenlerse bunun tam tersi diyebilirim”
SORU-.Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz bugüne kadar? Nerelerde çalıştınız?
GÖKHAN GÜLKAN- Aslen Nevşehirliyim. Ankara da dünyaya geldim.7 yaşında memur olan babamın vefatıyla birlikte annem 3 kardeşimle beraber köyümüzdeki akrabalarımızın yanına götürdü. Gençlik dönemime kadar köy hayatı yaşadım. İlçemiz olan Gülşehir de ortaokulu ve liseyi bitirdim.6-7 yıl 5 kilometrelik yolu yürüyerek gidip geldim bu arada. Zor ama çok güzel günlerdi.10 civarında arkadaşla konuşarak gider gelirdik. Üniversiteyi kazanamadım o yıl ama ondan daha önemli olan bir şey oldu: İstanbul a çizimlerini gönderdiğim Alfa Yayınları daha liseyi bitirir bitirmez bana iş teklifinde bulundu. Rahmetli Ali Recan Yüzbaşı Volkan’ ın çizim ekibine dahil etmek istediğini söyledi. İlk işim budur. Ondan önce ufak tefek karikatürler çizim mizah dergilerine gönderip yayınlatıyordum. Küçük de olsa harçlık gibi ödemeler yapıyorlardı ama ilk maaşlı işim bu oldu. Askerliğimi bitirdikten sonra Ankara da çizgi film işi yapan Damla Animasyon’ da Trt için sayısını hatırlamadığım kadar çiziği filmler yaptım. Dede Korkut hikâyeleri, Benekli diye bir kısa dizi çizgi-film. Osman Dede, Kelebekler vs. Buradan Arf isminde bir firmaya transfer olduk. Bizi ortak yaptılar. Kar ortaklığı diye götürdüler ama hep zarara ortak oldukAllah tan İstanbul dan bir firma bu şirketi satın aldı da zor durumdan kurtulduk. Nevşehirli hemşerim iş adamı satın aldığı için firmanın ismini Göreme Animasyon kurdular. Orada da önemli projeler yaptık. Aile Bakanlığına ve Araplara. Sonrasında Ajans Türk, Koza Davetiye gibi değişik firmalarda maaşlı olarak birkaç sene çalıştıktan sonra bu işin böyle yürümeyeceğini anlayıp istifa edip özgürlüğüme kavuştum. Yakınlarımın bana neden evde duruyorsun gibi tavırlarına direnip şu anda dünyada birçok kişinin yaptığı home ofisi ilk yapanlardan oldum.27 yıldır da sürdürüyorum. Birkaç kez büro açma girişimlerim oldu ama ben genelde akşam ve gece çalıştığım için uzun sürmedi. Sorunuza gelecek olursam, çalıştığım yerler konusu çok fazla oldu. Bilinen yayınevlerinin çoğuyla iş yaptım. Mutlaka çalışmadıklarım da var ama bu zamansızlıktan olmuştur. Blog sayfamda çalıştığım yayınevleri listesi mevcut. İsterseniz ve yeriniz müsaitse oradan bakıp bu yazıya ekleyebilirsiniz.
• ( gokhangulkan.blogspot.com/p/blog-page_8557.html)
SORU-. Resim çizmeye karikatür yapmaya başlama hikâyenizi anlatır mısınız?
GÖKHAN GÜLKAN-Köyde kendi kendime başladım. Boş zamanım çok fazlaydı canım sıkılmasın diye karalıyordum. Bir de ortaokulun 1. Sınıfında yarıyıl karnesinde resim dersim zayıf gelmişti. Bunu kafaya takıp üstüne biraz fazla gittim galibaÇevremdeki insanlardan çizdiğim resimlerle ilgili takdir gördükçe hevesim arttı ve geliştirdim bu işi.
SORU-Bugüne kadar kaç kitap çizdiniz?
GÖKHAN GÜLKAN- Çoktandır saymıyorum. En son 3500 de bırakmıştım. Bu sayı bazılarına fazla gelebilir ama anlatayım nedenini. Ben başka bir iş yapmadım hayatımda. Gece gündüz hep bu işlerle uğraştım. Hiç 8 saat çalışmadım en önemlisi.24 saatim hep kitap çizimleriyle geçti. Çok sabahladım, halende devam ediyor. Biraz abarttım bu çalışma işini biliyorum ama kendimi Allah tarafından bu işe görevlendirilmiş olduğumu düşünüyorum. Çok ciddiye alıyorum bu görevi. Allah da hep hayırlı işleri bize nasip ediyor.100 ün üzerinde okullarda okutulan ders kitabı ve çocuklarımıza binlerce değerlerimizi anlatan kitaplar resimlemek çok hayırlı bir iş bence. Çok kitap resimlemenin diğer matematiksel açıklaması da benim çoğunlukla ekiple çalışmam. Bazen çizim bazen çinileme ve renklendirme konularında ortak çalıştığım arkadaşlarım var. Onlar sayesinde hem işlerimin kalitesi artıyor hem yayınevlerine işlerimi zamanında teslim ediyorum. Sonuçta sergilere tablo yapan sanatçılar değiliz. Sipariş üzerine gelen işleri yapıyoruz. Herkes durumundan memnun. Zamanında işini alan yayınevi daha da memnun.
SORU- Karikatürün anlamı sizce nedir?
GÖKHAN GÜLKAN-Mizah ve alt dalı karikatür bir kültür işidir. Ama aynı zamanda bir karşı olma sanatıdır. Her şeye muhalif olmanız lazım. Yani pozitif olamazsınız. Çünkü zıtlıklardan ortaya çıkan bir sanat mizah. Her ne kadar mizah güldürmek sanatı olsa da çok büyük ciddiyet ister. İnsanlar oldubitti karikatürü sever.
SORU-. Gençler neden okumaz da çizgi romanlara daha çok ilgi gösterir?
GÖKHAN GÜLKAN- Çizgi roman hem yazının hem de çizgini buluştuğu bir sanat. Bir ihtiyaçtan doğmuştur kanaatimce. Okumayı çok sevmeyenlere sunulan bir ürün. Az yazı bol resim herkesin hoşuna gider. Gençlerin daha da hoşuna gider. Çünkü kanları deli gibi akar. Zamanları yok gibidir. Öğrenecekleri şeyleri bir an önce alıp kendilerini dışarıya atmak isterler. Çizgi romanlar bu sebepten daha çok ilgi alanlarına girer. Görsellik onların işini kolaylaştırır.
SORU- Karikatür seven gençlerin sevmeyenlere nazaran ne gibi farklı özellikleri ve güzellikleri var.
GÖKHAN GÜLKAN-Karikatürü sevmeyen yok gibidir. Bazen bir kitabın anlatamadığını bir çırpıda size anlatır. Karikatürü sevmeyenler okumayı ve başka fikirlere saygı duymayı da bilmiyordur. Aynı karşısındakinin anlattığını dinleme adabı gibi bir şey sanırım. Genelde karikatürü sevenler daha espri yapma kabiliyetinde olanlardır. Sevmeyenlerse bunun tam tersi diyebilirim.
SORU-Çok genç lisede, üniversitede de karikatüre ilgi gösterir ama sonra usanır sizce neden?
GÖKHAN GÜLKAN-Galiba çizer anlamında soruyorsunuz. Bu işi meslek olarak devam etmek kolay bir iş değil. Para kazanacak başka işlere yöneldikleri ve zamanları kalmadığı için olabilir.
SORU- Çizmek ve yazmak arasında ne farklar var?
GÖKHAN GÜLKAN- Çok fark var da aklıma ilk geleni söyleyeyim. Yazmak ortada objelerle gösteremediğiniz şeyleri tarifler yaparak anlatmak işi. Okuyanın hayal gücüne yazar kırk türlü kelimeler bulup düşünmesini sağlar. Ne kadar anlatırsan anlat okuyan yine kendi kapasitesi ve bilgisi oranında bir şeyler hayal eder ve anlamlar çıkartır. İki taraf içinde beyni zorlayacak ama sonunda kazançlı bir serüvendir. Hayal gücünü çok geliştirir. Ama bunun sonunda yazarın dünyasından bir şeyleri iç dünyanıza alır ve kendinizi gelişmiş hissedersiniz. Gelelim çizme konusuna: Çizim de ressamın hayal dünyası kâğıda ya da tuvale yansır. Ne anlatmak istiyorsa o vardır. Bakan herkes hemen hemen aynı şeyi görür. Tabi farklı yorumlar duygular oluşur ama yine de çok fazla düşünmenize gerek kalmaz. Bu insanların daha çok tercih ettiği bir durumdur. Çünkü önünde hazır tüketilecek ürün vardır ve hızlıca bunu alır. Yazıdaki anlama zorluğu insanları okumadan uzaklaştırıyor. O yüzden kitaplarda resim olunca insana bir okuma hevesi gelir. Bunlar benim düşüncelerim tabi. Yanlış da olabilir.
SORU- Mesleğini çizerek kazanmak sizce nasıl bir duygu?
GÖKHAN GÜLKAN-Artık bir iş haline geldi resim çizmek. Zaten hayalimde buydu ve çok memnunum. İnsanlara faydalı işler yapmak çok güzel bir duygu. Genelde çocuklara yönelik işler yapıyorum. Onların gelişimine katkıda bulunmak önemli bir iş benim için.
Soru- İyi karikatürist olmak isteyenlere ne önereceksiniz?
GÖKHAN GÜLKAN- Ben epeydir karikatür çizmiyorum. Ama tavsiyem şu olur; öncelikle az da olsa resim çizmeyi geliştirip ondan sonra karikatüre başlasınlar. Daha başarılı olurlar. Karikatür çizmek aslında o kadar da basit bir iş değil. Beğendikleri karikatürlere bakarak başlayabilirler. Sonrasında zaten hayalden çizdikçe tarzları oluşur. Bunlar çizimle ilgili ama daha önemli kısmı konu ve espri bulmak. Çok okuyup zihinlerini geliştirmeleri gerekiyor. Bu sayede daha kolay çizecek konuları yakalarlar. Farklı bakış açılarını kitap okumadan edinemezler.
SORU-Bir zamanlar mektup arkadaşlığı vardı. Sizinle de Tercüman Çocuk Dergisi’ nin mektup arkadaşlıkları kampanyası ile tanışmıştık. Bu tür kampanyaların sizce önemi nedir?
GÖKHAN GÜLKAN- Çok iyiydi. Özlüyorum o günleri. Sizden gelen mektup ve köşe yazılarınızı heyecanla okurdum. Az arkadaşımız vardı ama çok keyifliydi. Şimdiki sosyal medyadaki gibi yalama olmamıştı. Binlerce arkadaşınız olabiliyor ama %90 ı samimi değil. Adam arkadaşlık isteği gönderiyor ama robot gibi. İnsan bir merhaba, ben sizinle şu sebepten arkadaş olmak istiyorum der. Kendinden bahseder mesela. Kimdir nedir bilmiyorsun. Profiline bakıyorsun abuk sabuk gereksiz bir sürü şey paylaşmış. Kim olduğunu çözemiyorsun. Mektup yazmak ve onu postaneye götürmek emek ister. Bu onu değerli kılıyor zaten. Cevaplar geç geliyordu belki ama tadı bir başkaydı. Sizinle de bu sayede tanışıp arkadaş olmuştuk.
...