- 879 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
DÖNENCE
İzmir yolcusuyum bu gece.Uzun zaman olmuş farkına varamamışım,özlemişim gece yolculuklarını.üniversitede öğrenciyken ne çok severdim bir başıma otobüse binmeyi.O zamanlar ne kadar da uzak şimdi.
Otobüs gecenin içinden hızla geçip gidiyor.Dışarıda zaman ve mekan durmuş gibi bir hisse kapılıyorum.Her ağaç,her sokak lambası,her ev,her gölge bir öncekinin aynısı.Herşeyde bir durağanlık,ürkütücü bir sessizlik var.Dolunay bile hep yerinde duruyor sanki.Araba da gitmiyor hissine kapıldım bir an.şoför motoru açmış,olduğumuz yerde duruyoruz sanki.
Bütün bu sessizliğin,karanlık dünyanın
ve durağanlığın sebep olduğu ruh halimse karmakarışık ve bir hayli hareketli.Beynimin içinde yüzlerce oda var ve bu, geçmiş zamanlardan geriye kalmış bir sürü acı tatlı hatıra.Her odadan diğerine bir geçit varmışcasına birbiriyle bağlantılı,birbirini takip eden hatırlamalar.
Dışarısı karanlık olduğundan,silme yıldızlarla dolu gökyüzüne bakıyorum. Gökyüzünde tıpkı deniz gibi beni içine içine çağırdığını,benimle konuştuğunu söylemiş miydim.
Kendimi uzayın derinliklerinde yolculuk yapar gibi hisssediyorum.Ve bir yılan deliğine giriyorum. Anında başka bir evrende buluyorum kendimi.Kafamda canlanan hatıraların içinde kaybolduğum başka bir evrendeyim şimdi.
Bu evrene girmek her zaman üzmüştür beni.Tatlı hatıraların perdede oynayışı dahi canımı hep acıtmıştır.Çünkü her oyun bir kez oynanıp bitmiştir,bir daha oynanmamak üzere.Oyuncular da bir defa oynar bu oyunda ve çekilir sahneden.Dekorlar dahi öyle.Bu evrende herşey bir defaya mahsustur çünkü.
Halbu ki insan bazı oyunları yeniden izlemek,onun atmosferini yeniden solumak ister.Güzel insanlar hep dursun o sahnede,o oyun hep oynansın ister.İster de bitmeyen oyun olmaz bu evrende. Acıtmayan,incitmeyen oyun olmaz.
Kafamı otobüsün penceresine dayayıp,karanlıkta ayna görevi gören pencerelerden uzun uzun kendime bakıyorum.Ayna da yansıyan bu yüz bana mı ait diye elimle yanaklarımı,burnumu,gözlerimi yokluyorum.Neden bana bu kadar yabancı geldi silüetim.Pencerinin dışında biri varda benim taklidimi mi yapıyor acaba.Gecenin içinde uçup giden bir hayalet mi.Otobüs hızlı gidiyor diye suratım mı büzülüyor yoksa.
Her geçen dakika pencerede görünen silüet daha da silik geliyor gözüme.Geçen her saniye,yüzümün aynadaki yansıması siliniyor geçip giden hatıralar gibi. Ve bir gün temelli silinecek aynalarda yansıyan bu yüz. Bu silüeti hatırladığında içi sızlayan birileri olacak mı benim gibi.Hatıraları her geçen gün büyüyerek eteklerine takılan birileri,benim gibi eteklerini toplaya toplaya ağır aksak yürüyecek mi peşimden.
Ne çok anı var bu ara kafamda.Ne çok geçmişe gidip duruyorum.Geçmiş geçememiş,geçip gidememiş içimden.İçimde sancıyan bir yara gibi. En mutlu anılarımı dahi hatırlarken ızdırap duymak kendi seçimim mi.
En çok da en güzel anlar ve zamanlar hatırlandığında,o anın bir daha yaşanamayacağını,herşeyin illüzyon olduğunu söyleyen bir sesle kanayan bir yara.
Ne çok insan,ne çok varlıkla aynı anı paylaştığımı düşününce ve birçoğunun hayatımda olmadığını görünce hüzünlemeden duramıyorum.Halbuki hep önüne bakmalı değilmi insan.Ben neden hep ardıma baka baka yürüyorum.
Yeni birileri,yeni eşyalar yeni varlıklar...
Yeni yeni yeni...
Eskitilmek ne kıymetli oysa.Eskitilecek kadar tahammül edebilmek bir eşyaya.Eski dostum diyebilecek kadar bir insana.Eskiden olduğu gibi diyebilmek anılardan konuşurken.Eski bir söylemi hatırlamak tam sükutun ortasında.
Eski günler bir daha geri gelmeyecekler
Eski dostlar bir daha geri dönmeyecekler
Dönülmeliydi oysa.
Her bitiş bir başlangıca çıkmalıydı. Galaksiler,gezegenler,meteorlar,elektronlar bir dönüşle hayat bulmuyorlar mıydı.Evren dönenceler üzerine kurulu değil miydi. Maddeyi dönenceler üzerine kuran yaratıcı,mana aleminde de bizi geri dönderseydi özlenen o anlarımıza.Düşsel olarak bir dönüşsel olgu varolsa da bu bir teselli için kâfi değil ki ruhlarımıza.
Biliyorum,yeterince küçük cüssemden yeterince büyük laflar ediyorum.Belki haddimi aşıyorum da.Ama günah değil bu,sitem hiç değil haşa Yaradanıma.Belki bir dua,belki minnet kendi çapımda.Ömrümün güzel sayfalarına bir teşekkür yazısı,bir vefa belirtisi.Yine olsun,yeniden yaşansın demek teşekkürün başka bir ifadesi...
Cemile Ülkü
YORUMLAR
Bir tane olmak nasıl bir şey bilmiyorum kardeşim. Yazıda duygu aktarımınız o kadar kuvvetli ki ister istemez siz olunuyor okurken. Yazdıklarınız tartışmasız güzel zaten.
""Kendimi uzayın derinliklerinde yolculuk yapar gibi hissediyorum.Ve bir yılan deliğine giriyorum.""" .............."yılan" yerine solucan desemiydik acaba diye diye okudum bundan sonrasını. Yazan el ehil olunca hata elden büyük oluyor. Ya bir izahı vardır edersiniz sonraki okuyucuya aksi tesiri olmaz ya düzeltirsiniz
Sevgi saygı ve selam.
Cemile Ülkü
yeğinadnan
Güzel şeylere imza atıyorsunuz insan mükemmel de değildir. Mahcubiyet bu kalemin duyacağı en son şey sanırım. yaş 55 kardeş samimi olmayı severim yazılarla. Eli boş dönmemişsem yazıdan yazara borcumu ödemeden çıkmam .Ki , hakikaten dün siz bana çok şey kattınız yazılarınızla.
"Eski günler bir daha geri gelmeyecekler
Eski dostlar bir daha geri dönmeyecekler" derken ne kadar da haklısnız. Hakikaten öyle olacak....
Keşke tekrar yaşansa