- 621 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şair Orhan Kınacı ile...
Balıkesir Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümü Öğrencisi Orhan Kınacı: ”Kitap hevesim hiç olmadı. Şiir yazmaya başlamamın üzerinden yaklaşık dört yıl kadar bir zaman geçti; iki yıl önce hazırlamaya başladığım şiir dosyamın içinde hâlâ beş şiir vardır ve sayı her an azalabilir. Önemli olan kitabın olması değil, içeriğinin iyi olması.”
SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz bugüne kadar?
ORHAN KINACI- 19. 11. 1999’da öğretmen anne/babanın ikinci çocuğu olarak Bartın’da dünyaya geldim. İlkokulu ve ortaokulu İzmir’de tamamladım. Sekiz yaşında cimnastiğe başlamış, zamanla yarışmacı sporcu olmuştum. Liseyi, sporun yolunu izlemeye karar vererek kazandığım Manisa Spor Lisesi’nde tamamladım. Lise ikinin yaz aylarında cimnastiği bazı sorunlar yüzünden bıraktım. Son üç yıldır Balıkesir Üniversitesi’nin Beden Eğitimi Öğretmenliği bölümünde okuyorum.
SORU- Yazmaya başlama hikayenizi anlatır mısınız?
ORHAN KINACI-- Yazmaya geç başladım. Bununla ilgili gösterişli bir öykümün olduğunu da söyleyemem. Lisenin son yılıydı, cimnastiği bıraktığım günden beri yaşamımda bir eksiklik vardı ve okula yeni gelen Taha adında biriyle tanışmış, yakın arkadaş olmuştum. Güzel sanatlar öğrencileriyle aynı bloğu paylaşıyorduk, o da onlardan biriydi. Bir gün bana yazdığı şiirleri gösterdiğinde, kıskançlıkla karışık “şiir yazmak güzel şey olmalı; ben de bir kıza aşığım, öyleyse şiir yazmalıyım” diye düşünmüştüm sanırım.
SORU-Yazmak mı zor yayınlamak ve paylaşmak mı?
ORHAN KINACI- Yazmanın ve yayımlamanın zorlukları farklı alanlarda değerlendirilmeli.
Yazmak, bir düşünceyi yazı yoluyla anlatmaktır. Fakat yazmanın zorluğu burada başlamaz. İlk iş, esinlenmektedir. Sonrasında konuyla ilgili düşünceler üretilmelidir, bu da yazarın dışarıdan aldığı bilgileri kendi içinde işlemesiyle olur. Edebi bir eser üzerinden konuşursak, yazmak eyleminin son zorluğu, düşünceyi estetik bir biçimde yazıya dönüştürmek, gerekirse yeniden ele alarak düzeltmektir. Yazının yayımlanmasıysa daha dışsal bir durumdur.
Hâlâ gençlerin yapıtlarına değer veren nitelikli dergiler olduğu için mutluyum.
SORU- Spor dalında eğitim alan bir insanın edebiyat alanında da eser vermesi çok rastlanan bir şey değil . Bu konuda ne düşünüyorsunuz
ORHAN KINACI- Spor, bedene yönelen diğer alanlardan farklıdır. Düşünsel açıdan yalnızca bedene değil, bedeni kullanmaya da yöneliktir. Sanıyorum spor ile ilgilenen kimseler edebiyat/sanat yapmak için gerekli hazır bulunuşluğa sahip olmadıklarını düşündükleri için bu alana yönelmekten çekiniyorlar. Bu önyargının aşılması gerektiğine inanıyorum. Sporu profesyonel olarak yapan kimselerin sanatla uğraşmaya zamanı olmayabilir ama bir branşa profesyonel ve aktif katılım göstermeyen spor sevdalısı gençlerin sanata yönelmeye çekinmemeleri gerekiyor. Zıt kutuplar gibi görünen bu iki alanın da içinde bulunmam dolayısıyla farkındalık yaratabileceğimi umarak kendimi şanslı hissettiğimi de eklemek isterim.
SORU-Yazma konusunda nereye kadar gelmek istersiniz
ORHAN KINACI- Özgün bir biçeme sahip olmayı umuyorum.
SORU- Yazmak size sosyal hayatınızda ne kattı?
ORHAN KINACI- Sancılı bir iş yazmak. Sosyal yaşamımda beni anlayan az insan vardır, bu yüzden de çoğunlukla mutsuzluk kattı. Fakat bir yapıt bitirmenin verdiği mutluluğu ve şiir/edebiyat sayesinde tanıştığım arkadaşlarımı, ustalarımı yadsıyamam. Yazmak, yeni insanlarla tanışma isteğimi her zaman olumlu yönde etkilemiştir.
SORU-Yazmak Üniversite hayatında sizlere ne kazandırdı?
ORHAN KINACI- Üniversitenin okul yaşamı boyunca insanları tanımak için en iyi fırsat olduğuna inanıyorum. Yazan biriyseniz, sağlıklı bir yalnızlığın içinde insanları gözlemlemeye ve yorumlamaya zaman ayırabiliyorsunuz.
Ayrıca geçen yıl kurduğumuz, edebiyat bölümünden bir akademisyen olan Sercan Ceylan’ın danışmanlığıyla halen etkinliklere devam eden, okula bağlı bir topluluk olan Yaratıcı Yazarlık ve Uygulamalı Edebiyat Topluluğu üniversite yaşamımın önemli gelişmelerindendir.
SORU-Çok kitap okuyor musunuz okumadan yazan hemen kitap yayınlamak isteyen o kadar insan var ki ne düşünüyorsunuz?
ORHAN KINACI- Kitap okuyorum. Bir edebi eser, o esere ilişkin örnekler okunmadan yazılamayacağı gibi başka türlerde eserlerin de okunmasını gerektirir. Yani sadece şiir okuyarak şiir yazılamayacağı gibi sadece öykü okuyarak da öykü yazılamaz. Bir edebi türe ilişkin eleştiri, deneme vb. yazıları okumayan birisinin dahi o türde kayda değer bir yapıt meydana getirebileceğini düşünmüyorum.
Kitap hevesim hiç olmadı. Şiir yazmaya başlamamın üzerinden yaklaşık dört yıl kadar bir zaman geçti; iki yıl önce hazırlamaya başladığım şiir dosyamın içinde hâlâ beş şiir vardır ve sayı her an azalabilir. Önemli olan kitabın olması değil, içeriğinin iyi olması.
SORU- Başka ne anlatacaksınız yazmak konusunda
ORHAN KINACI- Bu noktada Rainer Maria Rilke’nin bazı sözlerini alıntılamak istiyorum:
“Kendi içinize dalıp yaşamınızın fışkırıp çıktığı derinlikleri araştırın; yaşamınızın kaynağına ulaştınız mı, ille de yazmam gerekiyor mu? sorusunun yanıtını ele geçirmiş olursunuz. Nasılsa öyle kabul edin yanıtı, şu ya da bu biçimde yorumlamaya kalkmayın. Belki yanıt, sanatçı olmak için dünyaya geldiğinizi açıklayacaktır size. O zaman bu yazgıya boyun eğin, karşılığında dışardan ne gibi bir ücretin size sunulacağını merak etmeksizin ağırlığını ve büyüklüğünü sırtlanın. (…) Ama bakarsınız kendi içinize ve yalnızlığınıza kulak verdikten sonra şairlikten vazgeçersiniz. (Yazmadan da yaşanabileceğini hissetmek, dediğim gibi, yazmalardan tümüyle el çekmek için yeterlidir.)”*
* Rainer Maria Rilke – Genç Bir Şaire Mektuplar (Çeviren: Kâmuran Şipal)
Teşekkürlerimi sunarım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.