- 308 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
KARLA GELEN ÖLÜM BÖLÜM- 2
KARLA GELEN ÖLÜM BÖLÜM- 2
Arkasını dönüp kuşa baktıktan sonra, yerinden kalkarak evin yan tarafında bulunan kömürlüğe giderek küreği aramaya başladı. Biraz sonra bütün hırsıyla karları küremeye başlamıştı. Bahçeyi çevreleyen çite kadar çalıştı. Toprak ortaya çıkmış sanki nefes almaya başlamıştı. Buz gibi havada kan ter içinde kalmıştı. Durdu biraz nefeslendi. Gökyüzüne bakarak, ‘’ Yine kar topluyor’’ dedi. Birden aklına kuş geldi. Geri dönerek eve girdi, sağına solluna bakındı ama kuşu göremedi. ‘’ Gitmiş’’ dedi. Şimdi etrafa daha dikkatle bakıyordu, ters giden bir şeyler vardı ama bir türlü nelerin ters gittiğini bulamıyordu. ‘’ Elektrik’’ dedi. Kendi kendine. ‘’ Bu güne kadar elektriği kesmemeleri tuhaftan da öte bir şey. Birileri yokluğunda evi sürekli olarak gözaltında tutmuş ama kimler.’’ Kimler derken çoğul olarak düşünmüştü.’’
Aniden başının üzerinden bir şey geçerek camın pervazına kondu. Kuş geri gelmişti. Arkadaşının geri döndüğüne sevindi. Hayatında bazı iyi şeylerde olmuyor değildi.
Üzerini değiştirdikten sonra, yeniden kapının eşiğine oturup dışarısını seyretmeye başladı. Kanat çırpma sesini yeniden duyduktan sonra, kuş gelerek omuzuna kondu. Kuşu ürkütmemek için kıpırdamadan durmaya gayret etti. En azından şimdilik intikam alma konusunu ertelemişti, ama onunda bir zamanı olduğunu biliyordu. ‘Her şeyin bir sırası var. Oturduğu yerden kalkarak sedire uzandı.
2
Uyanıp gözlerini açtığında, bir çift yeşil gözün kendisine dikkatle baktığını gördü. Birden toparlanmaya çalışırken, Sizde kimsiniz diye sordu. ‘’ Burada ne arıyorsunuz?’’
‘’ O soruyu ben size sorsam daha doğru olur. Bu ev yıllardır boş. Tesadüfen keşfettim burayı.’’
‘’ Yoksa evle ilgilenen sen misin?’’
‘’ Evet benim. Buranın acı bir hikâyesi olduğunu da biliyorum.’’
‘’ Evet, çok acı bir hikâye, o hikâyenin kahramanlarından da biri benim. İçeri nasıl giriyorsun?’’
‘’ Gel benimle.’’
Yeşil gözlü kız önde ben arkada bahçeye çıktık. Beni evin arka tarafına götürdü. Duvara dayanmış bir merdiven vardı. Tırmanmaya başladık, çatıya çıktık. ‘’ Kızım sen deli misin? Kır camı gir içeriye.’’
‘’ Ben deli miyim? O senin dediğin haneye tecavüz olur. Gel benimle.’’
Bacanın yanına kadar tırmandık. Bir kapağı kaldırıp kendimizi içeri sarkıttık. Tavan arasına inmiştik. Birkaç basamak merdiveni inince ikinci kattaydık.
‘’ Tamam, pes ediyorum, ama henüz tanışmadık. Adım Recep.’’
‘’Benim adımda Kutsal ailemin büyük kızıyım. Birde kız kardeşim var.’’
‘’Kutsal.’’
‘’ Efendim.’’
‘’ Sen bu evin içini benden iyi biliyorsun. Şimdi bir zahmet mutfağa gider misin? Artık bir bardak çayı hak ettik.’’
‘’ Sen ne biçim ev sahibisin? Ben misafirim. O kuş sesi de nereden geliyor?’’
‘’ Haa o mu? Arkadaşım beraber yaşamaya karar verdik. Sen daha burada mısın? ‘’
‘’ Tamam, be gidiyoruz, erkek milleti değil misiniz? Yüz verirsen astarını da istersiniz.’’
Çaylarımızı içerken konuşmaya kaldığımız yerden devam ettik.
‘’ Buraya ne yapmaya geliyordun Kutsal?’’
‘’ İnsanların ikiyüzlülüğüne dayanamıyorum. Yüzüne gülüyorlar, arkandan da kuyunu kazıyorlar. Bende buraya kaçıp kafamı dinliyorum, kitap okuyorum ve has bel kader bir şeyler karalıyorum.’’
‘’ Yazma yeteneğin var yani?’’
‘’ Yok, canım öylesine işte. Yazın burayı bir görsen gül bahçesine dönüyor. Arka tarafa beş altı tane fidan diktim İnşallah tutar.’’
‘’ Sağ ol Kutsal, evime kendi evin gibi bakmışsın. Bak seninle ne yapalım? Bu anahtardan bir tane daha yaptırayım kapıdan girersin hiç olmazsa. Bir tarafını da kırmazsın. Hem de bana da yardımcı olursun.’’
‘’ Nasıl?’’
‘’ Mutfağı seve, sevse sana emanet edebilirim, ne dersin?’’
‘’ Pışşık, yok öyle şey, mutfağa sırayla gireriz. Yoksa bende yokum.’’
‘’ Anlaştık senin dediğin gibi olsun. Sahi sen nerede oturuyorsun?’’
‘’ Kasabanın girişindeki ilk evde oturuyoruz. Uzun zamandır buralara uğramadın. Ne oldu da birden ortaya çıktın?’’
Recep delici bakışlarını Kutsal’ın gözlerine dikerek bakmaya başladı. Kız bakışlardan rahatsız olsa da sessizce bir şeyler söylemesini bekliyordu. Recep derin bir nefes alarak,
‘’ Baştan söylediğim gibi, sonu felaketle biten bir hikâyenin içinden çıkıp geldim. Bize bu kötülüğü yapanlardan intikamımı tek tek alacağım. Annem, babam, minik kız kardeşim Ayçe hiç olmazsa bundan sonra mezarlarında rahat etsinler.’’
‘’ Galiba acılarını deştim Recep çok üzgünüm.’’
Recep, oturduğu yerden kalkarak, bahçeye çıktı.
‘’ Artık zaman üzülme zamanı değil. İşimiz bitmedi daha, arka bahçeye geçip orayı temizleyelim.’’
Bu sırada karşıdan Rahmi göründü. Elinde iki poşet tutuyordu, çabucak yanımıza geldi.
‘’ Bu poşette, gazetelerin var, sen istemedin ama iki, üç tane de kitap getirdim.’’
Kutsal, dayanamadı sordu, ‘’ Ne kitapları?’’
‘’ Gorki’den Ana, iki tanede polisiye.’’
Recep,
‘’ Sahi siz tanışmıyordunuz değil mi? Arkadaşım Rahmi, Yanımdaki hanımda, Kutsal. İçerde öten
de Geveze.’’
‘’ Tanıştığımıza memnun oldum Kutsal.’’
Kutsal,
‘’ Bende memnun oldum Rahmi. Geç oluyor ben kaçayım arka bahçeyi yarın hallederiz.’’
‘’ Tamam, kutsal yarın kahvaltıya bekliyorum.’’
Kutsal, arkasında kadınsı bir koku bırakarak, yavaş, yavaş uzaklaştı. Rahmi manalı, manalı Recep’e bakarak,
‘’ Abi seni hiç boş bırakmaya gelmiyor. Allah’ın kırında gözle kaş arasında manita yapmışsın?’’
‘’ Gevezelik sana hiç yakışmıyor Rahmi içeri geçelim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.