- 411 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
yansımalar
Hergün dolaştığım şu alanya sokaklarında aynı dükkanları aynı yüzleri ve belediye yetkenlerinin aynı afişlerini görmezden gelip kendimi akdenizin kıyısına attım her gün yenileri eklenen kafelerde boyalı yüzleri ile kendilerin saklayan kadın suliyetlerinin içtikleri sıgaraların dumanlarıda olmazsa gerçeklikleri şüphe uyandıra dursun. Tanrının kapanmayla kendini cennetine sokacağını düşünen türbanlı kadınların gözlerindeki yorgunluğu anlamanın yükünü taşıyor oluyordum. Yeni açılan lokantaların müdavimi olan obezlerin tadamadığı annemin yemeklerinin tadları ve sıcaklığı beni kendine çekerken hüznün böyle acımsı bir yanı olacağını hiç anlamamıştım. Şehrin çarşısı konumundaki dükkanların kaldırımlara taşan asiliğinin gelecekte belediye başkanına oy olarak döneceğini varsayıp kabullenir bir uslupla izlemeye çalıştığım bu köyle şehir yozlaşmasını harmanlamış ilçenin denize mahkumlaştırlmış bir yetmezlik içinde olduğunu daha iyi anlıyordum .sarı ışıklı sokak lambalarının bir başka sokakta beyaza döndüğünü loş bir iticiliği kendinde yaşadığını bu ışık karmaşası bana daha iyi anlatıyordu. En iyisi bu yılgın bedenimi bir an evvel eve atmalı kendi hükümdarlığımı dört duvar arasında yaşamalıydım. Helebirde bir sofra olsa Diyarbakır usülü sumaklı dolma tabağımda bulunsa ne hoş olurdu ,bir yörük kızı olan eşim bu güneydoğu yemek kültürüne pek aşına değildi kendi dünyasında bir çok şeyi ciddiyede almıyordu. Bir tek konu hari.ç kendi iç dünyası ve köysel geçmişinin keskin izleri ,ne yapalım yaşamı böyle kabullenmeli artık.
Kışın bu mevsiminde tüm Anadolu kara yağmura bürüne dursun biz akdenizin ılıman iklimiyle biraz rahat gibiyiz. Ruhumuzdaki kor içimizi yakmaya devam ediyor. Belkide ondan olacak daha bir üşüyor varlığımız !
Ve televizyonlarda haberleri izliyorum hükümet yine bir algı senfonisi gibi doğru kolay anlaşılacak bir olgu değil bu ülkede. Bu ülkede tüm uğraş insanca var olma mücadelesi oluyor. Bunu daha iyi anlıyorum.
Bedenime virüs girince kendime gelemedem yaşamın dışında bir kırsekiz saati kemiklierim sızlıyarak geçinince aslen nederece çaresiz olabileceğimiz düşündüm öyle kötüydümki yıllar evel kaybettiğim annemi sayıklıyordum tanrıyı düşündüm ve gördümki inanç içimizde bir manevi güç. Eski model arabamla hastalığımın üçüncü günü kendimi araştırma hastanesinin aciline attım. Adeta aracı zor kullanıp acile giriş yaptığıma şükür ettim genç bir hermşire beni kırımızı deri bir koltuğa oturttu tansiyon ateş bilgilerimi bir kâğıda yazıp yan tarafa girişimi yapmam için yönlendirdi tc numaramı söyledim okeyletip beni beklemye aldılar (bekleyecek durumum yok gibiydi neyseki makul bir sürede kendimi hekimin önünde buldum otualu yaşlarda bir beydi beni görünce yerinden kalktı ağzımı açtırıp boğazıma baktı tamam dedi ‘ çok kötü üşürtmüşsun’ bana bir eğine yaptırdı ilaçlarımı yazdı dışarı çıktığımda arabaya geçemedim. Orda bir koltukta oturakalmıştım . dakikalar geçince iğne etkisin gösterir gibi oldu aşırı terliyordum dışar baktım insanlar dolaşıyordu bende düzelirmiydim. Saglıgım bana bu şansı verirmiydi kendimi biliyordum kötüydüm. Yaşmanızda hastalıkla karşılaşmayınca sahihip olduklarımızın kıymetini bilemiyoruz .sabahları ailece bir kahvaltıda bluşmak bir müzik dinlemek bir duş olmak çok önemli olgular oluyor yaşamda bunu anlamakta zorlanıyoruz. Taki hastalıncaya kadar. Hastalık bize tanrının ikazları olsa gerek mikroplar sadece aracı oluyorlar. Ve akıl kendini koru diyor mümkünlülük düzeyinde bunu bizden istiyor.
Dışarda sevip yemek verdiğim tekir bir kedi ağaçtan balkonumuza çıkıp bize miyavlıyor böyle olunca kendisiyle ilgilendik oldukça sempatik bir durum kedide olsa bize güvenmesi bizi kendine yakın hissetmesi hoş bir şey .Günümüzde insanlar arasında iletişimde bu konumu çoğunlukla kaybettik samimi değil net olamıyoruz beklentilerimiz arzularımız düşüncelerimiz iç beniligimizi kemiriyor ama biz dürüt insan oldgumuzu zanında toplumsal işlevimizi bişimlendiriyoruz. Ülkede fabrikadan çok ceza evi var olmuşsa bu eigitmsizligin yanında samimiyetsizliğinde bir gösteri oluyor. Sevgi samimiyet istiyor.
Biliyorum bir gün seninle karşılaşacağım ruhumdaki tüm fırtınalar dinecek .hücresel hastalığa muzdarip fidan ablam vefat ettiğinden iki ay sonra bir telefon çalmıştı telefondaki ses kamu hastanesi evde bakım servisinden bir hanım ,ihtimal evrakları karıştırırken ablamın adını görüyor. ‘Fidan hanım nasıl ‘diye sorunca çok iyi dedim tüm ağrıları dindi lökositlerin bir anlamı kalmadı o şimdi toprağında uyuyor ! başınız sag olsun dedi titrekleşen sesinde bir mahçupiyetin yankısı var gibiydi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.