DUA!!
KULLLAR AZMADIKÇA HAK BELA YAZMAZ
İnsanlar çok acımasızlaştılar..Allah sonumuzu hayır eylesin.
Peygamberimiz HZ MUHAMMED s.a.v. in daima okuyun dediği korunma duası var ben okuyorum sizlerdede okuyun isterseniz.......
DEPREM YANGIN VE SEL GİBİ AFETLER İÇİN DUA
” Bismillahi la yedurru maasmihi şey’ün fi’l-ardı ve la fi’s-semai ve hüve’s-semil’l-âlim.”
Anlamı:” Sığınırım o Allah’ın adına ki,yerde ve gökte hiçbir şey O’nun adına sığınana zarar vermez.O(yalvaranın iniltisini) iştici ve(halini) bilicidir.” (Ebu Davud) .
Osman b.Aftan(r.a)’dan rivayet edildiğine göre,Resulullah (s.a.v) şöyle buyurur.Her sabah ve akşam (3) defa bu duayı okuyana hiç bir şey zarar veremez.
Uyanınca yatmadan önce mutlaka ayetel kürsi felak naslarıda okuyun sıhatınız güven için.Ruhi bunalıma bolca Fatiha İhlas Elemneşrahleke..Çok hasta olunca da ENAM SURESİNDEN İLK ÜÇ AYETİ 7KEZ OKUNUR GÜNEŞ DOĞUP BATARKEN..
İnanç kurtulma iyileşmek için gerekli.İnanmayan kula kul olanlar insanlara çok zarar veriyorlar..
ALLAH !
*****
Allah yazmazsa kalem, vur kalemi kırılsın!
Her şeyi yaratan O, mülkiyetin tek sahibi.
Her yerde her şeyde O, ruhlar âlemi sarsın
Huzurunda mutluyum, Nigârın tek habibi.
*****
Nigâr Bedirhan
Rabbin kim deyipte ah, sorulduğunda bana!
Dilim lal eyleme sen, can tenden ayrılınca.
Üstüme toprak konup, ruh sunulunca cana
Kabrimi genişlette, korkmayım ayılınca.
*****
Nigâr Bedirhan
Ne Gelirse Hâktandır
***
Ne gelirse Haktandır, dâim O’na sabır et
Masumlara şefkâtle her zaman merhamet et
Özüne döndükçe gör, insan özünde gurbet
Belâ girdabındaysa ,söyle ne gelir elden?
***
Nigâr Bedirhan
Dua var kalbe akar
Dua var kalbi yakar
Dua var gönül yapar
Dua var gönül yıkar
Dua var şerbet gibi
Dua var merhem gibi..
.Dualar değil mi umutlarımız? ..
Yalnızlık! aramayı ve bulmayı öğretir insana ve bazen kaybetmek için.
ve öğrendikçe pişersin, piştikce alçalmayı öğrenirsin.
Essalatü ves selamü aleyke bi adedi ilmillahi ala alike ya resulallahi agnini bi lütfike bi izzetillah.
YAĞMUR İSTEYENLER BU DUAYA DEVAM ETSİNLER
Bismillâhir-rahmânir-rahiym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün ve enzele leküm mines-semaai maaen.
HASTALIKTAN ŞİFA BULMAK İSTEYENLER BU DUAYA DEVAM ETSİNLER
Bismillâhir-rahmânir-rahiym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün lilleziyne âmenüü hüden ve sifaaün.
ALLAH`IN NİMETLERİNE TAM MANASIYLA ŞÜKRETMEK İSTEYENLER BU DUAYA DEVAM ETSİNLER
Bismillâhir-rahmânir-rahiym.ferdün hayyün kayyûmün hakemün adlün kuddûsün velhamdü lillâhi rabbil`âlemiyn.
Kaynak
kenzül dua-ı fethiyye fi esrar-ül hurufiyye
Dua kalkandır zırhtır koruyan..Dualarınız olmasa neye yarardınız..
Tövbe ve pişmanlıkla samimice içten yapılan dualar ne güzeldir..
Başka zamanlarda ağlarken akan gözyaşlarından daha etkilidir pişmanlıkla kulun acizliğini bilip yaratana sığınması asla kula kul olmaması..
Dua hakkında çok güzel yaşanmış olaylar vardır..
Bir gün efendimiz Hz Muhammed s.a.v birinin duasına şahit olmuş öyle bir dua etti ki duası kabule şayandır demiştir..
Diğeride dua hakkında bir Bedevi hz Ali r.a fakirlikten dert yanar o da bir avuç toprak alır dua eder açar çilçil altın al der sahabiye..Ne okudunuz toprak altın oldu der Bedevi..Besmele ve Fatiha der Hz Ali Efendimiz..
Adam eve gider alır toprağı okur toprak asla değişmez gider der ki..Bende Fatiha okudum toprağa fakat toprak altın olmadı..HZ ALİ der ki o zaman dua aynı dua ama okuyan ağız aynı değil ben ne edeyim..
Dualarımız kabul olmuyor diyenler sabretmekten acizlerdir..
Ayrıca yediği içtiği haram olan kul hakkı yiyen hak yoldan ayrılanlar daima canlı insan veya mahlukatı incitenler..Dualarımız kabul olmuyor dememeli kendilerinde hata aramalıdırlar acaba nerede kusur ettim.Her kişi emin olun kusurlarını bilir vicdan terazisinde her an tartarsa hatalarından kurtulma şansı vardır..Ameller niyetlere göredir..Niyet hayır olduğunda akibette hayır olur..
Anne babanın evladına duası,hastanın duası,garip yoksul yetimlerin hactan evine dönenedek olanların duası.Gıyaben edilen dualar kabule şayandır denilmekte..
Sanal hem kötü diğer yanıyla da tanımasakta gıyaben hak yolu bulmaları için dua edebiliriz..Hasta ve bunalımda olduklarını yazanlara gıyaben dua edebiliriz...
Müminlerin birbirlerine gülümsemesi sadakadır..Selam vermesi selam alması ne güzeldir...
Dua dua yalvarırken açılır rahmet kapısı..Yeter ki ALLAH A sığınıp tek yaratandan yardım dilemek ne güzeldir..
Dualar gelecek belaları engeller denilmekte..
Sadaka yapılan iyiliklerle alınan dualar ne güzeldir..
İncitenler mutlaka incinirler..Allah mazlumun hakkını zalimlerden mutlaka alır..
Kimsenin ahı yerde kalmaz..
ALLAH IM BENİ BANA BİR AN BİLE BIRAKMA.KORKTUKLARIMIZDAN UZAK EYLE RABBİM..
ALLAH A İNANAN İMAN EDEN HAK YOLDA OLAR KURTULUŞA ERENLERDİR.
ALLAH IN SELAM VE RAHMETİ VE BEREKETİ İNANAN ASLA KULA KUL OLMAYANLARIN ÜZERİNE OLSUN..
İnşirah Suresi
Kuran-ı Kerim’de 94. sırada olan İnşirah Suresi hakkındaki tüm bilgileri yazımızda bulabilirsiniz. İnşirah Suresinin türkçe okunuşu, meali ve sesli olarak okunuşu ile sureyi ezberleyebilir, aynı zamanda Elem neşrah olarakta bilinen surenin konusunu ve tefsirini öğrenebilirsiniz.
İnşirah Suresinin Okunuşu
Bismillahirrahmânirrahîm.
1- Elem neşrah leke sadrek
2- Ve vada’na ’anke vizreke
3- Elleziy enkada zahreke
4- Ve refa’na leke zikreke
5- Feinne me’al’usri yüsren
6- İnne me’al’usri yüsren
7- Feiza ferağte fensab
8- Ve ila rabbike ferğab
İnşirah Suresinin Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle.
1- Senin için bağrını açmadık mı?
2- İndirmedik mi senden o yükünü?
3- O sırtında gıcırdamakta olan (ve bu şekilde sana eziyet veren) yükünü?
4- Senin şanını yüceltmedik mi?
5- Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık var.
6- Evet o zorlukla beraber bir kolaylık var!
7- O halde boş kaldığında yine kalk yorul!
8- Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O’na doğrul!
Rivayete göre inşirah suresi inince Hz. Peygamber (sav), 5 ve 6. ayetlerde güçlüğün yanında kolaylığın da bulunacağının iki defa zikredilmesini göz önüne alarak, kendisine inananlara, "Müjdeler olsun! Size kolaylık geldi; artık bir güçlük iki kolaylığa asla galip gelemez!" buyurmuştu.
....
“Kur’an’ın en faziletli âyeti Bakara sûresindeki Âyetü’l-kürsi’dir. Bu âyet bir evde okunduğu zaman şeytan oradan uzaklaşır. ” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’an, 2) "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: "Her şeyin bir şerefi var. Kur’an-ı Kerim’in şerefesi de Bakara suresidir. Bu surede bir ayet vardır ki, Kur’an ayetlerinin efendisidir." (Tirmizi, Sevabu’l-Kur’an 2, (2881).)
YETEL KÜRSİ TÜRKÇE OKUNUŞU
“Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
"Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te’huzühu sinetün velâ nevm, lehu mâ fissemâvâti ve ma fil’ard, men zellezi yeşfeu indehu illâ bi’iznih, ya’lemü mâ beyne eydiyhim vemâ halfehüm, velâ yü-hîtûne bi’şey’in min ilmihî illâ bima şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel’ard, velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azim." (Bakara suresinin 255)
AYETEL KÜRSİ TÜRKÇE ANLAMI
Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla.
"Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür." (Bakara suresinin 255)
Kur’ân-ı Kerîm, Peygamber Efendimiz’e 23 yılda parça parça indirilmiş, her inen âyet-i kerîme Peygamber Efendimiz tarafından vahiy kâtiplerine yazdırılmıştır. Tefsir kitaplarımızda kaydedildiğine göre bu âyet-i kerîme indiğinde Peygamber Efendimiz, vahiy kâtiplerinin başında gelen Zeyd bin Sâbit’i çağırarak bu âyet-i kerimeyi yazdırmıştır.
Hazreti Ali’nin oğlu Muhammed bin Hanefiyye’den aktarıldığına göre bu âyet-i kerîme indiğinde yeryüzünde birtakım olağanüstü hâller yaşanmış, dünyada bulunan putlar yere düşmüş, krallar da dengelerini kaybederek taçlarını düşürmüşlerdir.
Ayetel kürsi namaz içinde sure şeklinde okunduğu gibi, namazda tesbihden önce de okunur. Aynı zamanda bu ayeti namaz dışında dua olarak ihlas suresi, nas suresi ve felak sureleri ile birlikte okumanında iyi olduğu söylenmektedir.
AYETEL KÜRSİ’NİN FAZİLETİ İLE İLGİLİ HADİSLER
Kur’an-ın Şerefesi Ayet-el Kürsi’dir
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdular: "Her şeyin bir şerefi var. Kur’an-ı Kerim’in şerefesi de Bakara suresidir. Bu surede bir ayet vardır ki, Kur’an ayetlerinin efendisidir." (Tirmizi, Sevabu’l-Kur’an 2, (2881).)
Hangi Ayet Daha Büyük?
Übey İbnu Ka’b (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Ey Ebu’l-Münzir, Allah’ın Kitabından ezberinde bulunan hangi ayetin daha büyük olduğunu biliyor musun?" diye sordu. Ben: "O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur, O, Hayy’dır, Kayyûm’dur (yani diridir her şeye kıyam sağlayandır" (Bakara, 225) -ki buna Ayet’ü’l-Kürsi denir- dedim. Göğsüme vurdu ve: "İlim sana mübarek olsun ey Ebu’l-Münzir!" dedi." (Müslim, Ebu Davud, Vitr, 17, (Salat 325, (1460).)
Okuyanı Muhafaza Eden Sure "Ayetel Kürsi"
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her kim akşam olunca Ha-mim el-Mü’min süresini baştan, 3. (dahil) ayetine kadar ve Ayete’l-Kürsiyi okuyacak olursa bu iki Kur’an kıraati sayesinde sabaha kadar muhafaza olunur. Kim de aynı şeyleri sabahleyin okursa onlar sayesinde akşama kadar muhafaza edilirler." (Tirmizi, Sevabu’l-Kur’an 2, (2882).)
Kur’an’ın En Faziletli Ayeti
Muhammed b. İsâ’dan nakledildiğine göre İbnü’l-Aska’ şöyle der:
"Adamın biri Hz. Peygamber’e gelip,
’Kur’an’ın en faziletli âyeti hangisidir?’ diye sordu. Resulullah (asm.) şöyle buyurdu:
Âllah’u Lâilâhe illâ huve’l-Hayyu’l-Kayyûm... " (Müslim, Müsafirîn, 258; Ebû Dâvûd, el-Huruf ve’l-Kiraa, 35; İbn Hanbel, V/142).
Başka bir hadisi şerifte şu şekilde geçmektedir:
"Kur’an’ın en faziletli âyeti Bakara sûresindeki Âyetü’l-kürsi’dir. Bu âyet bir evde okunduğu zaman şeytan oradan uzaklaşır. " (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’an, 2)
Ayetel Kürsi Şeytanı Evden Uzaklaştırır
"Kur’an’ın en faziletli âyeti Bakara sûresindeki Âyetü’l-kürsi’dir. Bu âyet bir evde okunduğu zaman şeytan oradan uzaklaşır. " (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’an, 2)
Ayetel Kürsi En Faziletli Ayetlerdendir
Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur:
"Âyetü’l-kürsî Kur’ân âyetlerinin şahıdır." (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’an, 2)
Bu âyet-i kerîmede Cenâb-ı Allah’ın yüceliği, sıfatları, kâinatta meydana gelen büyük olayların tamamen onun iradesi doğrultusunda vukû bulduğu, onun isteği ve izni olmadan hiç bir kimsenin başkasına şefaat edemeyeceği, O’nun kürsüsü, göklerde ve yerdekilerin ona ait olduğu hakkında bilgi verilmektedir.
AYETEL KÜRSİ TEFSİRİ
AYETEL KÜRSİ’NİN TEFSİRİ
İçinde Allah’ın kürsüsü zikredildiği için “Âyetü’l-kürsî” adıyla anılan bu âyet hem muhtevası hem de üstün özellikleri sebebiyle dikkat çekmiş, hakkında hadisler vârit olmuş, çok okunmuş, şifa ve korunmaya vesile kılınmıştır. Kelime-i şehâdet ve İhlâs sûreleri nasıl İslâm inancının özünü ihtiva ediyor ve insanlara Allah Teâlâ’yı tanıtıyorsa Âyetü’l Kürsî de –onlardan daha geniş ve detaylı olarak– bu özelliği taşımaktadır.
Bir önceki âyette peygamberlerin getirdiği bunca âyet ve “beyyine”ye (imana götüren işaret ve delil) rağmen insanların ihtilâfa düştükleri, kiminin küfrü kiminin imanı tercih ettiği zikredilmişti. İnsanı imana götüren deliller, aklını kullanarak üzerinde düşüneceği “kendisinde ve yakından uzağa çevresinde (enfüs ve âfâk)”, peygamberleri desteklemek üzere Allah’ın onlara lutfettiği mûcizelerde ve vahiy yoluyla yapılan “sağlam delillere dayalı sözlü açıklamalar”da görülmektedir. Bu âyet gerçek mâbudu arayanlar için eşsiz ve başka hiçbir kaynaktan elde edilemez bir açıklamadır, delildir.
Şevkânî’nin Buhârî, Müslim, Nesâî, Ahmed b. Hanbel gibi sahih kaynaklardan derlediği hadislerden birkaçı bile bu âyetin önemi hakkında bir fikir edinmeye yetecektir: Hz. Peygamber, Übey b. Kâ‘b’a “Allah’ın kitabından hangi âyet en büyüğüdür” diye sorup “Âyetü’l-kürsî’dir” cevabını alınca onu tebrik etmiştir (Müslim, “Müsâfirîn”, 258).
Yine Übey’in hurmasına şeytana tâbi bir cin musallat olmuş; vermeyi, dağıtmayı seven Übey’i bundan vazgeçirmek üzere hurmayı aşırmaya başlamıştı. Übey mahlûku takip ederek yakaladı. Garip bir şekli vardı. Onunla konuşunca kimliğini ve maksadını anladı. Kendilerinden nasıl kurtulabileceğini sorunca “Bakara sûresindeki kürsü âyeti ile” dedi ve ekledi: “Onu akşamda okuyan sabaha kadar, sabahta okuyan akşama kadar bizden korunmuş olur.” Sabah olunca Übey durumu Hz. Peygamber’e aktardı. Resûlullah, “Habis doğru söylemiş” buyurdu.
Buhârî’de de Ebû Hüreyre’den naklen yukarıdakine yakın bir rivayet vardır. Hz. Peygamber’e hadiseyi anlatınca şeytan olduğunu öğrendiği hırsız Ebû Hüreyre’ye şöyle demiştir: “Yatağına yatınca Âyetü’l-kürsî’yi oku, devamlı olarak Allah’tan bir koruyucun olacak ve sabaha kadar sana şeytan yaklaşamayacaktır.”
Allah varlığı ezelî, ebedî, zaruri ve kendinden olan, her şeyi yaratan, her şeyin mâliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve her şeye kadir olan... yüce mevlânın öz ismidir. Bu öz isim zikredildikten sonra hem O’nun vahdâniyeti (birliği, tekliği) hem de İslâm’ın getirdiği imanın tevhid (Allah’ı birleme, bir bilme) özelliği açıklanmak üzere “O’ndan başka ilah yoktur” buyurulmuştur.
Müşrikler elleriyle yaptıkları putlara tapmakta idiler. Bunlar cansız eşyadan yapılırdı. Canı bile olmayan varlığın ilâh olamayacağını ifade etmek üzere hemen arkasından “O diridir” buyurulmuştur. Evet Allah diridir, O’nun hayat sıfatı vardır ve tıpkı diğer isimleri ve sıfatları gibi bunun da mahiyetini ancak kendisi bilmektedir.
Gerek Araplar’daki gerekse diğer kavimlerdeki müşriklerin çoğu büyük bir Allah’a inanmakla beraber bunun yanında –her birine bir işlev tanıdıkları– sözde tanrılara inanmışlardır. Bu inanç tevhide aykırıdır. Tevhidi açıklayarak başlayan âyet, Allah Teâlâ’nın “kayyûm” sıfatını zikrederek “küçük, aracı, özel görevli... tanrılar”a gerek bulunmadığını ifade etmektedir. Çünkü kayyûm, “bütün varlıkları görüp gözeten, yöneten, bir an bile onları bilgi ve ilgisi dışında tutmayan” demektir. “Onu ne uyku basar ne uyur” cümlesi, hay ve kayyûm sıfatlarını pekiştirmekte ve biraz daha anlaşılmasını sağlamaktadır. Uyku basan veya fiilen uyuyan birinin gözetim, yönetim, koruma gibi işleri yerine getirmesi mümkün değildir. Allah Teâlâ’nın kayyûmluğu kâmil ve kesintisiz olduğuna, daha doğrusu kayyûm sıfatı bunu ifade ettiğine göre O’nu ne uyku basar ne de uyur.
Yerde ve gökte ne varsa –başka hiçbir kimseye değil– O’na aittir; yaratanı da gerçek sahibi de O’dur. Âyetin bu mânayı ifade eden parçası “Yalnız O’na aittir” kısmıyla tevhidi öğretirken “başkasına değil” mânasıyla de şirkin çeşitlerini reddetmektedir. Çünkü müşrik toplumlar varlıkları yaratılış, aidiyet ve yetki bakımlarından çeşitli tanrılar arasında paylaştırmışlar; meselâ yıldız, gök, yer... tanrılarından söz etmişlerdir. “Yerde ve gökte” tabiri Arapça’da “bütün varlıklar” mânasında kullanılmakta, adına yer ve gök denilmeyen veya maddî mânada yere ve göğe dahil bulunmayan mekânlar ve buradaki varlıklar da bu ifadenin içine girmektedir.
Allah’a ortak koşan kâfirlerin bir kısmı, bu ortakların O’na denk olduklarına değil, O’nun nezdinde reddedilemez şefaat, geri çevrilemez aracılık hakkına sahip bulunduklarına inanmakta ve putlara bu anlayış içinde tapınmaktadırlar. “Allah katında, O izin vermedikçe hiçbir kimse şefaat edemez” mânasındaki cümle bu inancın asılsızlığını ortaya koymakta; şefaatin de izne bağlı bulunduğunu, O izin vermedikçe ve dilemedikçe kimsenin böyle bir yetki ve imkâna sahip olamayacağını özlü ve etkili bir şekilde zihinlere yerleştirmektedir. Allah katında kendisine şefaat izni verilenlerin durumu ve yetkileri, ödül törenlerinde ödülleri vermek üzere kürsüye çağrılan şeref konuklarınınkine benzemektedir. Ödülün kime verileceğini bilen ve belirleyen onlar değildir. Ancak bu merasimi tertipleyenlere göre onlar, şerefli, saygıya lâyık, büyük kimseler olduklarından kendilerine böyle bir imtiyaz verilmiştir. Allah katında şefaatlerine izin verilecek olanlar da Allah’a yakın ve sevgili kullar olacaktır.
Allah’tan başka bütün şuur ve bilgi sahiplerinin bilgileri sınırlıdır, doğru da yanlış da olmaya açıktır. Bu genel gerçek şefaat meselesine uygulandığında kimin şefaate lâyık olduğunun da ancak Allah tarafından bilineceği anlaşılır. Çünkü dış görünüşü (mâ beyne eydîhim) itibariyle şefaate lâyık görülenlerin, kullar tarafından görülemeyen ve bilinemeyen iç yüzleri (mâ halfehüm) itibariyle böyle olmamaları mümkündür. Allah birdir ve yalnızca O ibadete lâyıktır; çünkü O’ndan başka olmuşu, olacağı, gizliyi, açığı, geçmişi, geleceği, görüleni, gaybı bilen yoktur.
Kürsî (kürsü), “koltuk, sandalye, taht” anlamlarına gelir. Mecazi olarak saltanat, hükümranlık, mülk mânalarında da kullanılmaktadır. Allah Teâlâ’nın üzerine oturulan maddî alet mânasında kürsüsü olamayacağından –bu O’nun bizzat açıkladığı yüce sıfatlarına aykırı düştüğünden– burada kürsüden bir başka mânanın kastedilmiş olması gerekir. Esasen Kur’an’da Allah’a nisbet edilen, “Allah’ın...” denilen her şeyi, O’nun varlığına dahil veya kullandığı bir şey olarak anlamak da doğru değildir. Meselâ “Allah’ın evi, Allah’ın ruhu, Allah’ın emri, Allah’ın kölesi” tamlamalarında Allah’a ait olan şeyler böyledir. Bunlar ne O’nun varlığının bir parçasıdır ne de kullandığı araçlardır; önem ve şereflerinden dolayı O’nun” diye tanımlanmışlardır. İbn Abbas’a göre kürsüden maksat ilimdir. O’nun ilmi her şeyi kaplar. Âyetin bu kısmını, “kürsüden maksat O’nun hükümranlığıdır ve buna sınır yoktur, hiçbir şey O’nun dışında kalamaz” veya “Allah semavatı, arzı, arşı Kur’an’da zikretmiş, fakat bunlardan maksadın ne olduğunu açıklamamıştır. Kürsüsü de böyle bir varlıktır, yerleri ve gökleri içine alacak kadar geniştir. Ne ve nasıl olduğunu ise ancak kendisi bilmektedir” şeklinde anlamak mümkündür.
Yüce, kâmil, eşsiz sıfatlarının bir kısmı âyette zikredilen yüce Allah’a, kulların sonsuz gibi gördükleri kâinatı korumak, gözetmek ve yönetmek elbette güç gelmeyecek, O’nu yormayacak, meşgul bile etmeyecektir. Çünkü O yücelerden yücedir, kimse bilmez nicedir.
.....
Bismillâhirrahmânirrahîm
6/EN’ÂM-1: Elhamdu lillâhillezî halakas semâvâti vel arda ve cealez zulumâti ven nûr(nûra), summellezîne keferû bi rabbihim ya’dilûn(ya’dilûne).
Hamd semaları ve arzı yaratan, zulmeti ve nuru var eden Allah’a mahsustur. Sonra da kâfirler, Rab’lerine (başka şeyleri) eş (denk, adl) tutuyorlar.
6/EN’ÂM-2: Huvellezî halakakum min tînin summe kadâ ecelâ(ecelen), ve ecelun musemmen ındehu summe entum temterûn(temterûne).
Sizi topraktan yaratan, sonra bir ecel (zaman dilimi) tayin eden O’dur. Ve ecel-i müsemma (mekânı ve zamanı belirlenmiş ecel) Allah’ın katındadır. Sonra da siz, şüphe ediyorsunuz.
6/EN’ÂM-3: Ve huvellâhu fîs semâvâti ve fîl ard(ardı), ya’lemu sirrakum ve cehrekum ve ya’lemu mâ teksibûn(teksibûne).
Göklerde ve arzda Allah O’dur. (O Allah, göklerde ve yerdedir.) Sizin sırrınızı (gizlediğinizi) ve açıkladığınızı ve kazanacağınız şeyi bilir.
Fazileti:
Allah Resulü(s.a.v) buyuruyorlar ki;
Kim sabahleyin En’am Suresinin ilk üç ayetini okursa,Allah o kimsenin emrine yetmiş bin melek verir.O melekler o kimseyi korurlar,ve onun için kendi amellerini kıyamete kadar yazarlar.Yedinci kat gökten yanında demirden tokmak bulunan melekler iner.şeytan o adamın kalbine bir şer koymak istediğinde melek tokmakla şeytanı döver ve bu esnada şeytan ile adam arasında yetmiş bin perde oluşur.Allah teala buyuruyor ki:
“Ey ademoğlu! Benim gölgem altında yürü,cennetin ağaçlarının gölgesinden faydalan,Kevser’den iç,Sensebil suyunda yıkan.Sen benim kulumsun.Ben de senin Rabbinim.Bu gün senin aleyhine ne bir hesap vardır, nede azap”
En’am Suresini arasına dünya kelamı sokmadan baştan sona kadar okuyanın,cenabı Hakk o kimsenin geçmiş günahlarını bağışlar.
Kim En’am suresini okursa gece gündüz onun üzerine yetmiş bin melek salat’ü selam getirir.
Sabahları ve akşamları aşağıdaki ayeti kerimeyi yedişer defa okumaya devam edenler,bu ayeti okuduktan sonra avuçlarına üfleyip,elleriyle yüzünü ve vücudunu mesherderse Cenabı Hakk o kimeys ağrı ve acı yüzü göstermez.
Bismillâhirrahmânirrahîm
6/EN’ÂM-1: Elhamdu lillâhillezî halakas semâvâti vel arda ve cealez zulumâti ven nûr(nûra), summellezîne keferû bi rabbihim ya’dilûn(ya’dilûne).
....
Koruyucu dua şeytan ve cinlerden korunmak için
Bismillahillezi la yedurru measmihi şey ün fil ardı ve s sema i ve hüvessemiul aliym duasını 3kez okuyun şeytandan korunma için..
(Allahtan en güzel hediye Kuran
Ruhum sana hasret kîblemsin Kâbe,
Ravza da gül yüzlü eşsiz hitâbe,
Zikrimsin rüyama bir girsen canım.
Nigâr Bedirhan )
En Güzel Dua Nasıl Edilir
Allah’ım sen affedicisin, cömertsin, affetmeyi seversin, beni de affet.
Allah’ım, bize dünya ve ahirette iyilik ver, bizi cehennem azabından koru.
Allah’ım, şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım işlerin şerrinden sana sığınırım.
Allah’ım, senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği isterim.
Allah’ım, bizleri sıkıntıyla, hastalıkla ve sevdiklerimizle imtihan etme.
Namaz dışında başımızı öne eğdirme Allah’ım.
Allah’ım, yaratılışımı güzelleştirdiğin gibi ahlakımı da güzelleştir.
Allah’ım, bize çok sabır ver, Müslüman olarak canımızı al.
Allah’ım, bana hikmet ver ve beni salihler arasına kat.
Bizi doyurup içiren ve bizi Müslümanlardan eyleyen Allah’a hamd olsun.
Allah’ım, beni ve neslimi namazı devamlı kılanlardan eyle.
Allah’ım, sana ve Resulüne itaat etmemizi ve bildirdiklerinle amel etmemizi nasip eyle.
Allah’ım, günahlarımızı rahmetinle af ve mağfiret eyle. Ölülerimizi de mağfiret eyle, yaşayanlarımıza hayırlar ihsan et.
Ey kalpleri halden hale çeviren Allah’ım, kalbimi dinin üzere sabit kıl.
Allah’ım, kabir azabından, kalbin vesvesesinden, işlerin dağınıklığından sana sığınırım.
Allah’ım, sağlığın hastalığa çevrilmesinden, birden bire gelip çatacak azabından ve bütün gazabından sana sığınırım.
Allah’ım, seni anmak, sana şükretmek, sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et.
Allah’ım, dualarımın kabul olmasını engelleyen tüm günahlarımı affet...
Seyyidül İstiğfar duasının okunuşu
"Allahümme ente Rabbî lâ ilahe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve vâ’dike mes’tetâtü eûzü bike min şerri mâ sanâtü ebû’ü leke bi-nîmetike aleyye ve ebû’ü bizenbî fağfirlî feinnehû lâ yağfıruz-zünûbe illâ ente."
Seyyidül İstiğfar duasının anlamı
"Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Sen’den başka ibâdete lâyık ilâh yoktur. Beni Sen yarattın. Ben Sen’in kulunum. Ezelde Sana verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana lutfettiğin nîmetleri yüce huzûrunda minnetle anar, günâhımı îtirâf ederim. Beni affet, şüphe yok ki günahları Sen’den başka affedecek yoktur."
Faziletleri
Peygamber Efendimiz (sav) bu duayı zikrettikten sonra yine hadisinde şöyle buyurmuşlardır;
"Her kim, bu Seyyidül-İstiğfârı sevabına ve fazîletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olur. Yine her kim, sevâbına ve fazîletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse cennetlik olur." (Buhari, Ebu Davud)
Bu hadise göre şu anlaşılmamalı; ben müslüman olarak hiç bir vazifemi yapmayayım (namaz, oruç...) sadece Seyyidül İstiğfar duasını okuyayım cenneti garantileyim demek değildir. Üzerimize vazife olan ibadetlerimizi, sorumluluklarımızı yapacaz, haram olan şeylerden, günahlardan uzak durucaz sonra bu duaları Hz. Resulullah’ın (sav) tavsiye ettiği gibi okuyup sünnet sevabı kazanacaz. Yani bir insan her türlü kötülüğü yapsın, namaz kılmasın sonra bu duayı okusun ve cennete girsin gibi bir şey algılanmamalı. Zaten bu gibi insanların, inanmayanların herhangi bir duayada inanmaları beklenmez.
Hadisi şerifte belirttiği sevabına ve fazîletine bütün kalbiyle inanarak demesi bu nedendendir.
Estagfirullahelazim ellezi la ilahe illa hüv elhayyelkayyume ve etübü ileyh.
Kur’an-ı Kerim’den tövbe duası
Töve duası olarak Kur’an da geçen örnekleri mevcuttur. Bunlardan bazıları şöyledir;
Zümer suresi 53. ayetindeki tövbe duası;
Okunuşu: Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâhi, innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâ, innehu huvel gafûrur rahîm.
Anlamı: De ki: "Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."
Kasas suresi 16. ayetindeki tövbe duası;
Okunuşu: Kale rabbi inni zalemtu nefsi fagfirli fe gafera leh, innehu huvel gafurur rahim.
Anlamı: Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim; beni bağışla!" Allah da onu bağışladı. Çünkü O, gerçekten çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir.
Hadisler’den tövbe duası
"Allah’ım, yaptığım ve yapmadığım şeylerin şerrinden sana sığınırım." (Müslim)
"Rabbim, beni bağışla, tövbemi kabul et, şüphesiz sen tövbeleri kabul eden ve bağışlayansın." (İbn Hanbel)
Peygamberimiz (sav) hadisi şerifinde şöyle buyuruyor;
"Bütün insanlar hata yapar, hata yapanların en hayırlısı ise hatalarından dönendir." (Tirmizi)
ALLAH IM BENİ KENDİNDEN BAŞKASINA MUHTAÇ ETME AMİN. ‘’VE MEN MÜ MİN BİLLAHİ YEHDİ KALBE İBADET EL ABDİ NURİ KALBE’’
***
Nigâr Bedirhan
YORUMLAR
Yeganem
Dualarınıza amin der iyi dileklerinize teşekkür ederim.Yorumunuz için sağolun...Allah hak yoldan duadan ayırmasın Allah a emanet olun Selam ve dua ile.
Hayırlı akşamlar Nigâr hanımefendi, öğretmen kardeşim, sizin özgün yazınızı görmekle çok mutlu oldum. Öncelikle Avusturalya'da yaşanan yangın felaketinden sonra yazmanız sizin ailece iyi sıhhat ve afiyette olmanızın bir delili.
Şükrolsun ben de iyiyim ameliyatım sonrası.
Öğretmenim yazınızın içeriği çok güzel. her cümlesi ve de şiiriniz derin anlamlar yüklü. Allah sizden razı olsun. Allah ve kutsal dinime inancım Allal'la benim vicdanım arasında. Allah cümlemize müslümanlığı Kur'anı Kerim, Hz. Peygamberimizin sünnetine uygun yaşayan ve de ibadet-duaları kabul olanlardan etsin bizleri. Bu bağlamda dilimiz güzel Türkçe'nin Atatürk ilkeleri doğrultusunda gelişmesinden yanayım. Ve devletimizi kuran Atattürk ve Onun silah- dava arkadaşlarına saygım sonsuz. Arapça yazdığınız sure-ayet ve duaların mealleriyle (hepsinin) yazmanızı istirham ederim sizden dersem umarım Öğretmen Okulu mezunu siz beni anlarsınız.
Evet öğretmenim. Yazılarınız çok anlamlı. olayları şöyle yorumluyorum. Allah bizlere akıl vermiş, ve aklınızı kullanın diye de belirtmiş kutsal kitabımızda. Yapılacak her aktivitede o işin gereğini akıl ve bilim ışığında yapıp ondan sonra da dua etmek Yüce Rabb'ımızdan yardım istemek gerekir.
Örneğin ABDliler uzaya araç gönderirken bir yandan da kiliselerinde araçlarının başarısı için dua ediyorlar.
Ne diyeyim Yüce Allah Önce ülkemizde ve de İslâm dünyasında bizlere aklımızı kullanmayı, zenginlik kaynaklarımızı kendimizin değerlendirmesi için üzerimize serpili ölü toprağını kaldıracak irade ve akıl versin
Bu duygularla güzel yazılarınızın sürekli olmasını bekler, soylu gönlünüze sevdiklerinize ve de yaşadığınız topraklara selamlar iletiyorum.
İBRAHİM YILMAZ
İBRAHİM YILMAZ
Yeganem
Okuyup anlamlı yorum yazdığınız için teşekkür ederim.Net birkaç gündür çok yavaş aniden düştüğünden cevap yazamadım kusuruma bakmayın..
Dualarınıza amin derken iyi niyetlerinize teşekkür ederim..
Zaman zaman sure ve duaları açıklar halde yazıyorum az önce Elemneşrahleke ve Ayetel Kürsi hakkında ekledim dua yazıma...
Diğerlerinide meal tefsir yazılış anlamlarıyla zaman zaman tekrardan ekleyeceğim inşaallah..
Kuranı Kerimi inceleyip birçok buluşu kendilerinin gibi lanse edenler malesef kutsal kitabımızı anmıyorlar oysa en doğru kaynak Kuranı Kerim..Aklı başında olanların titizlikle zemzem suyu benzerlerini incelerken de Kuranı Kerimden sureler okunduğunda suyun halini çan çaldığında farkı izah ediyorlar..
En gerçek en doğru rehber Kuran ve Habibi peeygamberimiz HZ MUHAMMED s.a.v..
Allah yurdumuz için çaba gösteren şehit olarak toprağa düşen gazi olanlardan razı olsun..Emeksiz aş olmadığı gibi uğraşsız da vatan kazanılmazdı..
Allah kaç yerde biz insana akıl irade verdik derken insanlara verdiği değeri belirtiyor..İnsanlar dilerse akıl iradesini kullanır nefsini yener çalışır Kuran da ilk sure Oku diye başlıyor.Peygamberimiz ümmi idi.Fakat oda ilim nerde olsa alın demiştir..
ALLAH A emanet olun.Sidney den selamlar dua ile.