Haydi Koş Kutlu Sancağa
Dolu yağar, kar yağar, yağmur yağar ama mermi yağmasın… Lavlar fırlasın ama füze ateşlenmesin… Deprem olsun ama tankın top atışıyla yer sallanmasın. Topraktan yalnızca yeşillik çıksın, ot sararsın ama ona bakan yüzler sararmasın! Vahşi hayvan bile doğanın korunmasına yardım ederken, kendini akıllı zanneden insanlık kendine yararı olan doğayı talan etmesin. Kim zalimlik ediyorsa, ona dur diyecek yiğitler ve halklar olsun. Kimse kimsenin ayağına haksız yere basmasın. Kimse kimseyi vicdanı ile sınamasın… Analar ağlamasın ama illaki düşecekse damla o yağmur olsun daima. Biz doğayı okuyalım ve ondan ders alalım. Bize her zaman meydan okuyor, ölüyorum diyor ama asla ölmüyor, baharıyla yeniden doğuyor. Ne kadar onu insanlık talan etse, doğa onu toprağın altında misafir ederek bağrına basıyor, düşmanlık beslemiyor. İnsana merhametin ne olduğunu gösteriyor. Ancak, iş işten geçtikten sonra anlıyor insanlık maalesef. Elbette onu yaşatmaya çalışan, resimle, tuvale yansıyan sanatla, çalınan müzikle, oynanan oyunla, danslarla… Birileri de var. Mutlaka zalime duvar örecek sağlam bir iman olmalı, yiğitlerde…
Zalim belasını bulmadan rahat eder mi?
Ne vaat edersen et canidir o cani!
Alnı secdeye gelenin Allah’tan korkusu dilde
Ölüm gelmeden anlamaz sorgu sahidir, sahi!
Anlayacağı dilden konuşmak gerek
Biz devlet bankasından alınanın paranın faiz olup olmadığını konuşup söylerken
Kimin umurunda terör olup olmamış erek
Dünyayı kalıcı köşkü sanıp ateşkesi meclisinde oylarken
Kimseye huzur yok bundan sonra
Anlamak için olmaya gerek yok dahi…
Sen istemedikçe başaramazsın ezberi çekerek kopya
Şerri sıvazlayıp hâyır hapsi boylarken
Kim kalır etrafında diri
Kılıfını bulur kaçacak gelin alır bohçasını
Kaçırır aşığın biri
Sen anlatmadıkça evladına gerçek nedir,
Mutlu olmak için dilek nedir
Allah yolunda erek nedir
Koynumuzda aşkla yılan beslesek de o yine zehirler
Bilip bilmesek de lehçesini…
Kalk ayağa vatan evladı
Her ananın umudu, kanadı
Gerçek bir, Allah bir, mahşer bir
Uyan yemeden tokadı!
Girsin ilahi ruhun bedenine yeniden
Ne bitmez gecen varmış, özlemedin mi yoksa güneşi?
Görmez misin karanlık kader değil
Kıyamet geldiğinde yok vahşetin eşi…
Fatih ol, Ulubatlı Hasan askeri
Dik sancağı görse de bedenin makberi
Derdimiz ölmek değil
Eğlenmek, gülmek değil
Yürü zalimin üstüne yaparak seferi!
Derdin bu dünyada kul olmak Allah’a
Eremezsin yoksa başka türlü felaha…
Kalk ayağa
Yalnız derdine düşme olurum diye ağa
Şahlanacaksın sıradan bir nefer gibi
Zalime korku sal geldiğini haber ver sola sağa!
Bak o zaman Allah nasıl yardım ediyor
Bedir’deki gibi melekleri düşmanı yere seriyor
Haydi, koş kutlu sancağa
Arkandan gelen şehit ordusuyla…
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Gün gelecek o zalimler de zalimliklerinden utanacak kaçacak delik arayacak. İnsanın içinde Allah korkusu yoksa aklına gelebilecek her türlü kötülüğü yapmaktan da geri durmaz. İnsanın insana merhameti, insanın hayvana ve tabiata merhameti dileyelim ki gerçek olsun bundan sonra... Kutluyorum güzel yazını Saffet Kardeş selam ve dua ile...