- 430 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
mutsuzluğa dair
Gerçek aşk saklanılan aşktır ızdıraptır koyu bir perdenin arkasında gizlenmiş gözyaşlarının içine aktığı bir duygu nehrinin akıntısında dolaşan kabul görmez arayışların bir matemidir.
Tüm ibadethanelerin hükümdarları belkide tanrının gazabına en çok uğrayacak olanlar olacaktır. Kendilerini cennetin varisleri olarak görenlerin cennetin gölgesine bile ulaşamayacaklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Nerdesiniz tanrının kanatlarının sesini duyduğum melekleri, bir tanıdığım ölüm meleği ezrail hep ben burdayım dedi bana .beni hiç unutmadı.
İkindi vakitleri uğradığım ibadet hanenin esmer bakışlı hocasının uzun sayılacak tesbihini çekerken bilmiş edayla süzdügü cemaatinin sessizliğindeki haykırışı anlamış olması mümkün olamazdı. Ey hayat üzerimize yüklediğin ölüm yanılgısının ağırlığı yetmiyormuş gibi birde güncel var olmanın kavgalarına mahkum ettin bizi.
Güneş her dogdugunda nefes alıyorsak yaşam bize bir umut veriyor diye düşünmeliyiz.
Keşke şimdi orda olsaydım o toz duman arasında mardin çimentonun döner fırınının makinelerinin arasında tenimde gençliğim umutlarım. Gözlerime sonsuzmuş gibi gelen mardin ovasından Diyarbakır tataflarına bakar olsaydım.
Rahmetli babamın memleketi batumuda böyle içime alabilirmiydim bilmiyorum. Esmer bakışlı kızları işsiz yorgun erkekleri ve damlarda güvercinleri ile bir başkaydı ülkemin bu köşesi. Yıllar sonra ankarada sıhhıyede bir parkta oturuyordum. Karşımda bir sevecen iki göz. Kırşehirli Kezban bana bir şeyler anlatıyor. Kulaklarında altın sarısı çakma küpeleri kendince umutlu. Şimdi nereleydedir kimbilir. İhtimal çoluk çocuğa karşımıştır. Bu yaşlarda kahveye gidiyordur erkeği. Belki torun torba sahibi olmuş ülkenin geleceğinden çok torunu düşünür olmuştur. Yada hiç evlenmemiştir beklemiştir yanlızlıgını umudun. Yorgun bir bedende tüketmiştir kadınlığının hormanal varlığını. Belki şimdi bu kış ayazında ankarının siheyede bir çay ocağında düşünüyordur düşünülmesi gerekenleri.
Nerelisin demeyei çok önemseyen bir halkın memsubuyuz .kimsenin dünyanın bir parçası olduğumuzdan haberi yok. Her yerde ezilen bir sınıf olduğunu bir kaymak tabakanın bu sınıfa tepeden baktığını bilmez gibi davranıyoruz. Ben türküm demekten dilimde tüy bittti . birileri beni hep başlkalaştırdı. Ne yapalım herşey yüzeysel bir kaypaklığa mahkum.
Bu sabah oldukça canı sıkıldı haklıydıda yine buruygan kararlar alınmış uygulamaya konmuştu. Ortak akıl bu evde hiç önemsenmemiş hep kaybedilenden kendisi sorumlu tutulmuştu. Tam onyılı geçti dedi yoksullgumu kemiklerimde hissetmeye başlıyalı. Ama kimselere anlatamadı çekip gitse gideceği yerde onu bekleyende bu içsel yorgunlulugu olacaktı. Bavulsuz hazırlıksız yolcu gibiydi.
Ah birde şu yazma hevesi olmazsa yaşadığına kendiside inanmayacaktı. Hayat bu olmassa gerek !
Düşüncenin ötelendiği ilkelliğin öncelleştigi bir dönemi yaşıyoruz. Gökyüzü bile karanlıktan kurtulamıyor. Bir azla yetinenlerde kalmış insanlığın kırıntı duyguları .loş bir odanın içine mahkum olmuş sokak kedileri gibiyiz mutsuzuz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.