- 417 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beðeni
Üstad Nuri Pakdil’in Medeniyet Tasavvuru
Okuduðunuz yazý Günün Yazýsý olarak seçilmiþtir.
Üstad Nuri Pakdil’in Medeniyet Tasavvuru - Ýlkay Coþkun
Merhum Nuri Pakdil’in medeniyet tasavvurunda, Ýslam medeniyeti ve Müslümanlarýn terakkisine yönelik düþünceleri ve batý medeniyeti eleþtirileri ana baþlýklarda ele alýnabilir. Ýkincil olarak Müslüman ülkelerdeki aydýn sorunsalý, yabancýlaþma, Ortadoðu, Afrika baþta olmak üzere Müslüman coðrafyalardaki sýkýntýlara, zorluklar ve çözüm önerilerine vurgular vardýr.
Hastasýna teþhis koyan bir doktor gibidir adeta. Deðerlendirmelerinde tümden gelim perspektifinden hareket eder ve ayrýntýlara yönelir. Ýnsan ve Müslüman vurgusu en öndedir. Uygarlýðýn özünde, insanýn kendi kendisini denetlemesi ve gözetlemesi yatar. Ýnsaný, ülküsünü ülkesinde yaþatmak isteyen varlýk olarak görür. ‘Çaðýn devleti olmak isteyen, çaðýn buyruðunu mutlaka dinlemelidir’ sözüyle ufuk çizer adeta. Ulus olabilmenin ana temelinin yabancýlaþmaktan kurtulmaktan geçtiðine vurgu yapar. Kovandan çýkmayan arýdan bal olmaz atasözünde olduðu gibi Müslümanlarýn inkiþafýna yönelik olarak çok çalýþmasý, üretmesi, okumasý ve bilimi öncelemesi yönünde istikamet vurgusu yapar. Emeði, asil bir cevher olarak nitelendirir. Baþka bir taraftan ruhlarý talan eden konformizmden Müslümanlarýn geri durmasýný hatýrlatýr. Üstadýn söyleþisini dinlediðim bir ortamda kendi üzerine hiç tapu malýnýn olmadýðýný söylemesi, dünyaya bakýþýnýn canlý bir örneðiydi adeta.
En büyük eleþtiriyi ülkemizde aydýn sýnýfý olarak kabul görmek isteyen zümreyi, batýlýlaþmayý terakki sanmalarý üzerinden eleþtirir. ‘Boynumuz aðrýda batýya bakmaktan’ cümlesiyle bu eleþtirisini sürdürür. Ülkemizde batýcýlýk anlayýþýný ‘ulusumuzu yabancýlaþtýrma’ giriþimlerini kapsayan kalabalýk bir ‘dosya’ olarak görür. Batýcý anlayýþtaki aydýnýmýzýn savlarýný ulusumuzun uygarlýk deðerleriyle çeliþtiðini ve bu yüzden ulusal bir bileþime varýlamadýðýný söyler. Aydýn, münevver sýnýfýnýn olmazsa olmaz bir gereklilik olduðunu söyleyerek bir düþüncenin buyurucu bir düzeye çýkabilmesinin aydýnlar aracýlýðýyla olabileceðinin altýný çizer. Ama her türden olumsuzluða raðmen uygarlýðýmýzýn yenmiþ haklarýný savunacak, haklarýný arayacak yeni aydýnlarýn çoðalacaðý inancýný da her daim taþýmaktadýr. Müslüman coðrafyalarda bilinçli aydýnlarýn yetiþmesi gerektiðine vurgu yapar.
Medeniyetimizi irdelerken Osmanlý ve Türkiye Cumhuriyeti deðerlendirmelerinde bulunur ve daha çok nasýl davranýlmasý, neler yapýlmasý noktalarýnda fikirlerini, uyarýlarýný serimler. ‘Osmanlý Devleti, dünyanýn dengesini saðlýyordu’ tespitiyle Orta Doðu devletlerinin günümüzde yaþadýklarý sýkýntýlarýn temellerine iner. Ortadoðu ülkelerinin yüzyýllarca sözcülüðünü Türkiye (Osmanlý Devleti’nin) yaptýðýný hatýrlatmaktadýr. Tarih þuurumuzu diri tutmamýz gerektiðini defaten ele alýr. Üstada göre halklarý ulus yapan deðerin bir diðeri de tarih þuurudur. Her aðaç kökünden kurur misali gerçek kimliðimize bürünüp bu minvalde istikamet bulmamýzýn gerektiðini vurgular.
Batý üzerine deðerlendirmeleri genel olarak eleþtireldir. Batýlýlarýn ruhlarýný aç olarak görür. Batýyý hastalýklý insanlarýn yurdu olarak niteler. Daha çok Fransa ve diðer bazý Avrupa ülkelerindeki gördükleri üzerine batý uygarlýðý hakkýnda tespitlerde bulunur. Mesela Avrupa Birliðini, Hristiyan olan Avrupa’nýn ortak adý olarak nitelendirir. Afrika ve Orta Doðu uluslarýný daha iyi ve güçlü sömürelim ve de sömürürken birbirimize düþmeyelim diye kurduklarýný söyler. Mesela Roma’yý put kuyusu olarak niteleyerek daha çok eleþtirilerini heykel üzerinden yapar. Bunu, ‘heykele saygý duyula duyula Tanrý inancý yitebilir insanýn içinde. Çünkü saygý taþ kesilirse, insan kolaylýkla aþamaz önündeki engeli’ þeklinde deðerlendirmede bulunmuþtur.
Medeniyet tasavvurunda hep bir coðrafya vardýr. ‘Yüreðimizin yarýsý Mekke’dir, geri kalaný da Medine’dir. Üstünde bir tül gibi Kudüs vardýr’ sözü ile Müslüman bir bakýþýn þifrelerini vermiþtir adeta. Kutsallarýmýzý hep önceleyip ufuklara ideal görüntüler serimlemiþtir. Hatta elli, altmýþ yýl öncesinden Müslüman Afrika gündemde deðilken dikkatleri oraya çeker. Görünen aysbergi büyüyerek daha da görünür olmaya baþlayacak Müslüman Afrika’dan bahseder. Peygamberimizin ilk ezaný Hz. Bilal’e okutmasýyla, Afrika’ya dikkat çektiði düþüncesini paylaþýr. Tarihin tayin ettiði yön Müslüman Afrika ve doðu olarak nitelendirir. Ortadoðu’da, Müslüman coðrafyalarda hep bir yetimlik ve üveylik halinin, sýkýntýlarýnýn olduðunu vurgular. Ayrýca medeniyet tasavvurunda coðrafyanýn yanýnda zamaný da beraber imler. ‘Mekâný ateþleyen devrim zamaný da ateþler. 622 tarihin þah damarýdýr’ sözü ile tarihte Müslümanlarýn dönüm noktalarýna vurgu yaparak istikameti hatýrlatýr.
‘Harun, Firavun’u her zaman korkutmuþtur’ diyerek Müslümanlarýn gücünü, moralini ve gelecek hayallerini hep diri tutmayý önceler. Medeniyetimiz ve telakkimiz için çocuklarýmýza büyük rüyalar görmeleri yönünde eðitilmelerini, ülkülerinin, davalarýnýn olmasý gerektiði yönünde telkinlerde bulunur. Müslümanlara manifesto niteliðinde uyarýlarýný sýralar. Hayatý boyunca davasýný yazar. Ezen sýnýfý ezmek için yazmak gerektiðinin altýný çizer. ‘Ne yazýyorsam onu yaþýyorum. Ne yaþýyorsam onu yazýyorum’ diyen, 18 Ekim 2019 tarihinde aramýzdan ayrýlan Kudüs Þairi Merhum Nuri Pakdil’i rahmetle minnetle anýyorum.
Ýlkay Coþkun
Çare Edebiyat Dergisi
Sayý 5, Kýþ 2020