Korkunun Ecele Faydası Yok
“Ey Oğullarım! Gidin, Yusuf’u ve kardeşini arayın. Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin; doğrusu kafirlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.” YÛSUF, 87
...
Ümit harika bir duygu, özellikle çocuklarda… Hani çarşıya giden hoca soruyor çocuklara, “Çarşıya gidiyorum, ne isterseniz alırım.” Diyor. Düdük istiyor çocuklar, kimi para veriyor kimi veremiyor. Para vermeyenlerde umut öyle çok ki… Hoca çarşıdan dönüyor, parayı verenlere düdüklerini veriyor, vermeyenlere ise, “Parayı veren düdüğü çalar.” diyor. Düdüğe sahip olmayan çocuklarda umut birdenbire yok olup gidiyor. Yerini kalp burukluğuna bırakıyor. Eline düdüğünü alanlara gıpta ile bakıyorlar… Çocuk hiç ümitsiz olur mu, ümit başka bahara erteleniyor, Ah parasızlık işte!
Ümit, uzaklaşan gemiye bakan, ayrılığı hisseden sevgilinin gözyaşında fırtınalara dönüşür. Pürüzsüz denizde sanki dalgalar kabarır ve sağ salim gidebilecek mi, dönebilecek mi, vuslat olur mu, olmaz mı? Diyerek, yaşamın kimse için garanti olmadığı bir geleceğe akar, muson yağmurlarında! Gitmek zorunda kalmış, belki rızkını, belki kariyerini, belki savaşmak için… Ama ümit her zaman sağ ve daha da gür gelişen bir ağaç gibi, sırrını saklayarak büyür de büyür.
Ümit, çöplükte rızkını arayan, topladığı ile eve götüreceği üç beş kuruş paranın ailesine vereceği katkıyı düşünen çocuğun sevinci olur birden. Gittiği her yerde, kendi yaşıtlarının yaşadıklarına bakarak şükür içinde, bende bir gün çok kazanacağım, annemi saraylarda yaşatacağım diyen kalbin peteklerine bal doldurur. Daha bir iştahla, daha büyük bir enerjiyle çalışır, çalışır…
Ümit, sonu ne olacak belli olmayan bir gelecektir aslında. İnsana dayanma gücü verir. Sonu buluşma, hasret giderme, rızık bolluğu, yaşam kalitesidir. Ama ümide ulaşmak da sabır gerektirir. Moralini bozmayan, vefakâr bir ruh halidir her nefes alış-verişi… İnsanı yalan olan dünyada, yaşamak için bir dirençtir… Kim bilir bir vesile olur, bütün varsayımlar bir araya gelir ve istenilen olur, niçin olmasın ki…
Ya ümit olmasa, ya da bir şeyleri bahane ederek yaşamaya sebep olacak düşünceler, varsayımlar olmasa… Yaşamın ne manası kalır ki, kim bu dünyada yaşamak ister ki… Bu dünyanın acısına kim katlanır ki? Hep hedefler ümide bağlanmıştır, o ümit hedeftir. O hedefe ulaşamayan ise, yeni bir hedef ve ümit içine girer… Kim bilir der, bu olmayan hedef benim için hayırlı değilmiş der, inancına sarılır bu sefer. Tevekkül eder. Sevgilisine kavuşmak için kaçırdığı uçağın-yitirdiği ümidin, havada infilak edip tüm yolcularını ölüme sürüklediğinde ki hayır gibi… Uçakta olsa ölecek, sevgilisine kavuşamayacaktı… Şimdi yeniden kavuşma ümidi ile başka bir uçak bileti alıp sevgilisine ulaşabilir, başka yeni bir ümitle… “Geç olsun da güç olmasın!” boşuna söylenmemiş değil mi?
Hayat nehrinde umut yüzer durmadan ve akar birlikte. Zaman zaman karaya çıkar ümit, başka bir ümidi çözüm nehrine gönderecektir! Mutlaka alternatiflerini sergileyerek... Hayat akar ama ümitle, daima…
Ümidini kaybeden kendini kaybetmiştir, ölmüştür. İntihar etmiştir… İçkiyle, sigarayla, eroinle arkadaş olmuş, yaşamayı unutmuştur. Ümidini kaybeden yaşam enerjisini sona erdirmiştir. Kendisini üzmüş ve başkasını değil kendisini harcamıştır. Oysa ümit, her gün bıkmadan doğan güneş gibi ısıtır içimizi, üstelik bedava… O doğallığın içinde, üşüyen teninizi sarmalayın güneşin ışıkları ile yeniden. O ısıttıkça, yeni ümitler ilham verecektir yaşamınıza.
Lütfen, ümidinizi asla kaybetmeyin. Yaşamak için çalışın ve mücadele edin. Ne teninizi ne de ruhunuzu tembelleştirmeyin. Bugün düdük çalmasanız da, bir gün düdük çalabilirsiniz, yaşattığınız ve asla ölmeyen ümitlerinizle…
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Umut Rabbımızdandır dileyelim hep var olsun umut. Her ne kadar korkunun ecele faydası yoksa da can ten de emanet. Bir gün asıl sahibine vereceğiz illaki... Bir tek korkumuz yeter ki içimizde Allah korkusu olsun. Kutlarım içtenlikle Saffet Kardeş selam ve dua ile...