- 403 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEKLENMEYEN MİSAFİR BÖLÜM-20
BEKLENMEYEN MİSAFİR
BÖLÜM-20
Çok güzel bir akşam yemeği yedik, sanki yengem geleceğimizi hissetmiş gibi en sevdiğimiz yemekleri yapmıştı. Eve dönerken hepimiz mutluyduk. Ama en çok ben mutluydum. Babamla abimi barıştırmış ve küslük ortadan kalkmıştı. Abim tedavi olmayı kabul etti. Buna en çok sevinen de yengem oldu. Geç vakit eve döndük. Yatmadan önce babam,
‘’ Sağ ol kızım hepimizi mutlu ettin.’’
‘’ Ben olması gereken için sadece aracı oldum. Ailemde, kırgınlık ve küslük asla olmamalı. Geçmişte bunun acısını çok çektik.’’
‘’ Haklısın kızım, sana iyi geceler.’’
‘’ Sana da baba.’’
Bu sırada Heval baş komiser aradı,
‘’ Ne yaptın eda ailede barış sağlandı mı?’’
‘’ Zor oldu ama sağlandı Baş komiserim. İnşallah bundan sonra bir terslik çıkmaz?’’
‘’ Merak etme çıkmaz, çıkmaz. Senin gibi akıllı bir kız varken, sana iyi geceler.’’
‘’Sana da Baş komiserim.’’
Telefonu kapatıp yanı başıma bırakırken bu sefer çalmaya başladı. Arayanın yengem olduğunu gördüm. Allah, Allah biraz evvel beraberdik. Merakla açtım.
‘’ Eda yatmadınız değil mi?’’
‘’ Babam yattı yenge bir şey mi vardı?’’
‘’ Bizdeyken söyleyemedim ama sana söylemem lazım çok önemli?’’
‘’ Beni meraktan öldürme yenge, söyle?’’
‘’ Sıkı dur yakında teyze olacaksın. Hamileyim’’
‘’ Neee?’’
‘’ Doğru duydun, teyzeliğe hazır ol.’’
Attığım çığlığı babam da duydu.
‘’ Ne oldu Eda?’’
‘’ Yok, bir şey baba suyu döktüm de.’’
‘’ dikkat et ıslanmasaydın?’’
‘’Yok, yok ıslanmadım.’’
Yeniden yengeme döndüm,
‘’ Kapatıyorum şimdi yarın uzun, uzun konuşuruz yenge tamam mı, yoksa babam şüphelenecek.’’
Telefonu kapattıktan sonra, ‘’ Hay Allah sen şu işe bak. Ben şimdi teyzemi olacağım. Şimdi babama söylesem sabaha kadar uyumaz. Yapacak bir şey yok yarına kadar bekleyeceğiz. Vay be abim baba adayı. Bende yatayım uyurum her halde?’’
15 GÜN SONRA
Leyla yerinden kalktı ve Büşra’nın yanına gelerek,
‘’ Baş komiserim, Şunu görmelisiniz?’’
‘’ Neyi görmeliyim Leyla?
Ben Leyla ile bilgisayarın yanına giderken, Hansa ile Heval’de bize katıldı. Leyla,
‘’ Ben okuyorum siz dinleyin. ‘ Kız talebe yurdunda beş ölü. Ölümler şüpheli. Başka bir açıklama yok.’’
Heval,
‘’ Adresi ve hemen yola çıkıyoruz. Hadi kızlar acele edelim.’’
Olayın gerçekleştiği kız talebe yurduna vardığımızda, olay yeri ekibi çoktan iş başı yapmıştı. Olay yeri ekibinden, bizi gören Cemal işaret ederek yanına çağırdı. Hansa,
‘’ Cemal burada neler olmuş böyle?’’
‘’ Hiç sormayın Baş komiserim, gencecik beş kızın cesedini bulduk. Elimizde elle tutulacak hiçbir şey yok. Tek yapabileceğimiz şey morga kaldırmak. Belki morgdan gelecek rapordan sonra bir şeyler öğrenebiliriz.’’ Heval,
‘’ Gelin kızlar birde biz bakalım.’’
Cesetlerin bulunduğu odaya girdik, ilk bakışta her şey normal görünüyordu. İlk tepki Büşra’dan geldi,
‘’ Kızlar bu odada ters giden bir şey var ama çıkartamadım. Tuhaflığı sizde fark ettiniz mi?’’
Hansa,
‘’ Anlayamadım nasıl bir tuhaflık?’’
Büşra,
‘’ Kızların kıyafetlerine bakar mısınız?’’
Heval,
‘’ Ne var gayet normal, hepsi geceliklerini giymiş yatmaya hazırlanıyorlarmış.’’
Büşra,
‘’ İşte terslik burada başlıyor, yatmaya hazırlanan bir kız böyle ağır makyaj yapar mı? Hepsi sürüp sürüştürmüş, sanki gece piyasa yapacaklarmış gibiler. Bu işte bir terslik var. Hansa bunların tek, tek videosunu çek telefona.’’
‘’ Tamam, o iş bende.’’
Bu sırada, Serra, Eda ve Cansın’da yanlarına geldi.
Heval,
‘’ Sizin devriyeniz yok mu? Niye geldiniz?’’
Eda,
‘’ Sedat Amir gönderdi. Belki bir yardımımız dokunur diye?’’
Bu sırada Serra ‘’ Eğer müdahale etmekte gecikirsek bu yurtta daha çok ölüm olacak.’’
Eda,
‘’ Nereden anladın?’’
Büşra,
‘’ Serra söylüyorsa bir sebebi vardır. Burnu iyi koku alır.’’
Eda, cesetlerden birinin önüne çökerek, kızın yüzüne iyice yaklaştı. Dikkatle parmağını cesedin dudaklarında gezdirmeye başladı. Bu sırada, Olay yerinden Cemal odanın öbür ucundan seslendi,
‘’ Cesetlere dokunmayın?’’
Eda, hiç beklemediğimiz bir sertlikle cevap verdi,
‘’ Sen kendi işine bak bana karışma.’’ Sonrada bana dönerek,
‘’ Büşra Baş komiserim, bana yardım eder misiniz? Bu cesedin ağzını açalım.’’
Büşra, içinden söylenerek cesedin önüne çöktü, ikisi birden kızın ağzını aralamaya çalışırken, Büşra,
‘’ Ne bulmayı umuyorsun?’’
Eda,
‘’ Benimki bir tahmin ama denemeye değer. Serra, Cansın, sizde kızların çantalarını boşaltıp kimliklerini yanlarına bırakın ama çok dikkatli olun karışmasınlar.’’
Hansa,
‘’ Bende bir şey anlamadım.’’
Cesedin ağzını iyice açtılar, Eda kızın dilini mümkün olduğu kadar dışarı çıkardı. Gördükleri karşısında hepsi donup kaldılar. Kızın dilinin üst kısmı yemyeşildi. Yani kız kullandığı ruju yemişti. Eda tırnağı ile dikkatlice kızın dilinin üzerindeki ruj kalıntılarını kazıyarak sıyırarak delil torbasına bıraktı ve bize dönerek,
‘’ Bu kalıntıları hemen laboratuvara gönderelim, olayı bu ruj kalıntıları çözecek.’’ Heval,
‘’ Pes doğrusu, nasıl tahmin ettin?’’
‘’ Bir yerde okumuştum, aklımda kalmış. Dişlerinin arasında da ruj kalıntıları vardır mutlaka. Laboratuvarda ortaya çıkar. Bize bu yurtta çok iş düşüyor. Korkarım önlem alamazsak Serra’nın dediği gibi çok ölüm olacak.’’
Bu sırada Cansın konuşmaya katıldı,
‘’ Heval Baş komiserim, burada da bir terslik var.’’
‘’ nasıl bir terslik?’’
Cansın elinde bir kutuyla yanımıza geldi,
‘’ Bu kutuda altı renk ruj var. Rujlardan yeşil olanı dibine kadar kullanılmış. Buna kullanılmışta demeyelim yenmiş adeta. Benim tahminim, kızlar bunları satın almadılar. Özellikle kızlara hediye edildi. Burada amaç kızları uyuşturucuya alıştırmaktı. Ama şanssızlıkları buradaki beş kız daha ileriye giderek rujları yedi. Asayişte toplanıp konuşmamız lazım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.