- 375 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MENEMEN OLAYI (KUBİLAY OLAYI)
1930 günü, İzmir’in Menemen ilçesinde, öğretmen-yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay’ın ve yardımına koşan bekçiler Hasan ve Şevki’nin bir grup yobaz tarafından öldürülmesiyle başlayan, ardından kurulan Divanı Harpte de olayın failleri olarak yargılanan sanıklara çeşitli cezalar verilmesiyle sonuçlanmış bir olaylar zincirini içerir.
Olaylar Menemen’de cereyan ettiği için Menemen Olayı da denmektedir, ancak çoğu Menemen dışından belli bir grubun faili olduğu olay için ilçenin bütününün isminin kullanılmaması daha doğrudur.
Siyasi bağlamda da Kubilay Olayı, 1930’da Ali Fethi Okyar tarafından Atatürk’ün tavsiyesiyle kurulmuş olan ve 17 Kasım 1930’da kendi kendini fesheden, Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci ana muhalefet partisi Serbest Fırkanın 99 günlük varlığı ile bir arada değerlendirilmektedir.
Mustafa Fehmi Kubilay 1930 yılında Menemen’de yedek subay sıfatıyla askerlik görevini yapmaktaydı. 23 Aralık 1930 sabahı Menemen’de cereyan eden hadiseler genel anlatıma göre şu seyri izlemiştir: Sabahın erken saatlerinde, çember sakallı, başlarında sarık, sırtlarında cüppe, Manisa’dan o gün gelmiş dördü silahlı altı meczup, belediye meydanında tekbir getirerek gezinmeye başladı. Bazı kaynaklar içki ve uyuşturucu tesirine atıfta bulunmakta iken, sanıklardan Sütçü Mehmet Emin sonradan ifadesinde Nakşibendilik tarikatına mensubiyet göndermelerinde bulunmuş, Manisa’da vaazında bulundukları hocaları saymıştır. Grup "biz şeriat ordusuyuz" diyerek Menemen Müftü Camiine girmiştir. Elebaşı, Giritli Derviş Mehmet, yanında da Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan, Küçük Hasan vardı. Derviş Mehmet camide namaz kılanlara kendini "Mehdi" olarak tanıttı ve dini korumaya geldiklerini söyledi. Arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söyledi. Camideki yeşil bayrağı alıp uzun bir sopaya taktılar ve Menemen şehir meydanında kazdıkları bir çukura diktiler. Bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye, zikretmeye ve "Şapka giyen kafirdir! Yakında yine şeriata dönülecektir." diye bağırmaya başladılar. Bayrağın altından ahaliden bazı kişileri (bir fabrikada çalışan Hadimoğlu Josef de dahil) geçirdiler. Kasabaya halife ordusunun geleceği iddiası saf insanları korkuttu.
Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulmasıyla, bir bilgiye göre; alay komutanı, yedek subay Kubilay’ı bir manga askerle birlikte olay yerine gönderdi, başka bir bilgiye göre ise Kubilay sadece meydandan geçmekteydi. Askeri birlik sevki senaryosunda Kubilay ve askerlerin silahlarında mermi bulunmamakta olup, süngü takmışlardı. Kubilay, askerlerini meydan girişinde bırakarak, göstericilerden teslim olmalarını istedi. O anda gruptan açılan ateş sonucu yere düştü. Meydandan geçmekte olduğu senaryosunda, Kubilay üniformasının kendisini koruyacağına güvenerek tahrikçilere tek başına yaklaşmış ve Derviş Mehmet ile tartışmaya başladı, hatta ona bir tokat atmış ve bunun üzerine Derviş Mehmet tarafından vurulmuştu. Görgü tanıklarının genellikle doğruladıkları üzere, Kubilay yaralı halde cami avlusuna sığındıysa da, Derviş Mehmet ve arkadaşları peşi sıra geldiler. Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkardı ve yaralı yedek subay Kubilay’ın başını kesti. (Derviş Mehmet denilen kişinin Bülent Arınç’la hiç bir alakası yoktur.) Kesik başı yeşil bayrağın sopasına dikmeye çalıştılar ancak başaramadılar. Birisi ip getirdi ve Kubilay’ın başı yeşil bayrağın dikili olduğu sopaya iple bağlandı. Olay yerine yetişen Bekçi Hasan ateş edip gruptan birini yaraladı. Ancak açılan ateş sonucu o da öldü. Arkadaşının yardımına koşan Bekçi Şevki de açılan ateş sonucu öldü.
Bu aşamada askeri birlik yetişir. Komutan "Teslim olun!" diye bağırır. Ancak olay çatışmaya dönüşür ve askeri birlik ateş eder. Göstericilerden Derviş Mehmet de dahil bazıları yere serilirken, bazıları kaçar. Daha sonra hepsi birden yakalanır.
Kubilay Olayı, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin 1925’deki Şeyh Said İsyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayıdır.
Devlet sert tepki gösterdi. 27 Aralık 1930 günü Dolmabahçe Sarayı’nda Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında bu konuda bir toplantı yapıldı. Kaynakların ifadesine göre, Atatürk, Kubilay Olayına çok kızmıştı. Daha birkaç yıl önce Yunan İşgalinin acısını tatmış bir muhitte bu olayın meydana gelmesi üzerine, bazı kaynaklara göre, ilçenin haritadan silinmesini emretti. Ertesi gün de, "Böyle emirler verirsem, uygulamayın, sonra bir daha sorun", dedi. 28 Aralık 1930’da orduya gönderdiği başsağlığı telgrafında, "Mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvip kar bulunmalarının bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadise" olduğunu belirtti.
31 Aralık 1930 günü Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir’in merkez ilçelerinde 1 Ocak 1931’den itibaren 1 ay süre ile Fahrettin Altay komutasında sıkıyönetim ilan edilmiş ve 1. Kolordu Komutan Vekili General Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Divanı Harp kurulmuştur. 7 Ocak 1931’de bu kez İzmir’de yine Mustafa Kemal Paşa başkanlığında ikinci bir toplantı yapıldı. Olaya doğrudan veya dolaylı katılan 105 sanık (anayasayı cebren tağyir, eyleme iştirak, azmettirme veya Mehdi Mehmet’in Mehdiliği için harekete geçtiğini bildikleri halde zamanında Hükümete haber vermedikleri ve tekkelerin seddinden sonra ayini tarikat icra ettikleri suçlamalarıyla) 15 Ocak 1931’den itibaren Divanı harpte yargılanmaya başlandı, 24 Ocak 1931 günü iddianame okundu ve 29 Ocak 1931 günü mahkeme 36 (ölmüş olan bir sanık ile 37) kişinin idama mahkum edilmesine, 40 kişinin sorumsuzluğu nedeniyle salıverilmesine, 27 sanığın Bera atine, 41 kişiye çeşitli hapis cezaları verilmesine hükmetti ve karar Meclis’in onayına sunuldu. İdam hükümlülerinin 6’sının yaşı küçük olduğundan, onların ölüm cezaları ağır hapse çevrildi. T.B.M.M. Adalet Divanı ayrıca iki idamlığın cezasını 2 yıl hapse çevirdi.
Kalan 28 sanık, 3 Şubat 1931 gecesi Menemen’de idam edildi. Bazıları Kubilay’ın başının kesildiği yerde asıldı. Mahkumlardan biri idam sehpasının önünden kaçabildi. İki hafta sonra yakalandı ve ertesi gün idam edildi. Olayın hemen ardından Menemen’de devrim şehidi iki bekçi ve Kubilay adına anıt dikildi. Anıtın üzerinde şöyle yazar:
"İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz."
Sıkıyönetim, 28 Şubat 1931’de Manisa ve Balıkesir’den, 8 Mart 1931’de de Menemen’den kaldırıldı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.