- 361 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İttifaklardan Ne Anlamalıyız 4
9
Kişiler kolektif üretim hareketi içinde gördükleri bu tür kolektif üretim gücü nedeniyle, kişi sahipli bir üretim gücünü kurguluyordular. Böylece kişi sahipli kurgu anlayışına sarılan kişiler, ortamın egemeni olacak monarşin bir kişi anlayışını ön plana aldılar. İkinci ittifaklar monarşin ittifaklardı.
Kurnaz kişiler kendisini kişi sahipli malik oluş üzerinde kolektif güç ile birlikte düşündüler. Kişisi sahipliği olmayan kişilere karşı, kolektif gücü baskı olarak kullanmayı düşündüler. Yani kişi, kişisi sahipliği savunup, söylemekle; kolektif gücü ele geçirmeyi düşünmenin ve hayal etmenin kurgusu içindeydi.
Tarih, bencilliği gerileterek kolektif oluşu inşa etti ve üreten kolektif ilişkiyi ortaya koymuştu. Şimdi de kolektif depo güç üzerinde, tekrar bencilliğini yeniden öne çıkarıyordu. Mağara devrindeki ilk bencilliğin elinde üreten kolektif güç yoktu. Şimdi kolektif gücü, sadece kendi hizmetine sunacak bir kurguyla bir hayalin bencilliğini özelleştirmek istiyordu.
Kolektif oluş kolektif olmayana, paylaşmamaya açık değildi. Paydaşlı olmayana kapalıydı. Özelleştirme, kolektifi mülksüz kılıyordu. Yani özelleştirme kolektif gücü oluşan kişileri mülksüz kılıyordu. Kolektifin malını El mülkü yapmakla El şahsında özelleştiriyordu.
El genel mülksüzlere karşı kendi mülkünü tanımlıyordu. Özelleştirme mülksüz olmaya kapalı değildi. Yani bencillik özelleştirmeyi herkes için istemiyordu. Özelleştirme iştahını kapıldığınızda özelleştirme herkese hitap ediyordu.
Ancak kolektif yapıdaki gibi herkes için olan içinde bir seçkinlik bir üstünlük ortaya konamazdı. İşte bu öznel kurgularla kişisi sahipliği bencillik üzerinde çekici kıldılar. Bencilliğe davetle insanları tuzağa çektiler.
Bencillik tuzağın ambalajlıydı. Ambalaj cazipti. El mülkünü dağıtacaktı. El mülkten kimine pay verecekti, kimine pay vermeyecekti. El in keyfine kâhya mıydınız? Paydaşlı olan kolektif güce, kolektif kapasiteye olan geri çağırma referansı size unutturulursa, geriye El in keyfine kâhya olmamak kalırdı.
Kişileri kolektif mülkten yoksun kılıp, kendisini kolektif mülkün ve kolektif gücün sahibi olmayı kurgulan kişilerimiz, kendilerini iyiden iyiye muktedir oluş yerine koymayı hayal ettiler. Bu anlayışın iştahıyla El iman akdini, köleci ittifaka katılım için mutlak yaptılar.
İttifakları dört kategorize içinde değerlendirmeliyiz.
1-İlk ittifaklar ilahi ittifaklardı. Üretim ilişkili, üretim hareketini ve hemcinsler arası ilk teması başlatan ittifaklardı. Üreten ilişki sahipli, iradi ittifaklardı. Üretim ilişkisini ve üretim hareketini kendisine referans alan ittifaklardı. Politeistilerdi.
İttifak merkezleri bileşimli odaktan çevreye doğru üretim hareketin genişleten büyüten ittifaklardı. Etnik oluşumu kıran, sosyo kültürel sentezli uygarlığı ortaya koyup insanı yaratan, ikizleşen ittifaklardı.
2-İkinci ittifaklar kolektif yapıyı, kolektif mülkiyeti; kişi sahipli mülk yapmayı ortaya koyucu ikna telkine başladı. El mana anlayışıydı. El mana düşünce zemini tartışmasını başlatan ve bu fikir zemini etrafında oluşan İnanırlarla ayrılık veren oluşumlardı. İlk kez kölelik ruhunu telkin eden insanı kula çeviren anlayıştı.
Ayrılıkçılar kolektif kapasite yüklü donanımla önce içe kapanandı. Monarşin bir mal mülk sahibine boyun eğen biat içinde mülk sahibine iman edip rızkı El den ummanın beklentisi içine giren, din sel anlayışları oluşan iman ahitle olan putu ortaya koyan ittifaklardı.
3-Üçüncü tür ittifaklar Monarşin El yapıların dışa doğru açılması olan süreçlerdi. Ganimet elde ederek, fey elde ederek dıştaki diğer ittifaklara boyun eğdirerek birleşen oligarşin ittifaklardı. Efendi-köle ezen ezilen ikilemini en çelişkin oluşla gemi azıya alan süreçti.
10
Yeryüzüne doğru yayılıp diğer alemler olan diğer ittifaklarla tanışma, onları hükümranlıkları altına almanın devlet yapılarıydı. Putlar panteonu denen pagan kültürü egemenlikle olan süreçlerdi.
4-Dördüncü tür ittifaklar yeryüzünü cihan imparatorluğu adı altında; tek tanrı egemenliğinde birleştirmenin emperyalist amaçlı, kaynak sömürücü ittifakları olan bir yeryüzü sentezli kültür akdiydi. Burjuva egemenli, yurttaş bilinci olan ulus devletlere dönüşecektiler.
El imanlı, iman akdi; kolektif mülkiyeti, kişi mülkiyeti yapmak istiyordu. Kolektif güç yerine koyduğu mülk sahibi olacak kişiyi de hükmi kişi saydı. Bu hükmi kimlik, açık açık olmayan Eldi. Kurnaz ve hileci kişiler, kolektif sahipliği hükmi kişiliği olan El sahipli mülkiyet yapmanın fiili gayreti içine girdirdiler
Böylece akıllı olan, aklını hile doğrultusunda keskinleştirmekle kullanan kişi, tüm tuzaklarıyla El in siperine yattı. Yani kişi kolektife ait olan mülkü kendisine verecek şekilde, hükmi kişi sahipli; El mülkü yaptı. Böylece üreten kolektif iradeye karşı üretmeyen kişisi sahiplik iradesi ortaya kondu.
El iman ittifakını yapanlar kolektif emek eksenli meşruiyetten saptılar. Emekten sapıldı. Böylece üretmeyen El iman akdi, meşruiyet siz olmuştu. El meşruiyet sizdi.
El bu meşruiyet siz ligi gözlerden gizlemek için, meşruiyet siz ligini yok sayabilmek için kendisiyle yapılan akde gözü kapalı iman edilmesini istiyordu. Hem de yaptığı akdini mutlak sayıyordu. El, ahdini tartışılmaz kılıyor; akdini her şeyin üstünde sayıyordu.
İlk El iman akitli ittifaklar, hem kolektif yapıdan kopuyordular. Hem köleci inşanın kuruluş ittifakıydılar. Hem yeni bir ikinci izole yapıydılar. Hem de kolektif kapasiteli, kolektif depo enerjili, kolektif olanaklarla, kolektif gücü kullanıyorlardı. Kolektif lige karşıydılar. Kolektifi yok sayamıyorlardı. Ama belirsizleştiriyordular. Kolektif ligin tüm gücü, irade olarak El üzerindeydi
Bu izole ve inşa yapı, El anlayışlı mutlak bir monarşin yapıydı. El güçtü. El sahipliği olmakla, sahipliğin gücüydü. El bu irade gücü nedenle kolektif mülkü, kolektif gücü, kolektif kişi emeklerini, seçilmiş kimi kişiler özeline vermenin değiştirici dönüştürücü iradesiydi.
Kolektif imajlardan alınan im ve imge sel sonuçlar, artık irade olarak, plan olarak, tasarım olarak neden gibi sistemin başına konabiliyordu. Şunu da belirtelim, kolektif yapı içinde dönüşen kişi; özü dışında, artık tam olarak kendisi değildi. Kendisinden çok fazlaydı.
Bugün bile biz: kişisi yeteneklerin, kişisi bilgi ve bilmelerin, kişisi gücün dışında; bir kapasite güç içermelerle kişisi olmayacak denli aşkınlıkta bir bilgiye, fikre deneyime sahibiz.
Artık kişiler tam bir biyolojik kişilik değildiler. Kolektif bir tinsel oluştular. Biyolojik kabiliyetle doğuyorlar ama kolektif kapasiteyle donanıyorlardı. Kişiler kolektif özneli, tekil kişilerdi. Kolektif zekalı bu hal üzere olan özel kılma, özelleştirme, tarihin ilk özelleştirme eylemiydi.
Üçüncü tür olan bu ittifaklar, ilahi ittifaklardan tümden ayrıydılar. Kolektif kütleden kopan tamah sahibi kişiler, kolektif kapasite ile yeni bir yalıtım içine giriyorlardı.
İnşa; mülk sahibi olan ve mülkten yoksun olan sınıflı bir öğretinin inşasıydı. Zengin-fakir ikilemli, sınıflı inşa; kendi süreci içinde El iman ahdi olan özelleştirmeci ve mutlak iman ahitlerini, sürekli kılmasının ön oluşum ittifakıydı.
Köleci ittifakı sürekli kılacak, iman ahitlerine; dini ahit veya dini ittifak diyorduk. Dini ittifaklar monarşiyi ve oligarşiyi de içine almakla, tekelci emperyalizmin de bir kullanımı olacaktı.
Dördüncü tür ittifaklar ganimetçe, yağmacı, talancı işgalci, fey içindeki çapulla sömürü saldırısının ittifakıydı ve saldırı sonrasının ittifaklarıydı.
Örneğin Kadeş İttifakı, Karlofça ittifakı Versay ittifakı, Birinci Dünya savaşı sonrası; Nöyyi, Traionon, Versay, Mondoros, Mudanya, Lozan anlaşması gibi. Bu ittifakların Saldırganları vardı. Mazlumları vardı. Bir zamanın mazlumu Bir zaman öncesinin saldırganı olabiliyordu.
Bu ittifakların adına, ticaret ittifakları da dense; ki bir yanıyla bu ittifaklar da ticari ittifaklardılar. Ama ticari ittifaklar da sonuçta temelinde hile olan içinde yine bir sömürü ittifaklarıydı. 4. Tür ittifaklar Emperyalist ve sömürü ilişkili ittifaklardı.
Bu nedenle ilahi ittifakları diğer ittifaklardan ayırmak, bir tarih bilincidir. Bir aydın tavrıdır. İlahi ittifaklar doğru referanslar üzerine oturmuş bir geri çağırmalı, geri çağrışımlı, geri beslenin kaynağıdırlar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.