- 575 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
3.BÖLÜM
Mutfağa gidiyorum. Allak bullak oldum. Kefir içip rahatlamam gerekiyor.Buzdolabın kapısını açıp kefire uzandığım da Börtiçine aklıma gelir. Bir de yanık sesi ne güzel söylerdi.
“Elburz dağlarında olsam yar
Bir Çerkez kızını sevsem yar
Elimde akordyon belimde balalayka
Şimdi Kafkasya’da olsam yar”
Kefiri alıp salona doğru yürüdüm. Hanımefendinin elinde tablet koltuğa bağdaş kurmuş beni bekliyordu. Gri uzun saçları yüzünü örtmüştü. Saçlarının arasından kocaman simsiyah gözleri ile beni süzüyordu.
-Börteçine kim?
İzmir den bir arkadaş, kefiri çalkalayıp bir yudum içtim.
-Nereli?
Malkar Türklerinden Eskişehir’li
-Hani kefiri sevmezdin! Tadı süt ayran karışımı derdin! Ne değişti?
Depresyona iyi geliyor muş, uykusuzluğu düzenliyor muş. Gururla anlatırdı
-Kim? Neyi?
Börteçine. Kefir hakkında bildiklerini. Elbruz dağlarında ki Türkler diye başlardı
“bizler geleneklerimizi sürdüre bildiğimiz için günümüze kadar ulaşa bilmiş ”diyordu.
-Derginin birinde okumuştum Tibet’te ki Budist rahipler tapınaklara gelen ziyaretçilere kefir ikram ediyorlarmış.Şifa olsun hastalıklara iyi gelsin diye.
O kadar çok şey anlatırdı ki beni şaşırtan 5000 bin yıl önce Orta Asya’da Türkler tarafından bulunan kefiri, Türkiye 1960’lı yıllarda ismini şuan hatırlayamadığım bir bilim adamı sayesinde tanımış.
-Marco Polo’da seyahatnamesinde kefirden söz etmiş. Neden volta atıp duruyorsun? Kefiri de iç artık.
Çok zor hayatlar var anlıyor musun? Börteçine iyi bir dosttu. Üniversite yılları çok zor geçti. Karısı hastanede kendisi öğrenci yurdunda ama her şeye rağmen hayata tutundu. Karısının hastaneden yazdığı mektupları okuduğumda çok etkilenmiş gözyaşlarıma hakim olamamıştım…
Annenle hastaneye gittik. Bir aylık hamileyim. Doktorun sesi kulaklarımda yankılanıyor! “hamilesin” olduğum yere yığılıp kaldım. Sevinmem mi gerekiyor bilemiyorum! Annen beni yerden kaldırıp anlımdan öptü. Gözleri ışıl ışıl. Koluma girip yol boyunca senin ne kadar çok sevineceğini söylüyordu. Bu güzel haberi sana kendisinin söylemesini istiyor! Sessizce dinledim. Eve geldiğimizde hemen yatak odamıza gittim. Annen heyecanla babana telefonda hamile olduğumu söylüyordu, arkamdan seslendi.Duymamazlıktan geldim.Yatağımıza uzanıyorum şimdi, yüzün gözümün önüne geliyor,beni yalnız bırakmayacaktın kocam.Hayallerimiz vardı,ama olmadı. Ben hayallerimin peşinden gidemedim.Senin için, aşkımız için vazgeçtim. Ne kadar mutlu olduğunu hayal ediyorum, soruyorum “mutluluğu hak ediyor musun? Baba olmaya hazır mısın? Hayır değilsin!” Yataktan kalkıp tuvalet masasına doğru yürüyorum, çekmeceden kağıt kalem alıyorum, sandalyeye oturuyorum. Aynadan kendime bakıyorum seni düşünüyorum.
“sevgilim, aşkım, hayatım, kocam! Nerede olursam olayım bir parçan benle, sen hep bendesin! Özlemin bedeli belki ölümdür, kim bilir?” Kocam! Senin için kırmızı ruj sürüyorum, saçımı da toplamıyorum, hep açık bırakmamı istiyordun! Şimdi bu küçük kağıt parçasına bir öpücük konduruyorum ve yatağımızın üstüne bırakıyorum! Babanın çalışma odasına gidip sessizce kapıyı açıyorum, Çekmeceden babanın silahını alıp, salona gidiyorum, annen mutfakta mutluluktan şarkı söylüyor, seni düşünüyorum kocam! Tabancayı şakağıma dayarken! Seni her şeyden çok seven karın JANSET
Manisa
Canım kocam seni çok seviyorum bugün hamile olduğumu öğrendim bana kızma lütfen istemiyorum bu bebeği anne olmaya hazır değilim bunu sende çok iyi biliyorsun, kurtulmam gerek.Seni her şeyden çok seven karın JANSET
Manisa
Sen benim için çok özelsin. Canım benim bir tanem seni mutlu etmeyi o kadar çok istiyorum ki. Yatağımızda rahat rahat sevişmek, kendimi sana teslim etmek istiyorum. Akşamları seninle beraber yuvamıza gitmek istiyorum. Çünkü seni seviyorum. JANSET
Manisa
Canım kocam annen ziyaretime geldi. Sımsıkı sarılarak anlımdan yanaklarımdan öptü doktor hamile olduğumu söylemiş, anneni üzmek istemediğim için hiçbir şey belli etmedim ama istemiyorum içimden çıkarıp atmak istiyorum. Seni her şeyden çok seven karın JANSET
Manisa
-Börteçine ile nasıl tanışmıştınız?
Nasıl bir şahsiyetsin anlamadım ki.
İçeri alındığın an “tespit odası” aklıma geldikçe ürküyorum. Anadan doğma soyulup vücudunu inceliyorlar. İki kere tespite bağlandım. Biliyor musun?
-Börteçine ile nasıl tanışmıştınız?
Kollarımı, bacaklarımı yatağa bağladılar. Sonrada iğneyi vurup bayılttılar.
-Nasıl tanışmıştınız?
Alsancakta nargile kafede
-Neden volta atıp duruyorsun? Kefiri de iç artık
Bu ev kaç metrekare?
-Bilmiyorum. Niçin sordun?
Kaç metrekare olduğunu bilemediğim bu evi temizlerken boğuluyorum. Her şey üstüme geliyor. Yazlıklar kışlıklar, ayakkabılar, yorganlar battaniyeler, ıvır zıvır ne varsa üstüme üstüme geliyorlar. Gardrobuma bakıyorum ne giyeceğimi seçmeye çalışırken saatlerimi harcıyorum.
-Beyaz önlük giy daha rahat
Dönüp dolaşıp aynı şeyleri siyah tişört ve siyah şalvarımı giyiniyorum.Sonrada giyecek bir şeyim yok diyorum. Yapmam gereken şeyi biliyorum ama yapamıyorum. Nesnelere bu eve bağlanmışım.
Bu ev yaşıyor anlıyor musun?
-Hayır
Temizlik yapıyorum olmuyor. Bu ev geçmişe o kadar bağlı ki ne yaparsam yapayım temizlenmiyor.
Saat kaç?
- iki buçuk sonunu nereye bağlayacaksın çok merak ediyorum!
Bu ev sürekli geçmişi karşıma çıkarıyor. Sanki beni kurban olarak seçmiş esir ediyor. Anlıyor musun?
-Olan olmuş. Olan olmasaydı, kim bilir ne olurdu? Sıkıldım artık sürekli şikayet ediyorsun! Sende Minimalizmi tercih et.
Beynim geçmişi silerken, bu ev temiz sayfa açmama izin vermiyor.
-Albert Einstein da minimalistmiş
Beni dinliyor musun?
-Evet ama gerçekten sıkıldım.Kitaplıktaki kum saatini görüyor musun?
Ne alaka!
-Kum saatini yan yatırırsan zaman dururmuş en mutlu anımızda yana yatıralım mesela şimdi. Böylelikle hep mutlu kalırız
Şuan mutlu olduğumu mu düşünüyorsun?
-Seni mutlu eden şeyleri düşün ve bunlara sahip olduğun için şükret.
Diyojen gibi olmak istiyorum. Anlıyor musun? Bir fıçının içinde yaşamak!
-Şimdi eline feneri alıp gündüz vakti Yüksel caddesinde “adam arıyorum adam” diye bağırırsın.
Çok komiksin!
- Hadi resimlere devam edelim. İkinci resim
İki kadın dans ediyor...
Sakine Gençyılmaz 2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.