Tatilden Ne Umduk Ne Bulduk
Kırlarda uçan kelebeği tutmak yahut deniz kenarında yüzmeye çalışan balığı avuç içine alıp çocuğumuza göstermek gibiydi bu yazki tatilim. Kolay gibi görünen ama oldukça zor bir iş gibi… Her iki üç saatte arabamın otomatik olarak istop edip, bir süre sonra çalışmasını beklemek, tatilin nasıl bir maceraya sürüklediğini hissettiriyordu, “Bu tatil sıkıntılı olacaktı.”
internetten ayırt ettiğimiz otele vardığımızda, odaya yerleşecekken, üçüncü yatağın peşine düşüp geliyor mu gelmiyor mu, yahut televizyon ve telefon çalışıyor mu diye beklerken, otelin İslamik bir otel olması ve akabinde beklentilerine şartlanmış eşimin korku filmi görmüş gibi yanıma geldiği p anki veryansını, “Havuzda hiçbir hijyen yok, küçük çocuklar çırılçıplak giriyor ve havuz suyunda bu yüzden ne ararsan var, paramla mikrop kapacağım ya… Bu otelden hemen ayrılalım…” dediği an ikinci bir kabustu. Odamızı hani idare ederiz derken, bu olmazsa olmaz havuz şikayeti bardağı taşıran son damla olmuştu.
Otel müdürü, ”Bizim otel parasıyla ilgimiz yok, bunu ajenta yapıyor, ajentaya elektronik mesaj atarak otel rezervasyonunuzu iptal edebiliriz ve 21 gün içinde paranınız hesabınıza yatırılır, ancak internetten yaptığınız sözleşme hükümlerine göre, paranızın sadece %70’ini geri alabilirsiniz!” demesi ve müdürün ajenta ile görüşmemesi bizi oldukça gerdi. Otelde hiç kalmadan bizden %30 ücret ödemesi yapmamızın istenmesi hangi tüketici hakkına uygun olabilirdi ki… Bir umdumuz olmasa da gerekçeli para iadesi dilekçemizi müdüre teslim ederek, hızlıca ayrıldık o kabus dolu otelden.
Arabamızı yol kenarına çektik ve internetten başka bir otel aradık. Akşam vaktiydi neredeyse vakit de… Bir başka oteli bulduk ve rezervasyon için aradığımızda, ayrıldığımız otelin ajentası ile aynı ajentanın olduğunu fark ettik. Bu da güzel bir denk gelmişti. Durumumuzu kısaca izah ettikten sonra, bu oteli beğenmemiz durumunda, o otel de kalmaya karar verirsek, otel ücret farkını ödememiz durumunda paramızı kurtacağımızı anlamış ve nihayet sevinmiştik.
Oteli araya araya bulmuş ve yakın bir yere geldiğimizde adres soralım derken, arabamız istop etmiş ve yeniden marş basmaz olmuştu. Yol ortasında kalakalmıştık. Bir baba ile oğula kalacağımız oteli sorduk, otelin nerede olduğunu bilmediklerini, kendilerinin de İzmir’den geldiklerini söylediler. Arabamızın çalışmadığını ve sorun yaşadığımızı görünce, kendilerinin tanıdığı bir beye durumumuzu izah ettiler. O beyde bulabileceği bir tamirciyi telefonla bulmaya çalıştı. Uzun arayışlardan sonra, bir tamirciye ulaşmış, arabamızın plakasını vermiş ve “Burada bekleyin on beş - yirmi dakika sonra aradığım tamirci gelir. Ben işime dönmeliyim” demişti. Biz teşekkür ettikten sonra da hızlıca ayrılmıştı yanımızdan.
“Bayram olması nedeniyle, sanayi esnafının yaylalara gittiğini, sahil kenarında sadece yerli turistlerin olduğunu, bu yüzden de zor da olsa birini bulduğunu” söylemişti. Beklemeye başladık. Kısa bir süre sonra, bir araba arabamızın önüne park etti ve tamirciyle bu şekilde tanıştık. Bizi dinledikten sonra çalışmayan arabamızın turbüratürünü açıp bir tüple içine deodoranttan bir kaç “Fıs fıs” yapınca araba hemen çalıştı. sevinmiştik. Araba on on beş metre gittikten sonra yine kendiliğinden duruverdi. Otele gidene kadar “Fıs fıs …” yapıp ilerledik… Gideceğimiz otele, nihayet varmıştık. Oradaki güvenliğe park yeri olmamasına rağmen arabamızın sorunlu durumunu izah edince bize iyi bir park yeri tahsis ettiler. Daha sonra hüsrana uğramayalım diye, arabamızdan eşyalarımızı almadan otele girdik, odaları ve çevreyi gezdik. Otel güzeldi, en azından gittiğimiz o kabus dolu otele göre…Fiyatında anlaşarak, odamızın anahtarını aldık ve odaya geldiğimizde yine burada da üçüncü yatak olmamasından dolayı yatak talebinde bulunduk. Oruç tutar gibi acıkmıştık. Akşam artmış yemeklerden birer tabak içinde bize servis yaptılar. Yemek yedikten sonra odamıza geldik ama üçüncü yatak hala yoktu. Bu işi yapanları arayıp bulduk, iki yatağı üst üste koyduk ve odamıza yerleştirdik. Nihayet her şey tamamdı. Öyle yorgunduk ki, hemen uyumuştuk o gece.
Ertesi gün aradaki farkı nasıl öderiz diye Müdürle konuşmaya gittiğimizde, ilginç bir tevafuk ile akşam arabamıza usta arayan kişinin o otelin müdürü olduğunu anladık. O anımızı müdürle paylaşınca karşılıklı gülüştük. Arabam otoparkta bayram bitene kadar bekledi. Zor da olsa servise arabayı götürdüm. Aksilik çıkmadan arabayı tamir ettirdim... Otele döndüğümde bir günlük tatilim heba olmuştu ama arabamda ki sorum çözülmüştü. Dönüş yolculuğu kabus olmadı en azından.
Siz siz olun, internetten görmeden-bilmeden rezervasyon yapıp tatil amaçlı bir otele gelmeyin. En son kaldığım otelde kiminle görüştüysem neredeyse birebir sorunlarımız aynıydı. Sanırım otel sahipleri, çaresiz kalmaları yüzünden yaz sezonunda müşteri çekmek için İslamik otel düzenlemesi yapıp da yerli turistler ağırlamaya hazır değillerdi. Bu otellerde, yerli turiste cazip İslamik otele dönüşümler çok hızlı olmuş ve bu büyük talep karşısında hem yeterli çalışanın bulunmaması ve hem de buna hazırlıksız yakalanmaları nedeniyle, otelde kalan misafirler şikayet yönünden büyük sınavdan geçiyorlardı.
Bu seneki tatil dönemi, öğrencilerin sınav maratonuna benzedi adeta. O kadar bıktırıcı ve yorucuydu ki... Seneye ya nasip diyorum inşallah... Gelecek yaz döneminde kimsenin yaz tatilinde kabus yaşamamsı dileğiyle.
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Güzel yazınızı bir çırpıda okuduk ağabeyim.
Ben de aynı temennilerde bulunuyorum.
Selam ve dua ile.
Nice paylaşımlara...
saf şiir
Yer ayırtıp da gideceğiniz yerlerde hüsrana uğramak gerçekten büyük sorun... İnternet ile ayarlandı mı yer böyle durumlar oluyor maalesef... Dikkat etmek lazım İnternet ile yapılan rezervasyonlara yine de... Kutlarım ...