- 306 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEKLENMEYEN MİSAFİR BÖLÜM-9
BEKLENMEYEN MİSAFİR
BÖLÜM-9
Lazo, bizi pasajın kapısında karşıladı. Doğru Ruşen’in yanına giderek, elini uzattı ve ‘’ Ben lazo, Beklediğimden çok daha iyisiniz. Hoş geldiniz. Buyurun benim mekâna geçelim.’’
Lazo’nun dükkânından içeri girdiğimizde ilk dikkatimi çeken şey, odanın daha derli toplu olması idi.
Lazo,
‘’ Büşra Baş komiserim, geçen sefer bizi hazırlıksız yakaladınız. Herkes kendine bir yer bulsun.’’
Bu arada Ruşen lafa karıştı,
‘’ Biraz evvel söylemeye fırsat bulamadım, adım Ruşen.’’
Lazo,
‘’ Ruşen kardeş, yaptığım planda, en büyük yük senin omuzlarında olacak. Bu planın işlemesi sana bağlı.’’
Ruşen,
‘’ Eyvallah, üzerime düşeni yapacağımdan hiç şüphen olmasın?’’
Lazo raftan bir dosya kâğıdı alarak, masanın üzerine bıraktı ve planını anlatmaya başladı.
‘’ Sinan Dökümcünün, ofisi Perşembe pazarının Karaköy tarafındaki girişinde. Her akşam saat yedide ofisinden ayrılır. Efendiyle buluşmak için yola koyulur. Her defasında çantasını yanından hiç ayırmaz. İlk sıkıntı burada başlıyor. Boğazın belirli yerlerinde Efendinin demir atmış üç yatı var. Her gün değişik bir yatta Sinan kömürcüyü buluşuyor. Yatların bulunduğu kıyılarda üç adamım devamlı yatları gözlüyor ve beni haberdar ediyor. Sinan Kömürcü Efendiyle görüştükten sonra evine doğru yola çıkıyor. Buraya kadar anlaşılmayan bir şey var mı? İyi yoksa devam ediyorum.
Biz harekete geçmeden önce, Perşembe pazarında, sağdan ikinci sokağın köşesine bir adam yerleştireceksiniz Büşra Baş komiser, hemen sokağın içinde ise size ait bir devriye arabası olacak. Ruşen, Sinan Dökümcü’ nün elindeki çantayı kapıp bütün gücünle koşacaksın. Ben burada devreye girip senin peşine takılacağım. Hiç yavaşlama. Sana yetişemezsem, sokağın başında ki arkadaş devreye girip seni durduracak. Ben senin elinden çantayı alıp, Sinan’a götüreceğim. Sokağın içinde bekleyen ekip ise sana kelepçe takarak Asayişe götürecek. Yarın Ruşen’le buluşup olayın gerçekleşeceği yere giderek prova yapacağız. Bu oyunun çok inandırıcı olması lazım. Gerisini ben hallederim.
Büşra,
‘’ Sonra ne olacak?’’
‘’ Sinan beni yanına koruma olarak alacak. Ben içlerine sızacağım. Ofise koymamız için bir dinleme cihazı ayarlayın. Efendinin güvenini kazandıktan sonra gerisi çorap söküğü gibi gelecek. Şimdi siz anlatın neyin peşindesiniz?
Heval,
‘’ Bonzainin peşindeyiz sen söylemiştin uyuşturucu kıralı diye.’’
Büşra,
‘’ Heval, Asayişe dönünce geniş bir toplantı yapalım, ekibe Kirli, Aynınur ve Serra’yı da dâhil edelim.
Heval,
‘’ Hansa’yıda yanımıza alalım.’’
2
Ertesi günü ekip halinde Eminönü’nden köprüyü geçtikten sonra, Ruşen’le ben arabadan indik. Kirli ile diğerleri yerini aldı. Ben Ruşen’e uzaktan Sinan’ın bürosunu gösterdim. ‘’ Sinan Kömürcü Her akşam saat tam yedide bürosundan çıkar. Sen çantayı kaptığın gibi fırlayacaksın. Dikkat et seni başka bir işgüzar yakalamasın.’’
‘’ Merak etme ben istemedikten sonra, beni kimse yakalayamaz. Bu oyunu ne zaman sahneye koyacağız?’’
‘’ Hazırsan yarın.’’
‘’ Tamam, o zaman, Asayişe geri dönelim mi?’’
‘’ Dönelim burada işimiz bitti.’’
Ertesi gün Çarşamba idi, benim uğurlu günüm. Saat akşam yediye on kala herkes yerini almıştı. Saat tam yedide, Sinan Kömürcü bürosundan çıktı ve kapısını kilitledikten sonra, arabasını park ettiği yere doğru hareket ederken, Ruşen kalabalığın içinden fırlayarak çantayı kaptığı gibi koşmaya başladı tabi bende peşinden, Kirli’nin bulunduğu yere yaklaşırken yavaşladı. Kirli bir hamlede Ruşen’i yakalayıp yere yuvarlandılar. Etrafımızdakiler film seyreder gibi bizi seyrediyorlardı. Bende Ruşen’in yanına gelerek elinden çantayı alıp geri dönerek hızlı adımlarla yürümeye başladım. Biraz sonra Sinan Beyin yanındaydım. Çantayı uzatarak, ‘’ Buyurun efendim zor oldu ama bir arkadaşın yardımıyla çantayı kurtarabildim. ‘’ Çok sağ ol arkadaş, beni büyük bir sorumluluktan kurtardın. Bir dakika dur.’’
Elini cebine sokarak, bir tomar para çıkardı, bir kısmını ayırdı ve Lazo’ya uzattı. Lazo Sinan Beyin elini iterek, ‘’ Ne yapıyorsunuz beyefendi, ben bu işi para için yapmadım.’’
Sinan Bey,
‘’ Sen ne iş yapıyorsun? Adın ne senin?’’
‘’ Memleketten geleli bir hafta oldu, iş arıyorum ama ne gezer her kapı yüzüme kapanıyor. Adımı ben bile unuttum, beni tanıyan herkes bana Lazo der.’’
‘’ Memleket neresi?’’
‘’ Trabzon efendim.’’
‘’ Efendim demeyi kes. Bak Lazo burası benim ofisim. Ben yokken, ofisin bekçiliğini temizliğini yapar mısın? Sana iyi para veririm.’’
Lazo hemen, Allah razı olsun deyip, Sinan Beyin elini öpmeye davrandı.
‘’ Yarın sabah tam sekizde burada ol. Paran var mı?’’
Lazo başını eğip sesini çıkarmadı. Sinan Bey elini cebine sokarak, iki yüz lira çıkarıp Lazo’ya uzattı,
‘Şimdilik bununla idare et, unutma yarın sabah tam sekizde ofiste olacaksın.’’
‘’ Baş üstüne patron.’’
Sinan Beyin yanından ayrılıp iki sokak ötede beni bekleyen arkadaşların yanına döndüm.
Büşra,
‘’ Artist olmalıymışsın Lazo, resmen tek kişilik oyun oynadın. Hadi çocuklar bu günlük bu kadar. Asayişe dönüyoruz.’’
Lazo,
‘’ Oldu olacak beni de, Haznedar’a bırakın. Çay Bahçesinde size çay ısmarlayayım. Nasıl olsa, bu günkü yevmiyeyi kaptım.’’
Heval,
‘’ Hadi arkadaşlar toparlanın hedef çay bahçesi.’’
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.