Çözülüyorum, Haberiniz Olsun!...
Bir “itiraf” furyasıdır gidiyor; internette, yazılı basında, televizyonda çözülen çözülene...Meğer yüreklerimiz ne kadar düğümlenmiş. Ne varsa içimize atmışız. Kızmışız bir düğüm, küsmüşüz bir düğüm, sevmişiz bir düğüm...
Doğu toplumlarının genel özelliği olsa gerek bu...İkinci ya da üçüncü kişilerle paylaşmak yerine, kendi kendimize kızıp, yüreğimizin en ücra köşelerinde istifliyoruz duygularımızı... Bir yerde iyi oldu galiba “itiraf” köşelerinin açılması, programlarının yapılması...Bizi koruduğuna inandığımız kalın kabuklarımız kırılmasa da çatlamaya başladı.
Koca koca adamların,kadınların ekranlardan,gazete sayfalarından,internet sitelerinden zırıl zırıl ağlayarak, geç kalmış “Seni seviyorum”... “Ben hatalıydım”...“Yanlış yaptın”... "Seni çok özledim”...”Affet beni anne, baba, kardeşim, öğretmenim, oğlum, kızım...” türü cümleleri sarf etmeleri garip gelse de, anlamsız gelmiyor insana... Olması gereken de bu, diye düşünüyorum...
Sular arınıp,dibi görünüyor mu ne?.. Ama daha gidecek çok yolumuz var...
E, madem “itiraf” moda, ben de naçizane çözülmelerde bulunayım...Hem böylece okunma oranım artar belki...
Hayatım boyunca işaret parmağımla orta parmağımı dudaklarımın arasına koyup ıslık çalamadım. Neden bilmem beceremiyorum bir türlü...Dudaklarımı büzüp çalmaya çalışmaksa üfürükten öteye gitmiyor...Bilseniz bunun ezikliğinine kadar yaşıyorum...
Aynı zamanda adres bulma özürlüyüm...Benden ne sürücü olur, ne postacı. Bu saatten sonra gerek de yok zaten... Ama yaşım ilerledikçe evimin yolunu bulabilmek için Henzel ve Gratel masalındaki gibi, geçtiğim yerlere küçük taş parçaları koymak zorunda kalacağım diye korkuyorum...
Ya solaklığıma ne demeli?..Hiçbir şeyden çekmedim solak olmaktan çektiğim kadar...Ahhh,bu düğüm, kördüğüm...Ne kadar çözmeye çalışsam da nafile...Ama bu konuda beni düzeltmeye çalışmayan sevgili anne-babama ve de inatla düzeltmeye çalışan ilkokul öğretmenime farklı iki selam göndermeden geçemeyeceğim...
Bir de ayakkabılarımın bağlarını herkes gibi bağlayamıyorum. Nasıl diye sormayın bağlayamıyorum işte!..Yöntemim kendime göre ama, öyle zırt pırt çözülmez bunu bilin...
Hayat boyunca ağrıma giden bir de ne var biliyor musunuz: Hiçbir müzik aleti çalamıyorum...Oysa müzik öğretmenim, "Ne güzel ellerin var,sen iyi piyano çalabilirsin.” demişti...Bu sözler,bugüne kadar yalnızca övünmeme vesile oldu tabi, bir müzik aleti çalma konusundaki beceriksizliğimin gelişmesine değil... Eğer kapı zili çalmayı,bu yetenek sınıfına sokarsak,onda çok yetenekliyim haberiniz olsun...Her an kapınızın zilini çalıp kaçan çocuk bir yetişkinle karşılaşabilirsiniz.
İşte itirafın hası geliyor şimdi!..Ne zaman bir papatya tarlası görsem, heyecanla koşup,tek tek sekerekten ve de Ferdi Tayfur’un “çiçekler açsııın, böcekler uçsuuun, kırlarda sevgililer elele olsuuuun!..” şarkısını söyleyerekten bir buket derlemek geçiyor içimden...Ahhh olmuyor,ama olmuyor!.. Ben nedense bir uç uç böceği bulup kanadını koparmayı, bir karıncaya rastlayıp yolunu kesmeyi, avcılar buralardan geçmiş mi diye iz sürmeyi yeğliyorum...Herhalde cinsiyetimden kaynaklanıyor bu...
Benden itiraflar bu kadar...Oh be, kendimi çok rahatlamış hissediyorum...Mu acaba?..Ya sevebilme, paylaşabilme, değer verebilme, karşımdakini anlayabilme konusundaki çözülmeler...Off bu o kadar zor ki!..Ama imkansız değil...
Bunun için önce kendime yeni bir “BEN” lazım!..
YORUMLAR
Çözümlenmesi gereken onyüzbinlerce evrensel meselelerin yanında bizim ruhsal çözülmelerimiz "huzura ermek"tir iki kelimeyle özetlersek.. Şu bir gerçek ki; solak'ların (kendim de dahil)) çok ama çok kıvrak bir zekaya sahip oldukları, çokça hümanist - eğlenceli hoşsohbet, incitmektense incinmeyi yeğleyen dost canlısı insanlar olduklarını çook iyi biliyorum.. Çookça saygımla efendim.. :)
konusundan sapmadan iyi bir cizginin hic sapmadan finale hos gelimi.
aslinda finale gelmekti tüm bunlar ve tüm yazilanlar
evrenin icindeki en korkak varligin en cesur haline gönderme icinde keyifli bir yazi.
nacizane evet bu kelime gözüme batti nacizane.
kutladim
........f.s.m
bi itiraf da benden:
yazıda sadece F:Tayfur lu bölümü sevemedim.
yoksa
keyifli...