- 381 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KONYA’DA BOSNA PAZARI
Bosna’da savaşın şiddetli olduğu dönemde, Konya’da Bosna pazarı kuruldu. Konya’da kurulan Bosna pazarı gerçekten de muhteşemdi. Sizlere Bosna pazarından, Konya’da kurulan özel radyolardan ve bunların misyonlarından bahsedeceğim. Her bölgenin yerel radyosu vardır. Bu radyolar, bulundukları bölgenin ilmi ve kültürel yapısına göre hareket eder ve yapılara katkıda bulunur. Şu günlerde Konya’nın gerçek kimliğine uygun yayın yapan radyo sayısı üç veya dördü geçmiyordu. Bu radyolardan biri belki de en önemlisi “Gençliğin Sesi” adlı radyo kuruluşuydu. Ben, bu radyonun misyonlarından bahsedeceğim.
Radyo, Konya ve çevresine canlı yayın yapmaktadır. Radyo yayın esnasındayken dinleyicilerine dini bilgilerle ilgili sorular yöneltiyordu. Dinleyicilerinden bu sorulara doğru cevap verenlere ise çeşitli ödüller verileceğinden bahsediyordu. Ben de bu radyoyu dinleyip takip edenlerden biriydim. Ben, bu yazıyı kaleme aldığımda olay hâlâ sıcaklığıyla devam ediyordu. Konya’nın gündemine birden oturan gerçekler işte bu dini soruların arkasında saklıydı. Radyo, Konya Selçuklu Belediye Başkanı saygıdeğer İsmail Öksüzler Bey’e de yer verdi. Selçuklu Belediye Başkanı İsmail Öksüzler, soruları doğru cevaplayanlara birer altın vereceğinden söz ediyordu. Sorulara verilen cevaplar çoktan radyoya gelmeye başlamıştı bile. Ayrıca bu yayında sorulara doğru cevap vermiş olanlar, almış oldukları bu altınları Bosna Hersek’te Sırplara karşı mücadele veren mücahit kardeşlerine yardım için hediye ettiklerini söylüyorlardı. Her ne olduysa bundan sonra oldu…
Bu yardım sever kardeşlerden bazıları Bosna’ya savaşmak için gideceklerini bile söylediler. Bu yardımseverlerin hediye etmiş oldukları altınlar sanki bir ormanı yakmak için bekleyen bir kibrit çöpü gibi hazır bekliyordu. Bu kıvılcımdan sonra “Gençliğin Sesi” radyosunun telefonları susmak nedir bilmiyordu. Yardım, yardım üstüne geliyordu. Bütün Konya halkı, “biz de yardım edeceğiz, biz de yardım edeceğiz” diye haykırıyordu radyodan...
Bosna Hersek’ten gelen insanlarla yapılan canlı yayınlar, Sırpların orada Bosnalılara yapmış oldukları zulüm ve işkenceleri anlatmış olmaları halkı heyecanlandırdıkça heyecanlandırıyordu. Ağıt ve gözyaşları telefonlardan hiç eksik olmuyordu. Hele o üç veya beş yaşındaki yavruların bu konudaki duyarlılıklarına ne demeli? Onlar: “Bosnalı çocuklar ölürken, biz oyuncaklarımızla nasıl oynarız” diye duygularını dile getiriyorlardı. Çocuklar, oyuncaklarını yardım için Bosnalı çocuk kardeşlerine veriyorlardı en samimi ve içten duygularla…
Konya’da yardım çığ gibi büyüyordu. Herkes gücü nispetinde elinden gelen yardımı yapıyordu. İlginç olan bir şeyi de anlatmadan edemeyeceğim. Gencin biri yardım toplanan yere varır. Genç fakirdir ama gönlü zengindir. Oradaki zulüm işkence gözlerinin önüne gelir. Gencin yardım edecek ne altını vardır, ne de parası. Şöyle düşünür: “Acaba ben ne yardım edebilirim” der. Yapacağı en iyi yardımın ayağındaki pantolonu vermek olduğunu düşünür. O esnada ayağındaki giymiş olduğu pantolonu çıkarır ve oracıkta verir. Genç pijamayla kalmıştır ortalıkta. Bu durumu gören yardımsever Müslümanlardan biri, o gencin Bosnalı kardeşlerine hediye etmiş olduğu pantolonu satın alarak, o gence giydirerek hediye eder. Bu dramatik durum karşısında orada bulunanlar, gözyaşlarını tutamazlar…
Genç kızlar ve yeni evlenmiş çiftler; altın, küpe, bilezik, kolye ve yüzüklerini çıkarıp oracıkta verirler. Evli çiftler ayrıca gelinliklerini de verirler. Esnaf; altın, para ve dükkânında mevcut eşyalarını, hocalar kitaplarını, öğrenciler harçlıklarını, küçükler kumbaraya biriktirmiş oldukları paralarını verirler. Bu yardım olayını sizlere anlatmakla bitiremem. Anacak bu duyguları, yaşayarak anlayabilirsiniz...
Arabalar, arsalar, gayrimenkuller hediye edilir Bosnalı kardeşlere. Ayrıca bunlar açık artırımlarla sahibini bulur. Buradan elde edilen paralar, Bosna’ya yardım için bağışlanır. Milli Gençlik Vakfı öğrencileri gece gündüz demeden çalışırlar. Bosnalı kardeşlerine yardım toplarlar. Ayrıca bu gençler, Konya’da yardım için toplanan eşyaların tasnifinde, dur durak demeden sabahlara kadar Allah rızası için çalışırlar.
Bu yardım kampanyasında toplanan eşyalar içinde, aklınıza gelebilecek her türkü eşya mevcuttur. Bu eşyaların ayırımından sonra Konya’da Bosna Hersek pazarı kuruldu. Kısaca ben buna Bosna Pazarı diyorum. Burada toplanan eşyaların satımına başlandı. Bu kampanyada emeği geçen “Gençliğin Sesi” radyosuna tarif edilemeyecek kelimelerle teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Ayrıca “Halkın Sesi” radyosuna da bu konudaki katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.
Bosna’ya yardım kampanyasında Konya tekbir yumruk olmuştur. Bu kampanyayı kurumsal olarak Selçuklu Belediyesi üstlenerek bütün çalışanlarını seferber etmiştir. Konya halkı artık güveniyor kendi belediyesine. Önemli olan insanların güvenlerini kazanmaktır. Bunu da Selçuklu Belediyesi fazlasıyla yapmıştır. Bu güven oluşmasaydı, dağlar kadar yardım toplanamazdı. İnsanlar yardım etmezlerdi. Bu kampanyada Bosnalı kardeşlerimiz için şu an itibariyle 6,5 milyar toplanmış bulunmaktadır. Bu para kadar da eşya mevcuttur, Bosna pazarında. Ben, bu kampanyada Fatih’in ve askerlerinin İstanbul’u almasındaki gayretini gördüm. Hatta diyebilirim ki Tebük seferindeki sahabenin infak konusunda ki duyarlılığını gördüm. İşin ciddiyetini anladıklarına şahit oldum. Gönderdikleri yardımlar, savunma amaçlı kullanılsın. Ayrıca Bosna’da katliam yapan Sırplara karşı kurşun, havan, füze ve tank olarak kullanılsın. Ancak bu savaşta; çocuk, kadın, ihtiyar ve savaştan uzak duran halk ölmesin...
Müslümanların kardeş olduğu ve bir binanın tuğlaları gibi olduğu bu kampanya bir kez daha ortaya çıkmıştır. Halk, artık yardımcılarının kimler olduğunu yardımlarını kimlere vereceğini ve yardımların nasıl ulaşacağını anlamıştır. Bu kampanya infak konusunda Müslümanların bir aynası ve göstergesidir. Gerçek Müslüman infak imtihanında ortaya çıkar. İmanları tam olanlar, infak konusunda münafıklar gibi davranmazlar. Münafıkların dedikleri gibi: “Allah dileseydi, onları zengin ederdi. Zira o zengindir” demezler. Münafıklar, imtihan olduklarını ve yaptıklarının karşılığını alacaklarını bilmiyorlardı. Ya da biliyorlar ancak infak yapmak işlerine gelmiyordu. Yine bu kimseler menfaatleri kadar Müslümanlardı. Dış görünüşleriyle Müslüman olduklarını söylüyorlardı. Ahirete inançları da bu kadardır. Aslında onlar kalpleriyle iman etmezler, inandıklarını sadece dilleriyle söylerler. Bunu da menfaatleri uğruna ve toplumdan dışlanmamak için yaparlar. Bir taftan; İslami funtemantalizmin, radikalizmin, İslam şeriatının, İslam hukukunun, Kur’an ve Sünnet toplumunun panzehriyim derler, diğer taraftan da hac ibadetini yaparlar, namaz kılarlar. Kur’an okurlar ancak Kur’an’ı Kerim içindeki şeriatı inkâr ederler. Bunu da açıktan yaparlar. İbadetleri hep gösteriş olarak yaparlar. Maun suresi bunların özelliklerini çok güzel bir şekilde anlatır. Müslümanlar, Allah’ın kitabına ve Hz. Muhammed’in sünnetine tam olarak bağlanarak akıllarını bu ilahi vahye yeniletmeleri gerekir.
Konya’da Bosnalı kardeşlerimiz için yapılan bu yardımı çekemeyenler de vardı, tarihin her döneminde olduğu gibi. Hatta şöyle bile dediler. Bosna öldü, yardım etmenize ne gerek var? Onlar, bir kuruş yardım etmezler ancak yardım edenleri de acımasızca eleştiriler. Yardım toplayanlara ve bu konuda emek sarf edenlere karşı karalama kampanyası başlatırlar. Olmadık iftiralarda bulunurlar. Namaz kılmazlar ancak namaz kılanları eleştiriler. Oruç tutmazlar ancak oruç tutanları eleştirirler. Hac ibadetini yapmazlar ancak hac ibadetini yapanları eleştiriler. Hatta hac ibadeti için: “Araplara para mı yedireceksiniz” diye münafıkça sözler sarf etmekten de geri durmazlar.
Konya halkı artık uyanmıştır. Yalanlara, dolanlara ve iftiralar karşı tek bir yumruk olmuştur. Onlar, imtihanın ilk basamağını geçmişlerdir. İnşallah bu duyarlılık hep devam eder. Konya halkının bu duyarlılığı, diğer illerimizde de yansır ve oraları da ateşler. Allah için bir verene, Yüce Allah, on mislinden yedi yüz misline kadar karşılığını ahirette verecektir. Ne mutlu bu kampanyada en ufak yardımı bile yapanlara. Hak yolunda daima yardım yapanlara. Ne mutlu Allah’ın nizamını dünyaya hâkim kılmak için çalışanlara. Ne mutlu ben Müslümanlardanım diyenlere. Ne mutlu Müslüman olarak ruhunu Yüce Allah’a teslim edenlere. Allah’ın dinine yardım edene, yüce Allah (cc) mutlaka yardım edecektir…
14.03.1993
Konya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.